sultanım varsa ben de varım dediğim zirvedir. özledik ya la
bisiklete başlaması muhtemel baba [ybkz]swh[/ybkz]
pisikletim ve dopumnan gatılacağım organizasyon [ybkz]swh[/ybkz]
almış olduğum 395 puanla neler yapsam, neler etsem diye düşündüğüm sınav. dördüncü üniversite ayıp mı olur ki?
oğulcuğuna adımı[ybkz]swh[/ybkz] vermekle beni ne kadar çok sevdiğini cümle aleme gösteren yazar, abi, amca, dayı, her bi şey. adam gibi adam.
şöyle sapasağlam bir hassiktir çekmek istediğim camia
http://haber1903.com/Besiktas-23071-kasimpasadan_bir_donk_aciklamasi_daha.html
http://haber1903.com/Besiktas-23071-kasimpasadan_bir_donk_aciklamasi_daha.html
başarı bir ekip işidir ve takım oyunu sadece sahadaki 11 adam tarafından oynanmaz
gerçekten arkasında durulması gerektiğine inandığım teknik direktörümüzdür kendisi.
schuster için de aynılarını yazmıştım. arkasında durulması gerekli demiştim çünkü kendisinin yönetiminde beşiktaş ilk defa sürekli olaral hücumu düşünüyordu. tabi o zaman takımın kadrosu sürekli olarak hücum yapabilecek kapasitede değildi, o ayrı mesele. sürekli hücumu düşünen ileri bölge oyuncuları ve sürekli savunma düşünen defans ile bir yere kadardı.
ancak slaven bilic; şahsımca en çok arkasında durmamız gerektiğine inandığım teknik direktör.
takım galip gelebilir, mağlup olabilir, galibiyet ve mağlubiyet serileri yakalarsınız. bunların hiç birini önemsemememiz lazım. beşiktaş büyük takımdır, evet. beşiktaş çok ama çok büyük bir takımdır üstelik. ancak bu büyüklük ne galibiyetlerle ne kupalarla ölçülebilinecek bir büyüklük değildir. bizim taraftarlığımız da kupa ve şampiyonluk taraftarlığı değildir. bu yüzden bu adama destek olmalıyız işte.
her şeyden önce takıma bir duruş kazandırdı bu adam. bir kişilik kazandırdı. sadece kavga ederek kötü örnek oldukları için sezer ve ibrahim'i kesmesi bile bir mesaj vermiyor mu size? ibrahim toraman'ı bu zamana kadar hangi hoca kesti?
ha yanlışları da var elbette; fernandes için de bir şeyler yapması gerekir. yapıyor da gerçi, bir süredir ilk on bir de başlamıyor ama daha fazlası da yakındır kanaatindeyim.
beşiktaş artık sadece defans ya da ofans yapan bir takım değil. beşiktaş defansla birlikte ofansı bir arada yapan bir takım. alınan oyunculara bakıyorum; hatalı tercihleri saymazsak -ki sayıları çok az eskiye nazaran- hepsi yerinde transferler.
alınması gündeme gelip de alınmayan veya alınamayan oyunculara bakıyorum; tam o noktaya oturacak oyuncular. takımın ihtiyacı olan oyuncular yani.
takımın ihtiyaçlarını iyi analiz edebilen bir adam bilic. önder özen ile birlikte de güzel bir ekip olacaklar kanaatindeyim. sadece biraz zamana ihtiyaçları var, o kadar.
pek çok farklı kişinin uzman olarak belirttiği gibi benim de düşüncem şudur; başarı bir ekip işidir ve takım oyunu sadece sahadaki 11 adam tarafından oynanmaz.
takım oyunu dendiği zaman sporcusundan hocasına, malzemecisinden tesisteki aşçısına, takım otobüsünü kullanan şoförden taraftarına, stadın önünde tezgah açıp köfte satan seyyardan semtte sigara satan büfeye kadar bu takıma gönül vermiş, gönülden bağlanmış herkesin üzerine düşeni layığıyla yerine getirmesiyle oynanır.
açık konuşayım; nevzat demir yerine fulya'da olsaydı tesisler, takım taraftarla daha fazla iç içe olabilseydi eğer bu sezon çok çok daha farklı bir beşiktaş izlerdik sahada.
işte benim gözümde bilic bunu yapabilecek karakterde bir adam.
bu yüzden destek verilmesi gerektiğine inanıyorum.
schuster için de aynılarını yazmıştım. arkasında durulması gerekli demiştim çünkü kendisinin yönetiminde beşiktaş ilk defa sürekli olaral hücumu düşünüyordu. tabi o zaman takımın kadrosu sürekli olarak hücum yapabilecek kapasitede değildi, o ayrı mesele. sürekli hücumu düşünen ileri bölge oyuncuları ve sürekli savunma düşünen defans ile bir yere kadardı.
ancak slaven bilic; şahsımca en çok arkasında durmamız gerektiğine inandığım teknik direktör.
takım galip gelebilir, mağlup olabilir, galibiyet ve mağlubiyet serileri yakalarsınız. bunların hiç birini önemsemememiz lazım. beşiktaş büyük takımdır, evet. beşiktaş çok ama çok büyük bir takımdır üstelik. ancak bu büyüklük ne galibiyetlerle ne kupalarla ölçülebilinecek bir büyüklük değildir. bizim taraftarlığımız da kupa ve şampiyonluk taraftarlığı değildir. bu yüzden bu adama destek olmalıyız işte.
her şeyden önce takıma bir duruş kazandırdı bu adam. bir kişilik kazandırdı. sadece kavga ederek kötü örnek oldukları için sezer ve ibrahim'i kesmesi bile bir mesaj vermiyor mu size? ibrahim toraman'ı bu zamana kadar hangi hoca kesti?
ha yanlışları da var elbette; fernandes için de bir şeyler yapması gerekir. yapıyor da gerçi, bir süredir ilk on bir de başlamıyor ama daha fazlası da yakındır kanaatindeyim.
beşiktaş artık sadece defans ya da ofans yapan bir takım değil. beşiktaş defansla birlikte ofansı bir arada yapan bir takım. alınan oyunculara bakıyorum; hatalı tercihleri saymazsak -ki sayıları çok az eskiye nazaran- hepsi yerinde transferler.
alınması gündeme gelip de alınmayan veya alınamayan oyunculara bakıyorum; tam o noktaya oturacak oyuncular. takımın ihtiyacı olan oyuncular yani.
takımın ihtiyaçlarını iyi analiz edebilen bir adam bilic. önder özen ile birlikte de güzel bir ekip olacaklar kanaatindeyim. sadece biraz zamana ihtiyaçları var, o kadar.
pek çok farklı kişinin uzman olarak belirttiği gibi benim de düşüncem şudur; başarı bir ekip işidir ve takım oyunu sadece sahadaki 11 adam tarafından oynanmaz.
takım oyunu dendiği zaman sporcusundan hocasına, malzemecisinden tesisteki aşçısına, takım otobüsünü kullanan şoförden taraftarına, stadın önünde tezgah açıp köfte satan seyyardan semtte sigara satan büfeye kadar bu takıma gönül vermiş, gönülden bağlanmış herkesin üzerine düşeni layığıyla yerine getirmesiyle oynanır.
açık konuşayım; nevzat demir yerine fulya'da olsaydı tesisler, takım taraftarla daha fazla iç içe olabilseydi eğer bu sezon çok çok daha farklı bir beşiktaş izlerdik sahada.
işte benim gözümde bilic bunu yapabilecek karakterde bir adam.
bu yüzden destek verilmesi gerektiğine inanıyorum.
katılabilitem olan zirve
cem karaca'nın pek bilinmeyen ama pek güzel olan eseri hatta şaheseri. göğe selam 2 albümünde niyazi koyuncu ve selçuk balcı coverlamışlar pek de iyi etmişlerdir.
