aydınspor, boavista fc, derby country, rosenborg bk.
bu akşam saat 21.00'de ntvspor ekranlarından canlı yayınlanacak dörtlü finalin ikinci maçı. ülkelerinde yaşanan ağır ekonomik bunalım nedeniyle sezon başında küçülme kararı alan olimpiakos'un iki çok önemli kozu var. bir tanesi şüphesiz koca kurt koç dusan ivkoviç. bir diğeri ise saha içi organizatörü vassilis spanoulis. boyalı alanda ayağı yere çok sağlam basan ve kolay kolay yıkılmayan bir kyle hines ve sezon ortasında beş numara pozisyonuna katkı vermesi için alınan joey dorsey belli bir standardın altına düşmeyen oyuncular. yine bana göre final four seviyesinde bir adam olmasa da mücadele azmiyle pota altı sertliğini sağlayabilecek bir pero antic var. georgios printezis ve kostas papanikolaou'nun nasıl bir maç çıkaracakları da bu akşam kırmızıların kaderini çizecektir. benim açımdan bir merak konusu da milli takımda dikkat çekici bir performans göstermesine rağmen yunan ekibinde son derece tutuk bir sezon geçiren sırp marko keselj'in patlama yapıp yapmayacağı olacak.
katalan ekibine baktığımızda ise kadro kalitesi açısından olimpiakos'un kesinlikle önündeler. orkestra şefleri brezilyalı oyun kurucu marcelinho huertas liderliğinde, juan carlos navarro ve bana göre şu anda avrupa'nın en iyi dört numarası erazem lorbek ile maçı domine edeceklerdir. yine geçen sene maccabi forması ile harikalar yaratan chuck eidson barca'nın en önemli şut tehditlerinden birisi olacaktır. boyalı alanda da boniface ndong, kosta perovic ve fran vasquez ile kırmızılara karşı üstün oldukları aşikâr. ancak koçları xavier pascual, buralar için henüz çok toy. adamın zaten dün koçlar tarafından düzenlenen yapılan basın toplantısında heyecandan eli ayağı titriyordu. e kolay değil. adam şöyle kafasını sağa çevirip bir bakıyor jonas kazlauskas, zeljko obradovic, dusan ivkovic.
barcelona kazanacak gibi duruyor ancak dusan ivkovic'in olduğu yerde her zaman bir acaba olmalı. hemen ekleyelim ergin ataman hoca, barcelona'nın finalde cska'yı yenerek euroleague şampiyonu olacağını düşünüyor.
katalan ekibine baktığımızda ise kadro kalitesi açısından olimpiakos'un kesinlikle önündeler. orkestra şefleri brezilyalı oyun kurucu marcelinho huertas liderliğinde, juan carlos navarro ve bana göre şu anda avrupa'nın en iyi dört numarası erazem lorbek ile maçı domine edeceklerdir. yine geçen sene maccabi forması ile harikalar yaratan chuck eidson barca'nın en önemli şut tehditlerinden birisi olacaktır. boyalı alanda da boniface ndong, kosta perovic ve fran vasquez ile kırmızılara karşı üstün oldukları aşikâr. ancak koçları xavier pascual, buralar için henüz çok toy. adamın zaten dün koçlar tarafından düzenlenen yapılan basın toplantısında heyecandan eli ayağı titriyordu. e kolay değil. adam şöyle kafasını sağa çevirip bir bakıyor jonas kazlauskas, zeljko obradovic, dusan ivkovic.
barcelona kazanacak gibi duruyor ancak dusan ivkovic'in olduğu yerde her zaman bir acaba olmalı. hemen ekleyelim ergin ataman hoca, barcelona'nın finalde cska'yı yenerek euroleague şampiyonu olacağını düşünüyor.
