confessions

gidiyorum bu

3. nesil Moderatör - - Moderatör -

  1. toplam entry 39537
  2. takipçi 3
  3. puan 764344

12 eylül 2012 banvit unics kazan maçı

gidiyorum bu
banvit'in 72-71 kazandığı maç olup, son altı salisesi nefes kesmiştir. şöyle ki maçın bitimine altı salise kala durum 70-70 iken gereksiz bir faul yapılır ve kazan'dan (b: chuck eidson ) - maccabi ve barcelona regal formasıyla anımsıyoruz kendisini- iki serbest atış kullanmak üzere çizgiye gelir. birini kaçırır, diğerini sokar. 70-71 iken orhun ene mola alır ve mola sonrası banvit yarı sahadan oyuna başlar. serkan erdoğan'ın uzun pasını (b: izzet türkyılmaz ) havada tamamlayarak bandırma temsilcisine galibiyeti getirir.

ayrıca banvit'in geçen sezon olympiakos'tan transfer ettiği (b: kalin lucas)'ın da kaldığı yerden devam ettiğini söyleyebiliriz. takımını ustaca yönetti.

bu arada banvit'te (b: chuck davis), (b: dusan cantekin ) ve (b: vladimir stimac)'ın oynamadığını, kazan'da ise (b: chuck eidson), mire chatman, (b: kostas kaimakoglou), (b: terrell lyday ) gibi önemli isimlerin forma giydiğini de anımsatalım.

bogdan tanjevic

gidiyorum bu
koraç kupası tarihinde başında bulunduğu takımlarla dört kez final görmüş olup; üç tanesi üst üste olmak üzere (1994, 1995, 1996 - stefanel trieste ve stefanel milano takımlarının başında idi) tamamını kaybetmiştir. bu açıdan bakıldığında hector cuper ile ruh ikizi olmaları muhtemeldir.

damir markota

gidiyorum bu
alanında ekol olmuş bir ülkede yetişmesi, temel basketbol bilgisi açısından zihnimizde herhangi bir soru işareti barındırmaması adına önem arz eden oyuncu. bashedildiği gibi beşiktaş'ın euroleague seviyesinde fazlasıyla ihtiyaç duyacağı pota altı sertliği ve ribaund hâkimiyeti bakımından mevcut ekonomik şartlar göz önünde bulundurulduğunda isabetli bir seçim olarak duruyor. skor açısından bakıldığında ise zoran erceg'den ziyade bir dönem yine beşiktaş forması giyen tomislav ruziç benzeri bir performans yakalayacağını düşünüyorum. yani işin hücum yönünde "ön plâna çıkan" oyuncudan ziyade "faydalı oyuncu" profili çizecektir. zira zoran erceg'in mirası kendisine değil vladimir dasic'e kalmış gibi duruyor şu an itibariyle.

erman kunter'in çalıştırdığı takımların da genel karakteristiğinden yola çıkarsak oyuncuların tek tek parladığı bir sistemden ziyade, yardımlaşma ve rol paylaşımının sistemi yıldızlaştırdığı bir ortamda şüphesiz en kilit parçalardan bir tanesi de damir markota olacaktır.

krum milev

gidiyorum bu
16 sezon çalıştırdığı cska sofya ile 11 kez şampiyonluk yaşamış bulgar teknik adam. kendisinin yönetimindeki beşiktaş o sezon 23. hafta itibariyle yalnızca altı galibiyet alınca görevine son verilmiştir. sanlı sarıalioğlu onun için "çok iyi hocaların yanında, milev gibi hocalar da maalesef beşiktaş'ı çalıştırmıştır" benzeri bir yorumda bulunmuştur. kaptanın surat mimiklerinden anladığım kadarıyla söze biraz daha devam etse okkalı bir küfür gelecekmiş sanki.[ybkz]swh[/ybkz]

(bkz: bobo yu aldı sol açık oynattı eşşeoğlueşek)

dumitru teodorescu

gidiyorum bu
1969-1970 sezonunda altay'ı çalıştırmış; siyah beyazlılar o sezonun ilk yarısını namağlup lider bitirip, ligi de üçüncü tamamlayarak uefa kupasına katılmaya hak kazanmıştır. bu başarısı bir sonraki sene ona beşiktaş'ın kapısını açmışsa da, kara kartallar o sezon ligi dokuzuncu bitirince görevine son verilmiştir.

