van gölü'nden sonra türkiye'nin en büyük ikinci gölüdür. tuzla kaplı olduğu için yüzeyi beyaz renklidir. ancak son dönemde artemiaların ölümüyle asitler buharlaşmaya neden olmuş ve bundan dolayı rengi kırmızıya dönüşmüştür.
fazla özele kaçmış diyerekten başlığın silinmesine engel olacak eylemdir. hem moderasyona da kolaylık olur.
sol bek sıkıntısını beşitaş özeline indirgeyen moderasyona tepki niteliğinde başlıktır.
tanımın ilk birkaç cümlesini okuyan ve tamamına vakıf olmayan moderasyonun yaptığıdır. başlığın anlamı değiştirilmesi ise silinmesi ile eşdeğerdir benim nezdimde.
gitmekten zor olandır. yapılan haksızlık ve adaletsizliğe boyun eğmeden, yıkıcı olmayan bir isyankarlıkla omurgayı kaybetmeden yapılmalıdır.
duymak istenilen olumlu şeyleri dolaylı yoldan değil de doğrudan duyabilmek adına yapılan eylemdir. bir de duymak ve yüzleşmek istenilmeyen şeyleri yüz göz olmamak adına anlamazlıktan gelmektir.
euro 2011'de canımızı çok sıkan ve sıkabilecek olan sorunsal. yahu bu kadar düşük yüzdeyle üç atış mı kullanılır? ne guardlarımız, ne de forvetlerimizin katkısı var. eloğlunun pivotu bile atıyor! kerem turnuvada en son %5'le üçlük atıyordu, bu akşam itibariyle %3'e falan inmiş olmalı.
artarak devam eden sorunsal. bize maç kaybettiren hatta! bu sorun değil, rezalet hatta facia! kelimeler kifayetsiz kalıyor. yüzde otuzlarda serbest atış mı kullanır bu kadar üst düzey bir takım?
yenildiğimiz maç. kaç sayı farkla olduğu önemli değil! böyle saçma sapan hatalar yaparsan yenilirsin tabii. üçlük atama, serbest atış çizgisinden %35 civarında at, kazanma mucize! bir adamın bile bileği iyi olmaz mı?! schwetzel kim ya? o adamdan üç ya da dört tane üçlük yedik ve sadece seyrettik! ki nowitzki dörtledi, pivotları adı her neyse beşleyip çıktı. ona rağmen birçok avantajımızı kullanamadık, yazık. yine eloğlunun galibiyetini bekleyip çok daha dişli bir rakip sırpları yenmeye çalışacağız. böyle savunma yaparsak bizi üçlük manyağı yapar sırplar!
ülkemdeki oğlak ve yengeç populasyonunun çokluğu konusundaki teorimi teyid eden doğum tarihleridir. sadece benim etrafımda yokmuş demek ki o kadar oğlak ve yengeç.
özlenendir.
rakip çok fazla sempatimi kazanmadığı ya da renkliler çok fazla sinirimi bozmadıysa yaptığım eylem.
sonuçta avrupa'da fb, gs, ts'den ziyade türk takımı olarak görülüyor bu takımlar.
sonuçta avrupa'da fb, gs, ts'den ziyade türk takımı olarak görülüyor bu takımlar.
şurayı geç bilmem nereyi görünce yine sorarsın şeklinde olan yarım yamalak anlatımdır.
güçlünün, lobisi ve parası çok olanın yanında olandır. düşene bir tekme atma politikasını kendi şiar edinenlerdir.
