kanta kuzen

kullanımı yaygınlştırmak adına öncelikle akıllı telefonlar için uygulama hazırlanması gerekiyor. tabi bunun da bir bedeli var. gelir için de siteye reklam almak gerekiyor. kulüp ile irtibata geçilerek, kartal yuvası kampanyaları vs gibi linkler siteye alınır, sitenin daha kullanışlı hale getirilmesi için de bir miktar para talep edilir. kulüp vasıtasıyla resmi sponsorların siteye reklam vermesi sağlanabilir.

öncelikle siteyi kendi masrafını karşılayan, kullanımı ve ulaşımı kolay bir hale getirmek gerekiyor. sonrasında da yazarların sözlüğü daha sık kullanması ve daha fazla aktivite tertip edilmesi gerekmekte diye düşünüyorum.

mc gregor-hilbert-sivok-escude-emre(gökhan)-veli-toraman-ozzy-holosko-olcay-niang 11 i ile çıkacağımızı düşündüğüm karşılaşma. oğuzhan ın ciddi anlamda sorumluluk alması ve takımı iyi yönetmesi gerekiyor. holosko haftalardır yokları oynuyor. eğer fizik olarak en az 45 dk çıkaracak gücü varsa dentinho ile de başlayabiliriz. hem holosko biraz dinlendirilir. ikinci yarıda yorgun rakip karşısında daha etkili koşular yapar. hem de dentinho kardeşimizin olayı neymiş, biraz fikir sahibi oluruz. diğer değişiklikler de veli-necip, eğer iyileşirse niang-almeida olur. maçı da 4-2 kazanırız. eğer bu yazıda geçen senaryo gerçek olursa kendime 1'e 150 ödül veriyorum amk.

an itibariyle satışı başlamış kombinedir. yeni açıktan 1 adet aldım. yeni açıkta olan arkadaşlar haber ederse tribünde omuz omuza çekeriz 3 lüleri

ligi bitireceğimiz yeri belirleyecek maçtır. fenerbahçe galibiyetiyle, ilk yarıda yakalanan havanın da ötesine geçildi. takım ve taraftar kenetlendi. bu maçta alınacak bir galibiyet ise oyunculara ihtiyaçları olan özgüveni verecektir.

klasik beşiktaş maçlarından biri olacaktır. rahat izleyemeyiz ama sonunda gülen taraf biz oluruz umarım

dün akşam fenerbahçeye attığı gol ve yaptığı asist tam bir usta işidir. yeteneğin kalıcı olduğunu kanıtlamıştır.

eski açık tribününden bilet bulmam sayesinde, muhakkak ki gelip bir iki bira parlatmak istediğim zirvedir. kaçırdığım bir önceki zirvenin de acısını çıkarırız. tanışırız, kaynaşırız. üzerimde siyah- beyaz çubuklu forma olacak. beni oradan tanırsınız. (+2 ile 14.00-16.00 arasında bir iki biralık zaman dilimi)

yana yakıla bilet aradığım karşılaşma. çok dertliyim lan.

hayal ettiğimiz beşiktaş'ı bize verebilecek en doğru isimdi. yönetime fahri de olsa katılması ve destek vermesi tüm beşiktaş taraftarlarını heyecanlandırmıştı. kendisinin yönetimden ayrılmasının nedeni kapalı kapılar arkasında yapılan çıkar hesaplarıdır diye düşünüyorum.

fikret orman ve yönetimi krediyi hak ediyorlar evet, mali anlamda da iyi işler yapıyorlar. keza stad projesi ile ilgili gayet olumlu adımlar atılıyor. pazar günü ne durumda olduğu açık bir şekilde anlatılacak. yalnız futbol takımının yeniden yapılandırılması sürecinde bu adama gerekli hareket imkanı tanınmadı. arkasından işler çevrildi. o da haklı olarak istifa etti.

herkesin bildiği üzere oğuzhan özyakup'u takıma kazandıran kendisidir. (her ne kadar bu konuda adı anılmasa da- samet aybaba kendi transferi gibi lanse etmeye çalışıyor.) şimdi
kendisinin yönetime önerdiği ve yönetimin almadığı oyuncuların kısa bir listesini yapalım:

- miguel perez michu: 2M euro bonservis bedeli çok görüldüğü için transferine onay verilmemiştir yönetim tarafından. orta saha oyuncusudur ama şu anda swansea forması ile epl'de gol krallığında 3. sıradadır. Şu an transfermarkt'ta öngörülen bonservis bedeli 13 M Eurodur.

