survivor tayni, ay pardon tayni seren serengil'in köpeğinin adıydı. tamer.. survivor tamer'in futbolcu hali. gerek laçka sıfatı, gerekse zıpçıktılığıyla bende aynı tiksinmeyi uyandırıyor. chelsea bunun ne mal olduğunu anlayıp henüz 19'unda kapı dışarı etti. yani şimendifer olabilirsiniz ancak gerekli diğer vasıflara sahip değilseniz sizi sirkeci tren garı'na arketip olarak konuşlandırırlar öylece.
nazarımda iyi bir topçu değildir.
gözlerinin burnuna yakın olması, bön sıfatı ve gol sonrasında sürekli secdeye yatarak mutaassıp kişiliğini deklare etmesi nihayetinde dangalak olduğu izlenimine kapılmakla paralel mutaassıplığıyla alâkalı fransa'daki afrikalılar bahsinde sıkı sosyolojik teoriler üretebilirim.
seçimden seçime chp kulvarında duyulan ve edip akbayram ile suavi'nin yanında görülen onur akın'ın kankası olacak adamdır ba. en büyük eksikliği olarak ayna grubuyla ceylan şarkısını seslendirmemiş olmasını görüyorum.
seçimden seçime chp kulvarında duyulan ve edip akbayram ile suavi'nin yanında görülen onur akın'ın kankası olacak adamdır ba. en büyük eksikliği olarak ayna grubuyla ceylan şarkısını seslendirmemiş olmasını görüyorum.
okumam, okutturmam; okuyanı görsem ifrit gelir, frijit olurum.
büyük bir özlemle 24 kasım 2014 kartal sözlük radyosu freddie mercury özel yayınını beklediğim ve gece saatlerini artık muhtemelen ıskalayacağım soba üzerinde pişmeye bırakılmış kestane tadındaki radyo.
şayet 24 kasımdaki yayın prime time'da olursa göbek deliğimden zeytin yemenize müsaade ederim. gıdıklanır, kasılarak kıkırdar ama yine de müsaade ederim.
şayet 24 kasımdaki yayın prime time'da olursa göbek deliğimden zeytin yemenize müsaade ederim. gıdıklanır, kasılarak kıkırdar ama yine de müsaade ederim.
islâmın içinde barındırdığı söylenegelen bir mühim vasıf.
bir adet muhalif absürt fikret kızılok şarkısı. uvertürü izzet öz'le başlar.
dolgun, diri göğüsleri ve geriye kalan biçimli kıvrımlarıyla peşinden birçok erkeği finoya döndürerek vamplık payesine mazhar olmuş mamafih pis yedili adlı kesif pestenkerani televizyon dizisinde karikatürize bir simayı canlandırarak vaki olan vamplığı gözümde sallandırsa da yıkamamıştır.
(bkz: femme fatale)
(bkz: femme fatale)
rasputin'in zinaya tövbe etmiş yerli versiyonu.en azından bu gayrette olduğunu tahmin ediyorum.
fikret kuşkan'ı travesti rolünde gördüğümüz, ömrünün bir döneminde gece vakti taksim'in arka sokaklarında sürten adamların bolca hayatından bir şeyler bulabileceği film. tam da sinemada yeni arayışlara girilip melankolik, kasavetli, psikolojik filmlerin yapıldığı yıllarca çekilmiştir.
isabelle huppert ile julianne moore hibriti, uluslararası irtifada arz-ı didar eden önemli bir türk aktristi.
ne güzel demiş şair: "ne hasta bekler serumu, ne taze kavunu manav, ne de şeytan bilmukabele" diye. gongu tokmaklayan uzakdoğulu bir karamürsel sepetinin vereceği startla vücudumda dolanan sımsıcak kan şırınga marifetiyle son damlasına kadar şu gün çekilmeye başlansa bile bu yayını dinlemeden son damlam bereketli istanbul parkelerine düşmeyecektir. pıhtımı yalayayim ki umarım bu yayın olur. çok heyecanlıyım ve freddie mercury'nin dans figürlerinden, kreşendolarına kadar her bir şeyini talim ediyorum.
çok güzel olmalı o gece. herkes yazacağı kelimeden, giyeceği kıyafete kadar(tercihen çıplak) ihtimamla seçim yapmalı. ateş başında korku hikâyeleri anlatabilen kişiler olmalı hep odada. birbirimizi kelimelerimizle okşamalı, sözlerimizle tahrik etmeliyiz o gün.
