isyan cümlesidir. kötü tavır sergileyen birine söylenildiği muhtemel cümledir.
ukte: hep sen ayartıyon bizi emel
kartal sözlükte bulunan butonlardan birisidir. içinde yazarın yazdığı entryler, görseller, ilanlar, doğum günü olan yazarlar ve ulema gibi daha bir çok buton bulunduran bölümdür.
ukte: hwoarang
ukte: hwoarang
anaç bayanların kendilerinden küçük erkek/kız çocuğa karşı gösterdikleri yaklaşım,yakıştırdıkları sıfat.
ukte: saniyede yirmidört kare [ybkz]swh[/ybkz]
ukte: saniyede yirmidört kare [ybkz]swh[/ybkz]
yazarların boş zamanlarında zamanlarını hoş geçirmek için yaptıkları eylemdir.
far cry 3'deki başpiskopat elemandır. far cry 3 oyununun kötü karakteri.
ukte: mahsun supertitiz
ukte: mahsun supertitiz
ankara ayağı için 24 mayıs 2014'e çağrı yapılan muhalif harekettir. açıkcası detaylı bilgim yok. diğer sözlükten aldığım bilgileri paylaşacağım.
spoiler--
bugüne kadar öğrenilegelmiş ve öğretilegelmiş sol tandansın artık farklı şekilde pratiğe dökülmesi hususuna dikkat çekmek isteyen hareket.
yani bu ne demek? düz ve apolitik bir adam olarak naçizane açıklayayım.
türkiye'de sol "genellikle" 68 kuşağı'nın eylemleri ve etkileri çerçevesinde şekillenmekte. farklı sol örgütler, fraksiyonlar ya da akımlar olsa da, temelde kendilerini ifade etme şekilleri yıllar boyu hep aynı. nedir bunlar? şöyle:
* kullanılan dil ve terminoloji,
* görünüş, giyim kuşam,
* "genellikle" az sayıda kişiyle muhalefet ve mücadele,
* bildiriler, dergi, fanzin ve gazeteler, sloganlar.
bu sayılanlar belki 10 belki 20 farklı "sol" görüşlü örgüt tarafından her biri kendilerine özel şekilde yontulmak suretiyle kullanılmakta. ve bu kullanımlar yıllar yılı içinde öyle bir noktaya gelmiş durumda ki, insanlara "sol örgüt" dendiğinde "genellikle" akıllara gelen imaj radikal hareketler içinde bulunan, devamlı gizli şovenizm içeren ağır terminolojik sözler sarfeden, romantik sloganlar ve şiirlerle kendi yağında kavrulan, sıklıkla yeşil parkalı, bıyıklı, bir grup insan olmakta (ifadedeki toplumsal cinsiyetçilik için kadınlardan ve erkeklerden özür dilerim).
yukarıdaki paragrafta anlattığım kişi ve ifadeler sizce gerçek bir sol düşünürün ve düşünüşün tasviri mi? tabii ki değil. cem yılmaz'ın da bir gösterisinde kendisini kınamak için yürüyüş yapan hemşirelerden yakındığı gibi; "tüm hemşireler benim çizdiğim gibi seksi ve koca popolu değil fakat hepsini birleştirince bu imaj ortaya çıkıyor."
bu ülkede örgütlü sol kesimden daha fazla örgütlü olmayan sol görüşlü insan mevcut. bu inanılmaz önemli bir hadise, bir gerçek. kimse birbirinin aynı değil ve kimse görüşleri içerisinde radikal olmak zorunda ya da bir gruba bağlı olmak zorunda da değil. bu hareket insanları eğer görüşlerine uyuyorsa kendine katılmaya davet ediyor. tek beklentisi belki de "farkındalık duygusuna" sahip olunması. yani "sol" bir hareketin destekçilerinden beklediği bir nebze "sağ" duyu.
bununla beraber sol görüşün kendi iç devinimi ve sol sistemde bireysel düşünce ve ifadelerin en az topluluğunki kadar önem arz ettiğini düşündüğümüzde ortaya çıkması çok normal olan fikir uyuşmazlıkları, farklı bakış açıları sol kesimi bugüne kadar iyiden iyiye bölmüş durumda. bu bölünmüşlük şu anki (ve teorik olarak tüm) diktatöryal yönetimlerin işine gelmekte ve faşist iktidar(lar)a tek ama sağlam bir yumruk vurulabilmesinin önüne geçmekte. bu durumu sol örgütlerin hepsinin gördüğü bir gerçek. ben düz adamım görüyorum, onlar da görüyordur muhtemelen. bmh bu yüzden toplu bir karşı duruşun temellerini atmanın peşinde. tüm farklılıkların uygun bir zeminde yanyana gelmesini düşlemekte. ihtiyaç duyulan sağ duyu işte burada devreye girmeli belki de.