bu akşam saat 18.00'de ntvspor tarafından canlı yayınlanacak maç olup, istanbul'da düzenlenen dörtlü finalin ilk ayağına sahne olacaktır. final four maçları hakkında konuşurken alışılagelmiş bir "denk güçlerin mücadelesi" kalıbını bu karşılaşma özelinde kullanmak güç. zira kadro kalitesi açısından dengenin rus ekibi lehine ciddi şekilde bozuk olduğunu söylemek gerekir. önemli paralar harcayarak oldukça kalbur üstü oyucular transfer ettiler ve bunun karşılığını bu aşamaya kadar biri galatasaray medical park olmak üzere sadece iki kez mağlup olarak kısmen aldılar. elbette gelinen nokta harcanan paranın tam karşılığı değil ve şampiyonluk beklentisi en üst seviyede. miloş teodosic ve nenad krstic gibi sırp basketbolunun birbirini tamamlayan en önemli ikilisini bünyesinde barındırmanın yanı sıra, ramunas siskauskas gibi keskin bir şutörle 20'li yaşlarının ortasına gelen ve artık genç oyuncu olarak kabul edemeyeceğimiz alexey shved gibi yetenekleri bilinen bir oyun kurucuya sahipler. ama bundan daha önemli iki unsur var. bir tanesi takımın boyalı alandaki oyun zekasını temsil eden viktor khryapa, diğeri ise rus basketbolu'nun yetiştirdiği en büyük oyuncu olarak kabul edilen - sovyetler dönemini dahil etmiyorum. zira oraya girince işler karışıyor. arvydas sabonis ustaya saygısızlık etmeyelim.- andrei kirilenko. kirilenko'nun lokavtın sona ermesiyle nba organizasyonuna katılmayarak sezonu ülkesinde tamamlayacağını açıklaması bana göre cska moskova'yı bu turnuvanın doğal favorisi hâline getirmiştir. ve son olarak 1999 yılında zalgiris kaunas ile bir basketbol mucizesine imza atarak euroleague şampiyonluğunu elde litvanyalı koç jonas kazlauskas var elbette. yalnız kazlauskas'ın işi o döneme göre bir açıdan daha zor. zira şu anda çalıştırdığı takımın üstünde büyük bir şampiyonluk baskısı var. ve hemen herkes onları favori gösteriyor. bu durum onlarda bir miktar stres yaratacaktır.
işin yeşiller kısmına gelirsek hiç şüphesiz en büyük avantajları başta ateşli seyircileri. bunun dışında usta koç zeljko obradovic ve saha içi lideri dimitris diamantidis açıkçası var güçleriyle cska'ya karşı koymaya çalışacaklar. bu aşamalarda oldukça tecrübeli mike batiste ve sarunas jasikevicius da kendilerine yardımcı olacaklardır. elbette en büyük belirleyicilerden bir tanesi de nick calathes ve stratos perperoglou'nun yapacakları katkı. şurası bir gerçek ki rus ekibinin mevcut kadrosunu atarak yenemezsiniz. obradovic'in mutlaka ama mutlaka savunmada takımını maçın sonuna kadar sert ve diri tutması gerekecektir. neyse tereciye tere satmayalım.[ybkz]swh[/ybkz]
toparlayacak olursak, normal şartlarda cska moskova'nın kazanma şansının çok yüksek olduğu ancak gönlümden panathinaikos'un geçtiği maçtır.
işin yeşiller kısmına gelirsek hiç şüphesiz en büyük avantajları başta ateşli seyircileri. bunun dışında usta koç zeljko obradovic ve saha içi lideri dimitris diamantidis açıkçası var güçleriyle cska'ya karşı koymaya çalışacaklar. bu aşamalarda oldukça tecrübeli mike batiste ve sarunas jasikevicius da kendilerine yardımcı olacaklardır. elbette en büyük belirleyicilerden bir tanesi de nick calathes ve stratos perperoglou'nun yapacakları katkı. şurası bir gerçek ki rus ekibinin mevcut kadrosunu atarak yenemezsiniz. obradovic'in mutlaka ama mutlaka savunmada takımını maçın sonuna kadar sert ve diri tutması gerekecektir. neyse tereciye tere satmayalım.[ybkz]swh[/ybkz]
toparlayacak olursak, normal şartlarda cska moskova'nın kazanma şansının çok yüksek olduğu ancak gönlümden panathinaikos'un geçtiği maçtır.
1989-1993 yılları arasında bahattin baydar ile birlikte gordon milne'in yardımcılığını yapmış futbol adamı. hafiften dökük saçları, esmer ve bıyıklı hâliyle akıllarda kalmıştır. futbolculuk kariyeri eskişehirspor'da geçmiştir.
gordon milne'in (b: beşiktaş)'ı çalıştırdığı dönemlerde maç sonrasındaki röportajlarında yanında gördüğümüz iri kıyım tercüman ağabeyimiz ve aynı zamanda beşiktaş kongre üyesi. 12 ocak 2009 tarihinde aramızdan ayrılmıştır. levent camii'nden kalkan cenazesine gordon da çiçek göndermiştir. beşiktaş pek bıraktığın gibi değil ağabey. aslında futbol da bıraktığın gibi değil. aslında hiçbir şey bıraktığın gibi değil. yine de sen pek bakma bu taraflara. huzur içinde yat.
