fenerbahçe'yle anlaşması beşiktaş için hayırlı olmuştur. daha iyisini, çok daha gencini bulabileceğimize inancım tam.
hüzünlendirir her beşiktaşlıyı, sevgiliden ayrılmak değil. sevdiğinden kopmak gibidir...
transferi beni çok çok sevindirmiş adamdır; öyle ki bu transfer kumar değil. henüz çok genç, geçmiş yıllarda inişli çıkışlı bir grafik çizse dahi potansiyel yeteneği bana göre 10 üzerinden 7'dir.(iş bu beyanet 10 notunun messi'de olduğu düşünülerek yapılmıştır.) eğer olur da uyum sağlar, performansı vaad ettiği noktaya gelirse büyük kazanımdır, olmazsa da herhangi bir maddi yükümlülük getirmeyecek olması kulüp adına çok sevindiricidir.
lütfen kardeşim, küçüksün benden. kendin ol, beşiktaşlı ol. sen de büyü, bizi de mutlu et...
lütfen kardeşim, küçüksün benden. kendin ol, beşiktaşlı ol. sen de büyü, bizi de mutlu et...
bana göre transfer hedefi değil yanıltmacadır, en azından ben böyle anladım. hislerim önder hocanın ömer şişmanoğlu ile ilgilendiği yönünde.
gezi eylemlerinin başından beri takındığı tutumla şahsım tarafından büyük saygı kazanmış insan. yeri geldi başbakanla, cumhurbaşkanına yalvardı durdurun şiddeti diye, yeri geldi gençlerimizi sükunete davet etti, itidal çağrısı yaptı. öyle ya da böyle adammış.
kimler kirletmedi ki, sinan enginler, demirörenler, levent erdoğanlar daha kimler kimler. düşündükçe yoruluyorum, kutsalımız lan bu bizim.
beşiktaş'ımızı pek sevmeyen adam. tanımı daha uzatmanın gg'lere yelken açmanın manası yok. [ybkz]swh[/ybkz]
bu turnuva ülkemizdeyken bana göre göre gözlemcilerimiz şehirlere yayılmalı ve maçları tek tek, canlı ve yerinde izlemelidirler.
beşiktaşımız için çok yararlı olabilecek turnuva.
beşiktaşımız için çok yararlı olabilecek turnuva.
malesef işe yaramayacak kaleci. önder hocanın bahsettiği kaleci antrenörü gelecekse iki büyük diz sakatlığı geçirmiş sinan yerine cenk'i tercih ederim. tabi yine de;
tek yol onur...
tek yol onur...
bilirsin dört beş yaşlarındaydım henüz ismini koskoca bir maç tiz sesimle bağırır dururdum, en çok babam sevinirdi buna her maçtan sonra yensekte yenilsekte birlikte otururduk babamla. o beni hep biraz daha özendirirdi beşiktaşlılığa, bende kırmazdım onu. onunla olmaktan, seni izlemekten, kapalıda (ki henüz kapalı nedir, çarşı ne diye bağırır ondan bile emin değildim, benim için tek slogan en büyük beşiktaş'tı.) çıldırasıya hevesli, çıldırasıya aşk dolu taraftarını izlemekten çok mutluydum. buna rağmen bilirsin, gerçekten beşiktaşlı olduğum gece 5 kasım 1997'dir. göteborg'la oynayacaktık o gece ama ben o maçı babamla izleyemeyecektim. o akşam babam arkadaşlarıyla sözleşmiş, onlarla izleyecekmiş maçı. dedeme kalmıştım bense, halbuki dedem sevmezdi o kadar bağırmamı. neyse babam çıktı evden, maça gitti, izlemeye. ben bekledim evde, maç saati yaklaşıyordu ki; telefon geldi. babam kalp krizi geçirmiş, hastaneye kaldırıyorlar. oysa daha maç başlamamıştı o gece (bkz: 5 kasım 1997 göteborg beşiktaş maçı) kaybedecektik göteborg'a. görmedi babam, bu maç için üzülmedi hiç maç başlamadan ayrılmıştı bu dünyadan. bende bir daha maç izleyemedim onunla, ve artık her ne zaman maç izlesem, inönü stadını, şort siyah forma beyaz kartalını görsem bağıramıyorum eskisi kadar. düğümleniyor boğazımda bir şeyler... sen benim için özelsin kimselerin; annemin, kız arkadaşımın, en yakın arkadaşlarımın paylaşamadığı bir şey var sende... 'babam'... beşiktaş'ım, sen bana babamdan çocuklarıma emanetimsin, yensen de yenilsen de küme de düşsen fark etmez, çocuklarımla seni izleyeyim yeter...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?