isyan devrim beşiktaş

önce 18 mart çanakkale deniz zaferi için yapılan fener alayında kalabalık bir grupla yürüyen, ardından bir sonraki gün beşiktaşım'ın 111. yaş günü kutlamaları için harika bir organizasyon gerçekleştiren grup. biz de o 2 gün oradaydık ve hem çanakkale zaferi'ni hem de beşiktaşım'ın doğum gününü harika bir şekilde kutladık. eh gitmişken kartal sözlük atkısı ile bolca reklam yapmadık da değil.[ybkz]swh[/ybkz]

bu görüntü 111. yıl kutlamalarından;

https://twitter.com/abree_/status/446738358740336640

bu da 18 mart zafer yürüyüşünden;

https://twitter.com/abree_/status/446740976275451904

beşiktaş'ın 111. yaş günü kutlamaları kapsamında çanakkale deplasman kartalları önderliğinde çanakkale kordonda gerçekleştirdiğimiz organizasyon için söylenebilecek söz. aşığız, seviyoruz, yakıyoruz!

https://twitter.com/abree_/status/446738358740336640

napoli'nin turu atlayacağını düşündüğüm maç. porto son yıllardaki en kötü performansını gösteriyor bu sene. helton da sakatlandı ve yedek kaleciyle çıkacaklar maça. benitez bu kupayı bu sene de kazanmak istiyor, onun için fazlasıyla asılacaklar bana göre. iddaa oynayacaklar için handikaplı galibiyeti öneririm. ha benim önerim ne kadar tutar bilmiyorum ama bu kez güveniyorum.

zor bir deplasmanda muhakkak 3 puan kazanmamız gereken maç. ayrıca yine bir cuma maçıyla karşı karşıyayız.

an itibariyle elime ulaşmış olandır. bu işte emeği geçen herkesin, özellikle pepük'ün eline emeğine sağlık, gerçekten çok güzel olmuş.

kartal sözlük bloknotlarının yapım aşamasında bilgi verip, bloknotları yapınca göndermeyi unutmuş yazar. söyleyeyim de burada dursun!

şaka şaka, adam o kadar uğraşmış yapmış bir de onu mu hatırlayacak. yaptıktan sonra ben zaten yüzsüzlük yapıp isteyecektim.[ybkz]swh[/ybkz]

ilk on birimizin, tolga - necip, ersan, pedro, motta - atiba, veli, oğuzhan - olcay, gökhan, mustafa olduğu maç.

yetmez ama evet demesi ve sonradan fikrini değiştirmesi kabul edilebilecek insan. fakat o dönem referanduma hayır diyen kişiler için kullandığı iki cihanda da lekelidir tabirini kabul edemiyorum. o dönem hayır oyu verdim ve bundan ne gocunuyorum ne utanıyorum. ama bu kişi beni hayır dediğim için iki cihanda da lekeli olarak yargılayabiliyorsa benim de onun hakkında eleştiride bulunabilme hakkımın olduğunu düşünüyorum. o dönem yetmez ama evet deyip yemeklere katıldığı başbakan için şimdi kullandığı tabirlerdeki dönüşümde kendisinin ve onun gibilerin payının olduğunu düşünüyorum.

yetmez ama evet dedikten sonra yine değişen rüzgarla yönü değişmiş büyük sanatçı. o zamanlar yetmez ama evet dediği yetmiyormuş gibi, referandumda hayır diyenler iki cihanda da lekelidir diye buyurmuştu, unutulmasın. şimdi de berkin'in ardından bir şeyler yazmış. samimiyetine güvenemiyoruz ne yazık ki.

spoiler--

Berkin'e...

Soğukkanlılığını, muhakeme yetisini kaybetmiş bir kibir, iktidar ve güç zehirlenmesinden doğan bir vicdan tutulması Berkin’i de aldı… Küçücük Berkin’i. Gülüşünü, çocukluğunu, gençliğini, hayallerini, hayata katacağı artıları, değerleri…

Berkin, oğulcuğum, güzel çocuğum… Kavrulan kalbim, sızlayan ciğerim...

Akılla açıklamam mümkün değil, sadece hissim o ki senin kaybının yarattığı dönüştürücü güç, biz yaşayanlara hiç nasip olamayacak belki de…

Bizi duyduğuna inanarak söylüyorum, sen de senden önce giden abilerine söyle; iyi ve namuslu insanlar var bu dünyada, hem de çok! Ve kazanacaklar sonunda; bilmiyorum nasıl, ne zaman ama illa ki…

Hayat ileriye akar. Bazen 16 kilogramlık bir çocuk bedeninin üzerinden yükselerek, yeniden anlamlanır.