28 mayıs 2013 taksim gezi parkı direnişi bu hareketin fitilinin ateşlenmesini sağladı. neden? çünkü örgütsüz, bir bildiri, bir afiş okumamış, sol tarihe ve lügatına hakim olmayan ve buna ilgi de duymamış, genç, istekli, kanı kaynayan, sinirli, haksızlıklara karşı çıkan, mücadeleden kaçmayan her kesimden yüzbinlerce insan bir amaç, bir park uğruna bir araya gelebilmişti. tabii ki mesele sadece ağaç değildi. fakat mesele sol örgütler için inanılmaz bir öz eleştiri konusu da olmalıydı. ne sendikalar 1 mayıs'larda bu kadar istekli ve genç bir kitle yakalayabilmişti, ne örgütler herhangi bir haksızlık karşısında bu kadar büyük ve genç bir kitleyle protesto gösterisi yapabilmişti. gözden kaçan bir şeyler olduğu kesindi. o gözden kaçanlar istanbul forumunda konuşuldu veya konuşulmak istendi (vakit pek yetmedi). sırf bu yüzden bile bu hareket, öz eleştiriden korkmaması sebebiyle bir şansı hak etmekte.
birleşik muhalefet hareketi sol görüşün parmak basması gereken tüm noktalarına hakim olmakla beraber zamanın getirdiği eskimişlik zırhını solun üstünden atmak görevini üstlenmeye çalışacak. benim forumda gördüğüm bu. emeğin ve emekçinin hakkını, insanın hakkını gözeten sosyalist tavrı da olacak, modern ve basit dili de kullanacak, doğal hayatı ve ekolojik dengenin korunmasını savunurken lgbt bireyleri de çatısının altında toplayacak, laik bir yönetim şeklinin devamlılığı için mücadele verecek. en azından inandıkları değerler bunlar.
kısacası egolardan kurtulmuş bir sol için çağrı yaptıklarını düşünüyorum. dilini, görünümünü, imajını değiştirmiş, güncellemiş, yeni trendleri takip etmekten kaçınmayan ve basit ama etkili bir iletişim dili kullanabilen bir sol için çağrı yaptıklarını düşünüyorum. geçmişi tekrarlamayıp, geçmişi -devamlı- yad etmeyip, onlardan ders alarak akmakta olan tarihe bir iz bırakmak istediklerini düşünüyorum. iktidarın bir alternatifi olmayı değil, iktidar olmadan da toplumun tüm değer, inanç, adalet ve ahlaki öğelerinin gözetilmesiyle beraber kendi kendini yönetebilmesi fikrini savunduklarını düşünüyorum. yılların sol hareket üstünde yarattığı yıpranma ve (evet kapitalizmin en güzel silahı olan pazarlamayı kullanan bir tamlama kullanacağım) pazarlama körlüğü* dediğimiz o gerçek ve ana sorundan kopma hatasını yeni fikirlerle telafi edeceklerine inanıyorum.
bununla beraber kimler vardı o gün o foruma katılan/konuşan (sayabildiğim) yazalım da internete not düşülmüş olsun bir nebze:
* gençlik muhalefeti
* özgürlük ve dayanışma partisi
* komünist köz
* devrimci hareket
* emekçi hareket partisi
* kızıl dayanışma
* gezi partisi
* kuzey ormanları savunması
* istanbul kent savunması
* antikapitalist müslümanlar
* red hareketi
umarım bu hareket görüşleriyle ve bir araya gelmiş farklılıklarıyla büyümeyi sürdürür. dünya değişiyor, sistem değişiyor, teoriler aynı kalsa da pratikler kendini güncelliyor. sol da bu değişimden kaçmamalı, kendini yenilemeli ve değişimle bütünleşip daha güçlü olarak kendisini hissetirmeli.
spoiler--
ukte: artin
spoiler--
bugüne kadar öğrenilegelmiş ve öğretilegelmiş sol tandansın artık farklı şekilde pratiğe dökülmesi hususuna dikkat çekmek isteyen hareket.
yani bu ne demek? düz ve apolitik bir adam olarak naçizane açıklayayım.
