iyi niyetle(!) düşünmek gerekirse maçı bedavaya yönettiği için çok da siklemediğini düşündüğüm hakem. yoksa rezalet yani.
sesine bile katlanamadığım adam. insan sormadan edemiyor neden varlar ki böyle insanlar...
(bkz: ooo it dalaşı alırım bir dal)
(bkz: havalandırmadı)
iskenderun'da iki gün önce yaşanan olaydan sonra bir suriyeli tacizci haberi de küçükçekmece'den geldi...
insan hayret ediyor sevgili sözlük... sanki yeterince yerli tacizcimiz yokmuş gibi, ithal tacizci edindik...
alıntı--
mehmet akif mahallesi'ndeki salı pazarı mevkisinde bazı suriyeli gençlerin bir genç kızı taciz ettiği iddiası üzerine, mahalle sakinleriyle suriyeliler arasında tartışma çıktı.
tartışmanın büyümesi üzerine bazı kişiler, suriyelilere ait otomobil ve iş yerlerine demir sopa, taş ve bıçakla zarar verdi. suriyelilere ait bazı araçların da ters çevrildiği görüldü.
olay yerine çok sayıda çevik kuvvet ekibi sevk edildi.
alıntı--
insan hayret ediyor sevgili sözlük... sanki yeterince yerli tacizcimiz yokmuş gibi, ithal tacizci edindik...
alıntı--
mehmet akif mahallesi'ndeki salı pazarı mevkisinde bazı suriyeli gençlerin bir genç kızı taciz ettiği iddiası üzerine, mahalle sakinleriyle suriyeliler arasında tartışma çıktı.
tartışmanın büyümesi üzerine bazı kişiler, suriyelilere ait otomobil ve iş yerlerine demir sopa, taş ve bıçakla zarar verdi. suriyelilere ait bazı araçların da ters çevrildiği görüldü.
olay yerine çok sayıda çevik kuvvet ekibi sevk edildi.
alıntı--
bu gece[ybkz]swh[/ybkz] akdeniz'de yaşanan doğal afet
alıntı--
afad verilerine göre, merkez üssü burdur-ağlasun olan 5,2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. can ya da mal kaybına yol açmayan deprem, bölgede paniğe neden oldu.
alıntı--
alıntı--
afad verilerine göre, merkez üssü burdur-ağlasun olan 5,2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. can ya da mal kaybına yol açmayan deprem, bölgede paniğe neden oldu.
alıntı--
birkaç saattir düşünüp durduğum durum.
istanbul'da hanım hanımcık diye tabir edilecek, "kendine güzel", idare bir evde yaşıyoruz. nasılsın derler de iç güveysiden hallice dersin ya... o halde bir yaşam sürüyoruz işte. modelini sorana "ayağımızı yerden kesen" cevabını kıçına eklediğimiz, orta sınıf bir arabamız var, bir de ideallerimiz elbette... istanbul'daki çoğunluk gibi biz de yaşamak için çalışanlardan değil, çalışmak için yaşayanlardanız ama olsun...
bu farkındalıklara düşüncelere daldım, bırak patronunu, inandığın yüce değerleri de asıl, "bugün kendin için ne yaptın last director" diye sordum kendime...
mesela sevgilimi görmedim bugün... hiç tanımadığım insanlarla hiç tanımadığım gelin ve damadı alkışlayabilmek için çıkmadım evden akşama kadar çünkü; karşı yakadaydı düğün ve trafik çilesine hazırlıyordum zihnimi... sırf gelinin babası, abimin bankadan bir müşterisi olduğu için kalktık gittik deniz kenarındaki, bol milletvekilli, bol gösterişli, yapmacık insanların arasına -özel davet icabet gerektirir- mantığıyla. bir de üstüne karşı villanın hiç sevmediğim sezen aksu'ya ait olduğunu öğrendikten sonra tamamen keyfimin kaçması ile zorla da olsa son buldu oradaki icabet teorisi ve çıktık yola...
istikamet evdi elbette en nihai olarak... oysa bir yerlerde birileri yıllık izinlerini kullanıp veya baba banka nazlanıp tatillere gidiyordu...
kimisi okul öncesi son turların, kimisi başlayacak sezon öncesi son stres atışların peşinde...
mesela ablamın bir kız arkadaşı bu akşam çeşme'ye yola çıkmış, üstelik tek başına, sadece eğlenmek ve güneşten nasibini üstünde tişörtü yokken alabilmek için.
tüm bunları düşünürken fark ettim ki ben bugün doğru düzgün yemek yememiştim. düğünde tam yemek dağıtılırken kalkmış olmamız, çıkışta uğradığımız restoranda da yemeğin 45 dakika boyunca gelmemesine sinirlendiğimden aç kalmıştım.