çok güzel olmalı o gece. herkes yazacağı kelimeden, giyeceği kıyafete kadar(tercihen çıplak) ihtimamla seçim yapmalı. ateş başında korku hikâyeleri anlatabilen kişiler olmalı hep odada. birbirimizi kelimelerimizle okşamalı, sözlerimizle tahrik etmeliyiz o gün.
mahsun süpertitiz kontak bi düşmüştür. kafasındaki kontaklığı bir yolunu bulup arabalarda da gösterir ve istanbul emniyetinin pinatası haline gelir. çirkin suratının ve fukaralığının yanında altın gibi zengin bir yüreği olan bu abimiz, yardımseverlik ve vefa yetilerine sahiptir.
filmin sonunda işitilen "seni yerim sosis"li pınar reklâmı, filmin başından beri görülen bab-ı esrarlı 95-96 yılının istanbul görüntülerinin yarattığı hüzün ve filmin trajedisiyle iyice harmanlaşıp kişiyi yüksek dozda mahsunlaştırır.
filmin sonunda işitilen "seni yerim sosis"li pınar reklâmı, filmin başından beri görülen bab-ı esrarlı 95-96 yılının istanbul görüntülerinin yarattığı hüzün ve filmin trajedisiyle iyice harmanlaşıp kişiyi yüksek dozda mahsunlaştırır.
türk sinemasının ve hâliyle aydemir akbaş'ın en şahane filmi. sait faik'in menekşeli vadi hikâyesinden safa önal tarafından uyarlanıp ömer lüfti akad rejisörlüğünde 68'de sinemaya aktarılan vesikalı yarim'de sabiha rolünde türkân şoray'ı, halil rolündeyse izzet günay'ı seyre dalarız.
yapan vardır da gelen sıfatsız suratınızı görüp geri kaçıyor anacım tezimle katkı yaptığım pestenkerani misyon.
kazası da pek meşhurdur buranın.
(bkz: susurluk kazası)
(bkz: susurluk kazası)
internet mahir'den yıllar evvel bu mahir vardı. internet mahir internet isimli cadı kazanının kepçesi olmuştu, bu mahir'in kepçesi olduğu cadı kazanının ismiyse türkiye'ydi. dışın.. dışın.. dışınka!
ölmedi hala.
ölmedi hala.
marx'ın damadı paul lafargue'ın le droit à la paresse adlı eserinin türkçe adı. komünist manifesto'da burjuvanın çalışmayan çocuklarını sütoğlanı belleyerek emeğe önem veren marx'a nazaran damat bey kitabında tembellik hakkını savunarak, 14 saatlik çalışmak yerine 3 saat çalışmak kafidir, fazlası kapitalizmin işidir çıkarımı yapar. tembellik hakkı, sosyalizmden çok anarşist bir talepmiş gibi görülse de tarihe baktığımızda sosyalist tabanlı işçi eylemlerinden en göze batanı olan haymarket olayı neticesinde çalışma saatleri azaltılarak, işçi hakları düzeltilmiştir.
çalışma hakkında olduğu gibi tembellik hakkında da devlet kişiyi özgür bırakarak bunu bir negatif statü hakkı olarak tanımalı mıdır, tanımamalı mıdır yoksa tembellik hakkını kullanan kişinin ekonomisini düzeltici politikalar uygulayarak bu hakkı pozitif bir hak olarak mı değerlendirmelidir, münazaraya açık sorulardır.
çalışma hakkında olduğu gibi tembellik hakkında da devlet kişiyi özgür bırakarak bunu bir negatif statü hakkı olarak tanımalı mıdır, tanımamalı mıdır yoksa tembellik hakkını kullanan kişinin ekonomisini düzeltici politikalar uygulayarak bu hakkı pozitif bir hak olarak mı değerlendirmelidir, münazaraya açık sorulardır.
bilgisayarlarda kullanıcıya özel bir kişiselleştirme ve masaüstü diye bir kavram yokken, disket takıp oynadığımız bir oyundu prince of persia. bir müddet üzerine bastığında kırılan platformlar, boşluklardan atlamalar, platforma basıp kapı açmalar gibi avantür hadiseleri vardı. o yıllar için avangart sayılan bir oyundu.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?