osvaldo ardiles

gidiyorum bu
bir dönemin arjantin futbolunda orta saha dediğinde tahtaya ilk yazılan isimdir kendisi. gerçi şimdi tahta ve tebeşir devri bitti. bir dönem diye başladım söze ancak bu lafın gelişi aslında. benim ölçülerimde ardiles gibi bir orta saha oyuncusunu arjantin daha da göremez gibi. iki ayağına da hâkim, orta sahanın her parselini nakış gibi işleyen bir adam işte. gerçek anlamda bir tottenham hotspur efsanesi. hayatın sillesi o ki, kuzey londra'nın adeta kendisine taptığı yıllarda (vurgula: falkland savaşı ) patlak verir. iki ülke bir adam, futbol çekilir aradan. ülkesini tercih ederek, terkeder britanya'daki sevenlerini.

savaş sona erince oyuncu-menajer olarak geri döndü hotspur'a. devam etti kaldığı yerden. ne diego armando maradona, ne de mario kempes. ille de ardiles. ille de ardiles.

rinat dasaev

gidiyorum bu
1988 avrupa futbol şampiyonası'nda sscb formasıyla izlediğimiz kedi kaleci. yandan sağa doğru ayrılmış fönlü saçları, tatar kökenli olmasından sebep hafiften çekik gözleri hafızalarda yer etmiştir. hollanda ile oynanan final maçında marco van basten'in atmış olduğu golü kalede dasaev olsa dahi kurtaramazdı, kurtaramadı da zaten. ancak lev yashin'den sonra kendisi de rus futbolunun altın kalecisi olarak anılmaya lâyık oldu.

mehmet okur

gidiyorum bu
real madrid'in transfer etmeyi düşündüğü, ancak yıllık üç milyon euro talep edince telefonun kibarca yüzüne kapatıldığı, müzmin sakatlığının sanırım pek farkında olmayan 34'lük uyanık. sevgili mehmet, real madrid'in basketbol şubesi -ettore messina dönemini hariç tutarsak- son dönemde öyle devasa paralara transfer yapmamıştır pek. hani emekli ikramiyesi peşindeysen bu taraflara gelmen gerekecek. tabii fiyatı biraz daha kırman şartıyla.

dino zoff

gidiyorum bu
40 yaşında kariyerini noktalamış olan 1942 doğumlu efsanevi italyan kaleci. uluslararası turnuvalarda 1042 dk gol yememişliği vardır. önce sembollerinden olduğu juventus, daha sonra ss lazio takımlarının teknik direktörlüğünü üstlenmiş; bir aralar da floransa civarlarında mor menekşelerle boy göstermiştir. sıkıcı futbol oynattığını yüzüne karşı söyleyemezdik. zira hem uzaktaydı, hem de italyanca bilmiyorduk.

petr kouba

gidiyorum bu
1996 avrupa şampiyonasında çek cumhuriyeti formasıyla izlediğimiz subay tıraşlı, uzun boylu kaleci. o dönem beşiktaş'ın teknik direktörlüğüne getirilen rasim kara kendisini transfer etmek için çok çaba sarfettiyse de, çek cumhuriyeti'nin turnuvada final oynaması kendisinin yıldızını parlatmış ve deportivo la coruna aracılığıyla dümeni la liga yönüne kırmıştır. ha biz o sezon kimi mi aldık? (bkz: marjan mrmic)

edith piaf: traş değil, tıraş tabii ki. tombaysson'a teşekkürler bir kez daha.

peter shilton

gidiyorum bu
1980'li yıllarda ingiltere milli takımı kaleciliğini yapmış olan zat-ı muhterem. 8-0'lık mağlubiyetlerimizde yamulmuyorsam yine kendisi kaleyi korumaktaydı. o tarafa pek geçemediğimiz için meziyetleri hakkında pek fikir sahibi olamamıştık. ancak sonradan öğrendik ki nottingham forest kariyeri oldukça parlak imiş. konudan bağımsız olarak çocukluğumda kendisini (vurgula: selahattin alpay)'a benzetirdim. maçın ortasında birden "malaatyaa malatyaa bulunmaz eşinnn" diye girecek gibi gelirdi. evet şimdi benzetmiyorum.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol