"aralarında hiç mi yakışıklı olmaz?" sorusunu akla getiren pestenkerani kişiler. spesifikasyonları şu şekildedir:
- iki haftada bir halı saha müsabakası. (öncesinde ve sonrasında bira içer)
- müsabaka esnasında beş dakikada ciğeri ağzına gelir, hayıflanır.
- müsabakanın ağrısı bir hafta geçmez.
- rakı içer.
- göbeklidir.
- kavgalar dışında alevi mülayimliğinde ve müzik zevkindedir.
- sıkıcıdır.
- gelişmiş bir form, alfa erkeği değildir.
- maskülendir.
- zevkleri, hobileri yoktur. her şeye ilgi göstermek yerine tek bir şeyde uzmanlaşır.
- extreme'i sevmez, istikrarlı bir karakterdir.
- zekâsı bir hipopotamdan hallicedir.
- ama kesinlikle bir hipopotam değildir.
- güvenilecek ve evlenilecek kişidir, eğlenilecek değil.
- tüm yoğun duygularını biriktirecek ve ancak statta patlayacak kadar ezik ve sığdır.
- pestenkeranidir. kadından, şaraptan, müzikten anlamaz.
- tatil planı köye gitmekten ibarettir.
- çirkindir.
winona ryder'ın kaliforniya aday adayı olduğu etik yoksunluk.
sürgününün bir bölümü büyükada'da geçirmiş kuramcı. rekabet içerisinde bulunduğu stalin'in eylemci yönü ağır basarken troçki'nin fikir yönü ağırdır. bu yönüyle keşke stalin yerine genel sekreter olsaydı dedirtiyor bana.
uzun parlak cüppeler içerisindeki bir grup obez zencinin sağa sola dönerek el çırptığı, kollarını havaya kaldırarak tempolu ezgiler eşiliğinde kendilerinden geçtiği kilise ritüeli.
nedense aklıma yırtık rahibe filmi geldi. ayrıca blues brothers'da gospelin james brown'lu geyik bir türü izlenebilir
nedense aklıma yırtık rahibe filmi geldi. ayrıca blues brothers'da gospelin james brown'lu geyik bir türü izlenebilir
ayrıca bir orospu deyişi.
80'lerin sonu 90'ların başında çocuk olmak klişesinin müzikal koludur bu albüm. 91 senesinde çıkan bu albümde özal'la birlikte yeni bir ülke politikası dahilinde ülkede yeni yeni yayılan ve bize tuhaf gelen şeylerin makarası yapılsa da günümüze görüyoruz ki o zaman yadırganan şeyler şimdi iliğimize kadar yayılmış durumda. bu yönden de araştırılagelesi bir albümdür bol vitamin. hatırlamayanlara, kabında konservemsi bir vitamin kutusunda biberonlu bebek fotoğrafının olduğunu söylesem hatırlarlar belki.
sosyolojik mısralardan birazını belirtmem gerekirse:
(vurgula: rap vitamin)'de;
"magic box bile yetmedi uydu isterim dedi. / uydu antenini neremize takacağız, yer mi var ki damda?"
"ama gaste niyetine okuduğumuz şeyler dört beş kupona neler veriyor."
"televizyon 6 kanal oldu, bizim oğlan bir tuhaf. /oldu her gün tv seyretmekten rengi sararıp soldu."
" bir filmin arasında olmalı reklam aksi hâlde seyretmem."
"sonunda olacağı buydu, reklamlarla bozdu. /küçükken zaten gerzekti büyüdü psikopat oldu."
"sersemledi aptallaştı beyni bulanıklaştı. /bakın şimdi siz de dinleyin, şarkısı bile tuhaflaştı." dedikten sonra şarkının arabeske dönmesi.
(vurgula: rap beni ramizem)'de;
"çanak anten konmuş çatı katına. /uydusunu nasa kapmış gördün mü?"
"beni burada arama anne. /ben gurbette değilim, gurbet benim içimde."
(vurgula: şaşırmayın), (vurgula: dokundurabilirsiniz) ile (vurgula: yakışır mı) şarkıları tümüyle köyden kente göçü hicveder.
sözlerimi burada son verirken, bu albümün içi dolu bir albüm olduğunu belirtmeme mütevellit her kişiye cazip gelen şarkı da çok değişkenlik göstermektedir. çıktığı sene bu kasete sahip kişilerin hiç sektirmeden nöronlarına şarkılar muhakkak işlenmiştir. bu kutsanmış kişiler sağda solda şarkıların yabancı orijinallerini duysalar dahi hemmen duygusallaşıverir, gözlerinden sıcak ve tutkulu yaşlar aka aka bu yabancı şarkıları grup vitamin aranjesiyle söylerler.
sosyolojik mısralardan birazını belirtmem gerekirse:
(vurgula: rap vitamin)'de;
"magic box bile yetmedi uydu isterim dedi. / uydu antenini neremize takacağız, yer mi var ki damda?"
"ama gaste niyetine okuduğumuz şeyler dört beş kupona neler veriyor."
"televizyon 6 kanal oldu, bizim oğlan bir tuhaf. /oldu her gün tv seyretmekten rengi sararıp soldu."
" bir filmin arasında olmalı reklam aksi hâlde seyretmem."
"sonunda olacağı buydu, reklamlarla bozdu. /küçükken zaten gerzekti büyüdü psikopat oldu."