1957-1961 yılları arasında beşiktaş forması giymiş sembol futbolcularımızdandır. 1959 - 1960 sezonunda siyah beyazlı forma ile lig şampiyonluğu da yaşamıştır. ama bizim onu gordon milne'in, beşiktaş'ı çalıştırdığı dönemde beyaz saçları ve bıyığıyla kendisinin yardımcılığını üstlenirken görme imkânımız olmuştur. çok kıymetli bir futbol emekçisidir.
an itibariyle beşiktaş - trabzonspor nostalji serisini yayınlayan kanaldır.
(b: özkan sümer)'in trabzonspor'u çalıştırdığı dönemlerden;
yetenekleri kısıtlı bir futbolcu olan (b: hasan üçüncü) ile bir antreman sabahı aralarında şu diyalog geçer:
---------------alıntı---------------
- günaydın hocam.
- bana "günaydın" deme hasan. "futbolu bıraktım hocam" de.
---------------alıntı---------------
yetenekleri kısıtlı bir futbolcu olan (b: hasan üçüncü) ile bir antreman sabahı aralarında şu diyalog geçer:
---------------alıntı---------------
- günaydın hocam.
- bana "günaydın" deme hasan. "futbolu bıraktım hocam" de.
---------------alıntı---------------
yugoslav ekolünün hâliyle koçlarının ön plâna çıktığı avrupa basketbolunda 1990'ların ortasından sonra adriyatik komşuları italya'dan yükselen 1959 doğumlu sestir. virtus bologna'yı çalıştırdığı dönemlerde lig şampiyonluğundan euroleauge zirvesine kadar tatmadığı başarı kalmaz.
2005 yılında cska moskova'nın yolunu tutar. dört sezon boyunca rus ekibine de tarihinin en parlak zaman aralığını yaşatır. 2009 yazına gelindiğinde ise istikamet, barcelona'nın basketboldaki baskınlığına son vermek isteyen florentino perez başkanlığındaki real madrid olup, eflatun beyazlıları tarifsiz sevinçlere gark etmiştir.
ancak madrid'te işler umulduğu gibi gitmez. aslında en büyük sorun real madrid'in o sene bir an evvel hem lig şampiyonluğunu hem de euroleauge'i kazanmak istemesidir. e bunu da messina yapmayacak da kim yapacaktır? ama o işler öyle olmuyor. bir sistem, bir felsefe oturmak patates oturtma yapmaya benzemiyor. işlerin umulduğu gibi gitmediğini söyledik. gerçekten de o sezon euroleauge çeyrek finalinde ezeli rakip barcelona'ya, ispanya ligi play off serisinde ise yarı finalde caja laboral'a elenir real madrid. ve mart ayında başkent ekibinden istifa eder messina.
en son los angeles lakers teknik ekibine katıldığı haberleri gelmişti. staples center'da jack nicholson ile elim sende oynamıyordur muhtemelen. unutmadan söyleyelim, ergin ataman 'ın en beğendiği koçtur kendileri.
27 mayıs 1960 askeri müdahalesi sonrası müdahalede etkin rol üstlenmiş subayların oluşturduğu milli birlik komitesi içindeki hizipleşmelerin milliyetçi kanadını temsil eden yapılanmadır. alparslan türkeş, dündar taşer, muzaffer özdağ gibi isimlerin öncülüğünde vücut bulmuş olup; müdahale sonrasında yönetimin hemen sivil idareye devredilmesine karşı çıkmışlardır.
temel hareket noktaları 1938 sonrasından demokrat parti iktidarına kadar uzanan dönemde kesintiye uğradığını düşündükleri atatürk devrimleri ve onun uzantısını teşkil edecek reformların siyasi partiler eliyle gerçekleştirilemeyecek olmasına duyulan inançtır. toprak reformu, eğitim reformu, ağır sanayi hamleleri ve nükleer enerjiye geçiş gibi hususlar öncelikli olarak üzerinde durdukları konulardır. tüm bunların hayata geçirmek için hiç değilse 4-5 yıl kadar yönetimi elinde tutabilecek bir askeri idareye ihtiyaç vardır.