dörtlü savunmaya geçtik geçeli adam akıllı bir sol bekimiz olmamasıdır. deli ibo mükemmel bir profesyoneldi ama orta yapamaz, şut çekemez, yani ofansa pek katkı sağlayamazdı. sonra ismail alındı genç yetenek diye. onun da ciddi manada savunma zaafiyeti olduğu için gidene kadar ibo'yu kesemedi. keza aynı sıkıntı milli takımda da var. ismail, çağlar ve sonunda stoperden dönme hakan balta oynuyor. şampiyonluğa oynayan trabzonspor'da cale, yeri geldi brozek oynadı. aykut kocaman caner'e sabretti, baktı olmayacak afaroz ettiği santos'u affetti. sadece türkiye'de değil, tüm dünyada bu sorun var. ashley cole geçen sene neler yaptı, çocuğun birini yaraladı, chelsea affetti. koskocaman barcelona sol bek sıkıntısı yaşadı, yeri geldi puyol oynadı. geçen sezonun en iyi sol beki açık oyuncusu olan marcelo'du belki de. evra'ya da haksızlık etmeyelim. arsenal'den clichy'i alan city de az para vermedi. bu sorunu bir yazısında uğur meleke çok güzel aktarmıştı geçen sene. fenerbahçe bazında olsa da paylaşmak istiyorum:
---------------alıntı---------------
Ligin ikinci yarısının başlamasıyla birlikte Fenerbahçe iyi bir seri yakaladı, bizim gazeteler de Aykut Kocamanın kırdığı/kırmak üzere olduğu rekor haberleriyle dolup taştı. Bu sütunda bahsedeceğim rekorsa çok ciddi değil, hatta biraz Zaytung haberi tadında: Aykut Kocaman ligdeki son 5 maçında 5 farklı sol açık oyuncusu kullanarak gayrı resmi başka bir rekora doğru yelken açtı galiba... Fenerbahçenin sol açık pozisyonunda G.Birliği maçında Dia, Konya önünde Stoch, Seyrantepede özer, Bursa karşısında Niang başladıktan sonra Eskişehirde de o çizgiden Caner hücum etti. Bu gidişle cumartesi akşamı Gaziantep karşısında Volkan Demirel sol açık başlarsa çok fazla şaşırmayacağız gibi (!)
Tabii ki bu meselenin esas sebeplerinden biri, Türkiyedeki 5 yerli sınırı. Artık bu sınırlamaya 6 yabancı limiti gözüyle bakmıyorum, çünkü büyük takımların esas meselesi 5 iyi yerli bulabilmeye dönüşmüş durumda. Aykut Hoca da (elinde Volkan, Gökhan, Emre, Semih gibi en üst düzey Türk pasaportlular olmasına rağmen) bu iyi 5 yerliyi bulma konusunda sıkıntı çekiyor. Hele de sol çizgiye yerli bulana madalya vermek gerekiyor bu aralar...
Tabii bu sol kanat sıkıntısını sadece Fenerbahçe üstünden okumak da yetersiz... Tamam, Fenerbahçenin sol çizgisi sezon başından beri sorunlu, Santos hayata dönmeseydi şu anda problemin boyutu belki çok daha büyük olacaktı. Ama Galatasarayda da durum farklı değil. Beşiktaş 10 yıldır üzülmezin alternatifini bulamıyor. Trabzon vasat Calenin yanına vasat Piotru eklemek zorunda kaldı. Hiddink milli takıma sol bek bulamadığı için Manisalı Eren, Belediyeli Gökhan gibi alternatifler düşündü; sonunda rota yine mecburiyetten Hakan Baltaya döndü. Brezilya Milli Takımının son dönemdeki ilk iki sol beki (Andre Santos ve Michel Bastos) sol açık kökenli. Barcelona şu anda solunda (esasında sağ bek için transfer edilmiş) Adrianoyu oynatıyor.
özetle sadece Fenerbahçede (ya da Türkiyede) değil, sınırsız harcama ve tarama kapasitesi olan takımlarda da sol kanat sıkıntısı meşhur bu aralar...
18 kişiden biri solak
Bilmiyorum , bu meseleyi doğru okumakta faydası olur mu; ama şöyle bir matematiksel gerçeği de bir kenara not etmek gerek: Dünya üzerindeki solak oranı yüzde 5,5 civarında. Yani yeryüzünde her 18 kişiden yalnızca biri sol elini/ayağını kullanıyor. Belki sporcularda bu oran biraz daha yüksek olabilir, ama yine de futbolda çağın ihtiyacını karşılayacak kadar üst düzey solak oyuncu olmadığı ortada...
üstüne üstlük bu aralar herkes 4-3-3 oynamaya başladı; dolayısıyla ilk 11inizde en az 2, bazen 3 solağa kadar ihtiyacınız olabiliyor. Bu da 24-25 kişilik geniş kadroda 5-6 solak bulundurma mecburiyeti demek. Yani bu ihtiyaç parametrelerine göre, bir futbol takımının aşağı yukarı yüzde 20si solak olmalı. Dünya nüfusunun yalnızca yüzde 5 buçuğu solakken, sizin yüzde 20 oranında solağa ihtiyaç duyuyor olmanız zaten başlı başına bir gariplik içeriyor...