Görüyorsun değil mi, sen bizi birleştiriyorsun şu anda…

Sezen Aksu


spoiler--


http://www.sezenaksu.com.tr/#/Tr/Duyuru/Detay/8690

https://twitter.com/06melihgokcek/status/341274415021035520

attığı bu tweet bir ömür boyu unutulmaması gereken kişi. elleri kana bulaşanlardan sadece biri. kendi yarattıkları kan çukurunda, kendi bokları içinde boğulurlar umarım. bizim ellerimizi sizin yakanızda. öbür dünyaya bırakmadan bu dünyada çekmelisiniz cezanızı. eğer ki yargılanmadan ölecek olursanız, ahirete kadar yanacaksınız.

direnebildiği kadar direnmiş güzel kardeşimiz.

"emir ben verdim" diyen kişi, 268 gün sonunda aileye "yapabileceğimiz bir şey var mı?" diyen iyi polis cumhurbaşkanı, katillere emri veren sonra twitter'dan acı paylaşır gibi yapan vali, ankara'dan emri alıp kendi şehrine yapılanlara el uzatmayan kukla belediye başkanı, ekmek parası için bu işi yaptığını söyleyip ekmek almaya giden çocuğu başından vuran şerefsiz polis hepiniz suçlusunuz, hepiniz. iki elimiz yakanızda, bu masumların kanları ellerinizde, bunun vebalini ödeyeceksiniz!

ihsan oktay anar seven birine alınabilecek en güzel hediyelerden. hemen bitmesin diye başlayamıyorum, oyalıyorum elimde fakat başlar başlamaz hemen biteceğinden eminim. kitabın arka kapağında şu yazı bulunuyor;

bütün zamanların kahramanı olan bir insanın hikâyesidir bu. o hem herkes hem de hiç kimsedir. dünyadan alacağını tahsil etmeye gelmiştir. çünkü, tanrı dahil herkesin ona borcu vardır. vebâline girilen tüyü bitmedik yetim işte odur. kadîm zamanlardan beri hakkı yendiğine göre, sonlu ama sınırsız evrenin engin ve derin merkezi olarak insan olmanın, "olmasa da olur" hâlini icrâ etmesinde hiçbir sakınca yoktur. romantik bir insafsızlığın bâkir tâcizcisi olmak, sonuna kadar hakkıdır. sıradanlığın üst insanıdır o. âsiliğiyle asîlleşememesi umurunda bile değildir. onun umurunda olan tek şey, sadece ve sadece kendini algılamak, kendi küçük âlemine sığan kâinatı kabul etmektir. çünkü bilmektedir ki, gerçek bilgelik de zaten budur.

cehennemde ateşinle kavur bizi kara kartal gibi muhteşem sözlere sahip bir beşiktaş bestesidir. her duyduğumda tüylerimi diken diken eden bestelerdendir.

#343213

yukarıdaki entryde newcastle çok güzel belirtmiş ertuğrul'un neden gözümüzden düştüğünü. şahsen benim için de o olaydı ertuğrul'u gözümde bitiren. oysa ki çok severdim ertuğrul'u. yaşattığı ağır mağlubiyetler çok da önemli değildi aslında. evet oyuna etki edebilirdi belki de fakat olmadı, eminim o da çok üzgündür o mağlubiyetlere. hatta dediği "hayat devam ediyor" lafına bile pişmandır belki de.

fakat 22 eylül 2011 bursaspor beşiktaş maçı tam bir bitiş noktasıydı benim için. o maçın başından sonuna kadar o kadar ağır küfürlere maruz kaldık ki. o zamanlar bizim için ter döken egemen'in ne anası ne karısı ne bacısı kalmıştı küfür yemeyen. sarı kart görmüştü ve o sarının kırmızıya dönüşeceği kesin göründüğü için çıkartmıştı carvalhal kendisini. maç sonunda ertuğrul konuşurken o olaylara hiç girmeseydi keşke. "taraftarımız çok güzel destek verdi, hiçbir olay yaşanmadı maç boyunca ve maçtan önce" demişti. maça beşiktaş taraftarının alınmamış olması olabilir miydi acaba olay çıkmamasına sebep? elbette ki bursa'nın teknik direktörü olduğu için bu olaylardan bahsedemezdi ama keşke o zaman da aklına gelseydi beşiktaş'a ettiği hizmetler. beşiktaş'ın ve oyuncularının yediği küfürleri bir an bile düşünmedin mi o zaman bunları söylerken. sadece maç hakkında yorum yapıp taraftarlar hakkında konuşmasaydın keşke. ama sen de haklısın, taraftarların gözünde biraz daha yükselmek için bunları söylemeliydin.

neyse bundan sonra yolun açık olsun, umarım tekrar beşiktaşım'ın başına gelmezsin, bizden uzak olursun, konuşmalarını da ona göre ayarlarsın umarım.