başta belirttiğimiz üzere radikaller hiziplerden yalnızca bir tanesidir. karşılarında ise komite başkanı orgeneral cemal gürsel'in de dolaylı olarak desteklediği ve komite üyelerinden tümgeneral cemal madanoğlu'nun öncülüğünü yaptığı başka bir klik bulunmaktadır. bu grubun görüşü ise mümkün olan en kısa sürede seçimlere giderek idareyi sivil iktidara bırakmak noktasında temellenmiştir. 27 mayıs sonrası faaliyette olan tek olmasa bile en güçlü partinin cumhuriyet halk partisi oluşu, bir anlamda iktidarın ismet inönü'ye devredilmesi anlamına gelecektir. bunun farkında olan radikaller söz konusu düşünceye şiddetle itiraz ederler. tabii bu noktada türkeş ve arkadaşları ile madanoğlu ve ekibinin inönü'ye bakış açısındaki belirgin farklılıkları önemli bir nüanstır.
neyse hanımlar beyler. mücadeleyi madanoğlu ve arkadaşları kazanır. önce alparslan türkeş kilit bir mevki olan başbakanlık müsteşarlığından alınır. hemen sonrasında on dört arkadaşı ile birlikte dünyanın çeşitli başkentlerine askeri ateşe olarak görevlendirilme kararı çıkar. bir nevi resmiyete bulanmış "sürgüne gidiyorsunuz" durumu yani. bu hadise on dörtler olayı olarak türk siyasal hayatındaki yerini alır.
ekibin troykasından alparslan türkeş yeni delhi'ye, dündar taşer rabat'a, muzaffer özdağ ise tokyo'ya gönderilir. hatta muzaffer özdağ'ın oğlu prof. dr. ümit özdağ burada dünyaya gelmiştir.
temel hareket noktaları 1938 sonrasından demokrat parti iktidarına kadar uzanan dönemde kesintiye uğradığını düşündükleri atatürk devrimleri ve onun uzantısını teşkil edecek reformların siyasi partiler eliyle gerçekleştirilemeyecek olmasına duyulan inançtır. toprak reformu, eğitim reformu, ağır sanayi hamleleri ve nükleer enerjiye geçiş gibi hususlar öncelikli olarak üzerinde durdukları konulardır. tüm bunların hayata geçirmek için hiç değilse 4-5 yıl kadar yönetimi elinde tutabilecek bir askeri idareye ihtiyaç vardır.
başta belirttiğimiz üzere radikaller hiziplerden yalnızca bir tanesidir. karşılarında ise komite başkanı orgeneral cemal gürsel'in de dolaylı olarak desteklediği ve komite üyelerinden tümgeneral cemal madanoğlu'nun öncülüğünü yaptığı başka bir klik bulunmaktadır. bu grubun görüşü ise mümkün olan en kısa sürede seçimlere giderek idareyi sivil iktidara bırakmak noktasında temellenmiştir. 27 mayıs sonrası faaliyette olan tek olmasa bile en güçlü partinin cumhuriyet halk partisi oluşu, bir anlamda iktidarın ismet inönü'ye devredilmesi anlamına gelecektir. bunun farkında olan radikaller söz konusu düşünceye şiddetle itiraz ederler. tabii bu noktada türkeş ve arkadaşları ile madanoğlu ve ekibinin inönü'ye bakış açısındaki belirgin farklılıkları önemli bir nüanstır.
neyse hanımlar beyler. mücadeleyi madanoğlu ve arkadaşları kazanır. önce alparslan türkeş kilit bir mevki olan başbakanlık müsteşarlığından alınır. hemen sonrasında on dört arkadaşı ile birlikte dünyanın çeşitli başkentlerine askeri ateşe olarak görevlendirilme kararı çıkar. bir nevi resmiyete bulanmış "sürgüne gidiyorsunuz" durumu yani. bu hadise on dörtler olayı olarak türk siyasal hayatındaki yerini alır.
ekibin troykasından alparslan türkeş yeni delhi'ye, dündar taşer rabat'a, muzaffer özdağ ise tokyo'ya gönderilir. hatta muzaffer özdağ'ın oğlu prof. dr. ümit özdağ burada dünyaya gelmiştir.