bu niyazi koyuncu'ya değinmek istiyorum; sesi bazı şarkılarda o kadar çok abisinin sesine benziyor ki; kazım koyuncu dile geldi de niyazi'nin bedeniyle karşımıza çıktı zannediyorum.
selçuk balcı ise bir güzel dost, bir güzel kardeştir ve kemençe'yi keman gibi çalan bir başka adam daha yoktur nazarımda.
parçanın cover halini şuradan dinleyebilirsiniz.https://www.youtube.com/watch?v=6sqpa3_cva4
alıntı--
nöbette geceleyin ses geliyor dağlardan
artık bir dönüşün yok düştüğün o yollardan
yar beni o yar beni
ille de yar o yar beni
dağdan gelen ses değil
mezara yar koyar beni
şehirler güler ama kurt gibi kapar seni
hayat güzeldir ama sermaye yapar seni
nöbette geceleyin ses geliyor dağlardan
artık bir dönüşün yok düştüğün o yollardan
yar beni o yar beni
ille de yar o yar beni
dağdan gelen ses değil
mezara yar koyar beni
seni affedemem ki; çektin gittin yoz oldun
seni yar diyemem ki; dile düştün söz oldun
nöbette geceleyin ses geliyor dağlardan
artık bir dönüşün yok düştüğün o yollardan
yar beni o yar beni
ille de yar o yar beni
dağdan gelen ses değil
mezara yar koyar beni
alıntı--
bu niyazi koyuncu'ya değinmek istiyorum; sesi bazı şarkılarda o kadar çok abisinin sesine benziyor ki; kazım koyuncu dile geldi de niyazi'nin bedeniyle karşımıza çıktı zannediyorum.
selçuk balcı ise bir güzel dost, bir güzel kardeştir ve kemençe'yi keman gibi çalan bir başka adam daha yoktur nazarımda.
parçanın cover halini şuradan dinleyebilirsiniz.https://www.youtube.com/watch?v=6sqpa3_cva4
alıntı--
nöbette geceleyin ses geliyor dağlardan
artık bir dönüşün yok düştüğün o yollardan
yar beni o yar beni
ille de yar o yar beni
dağdan gelen ses değil
mezara yar koyar beni
şehirler güler ama kurt gibi kapar seni
hayat güzeldir ama sermaye yapar seni
nöbette geceleyin ses geliyor dağlardan
artık bir dönüşün yok düştüğün o yollardan
yar beni o yar beni
ille de yar o yar beni
dağdan gelen ses değil
mezara yar koyar beni
seni affedemem ki; çektin gittin yoz oldun
seni yar diyemem ki; dile düştün söz oldun
nöbette geceleyin ses geliyor dağlardan
artık bir dönüşün yok düştüğün o yollardan
yar beni o yar beni
ille de yar o yar beni
dağdan gelen ses değil
mezara yar koyar beni
alıntı--
uzunca bir süredir profesyonel olarak bindiğim, sporcu lisansına sahip olduğum ve yarışmalara katıldığım ulaşım aracı. ve binmekten en çok keyif aldığım şehirlerden biridir çanakkale. ve ne yazık ki tacizci orospu çocuklarından her yerde var artık.
çok güzel yazar lan, kişilik, karakter olarak çok güzel yazar, vallahi bak [ybkz]swh[/ybkz]
böğürtlenden de alınabilinecek tatlardandır
(bkz: geri vites)
iki kız kardeşi olan karadenizli bir abi olarak tasvip etmediğim, etmeyeceğim, tasvip edenle de her türlü tartışacağım davranış ki fiiliyata geçirene neler yapacağımı tahmin edersiniz az çok.
bir abi olarak her şeyden önce kardeşlerime güvenirim ben. iyi yetiştiklerinden, anne ve babamın bizleri iyi insanlar olarak yetiştirdiğinden şüphem olmadı hiç. doğruyla yanlışı ayıracak kadar akıllı, düşünebilen insanlar olarak yetiştirildiğimizden şüphem yok. bu sebeptendir ki; kız kardeşlerim her dertlerini sıkıntılarını anlatırlar bana. abileri olarak korur ve kollarım ama asla bu onları rahatsız edecek bir şekilde olmaz. onlara güvenmediğimi düşünmelerine sebep olacak bir şekilde yapmam bu koruma kollama işini.