- aziz eraltay: devre arasında bursaspor'a transfer edilen sol bek. samet aybaba gökhan süzen peşinde koşmaktan dönüp bir kere bile bu adama bakmadı. (gökhan'ın menejeri ve samet aybaba arasında geçenler de ayrı bir konu)

- şener özbayraklı: yine bursaspor tarafından transfer edilen sağ bek.

bu iki oyuncunun bildiğim kadarıyla ortak özellikleri hücum yönleri güçlü olan bek oyuncuları olmaları. yani adamlar sonradan bek olmamışlar ki bizim beşiktaşta uzun süredir görmediğimiz bir durumdur bu.

- ferhat özkiraz: bu oyuncuyu ilk kez boluspor'a elendiğimiz maçta izlemiş ve beğenmiştim. ikinci olarak da bu sene inönü'de oynanan bursaspor maçında izlemiştim. hilbert ve uğur boral'a yaptıkları karşısında hayran kalmamak elde değil. ama biz bu genç arkadaş yerine olcay şahan'ı aldık. yine alabilirdik olcay şahan'ı. en azından kendisi bu kadar alternatifsiz kalmaz ve antep maçında yaptığı laubali hareketlerden biraz olsun kaçınırdı.

bu oyuncular sırasıyla 86,90,90 ve 89 doğumlu. alın size gençleşme hamlesi. ucuza kendi yıldızını çıkarma fırsatı. altınsay bu değişime uygun teknik direktör arayışındaydı. vangaal de buna son derece uygundu ama onun da alternatifleri vardı. peki yönetim(daha açık konuşmak gerekirse tamer kıran) ne yaptı? ericsson'a herkesten habersiz imza attırdı, tepkilerden sonra anlaşmadık denildi ama ericsson ülkeye ayak basmadan oturduğu yerden attığı imza ile tazminat aldı. ve bu konu hiç bir şekilde konuşulmadı bile.

sonra altınsay hemen kaçıp giden adam oluyor ya ona yanıyorum. asıl hesabı fikret orman'a, tamer kıran'a sormak yerine bu adamın arkasından sallamak kolaya kaçmaktır. yeni yönetim yeniden yapılanmaya dair elindeki müthiş şans ve krediyi altınsay'ı yönetimden uzaklaştırarak ve altınsay önderliğinde hazırlanan "yeniden yapılanma planı"na sırtını dönerek kaybetmiştir. ama hala geç değildir. kendisi beşiktaş aşığı bir adamdır. ikna edilebilir. tek adam yetkisi verilmesin elbette ki öyle bir beklenti içinde olduğunu da sanmıyorum ama her anlamda profesyonel olacağız diyorsa yönetim, ikna edin basketbol takımı gibi futbol takımına da ceo olarak bu adamı atasın. yeri geldiğinde hesabını da sorsun.

arkası gelmeyen dertlerimizin azalması için uygulanması gereken reçetedir kendisi.

akibetinin pazar günü yapılacak olan mali genel kurulda belli olacağı senetlerdir.

beşiktaşın karakterine uygun olarak rahat biçimde kazanacağı ve bizi yine yeniden ümitlendireceği maç olacaktır. bu maçtan alınacak 3 puan ile fener ve trabzon maçları için hayaller kuracak, hesap kitap yapacağız. ama o iki maçta da hayal kırıklığı yaşayacağız.

zira umut, hayal kırıklığına giden yolda atılan ilk adımdır...

ama sevinmek için sevmedik diyeceğiz, kanserinden öleceğiz beşiktaş.

kondisyonerlerimizin son kurbanıdır. genelde sakatlık durumunda ilk hedef olarak sağlık ekibi gösteriliyor. (onların da yeteneklerine de değişneceğim.) yalnız oyuncuların yaşadığı kas ve adele sakatlıklarının (darbeye bağlı olmayanları) en büyük nedeni iyi çalışmamak ve kendine iyi bakmamaktır. teknik ekip ve yönetim sakatlıklar artınca işin kolayına kaçıp ilk olarak futbolcuları suçladılar. yalnız benim anlamadığım ersan,mustafa pektemek, mehmet akgün, almeida,dentinho,uğur,fernandes,toraman,necip,uğur,ismail in hepsi birden mi alemci, bu adamların hiç biri mi kendine bakmıyor?? samet aybaba takımdaki herkesin herşeyine karışırım diye röportaj verene kadar oyuncularını gerçekten takip etmeli eğer iddialarından emin ise. iyi çalışmayan ya da kendine iyi bakmayan oyuncu sakatlandı diyelim. aynı oyuncu aynı bölgeden tekrar sakatlanıyorsa, ya da tedavi süreci söylenenden daha uzun sürüyorsa, ya da sağlık ekibinin ağrı kesici ile oynattığı oyuncunun aslında dinlendirilmesi gerekiyorsa al sağlık ekibini vur kondisyonerlere.