90'larda trt ekranlarında gösterilen, ali poyrazoğlu ve ekibinin hazırladığı komedi yapımı. peker açıkalın, (b: nilüfer açıkalın), (b: levent kazak), (b: levent tülek), pelinsu pir gibi tiyatronun önemli isimlerini henüz o yıllarda tanıma olanağı yakalamamıza da vesile olmuştur. ayrıca poyrazoğlu'nun "ali uyanık" tiplemesini de es geçmemek gerekir.
yüksek ihtimalle önümüzdeki sezon neven spahija ile çalışmayacak olan takımdır.
ispanyolca "deli, çılgın" anlamına gelen "el loco" lakaplı 1955 doğumlu arjantinli teknik adam. 2002 dünya kupası ile arjantin milli takımı'nın başında kendisine ilk rastladığımda şaşırmadım dersem yalan olur çünkü benim için arjantin milli takımı teknik adamlığı carlos bilardo ile özdeşleşmiştir. göze hoş gelen bir futbol oynatsa da çok başarılı olamasa da sekiz yıl sonra bir başka dünya kupası organizasyonunda bu sefer şili milli takımı'nın hocası olarak karşımıza çıkması şahsımı heyecanlandırmaya yetmiştir. meşhur 3-3-1-3 dizilişiyle hücum presi oyunun merkezine oturtmuş, olabildiğince çabuk bir şekilde topu kaparak hücumda pirana misali çoğalan bir ekip ortaya koyan ve taraflı tarafsız tüm futbolseverleri heyecanla ekran karşısına diken bir şili'yi dünyaya takdim etmiştir.
değişik adamdır bielsa. sizin onu takımınızın başında görmek istemeniz yeterli değildir. önce o gerçekten sizinle bir şeyler yapacağına inanacaktır. inandığı takdirde hangi ülkenin hangi takımı olduğunuz çok önem arz etmez. örneğin bu sezon başında fc internazionale'in teklifini reddetmiştir. ancak bask temsilcisi athletic bilbao'nun çağrısını kabul eder. agresif bask seyircisinin asla hayır demeyeceği bir oyun tarzını sahaya yansıtabilecek en ideal kişi olduğunun muhtemelen kendisi de farkındadır. ilk sezonunda disipline edilmiş ve belli bir karakteri olan bask futboluna kısa zamanda uefa finali yaşatmıştır. la liga'da tepeye oynayabilmek içinse sanırım biraz daha beklemek gerekecek. aslında bielsa'nın böyle bir derdi yok. kafasındaki futbolu oynatabilmekten keyif alıyor. seyredenlerin de keyif almasını istiyor. "hoca iyi hoş da şampiyonluk isteriz biz" diyen takımlar pek ona göre değil.
iddialıdır ve ancak kibirden ırak bir adamdır bielsa. son olarak atletico madrid ile oynadıkları uefa finali öncesi bükreş'te konakladıkları otelde kendisine ayrılan lüks suiti reddederek, yardımcılarının ve oyuncularının kaldıkları odaların standartlarında bir oda talep eder. finali farklı bir skorla kaybetmiştir. ancak finali kazanmak için oyun felsefesinde yahut ilkelerinde herhangi bir revizyona gitmeyi asla düşünmez. pep'in ayrılmasından sonra her ne kadar adı barcelona ile anılsa da kendisinin bunu bir çırpıda kabul etmeyeceğini tahmin etmek için onu tanımak yeterlidir.
türkiye'deki takipçileri onu tuttukları takımın başında görmeyi arzu ederler.
değişik adamdır bielsa. sizin onu takımınızın başında görmek istemeniz yeterli değildir. önce o gerçekten sizinle bir şeyler yapacağına inanacaktır. inandığı takdirde hangi ülkenin hangi takımı olduğunuz çok önem arz etmez. örneğin bu sezon başında fc internazionale'in teklifini reddetmiştir. ancak bask temsilcisi athletic bilbao'nun çağrısını kabul eder. agresif bask seyircisinin asla hayır demeyeceği bir oyun tarzını sahaya yansıtabilecek en ideal kişi olduğunun muhtemelen kendisi de farkındadır. ilk sezonunda disipline edilmiş ve belli bir karakteri olan bask futboluna kısa zamanda uefa finali yaşatmıştır. la liga'da tepeye oynayabilmek içinse sanırım biraz daha beklemek gerekecek. aslında bielsa'nın böyle bir derdi yok. kafasındaki futbolu oynatabilmekten keyif alıyor. seyredenlerin de keyif almasını istiyor. "hoca iyi hoş da şampiyonluk isteriz biz" diyen takımlar pek ona göre değil.