işte hepsi bunu fark etmemle başladı. açtım. ve sordum kendime. neden bir tatile çıkmıyorsun last director... yollar çok uzaktı... hala uzak... mutfak şu an tek başına çıkmam gereken bir yolculuk. bu muydu lan tatil dediğin diyenler olabilir ama dolabı açtığımda last director'un harikalar diyarına düşmeyeceğinin garantisini kimse veremez hem iç güveysiden hallice bir yaşamda tatiller de odalar arası olabilir, teselli ikramiyesi, son rakam, amorti vs...
bu da benim tatil anlayışımın bir parçası, en azından bu gece böyleydi.
en iyisi kalkmak ve yol almak...
hadi bana iyi tatiller o zaman.
istanbul'da hanım hanımcık diye tabir edilecek, "kendine güzel", idare bir evde yaşıyoruz. nasılsın derler de iç güveysiden hallice dersin ya... o halde bir yaşam sürüyoruz işte. modelini sorana "ayağımızı yerden kesen" cevabını kıçına eklediğimiz, orta sınıf bir arabamız var, bir de ideallerimiz elbette... istanbul'daki çoğunluk gibi biz de yaşamak için çalışanlardan değil, çalışmak için yaşayanlardanız ama olsun...
bu farkındalıklara düşüncelere daldım, bırak patronunu, inandığın yüce değerleri de asıl, "bugün kendin için ne yaptın last director" diye sordum kendime...
mesela sevgilimi görmedim bugün... hiç tanımadığım insanlarla hiç tanımadığım gelin ve damadı alkışlayabilmek için çıkmadım evden akşama kadar çünkü; karşı yakadaydı düğün ve trafik çilesine hazırlıyordum zihnimi... sırf gelinin babası, abimin bankadan bir müşterisi olduğu için kalktık gittik deniz kenarındaki, bol milletvekilli, bol gösterişli, yapmacık insanların arasına -özel davet icabet gerektirir- mantığıyla. bir de üstüne karşı villanın hiç sevmediğim sezen aksu'ya ait olduğunu öğrendikten sonra tamamen keyfimin kaçması ile zorla da olsa son buldu oradaki icabet teorisi ve çıktık yola...
istikamet evdi elbette en nihai olarak... oysa bir yerlerde birileri yıllık izinlerini kullanıp veya baba banka nazlanıp tatillere gidiyordu...
kimisi okul öncesi son turların, kimisi başlayacak sezon öncesi son stres atışların peşinde...
mesela ablamın bir kız arkadaşı bu akşam çeşme'ye yola çıkmış, üstelik tek başına, sadece eğlenmek ve güneşten nasibini üstünde tişörtü yokken alabilmek için.
tüm bunları düşünürken fark ettim ki ben bugün doğru düzgün yemek yememiştim. düğünde tam yemek dağıtılırken kalkmış olmamız, çıkışta uğradığımız restoranda da yemeğin 45 dakika boyunca gelmemesine sinirlendiğimden aç kalmıştım.
işte hepsi bunu fark etmemle başladı. açtım. ve sordum kendime. neden bir tatile çıkmıyorsun last director... yollar çok uzaktı... hala uzak... mutfak şu an tek başına çıkmam gereken bir yolculuk. bu muydu lan tatil dediğin diyenler olabilir ama dolabı açtığımda last director'un harikalar diyarına düşmeyeceğinin garantisini kimse veremez hem iç güveysiden hallice bir yaşamda tatiller de odalar arası olabilir, teselli ikramiyesi, son rakam, amorti vs...
bu da benim tatil anlayışımın bir parçası, en azından bu gece böyleydi.
en iyisi kalkmak ve yol almak...
hadi bana iyi tatiller o zaman.
(bkz: herkese benden çay)
#364628
saldır beşiktaş'ım oleeeey diye gaza gelmişken ve hatta goller peş peşe kaçarken, annem yanımdaysa o an, "aman bizimkiler hemen golü vurmasın. şımarıyorlar ardından hemen gol vuruyorlar bizim kaleye. sonlarda atsınlar" cümlesiyle sebebi açıklanan durum.
her şey güzel gidiyor, bazen erkenden gol(ler) buluyoruz, belki de kaçırıyoruz, hiç önemli değil, sonuçta üç yılını almeida'ya harcayan bir nesiliz, her şeyi sindiriyoruz bir şekilde, iyi oyunu alkışlıyoruz, kaçan pozisyonlarda yüreklendirmek için alkışlayıp, "bu olmadı, bir dahakine" diyoruz, artistik hareketler sonrasıı kötü vuruş yapıp pozisyonu heba edene "hareketin yeter, aferin oğluma" diyoruz... diyoruz da... onca şeyin ardından bir duran top, savunmadan çıkarken kaptırılan bir top, hakemin yanlış bir kararı bize gol yediriyor ya...