türkiye'de sol "genellikle" 68 kuşağı'nın eylemleri ve etkileri çerçevesinde şekillenmekte. farklı sol örgütler, fraksiyonlar ya da akımlar olsa da, temelde kendilerini ifade etme şekilleri yıllar boyu hep aynı. nedir bunlar? şöyle:
* kullanılan dil ve terminoloji,
* görünüş, giyim kuşam,
* "genellikle" az sayıda kişiyle muhalefet ve mücadele,
* bildiriler, dergi, fanzin ve gazeteler, sloganlar.
bu sayılanlar belki 10 belki 20 farklı "sol" görüşlü örgüt tarafından her biri kendilerine özel şekilde yontulmak suretiyle kullanılmakta. ve bu kullanımlar yıllar yılı içinde öyle bir noktaya gelmiş durumda ki, insanlara "sol örgüt" dendiğinde "genellikle" akıllara gelen imaj radikal hareketler içinde bulunan, devamlı gizli şovenizm içeren ağır terminolojik sözler sarfeden, romantik sloganlar ve şiirlerle kendi yağında kavrulan, sıklıkla yeşil parkalı, bıyıklı, bir grup insan olmakta (ifadedeki toplumsal cinsiyetçilik için kadınlardan ve erkeklerden özür dilerim).
yukarıdaki paragrafta anlattığım kişi ve ifadeler sizce gerçek bir sol düşünürün ve düşünüşün tasviri mi? tabii ki değil. cem yılmaz'ın da bir gösterisinde kendisini kınamak için yürüyüş yapan hemşirelerden yakındığı gibi; "tüm hemşireler benim çizdiğim gibi seksi ve koca popolu değil fakat hepsini birleştirince bu imaj ortaya çıkıyor."
bu ülkede örgütlü sol kesimden daha fazla örgütlü olmayan sol görüşlü insan mevcut. bu inanılmaz önemli bir hadise, bir gerçek. kimse birbirinin aynı değil ve kimse görüşleri içerisinde radikal olmak zorunda ya da bir gruba bağlı olmak zorunda da değil. bu hareket insanları eğer görüşlerine uyuyorsa kendine katılmaya davet ediyor. tek beklentisi belki de "farkındalık duygusuna" sahip olunması. yani "sol" bir hareketin destekçilerinden beklediği bir nebze "sağ" duyu.
bununla beraber sol görüşün kendi iç devinimi ve sol sistemde bireysel düşünce ve ifadelerin en az topluluğunki kadar önem arz ettiğini düşündüğümüzde ortaya çıkması çok normal olan fikir uyuşmazlıkları, farklı bakış açıları sol kesimi bugüne kadar iyiden iyiye bölmüş durumda. bu bölünmüşlük şu anki (ve teorik olarak tüm) diktatöryal yönetimlerin işine gelmekte ve faşist iktidar(lar)a tek ama sağlam bir yumruk vurulabilmesinin önüne geçmekte. bu durumu sol örgütlerin hepsinin gördüğü bir gerçek. ben düz adamım görüyorum, onlar da görüyordur muhtemelen. bmh bu yüzden toplu bir karşı duruşun temellerini atmanın peşinde. tüm farklılıkların uygun bir zeminde yanyana gelmesini düşlemekte. ihtiyaç duyulan sağ duyu işte burada devreye girmeli belki de.
28 mayıs 2013 taksim gezi parkı direnişi bu hareketin fitilinin ateşlenmesini sağladı. neden? çünkü örgütsüz, bir bildiri, bir afiş okumamış, sol tarihe ve lügatına hakim olmayan ve buna ilgi de duymamış, genç, istekli, kanı kaynayan, sinirli, haksızlıklara karşı çıkan, mücadeleden kaçmayan her kesimden yüzbinlerce insan bir amaç, bir park uğruna bir araya gelebilmişti. tabii ki mesele sadece ağaç değildi. fakat mesele sol örgütler için inanılmaz bir öz eleştiri konusu da olmalıydı. ne sendikalar 1 mayıs'larda bu kadar istekli ve genç bir kitle yakalayabilmişti, ne örgütler herhangi bir haksızlık karşısında bu kadar büyük ve genç bir kitleyle protesto gösterisi yapabilmişti. gözden kaçan bir şeyler olduğu kesindi. o gözden kaçanlar istanbul forumunda konuşuldu veya konuşulmak istendi (vakit pek yetmedi). sırf bu yüzden bile bu hareket, öz eleştiriden korkmaması sebebiyle bir şansı hak etmekte.
birleşik muhalefet hareketi sol görüşün parmak basması gereken tüm noktalarına hakim olmakla beraber zamanın getirdiği eskimişlik zırhını solun üstünden atmak görevini üstlenmeye çalışacak. benim forumda gördüğüm bu. emeğin ve emekçinin hakkını, insanın hakkını gözeten sosyalist tavrı da olacak, modern ve basit dili de kullanacak, doğal hayatı ve ekolojik dengenin korunmasını savunurken lgbt bireyleri de çatısının altında toplayacak, laik bir yönetim şeklinin devamlılığı için mücadele verecek. en azından inandıkları değerler bunlar.