şimdi sorarım bu işi yapan -ki bu sözlükte böyle bir şey yapacak bir yazarın olmadığına inanıyorum- sözde er kişiye;
kız kardeşi dövmek ne demektir lan? kadına el kaldırmak ne demektir?
sen hayatında farklı kadınlara yer verirken, sevgili olurken iyi de kız kardeşinin sevgilisi olunca mı kötü? şu durumda senin de sevgililerine ne gözle baktığın ortada...
alırsın kardeşini karşına; insanca konuşursun. gerekirse sevgilisi olan elemanı da karşına alır şöyle bir görünürsün de kız kardeşi dövmek nedir?
her neyse işte; çok ağır tepki vereceğim olaydır efendim.
bir abi olarak her şeyden önce kardeşlerime güvenirim ben. iyi yetiştiklerinden, anne ve babamın bizleri iyi insanlar olarak yetiştirdiğinden şüphem olmadı hiç. doğruyla yanlışı ayıracak kadar akıllı, düşünebilen insanlar olarak yetiştirildiğimizden şüphem yok. bu sebeptendir ki; kız kardeşlerim her dertlerini sıkıntılarını anlatırlar bana. abileri olarak korur ve kollarım ama asla bu onları rahatsız edecek bir şekilde olmaz. onlara güvenmediğimi düşünmelerine sebep olacak bir şekilde yapmam bu koruma kollama işini.
şimdi sorarım bu işi yapan -ki bu sözlükte böyle bir şey yapacak bir yazarın olmadığına inanıyorum- sözde er kişiye;
kız kardeşi dövmek ne demektir lan? kadına el kaldırmak ne demektir?
sen hayatında farklı kadınlara yer verirken, sevgili olurken iyi de kız kardeşinin sevgilisi olunca mı kötü? şu durumda senin de sevgililerine ne gözle baktığın ortada...
alırsın kardeşini karşına; insanca konuşursun. gerekirse sevgilisi olan elemanı da karşına alır şöyle bir görünürsün de kız kardeşi dövmek nedir?
her neyse işte; çok ağır tepki vereceğim olaydır efendim.
htc fan boylardan biri olan beni, htc one almaktan son anda caydıran ve kendisinden bir adet edinmeme vesile olan telefon.
(bkz: iki bira bir mira)
kartal sözlük tarafından başlatılan bir umudum sensin anlıyor musun etkinliği sonrasında belirli aralıklarda bir umudum sensin anlıyor musun vol.2, bir umudum sensin anlıyor musun vol.3 etkinliklerinin devamı niteliğinde gerçekleştirmeyi planladığım etkinliktir efendim. detaylara facebook etkinlik sayfasından ulaşabilirsiniz.
https://www.facebook.com/events/259755677521930
https://www.facebook.com/events/259755677521930
en başından seyretmediğim için kendime kızdığım dizi.
selçuk balcının elleri öpülesi annesi tarafından kaleme alınmış bir eser. mila adlı albümünde selçuk balcı seslendirmiştir.
günler aylar geçer
yürek sızımda sen
hasret uzun bir yol
kışım, yazım da sen
düşer bir kar tanesi
saçlarının ucuna
yastığımda özlemin
kurulur başucuma
şehrin kıyısında
sessiz gölgelerdik
sevda uykusuna
dalıp giderdik
günler aylar geçer
yürek sızımda sen
hasret uzun bir yol
kışım, yazım da sen
düşer bir kar tanesi
saçlarının ucuna
yastığımda özlemin
kurulur başucuma
şehrin kıyısında
sessiz gölgelerdik
sevda uykusuna
dalıp giderdik
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?