Mazzarri modeli
Bu talebi karşılayacak kadar arz olmamasının yanına bir de şu sorunu ekleyin: Solak oyuncular (sağ ayağını kullanan çoğunluğa biraz ters geldikleri ve rahat adam geçebildikleri için) ekseriyetle hücumcu olmayı seçiyorlar. Sol açık pozisyonunu tercih etseler yine iyi, son dönemde santrfor arkası oynayanların sayısı hiç azımsanmayacak kadar fazla... O zaman da büyük takımların sol kanada solak oyuncu bulma ihtimali azalıyor, hele iyi bek bulmak mucizelere kalıyor.
O zaman dünya futbolunun sol çizgi oyuncusu problemini çözmek için geriye yalnızca iki yol kalıyor: Birincisi, altyapı hocalarının geleceği düşünüp solakları yalnızca sol çizgiye yönlendirmeleri. üstyapıya öncelikle sol bek/sol açık vermeye çalışmaları...
ikinci çözüm biraz daha radikal: Elinde yeterli çizgi oyuncusu olmayan takımların 3-5-2ye (yani birer kanat oyuncusuna) dönmeleri. Altyapıdan bu tarz oyuncu yetişmesini istemeleri. Napoli, dâhi Mazzarriyle 3-5-2 ile (bazen de 3-4-3le) italyada şampiyonluğa gidiyor. Güney Amerikada 3-5-2 hâlâ yaygın ve geçerli... Dün Rıdvan Dilmen, Canerin 3-5-2ye daha uygun bir kanat oyuncusu olduğunu yazmış. Aslında Gökhan Gönül de 3-5-2 oynayan takımlar için nimet...
Tabii ki Aykut Hoca bu yılın böyle kritik bir döneminde düzen değişikliğine gitmeyecektir. Ama insan düşünmeden edemiyor: Gökhanlı, Canerli, Santoslu Fenerbahçe (mesela yaz hazırlık kampında), 3-5-2yi deneyemez mi? Bu sistemde Alex+iki santrfor kullanılamaz mı?
Napolide Mazzarri bunu yapabildiğine göre, böyle bir seçenek bu çağda tamamen imkânsız sayılmamalı gibi geliyor bana...
---------------alıntı---------------
---------------alıntı---------------
Ligin ikinci yarısının başlamasıyla birlikte Fenerbahçe iyi bir seri yakaladı, bizim gazeteler de Aykut Kocamanın kırdığı/kırmak üzere olduğu rekor haberleriyle dolup taştı. Bu sütunda bahsedeceğim rekorsa çok ciddi değil, hatta biraz Zaytung haberi tadında: Aykut Kocaman ligdeki son 5 maçında 5 farklı sol açık oyuncusu kullanarak gayrı resmi başka bir rekora doğru yelken açtı galiba... Fenerbahçenin sol açık pozisyonunda G.Birliği maçında Dia, Konya önünde Stoch, Seyrantepede özer, Bursa karşısında Niang başladıktan sonra Eskişehirde de o çizgiden Caner hücum etti. Bu gidişle cumartesi akşamı Gaziantep karşısında Volkan Demirel sol açık başlarsa çok fazla şaşırmayacağız gibi (!)
Tabii ki bu meselenin esas sebeplerinden biri, Türkiyedeki 5 yerli sınırı. Artık bu sınırlamaya 6 yabancı limiti gözüyle bakmıyorum, çünkü büyük takımların esas meselesi 5 iyi yerli bulabilmeye dönüşmüş durumda. Aykut Hoca da (elinde Volkan, Gökhan, Emre, Semih gibi en üst düzey Türk pasaportlular olmasına rağmen) bu iyi 5 yerliyi bulma konusunda sıkıntı çekiyor. Hele de sol çizgiye yerli bulana madalya vermek gerekiyor bu aralar...
Tabii bu sol kanat sıkıntısını sadece Fenerbahçe üstünden okumak da yetersiz... Tamam, Fenerbahçenin sol çizgisi sezon başından beri sorunlu, Santos hayata dönmeseydi şu anda problemin boyutu belki çok daha büyük olacaktı. Ama Galatasarayda da durum farklı değil. Beşiktaş 10 yıldır üzülmezin alternatifini bulamıyor. Trabzon vasat Calenin yanına vasat Piotru eklemek zorunda kaldı. Hiddink milli takıma sol bek bulamadığı için Manisalı Eren, Belediyeli Gökhan gibi alternatifler düşündü; sonunda rota yine mecburiyetten Hakan Baltaya döndü. Brezilya Milli Takımının son dönemdeki ilk iki sol beki (Andre Santos ve Michel Bastos) sol açık kökenli. Barcelona şu anda solunda (esasında sağ bek için transfer edilmiş) Adrianoyu oynatıyor.