olay artık suçu futbolculara atıp işin içinden sıyrılabilmenin çok ötesine geçti. ekiplerin iyi niyetini sorgulamıyorum. yani kimse şu adamlara şöyle bir antreman yaptırayım da sakatlansınlar demiyordur. ama ortada bir iş bilmezlik durumu olduğu aşikar. devre arasında kamp yapılan sahanın zeminin sertliğinden daha kamp başında dert yanmıştı topçular. arkasından da haftada bir sakatlık yaşamaya başladı takım. üzülerek söylüyorum ki oğuzhan son değil. o kamp dönemi takımın sağlık durumunu olusuz yönde etkiledi. şu anda kondisyonerlerin uyguladığı programlar da oyuncuları aşırı zorluyor ve her hafta bir adele sakatlığı yaşıyoruz.

yönetimin ve samet aybaba nın adam gibi çıkıp o ekibi bize anlatması lazım. kim o göreve ne düşünülerek getirildi. samet en iyi kondisyon ekibi biz de diyor ve aleni bizimle dalga geçiyor. bildiğim kadarıyla sağlık ekibine son derece profesyonel bir ismi getirdiler. haftada 2 ya da 3 gün tesislerde oyuncularla zaman geçirecek. ama aynı taze kanın hatta gerekirse feda sezonunu feda ederek adam gibi bir kondisyon ekibi kurulsun.

sakatlığı ile sinirlerimi alt üst eden kardeşimizdir oğuzhan. inşallah tez zamanda iyileşir. kaldığı yerden devam eder.

iki gündür loop a alıp dinlediğim, halen sıkılmadığım müthiş şarkı. dilime pelesenk oldu yeminlen.

artık zamanı gelmiş yetenektir. bu kardeşimizin yetenek konusunda bir eksiği olmadığı aşikar. malesef temel eğitimini oğuzhan gibi arsenalde değil bizim alt yapı ve a2 takımlarımızda almıştır. kısa sürede fizik olarak güçlenmesi ve maç temposu gerekmektedir. rotasyonda daha sık kullanılarak temposunu kazansın. önümüzdeki yıldan itibaren de ilk 11 i devamlı zorlasın

beşiktaş açısından telafisi ve özrü olmayan bir maç. bu sene içeride yaptığımız 11 maçta 4 galibiyet 6 beraberlik 1 mağlubiyetlik performans gösterdik. 6 beraberlikten 5'i (tek istisna trabzon maçı idi ki, geriye düşmemize rağmen maçı çevirecek sayısız fırsat yakalamıştık) öne geçip skoru tutamadığımız maçlardı. taktik - teknik ya da diziliş önemli değil beşiktaş için. yukarıda kalmak istiyorsa içeride kimseye nefes aldırmamalı. maç içinde yakalamış olduğu avantajı bu kadar kolay kaybetmemeli. fakat şahsi fikrim maçı erken koparacağımız yönünde.

tribünden atılan meşaleler nedeniyle, gaziantep ya da fener maçını seyircisiz ihtimalimizin olduğu karşılaşma. samet aybaba kayseri maçında olduğu gibi erken değişiklik ile giden maçı geri getirdi. ama iki maçta da (hatta gs ve karabük maçlarını da katalım) hatalı kadro çıkarması üzerine düşünülmesi gereken bir konu. herşeye rağmen galibiye güzeldi de, şu meşale olayı olmayaydı. yazıktır.

bir aksilik olmaz ise geleceğim zirvedir. kimseyi tanımıyorum. kimse de beni tanımıyor. ama alkol var. ortak payda beşiktaş. daha ne olsundur. görüşmek üzeredir.

nam-ı diğer fırıldak ömer'dir. yazılarına pek itibar etmemek gerekir.

ibrahim altınsay'ın beşiktaş'ın transfer komitesinde olması gerektiğinin kanlı canlı örneğidir. uzun yıllar beşiktaş forması giysin, necip'ten sonra ikinci kaptan olsun.

sonunda beşiktaş maçları hariç denilerek bitirilen yemindir. bu sözü söylemeyenler de beşiktaş maçlarından önce kafalarında ekmek kırıp, tuz çeviriyorlarmış.

oyunun çoğunda doğru yerde olan, ciğersiz diye tabir edilen futbolculardan. ama ne zaman kendisi hakkında iyi birşey düşünmeye başlasanız, beni o kadar da abartmayın dedirten hareketler yapar (karabük maçında ersana verdiği geri pas gibi). kapasitesinin üstünde top oynuyor. kadroda uzun süre kalmalı ve faydalanmaya devam etmeliyiz. daha yaratıcısını bulursak -ki bu dentinho değildir- rotasyonda kullanılabilir. şu an için alternatifsiz oyuncularımızdan.