(bkz: ertuğrul üzülme hayat devam ediyor)

eskişehirspor maçında sakatlanmış ve 2 hafta sahalardan uzak kalacağı açıklanmış oyuncumuz. hay lanet be!

http://www.ntvspor.net/haber/futbol/104125/besiktasa-omerden-kotu-haber

9 mart 2014 beşiktaş eskişehirspor maçıyla birlikte ilk yarının çok çok benzeri performans sergileyen takımımız. hatırlayalım ilk yarıda ne olmuştu? trabzon galibiyetiyle başlamış galatasaray maçına kadar dört maçta dört galibiyet almış harika bir takımdık. sonra galatasaray'a kaybettik hükmen de olsa ve işler tersine döndü. antalya'ya yenildik ve eskişehirspor'u ömer'in 70. dakikada attığı tek golle yenmiştik.

bu sezona dönelim, trabzon'la berabere kaldık. ardından ertelenen kasımpaşa maçıyla birlikte yine dört maçta dört galibiyet alıp formumuzu yükseltmiştik. ardından yine galatasaray maçı geldi çattı ve çok kötü oynamamamıza rağmen kaybettik. ardından yine benzer bir performansla antalya ile bu kez berabere kaldık ve yine çok zor bir maçta son dakikada gelen tek golle eskişehirspor'u yendik.

şimdi asıl yere geliyoruz. eskişehir maçından sonra üç maçta üç beraberlik alıp altı puan kaybettik ve şampiyonluk yarışından koptuk. şimdi ise bu üç maçın ikisi deplasmanda ve kesinlikle dokuz puanla çıkmalıyız bu periyottan. yoksa şampiyonluk ya da ikincilik ümitleri maalesef azalacak. eskişehir maçında son dakikada gelen galibiyet ve bilic'in açıklamaları umarım futbolcularımızın motive eder.

ne zamandıııır buralarda göremediğim yazar, insan özlüyor. şimdi şairler parkına bakınca gördüm mutlu oldum. haydi dostum yaz artık özledik yazılarını!

öncelikle; kendisini çok severdim beşiktaşımdayken. golü attıktan sonra armaya sarılması, öpmesi, taraftara koşması, açıklamaları gerçekten farklı bir adam olduğunu gösteriyordu. fakat işte hepimizin bildiği malum olaylar, çok da üstelemek istemiyorum artık. şimdi söyleyeceklerim çok farklı.

beşiktaş'ın adını ağzına alırken defalarca düşünüp konuşmalısın. şimdi sen rahatsın tabi, sallasan beşiktaş'a kimse cevap vermeyecek sana. onun için rahat rahat sallarsın ayarı yedikten sonra. yok beşiktaş hak etmemiş de bir puanmış da maçın hakkı. hadi be oradan karaktersiz köpek. acaba o lafları fenerbahçen ya da aziz başkanın için de söyleyebilir miydin bu kadar rahat? haysiyetsiz herif.

bir de sivaslıların, eskişehirlilerin bizim hakemler ve yorumcular hakkındaki laflarından sonra diyor ki; ben işi gücü bırakıp haftada dokuz maç izliyorum. be şerefsiz, o maçları babanın hayrına mı izliyorsun acaba? onları izleyip yorum yapasın diye milyonları alırken aklına gelmiyor değil mi bunlar? ayıptır be. bir de utanmadan çıkıp konuşuyorsun boş boş.

nickine vurulduğum yazar. bu sözlükte hatta şu ana kadarki sözlükçülük geçmişimde gördüğüm en güzel nick diyebilirim. acayip kıskandım!

9 mart 2014 beşiktaş eskişehirspor maçında yine müthiş oynamış oyuncumuz. fakat benim dikkat çekmek istediğim yer başka. şimdi golün tekrarını izlerken fark ettim ben de. ersan topu önüne alıp sağ ayağıyla vurmadan önce franco'ya dikkat ederseniz onun topa vurma hareketini göreceksiniz. o kadar doğal o kadar güzel ki. hani bazen bize de olur, futbolcu topa vuracakken biz izlediğimiz yerde ayağımızı uzatırız ya da kafamızı. hah işte o hareketi saha içinde yapmış franco ve golü getirmiş. ardından ersan'ı tutmaya çalışıyor ama ne hacet, kolay mı iplerinden kurtulmuş ersan'ı tutabilmek!