özetle sadece Fenerbahçede (ya da Türkiyede) değil, sınırsız harcama ve tarama kapasitesi olan takımlarda da sol kanat sıkıntısı meşhur bu aralar...
18 kişiden biri solak
Bilmiyorum , bu meseleyi doğru okumakta faydası olur mu; ama şöyle bir matematiksel gerçeği de bir kenara not etmek gerek: Dünya üzerindeki solak oranı yüzde 5,5 civarında. Yani yeryüzünde her 18 kişiden yalnızca biri sol elini/ayağını kullanıyor. Belki sporcularda bu oran biraz daha yüksek olabilir, ama yine de futbolda çağın ihtiyacını karşılayacak kadar üst düzey solak oyuncu olmadığı ortada...
üstüne üstlük bu aralar herkes 4-3-3 oynamaya başladı; dolayısıyla ilk 11inizde en az 2, bazen 3 solağa kadar ihtiyacınız olabiliyor. Bu da 24-25 kişilik geniş kadroda 5-6 solak bulundurma mecburiyeti demek. Yani bu ihtiyaç parametrelerine göre, bir futbol takımının aşağı yukarı yüzde 20si solak olmalı. Dünya nüfusunun yalnızca yüzde 5 buçuğu solakken, sizin yüzde 20 oranında solağa ihtiyaç duyuyor olmanız zaten başlı başına bir gariplik içeriyor...
Mazzarri modeli
Bu talebi karşılayacak kadar arz olmamasının yanına bir de şu sorunu ekleyin: Solak oyuncular (sağ ayağını kullanan çoğunluğa biraz ters geldikleri ve rahat adam geçebildikleri için) ekseriyetle hücumcu olmayı seçiyorlar. Sol açık pozisyonunu tercih etseler yine iyi, son dönemde santrfor arkası oynayanların sayısı hiç azımsanmayacak kadar fazla... O zaman da büyük takımların sol kanada solak oyuncu bulma ihtimali azalıyor, hele iyi bek bulmak mucizelere kalıyor.
O zaman dünya futbolunun sol çizgi oyuncusu problemini çözmek için geriye yalnızca iki yol kalıyor: Birincisi, altyapı hocalarının geleceği düşünüp solakları yalnızca sol çizgiye yönlendirmeleri. üstyapıya öncelikle sol bek/sol açık vermeye çalışmaları...
ikinci çözüm biraz daha radikal: Elinde yeterli çizgi oyuncusu olmayan takımların 3-5-2ye (yani birer kanat oyuncusuna) dönmeleri. Altyapıdan bu tarz oyuncu yetişmesini istemeleri. Napoli, dâhi Mazzarriyle 3-5-2 ile (bazen de 3-4-3le) italyada şampiyonluğa gidiyor. Güney Amerikada 3-5-2 hâlâ yaygın ve geçerli... Dün Rıdvan Dilmen, Canerin 3-5-2ye daha uygun bir kanat oyuncusu olduğunu yazmış. Aslında Gökhan Gönül de 3-5-2 oynayan takımlar için nimet...
Tabii ki Aykut Hoca bu yılın böyle kritik bir döneminde düzen değişikliğine gitmeyecektir. Ama insan düşünmeden edemiyor: Gökhanlı, Canerli, Santoslu Fenerbahçe (mesela yaz hazırlık kampında), 3-5-2yi deneyemez mi? Bu sistemde Alex+iki santrfor kullanılamaz mı?
Napolide Mazzarri bunu yapabildiğine göre, böyle bir seçenek bu çağda tamamen imkânsız sayılmamalı gibi geliyor bana...
---------------alıntı---------------
ilk gördüğümde nedense dangalak osman'ın kısaltması olduğunu düşündüğüm harf dizini. çok mantıksız ama ilk aklıma gelen açılım o oldu.[ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz]
kendi ağzından duyduklarıma istinaden volkan demirel.
genelin sağ ayaklı olmasından mütevellid sol ayaklı futbolculan daha farklı düşünen ve kreatif oyuncu olmalarından kaynaklanan cazibe. beşiktaşlıların ilk aklına gelen, sergen ve guti'dir herhalde. gerçekten çok etkileyiciler ama genellikle da gamsız oluyorlar nedense.
tamamen yanlış olmayan düşüncedir. eski kurtlar yüzünden üstümüze yapışan klişedir. ama görüldüğü üzere bir buçuk saattir sözlüğe yazmaya bile vakit bulamıyorum. halbuki pc başındayım. yani en azından ben ve arkadaşlarım için geçersiz olan durum.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?