kısacası egolardan kurtulmuş bir sol için çağrı yaptıklarını düşünüyorum. dilini, görünümünü, imajını değiştirmiş, güncellemiş, yeni trendleri takip etmekten kaçınmayan ve basit ama etkili bir iletişim dili kullanabilen bir sol için çağrı yaptıklarını düşünüyorum. geçmişi tekrarlamayıp, geçmişi -devamlı- yad etmeyip, onlardan ders alarak akmakta olan tarihe bir iz bırakmak istediklerini düşünüyorum. iktidarın bir alternatifi olmayı değil, iktidar olmadan da toplumun tüm değer, inanç, adalet ve ahlaki öğelerinin gözetilmesiyle beraber kendi kendini yönetebilmesi fikrini savunduklarını düşünüyorum. yılların sol hareket üstünde yarattığı yıpranma ve (evet kapitalizmin en güzel silahı olan pazarlamayı kullanan bir tamlama kullanacağım) pazarlama körlüğü* dediğimiz o gerçek ve ana sorundan kopma hatasını yeni fikirlerle telafi edeceklerine inanıyorum.
bununla beraber kimler vardı o gün o foruma katılan/konuşan (sayabildiğim) yazalım da internete not düşülmüş olsun bir nebze:
* gençlik muhalefeti
* özgürlük ve dayanışma partisi
* komünist köz
* devrimci hareket
* emekçi hareket partisi
* kızıl dayanışma
* gezi partisi
* kuzey ormanları savunması
* istanbul kent savunması
* antikapitalist müslümanlar
* red hareketi
umarım bu hareket görüşleriyle ve bir araya gelmiş farklılıklarıyla büyümeyi sürdürür. dünya değişiyor, sistem değişiyor, teoriler aynı kalsa da pratikler kendini güncelliyor. sol da bu değişimden kaçmamalı, kendini yenilemeli ve değişimle bütünleşip daha güçlü olarak kendisini hissetirmeli.
spoiler--
ukte: artin
ele aldığı konuları komik veya iğneleyici olması için abartan ve çarpıtan resim türü eylemidir.
ukte: semt bizim aşk bizim
ukte: semt bizim aşk bizim
klasik kerami başlığıdır. böyle bir duyguyu yaşayan varsa başlık altına yazabilir. [ybkz]swh[/ybkz]
ukte: kerami pestenkerani
edit: ukte sahibi
ukte: kerami pestenkerani
edit: ukte sahibi
akıllara "yaradılanı severiz yaradandan ötürü" lafını getiren cümle.
ukte: artin
ukte: artin
kayahan,ibrahim tatlıses gibi isimlerin seslendirdiği şarkıdır.
ukte: laissez faire laissez passer
ukte: laissez faire laissez passer
tuluat tiyatrosunda kadın bir sanatçı tarafından söylenen şarkı ve bu şarkı eşliğinde yapılan dans.en tanınmış siması Nurhan Damcıoğlu'dur.
ukte: newcastle
ukte: newcastle
müzik aletleri ile ortaya çıkarılan ezgidir.
ukte: semt bizim aşk bizim
ukte: semt bizim aşk bizim
gümüşhane nin söğütağıl köyüne özgü bir yemektir.
ukte: darkfather
ukte: darkfather
yabancı ülkelerin konuştukları lisanı öğrenme işidir. argoda "dil dile değmeden dil öğrenilmez" deyişleri de mevcuttur.
ukte: semt bizim aşk bizim
ukte: semt bizim aşk bizim
yürüme işleminin hızlı adımlar ile yapılması işidir.
ukte: semt bizim aşk bizim
ukte: semt bizim aşk bizim
bir yerden bir yere ayaklar yardımı ile gitme işlemidir. argoda karşı cinse karşı yapılan cilve,işve,davranış olarakta bilinir.
ukte: saniyede yirmidört kare
ukte: saniyede yirmidört kare
insuline bağımlı olmayan diyabet olarak açıklanan diyabet şeklidir. kanda glukoz düzeyi artar ve hiperglisemi meydana gelir.
ukte: saniyede yirmidört kare
ukte: saniyede yirmidört kare
çaba.
son günlerde izlediğimiz en rahat beşiktaş maçıdır.
#375906 entry'nin gerçek olduğu maç. 4-0. show'a dönüştürdük.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?