gel de ağlama...
hayır, bunun yanı sıra, bizimkiler de mallaşıyor bazen, doğruya doğru. atmışsın 2 tane. tut oyunu artık. 3 olmadan rahatlayamıyorum sözlük... valla billa... illa ağlatıyorlar. tamam sevinmek için sevmedik, tamam ağlamak da devrimci bir eylemdir belki ama neden zaferlere ağlamayalım sevgili sözlük, sevgilim beşiktaş. yapma bunu...
saldır beşiktaş'ım oleeeey diye gaza gelmişken ve hatta goller peş peşe kaçarken, annem yanımdaysa o an, "aman bizimkiler hemen golü vurmasın. şımarıyorlar ardından hemen gol vuruyorlar bizim kaleye. sonlarda atsınlar" cümlesiyle sebebi açıklanan durum.
her şey güzel gidiyor, bazen erkenden gol(ler) buluyoruz, belki de kaçırıyoruz, hiç önemli değil, sonuçta üç yılını almeida'ya harcayan bir nesiliz, her şeyi sindiriyoruz bir şekilde, iyi oyunu alkışlıyoruz, kaçan pozisyonlarda yüreklendirmek için alkışlayıp, "bu olmadı, bir dahakine" diyoruz, artistik hareketler sonrasıı kötü vuruş yapıp pozisyonu heba edene "hareketin yeter, aferin oğluma" diyoruz... diyoruz da... onca şeyin ardından bir duran top, savunmadan çıkarken kaptırılan bir top, hakemin yanlış bir kararı bize gol yediriyor ya...
gel de ağlama...
hayır, bunun yanı sıra, bizimkiler de mallaşıyor bazen, doğruya doğru. atmışsın 2 tane. tut oyunu artık. 3 olmadan rahatlayamıyorum sözlük... valla billa... illa ağlatıyorlar. tamam sevinmek için sevmedik, tamam ağlamak da devrimci bir eylemdir belki ama neden zaferlere ağlamayalım sevgili sözlük, sevgilim beşiktaş. yapma bunu...
92'lik ikizi, üniversitede sınıf arkadaşım olan oyuncu.
bu kadar mı benzer bir insan bir insana arkadaş!
bu kadar mı benzer bir insan bir insana arkadaş!
uefa'nın avrupa maçları için getirdiği zorunluluklardan biridir. katılmamanın disiplin cezaları vardır. genelde dostluk mesajları verilir ve fairplay bir havada geçer. bazı ülke federasyonları yerel kupalarında veya finallerinde bu basın toplantılarını yaptırırlar. gene fairplay mesajlar verilir ancak uefa maçlarının aksine genelde birbirlerini yerler bu maçlarda.
federasyonun utanmasa 29 ağustos'a koyacağı maç
aziz başkan tarafından süper kupa kadrosuna almadığı söylenen futbolcu
başkan hoca oyuncu kavramları birbirine girmiş durumda fenerbahçe'de
(bkz: siktin formatı eyledin viran)
başkan hoca oyuncu kavramları birbirine girmiş durumda fenerbahçe'de
(bkz: siktin formatı eyledin viran)
#364468
david beckham transferi için pazarlama üzerine yapılan politikalar olduğu söylenebilir. ama bence bale onlardan biri değildir. artık ilerlemiyor bazı şeyler. futbolcuları karlı satmak da gerekiyor. bale yerine di maria'nin gitmesi ya da kadroda tutulmama sebebi de bu, tıpkı ozil gibi.
baktığında bale, evli, sansasyonel olmayan, allah günah yazmasın ama darwin'in evrim teorisinin kanıtı sayılabilecek o tipiyle bu kriterlere uymuyor. bu yüzden hatta bu oyuncunun pazarı yok bu kadar para değer mi muhabbetleri dönmüştü tüm dünya basınında. yönetim belli ki onun futboluna güveniyor.
david beckham transferi için pazarlama üzerine yapılan politikalar olduğu söylenebilir. ama bence bale onlardan biri değildir. artık ilerlemiyor bazı şeyler. futbolcuları karlı satmak da gerekiyor. bale yerine di maria'nin gitmesi ya da kadroda tutulmama sebebi de bu, tıpkı ozil gibi.
baktığında bale, evli, sansasyonel olmayan, allah günah yazmasın ama darwin'in evrim teorisinin kanıtı sayılabilecek o tipiyle bu kriterlere uymuyor. bu yüzden hatta bu oyuncunun pazarı yok bu kadar para değer mi muhabbetleri dönmüştü tüm dünya basınında. yönetim belli ki onun futboluna güveniyor.
(bkz: otla samanı karıştırmak)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?