"sersemledi aptallaştı beyni bulanıklaştı. /bakın şimdi siz de dinleyin, şarkısı bile tuhaflaştı." dedikten sonra şarkının arabeske dönmesi.
(vurgula: rap beni ramizem)'de;
"çanak anten konmuş çatı katına. /uydusunu nasa kapmış gördün mü?"
"beni burada arama anne. /ben gurbette değilim, gurbet benim içimde."
(vurgula: şaşırmayın), (vurgula: dokundurabilirsiniz) ile (vurgula: yakışır mı) şarkıları tümüyle köyden kente göçü hicveder.
sözlerimi burada son verirken, bu albümün içi dolu bir albüm olduğunu belirtmeme mütevellit her kişiye cazip gelen şarkı da çok değişkenlik göstermektedir. çıktığı sene bu kasete sahip kişilerin hiç sektirmeden nöronlarına şarkılar muhakkak işlenmiştir. bu kutsanmış kişiler sağda solda şarkıların yabancı orijinallerini duysalar dahi hemmen duygusallaşıverir, gözlerinden sıcak ve tutkulu yaşlar aka aka bu yabancı şarkıları grup vitamin aranjesiyle söylerler.
eline uzaktan kumandayı alıp da kral tv'den bir sonraki müzik kanalına zap yapma erişkinliğini göstermeyi başarmış birisi kadar bile müzik edinimi kazanmış bir kişi rahatlıkla bu adamın argon kaynakçılığına müzikten daha fazla yetkin olduğunu söyler.
unutmamak gerekir ki, o sert ünsüzlerin bir sürekliliği yoksa eğer, her ünlü gördüklerinde yumuşarlar.
takımın itici gücüdür bu ünsüzler.
takımın itici gücüdür bu ünsüzler.
yoğunluğu sıkı olan bir yiyeceği ısırışta çıkan ses. örneğin hart sesi elmayı ısırdığımızda çıkarken muzu ısırdığımızda çıkmaz.
bu adam savaş ay'ın programında yaptığı ünlü benzerleri yarışmasına kendi benzeriymiş gibi iştirak etmiş ve birinci olamamıştır.
buna binen bunu dinledi:
(bkz: trans-siberian orchestra)
(bkz: trans-siberian orchestra)
popescu'yla beraber türk futbol tarihinin en büyük defans oyuncusudur uche. fener'e brian nielsen'le birlikte brondby'dan gelmiştir. iki sene sonra gene aynı takımdan arkadaşı jes högh'ü alan fenerbahçe böylelikle defanstaki kazma isimlerden tümüyle kurtularak rakip forvetlere dehşet saçan bir egemenliğin müdafaa hattında haiz olmasına yol açmıştır. ihtişamlı endamı ve sert fiziğiyle genç kızların yüreklerini hoplatan birtakım dergilere de soyunmuş ebru gündeş'le birlikte olmuş ve birlikte "sen allah'ın bir lütfusun" şarkısının klibinde sarmaş dolaş rol almışlardır. sürekli sakız çiğner ve nijerya'nın millî gururu olan 32cm'nin ortalamasına büyük katkı sağlar. çok pestenkerani bir pozisyonda ayağını eline almışlığı olsa da gayet sert bir arkadaşımızdır. yıllarca ülkemizde çetince topun ceza sahasına gelmesini engellemiştir.
bayan bacak. son zamanlarda seda sayan'a falan çıkıp "sokakta şunu satmaya başladım, allah berkant'ın böyle belasını versin." merkezli şeyler anlatıyordu.
kartal sözlük kuşlarının yılbaşında hangi dala konacağını, feneri nerede ve kimlerle söndürmeyi planladıklarını açıkladıkları başlık. ben son iki senede olduğu gibi gene evde tek başıma olup kasavetli bir şekilde dilini bilmediğim yabancı bir kanalda yılbaşıyla en alakasız donuk bir şeyleri izleyeceğim.
istanbul beyefendisi(rum ve ermenilerle yaşamış istanbullular) ile paşa dede,
beyatlı, tanpınar, m.n. selçuk'un başı çektiği eser ve sanatçılar,
son altmış sene içerisinde okumak için gelenler dışında kalanları(son on yıl içerisinde salak üniversiteler için gelen öğrenciler de dahil) denize dökme arzusu.
beyatlı, tanpınar, m.n. selçuk'un başı çektiği eser ve sanatçılar,
son altmış sene içerisinde okumak için gelenler dışında kalanları(son on yıl içerisinde salak üniversiteler için gelen öğrenciler de dahil) denize dökme arzusu.
sol tarafta adını görünce gene din mi değiştirdi dediğim kampüsistan'da da oynamış gayet hoş bir arkadaş.
(bkz: michel de montaigne)
bir konser çıkışında mı tam hatırlamıyorum ama savaş ay'ın uzattığı mikrofona tarkan böyle söylemişti. aynı dönemde[ybkz]swh[/ybkz] burak kut da bir gecede osurduğunun haberi dönmüştü.
muazzez abacı'nın da söylediği önemli bir caz şarkısı. fransızcaya da aranje edilmiştir.
karlar düşer/düşer düşer ağlarım/hep ismini/hep ismini anarım'ın edebisi.
karlar düşer/düşer düşer ağlarım/hep ismini/hep ismini anarım'ın edebisi.
dinleyenin hemen bildiği dave brubeck quartet'e ait bir caz parçası. özdemir erdoğan da kendine özgü oryantal bir tarzda denemiştir take five'ı.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?