iddialıdır ve ancak kibirden ırak bir adamdır bielsa. son olarak atletico madrid ile oynadıkları uefa finali öncesi bükreş'te konakladıkları otelde kendisine ayrılan lüks suiti reddederek, yardımcılarının ve oyuncularının kaldıkları odaların standartlarında bir oda talep eder. finali farklı bir skorla kaybetmiştir. ancak finali kazanmak için oyun felsefesinde yahut ilkelerinde herhangi bir revizyona gitmeyi asla düşünmez. pep'in ayrılmasından sonra her ne kadar adı barcelona ile anılsa da kendisinin bunu bir çırpıda kabul etmeyeceğini tahmin etmek için onu tanımak yeterlidir.
türkiye'deki takipçileri onu tuttukları takımın başında görmeyi arzu ederler.
üst üste elde edilen başarılı sonuçlar nedeniyle pek dikkati çekmese de şu ana kadar beşiktaş milangaz'ın tek hayal kırıklığıdır. oysa önümüzdeki yarı final serisinde silkinip kendisine gelmiş bir kemp'e ne kadar ihtiyacımız var. bilmem farkında mıdır? haydi be çocuk.
ilk yarıda yediğimiz 43 sayıdan sonra yaptığımız gayretli savunma ile sonraki iki çeyrekte 34 sayıya müsade ederek kazandığımız maçtır. hakemler konusuna değinmek istemiyorum zira her fenerbahçe ülker deplasmanında aynı film oynuyor. bu derece dar rotasyonla mücadele eden bir takım için şüphesiz en büyük ödül dinlenebilme olanağı. minimum üç maç sürmesini tahmin ettiğimiz bu seriyi iki maçta bitirmek oyuncularımıza ekstradan dinlenme olanağı yarattı ki bu da ergin ataman'ın talebelerinin galatasaray medical park karşısına daha az yıpranmış bir şekilde çıkması anlamına geliyor. bu sefer karşımızda fenerbahçe ülker'e göre daha oturmuş, daha diri ve daha organize bir takım var. işimiz yine kolay olmayacak ama bu sezon elde ettiği hiçbir başarıya kolay yoldan ulaşmamış bir beşiktaş milangaz için beklenmedik bir durum değil bu.
son olarak yanlış görmediysem ikinci yarı boyunca zoran erceg sahada yoktu. daha sıkı bir savunma yapmak adına taktik gereği ergin ataman tarafından kenarda tutulmuş olmasını ümit ediyorum. umarım sakatlık ya da herhangi bir tartışma/gerginlik yaşanmamıştır.
tekrar tebrikler çocuklar.
son olarak yanlış görmediysem ikinci yarı boyunca zoran erceg sahada yoktu. daha sıkı bir savunma yapmak adına taktik gereği ergin ataman tarafından kenarda tutulmuş olmasını ümit ediyorum. umarım sakatlık ya da herhangi bir tartışma/gerginlik yaşanmamıştır.
tekrar tebrikler çocuklar.
yarı finaldeyiz. aferin be çocuklar.
an itibariyle hakemlerin yugoslav faulü ile centilmenlik dışı faul[ybkz]swh[/ybkz]arasındaki farkı bilmemezlikten geldiği maçtır. ayıptır.
belli bir dönem adnan menderes kabinesinde ulaştırma bakanlığı yapmış ve sonradan yassıada hükümlüsü olarak siyaseten yasaklanmış (vurgula: muammer çavuşoğlu)'nun kızıdır. yamulmuyorsam 90'lı yılların başında oğlu (vurgula: mehmet ali ılıcak)'ın sahibi olduğu (vurgula: bugün gazetesi ) epey miktar kupona shov marka 51 ekran renkli televizyon promosyonu başlatmıştı. sonrası malûm. eski eşi kemal ılıcak'ın soyadını kullanmaya devam etmekte olup kardeşi de en az onun kadar bilinen bir simadır. (bkz: ömer çavuşoğlu)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?