benim nazarımda da fıstığın en çok yakıştığı tatlıdır. ancak orjinal baklava ceviz ile yapılandır. o yüzden uzun yıllar cevizli baklava diye bir tanım yoktu. sadece "baklava" denirdi ve herkes onun cevizle yapıldığını zaten bilirdi. ancak antep fıstığı'nın baklava yapımında kullanılmasından sonra - ki bunun çok çok uzun bir geçmişi yoktur- cevizli baklava/fıstıklı baklava şeklinde özel isimler almaya başladı.
hülasa belleğim beni yamultmuyorsa geleneksel türk mutfağı baz alındığında orjinal baklava cevizlidir. ancak bugün benim de iştirak ettiğim yaygın kanaate göre en lezzetlisi fıstıklı baklavadır.
inşası dört yılda tamamlanan (1981-1985) ve süleyman seba spor salonu inşa edilene kadar beşiktaş erkek basketbol takımına ev sahipliği yapmış, fulya projesi kapsamında 2005 yılında yıkılan tek tribünlü ihtiyar. karşı taraf duvar. duvar bize bakar. her baskette havaya zıplarken perdelenir kameralar. kimleri izlemedik ki bu salonda. çağatay çırpıcıoğlu, turabi genç, ömer saybir, burak bıyıktay, hüsnü çakırgil, ihsan bayülken ve daha niceleri. efes'in, tofaş'ın, fenerbahçe'nin, galatasaray'ın, ülkerspor'un kâbusuydu adeta. öyle ki abartıp; panathinaikos, olympiakos gelse bu salonda yeneceğimize dair yaşadığımız özgüven patlaması yedi düvele yayılmıştı. yalnız oradan canlı yayın yapmaktansa gidip ankara'da apartman bahçelerinde yapılan yaz düğünlerini çekmek daha iyiydi bence. hem karşılıklı kaşık da oynanırdı. demek ki ankaralı kameramanlar gönderilmiyordu o dönem ahmet fetgeri spor salonu'na.
neyse. saygıyla yad ediyoruz. geçmiş zaman olur ki hayal-i ahmet fetgeri değer.
neyse. saygıyla yad ediyoruz. geçmiş zaman olur ki hayal-i ahmet fetgeri değer.
futbolculuk kariyerine sağ bek olarak başlayıp, hücum pres yapan forvet oyuncusu ekolünün türkiye'deki ilk temsilcisi olarak kabul edebileceğimiz beşiktaş sembollerinden.
üçüncü sınıf disiplin(?) gösterilerin (vurgula: beşiktaş) bünyesindeki son yansıması. teknik direktör tayfur havutçu'nun zaten doğru düzgün forma yüzü görmemiş üç yabancıyı kadro dışı bırakma güzellemesinden sonra, bu tip bir yaklaşım son derece ciddiymiş gibi gözükmesine rağmen kulüp yönetimindeki ciddiyetin zaafa uğradığının açık göstergesidir. almış olduğunuz kararların arkasında kendinizi ispat kaygısı yatarsa, emin olun uyanması için hiç kimse alarmı kurmayacaktır. şu zamanda, yıldırım demirören dönemindeki hemen her yönden başarısız yönetim sürecinin yaratmış olduğu olumsuz ortamın buralara taşıdığı bir yönetim kurulu olduklarını hatırlarından çıkaranların gücü haluk duranoğlu'na yeterse, böyle bir aşamada elinizi taşın altına koymanızdan ötürü duymuş olduğumuz saygı erozyona uğrayacaktır.
hem alt yapıya, hem de profesyonel futbol şubesine bulunduğu yeri hazmetmiş; makam mevki kaygısı olmayan, uygulanacak bir yaptırım varsa onu da usûlünce yaparak vicdanlarda ve zihinlerde soru işareti bırakmayacak isimleri direktör olarak atamak için artık vakit kaybedilmemelidir.
kimler mi olacak bu kişiler? yanı başınızda mustafa denizli ile serpil hamdi tüzün duruyor be.
hem alt yapıya, hem de profesyonel futbol şubesine bulunduğu yeri hazmetmiş; makam mevki kaygısı olmayan, uygulanacak bir yaptırım varsa onu da usûlünce yaparak vicdanlarda ve zihinlerde soru işareti bırakmayacak isimleri direktör olarak atamak için artık vakit kaybedilmemelidir.
kimler mi olacak bu kişiler? yanı başınızda mustafa denizli ile serpil hamdi tüzün duruyor be.
12 nisan 1997 istanbulspor galatasaray maçı sonrasında, maçın hakemi vahap beyaz'ın çaldığı o meşhur temdit penaltısı ile galatasaray'ın maçtan galip ayrılmasına isyan eden istanbulspor teknik direktörü saffet susic ile galatasaray teknik direktörü fatih terim arasında yaşanan gerilim neticesinde terim'in mikrofonlara verdiği beyanatın son cümlesi. emmanuel eboue üzerinden beşiktaş taraftarına karşı aslı astarı olmayan bir karalama kampanyası yürütmeye kalkan kimi galatasaray'lı arkadaşlar için gelsin. iş bu entry "ama bakın siz de zamanında şöyle yapmıştınız" mesajı içermez. "bizim ne şu anda ne de mazimizde böyle bir tavrımız olmamıştır. o yüzden sabıkalı olduğunuz alanlarda kendinize ortak aramayın." şeklindeki bir düzeltmeden ibarettir. galatasaray'a geldiği sezonun başında hıncal uluç vasıtasıyla mircea lucescu'ya yakıştırılan sıfatı[ybkz]swh[/ybkz] hiç de yadırgamadığınız dönemleri de biliyoruz.
http://tinyurl.com/bq829nb
http://tinyurl.com/bq829nb
kapısını çalacak ev sahibi arayan yavuz hırsızlar. bu aralar akaretlere gönül vermişler demek ki.
(bkz: hele bir yugoslavdan hiç hak etmedim)
(bkz: hele bir yugoslavdan hiç hak etmedim)
çarşı grubu'nun dün itibariyle yaptığı açıklamadır:
---------------alıntı---------------
"Galatasaray maçında, üstelik inönü'de takımımızın ekmeğine nasıl kan doğrandığı herkes tarafından bilinmektedir.
3 Temmuz'dan bu yana yaşanan süreçte herşeyin bir orta oyunu olduğu açıkça görülmektedir.
Bu plana göre; şike olaylarından ötürü temizi oynayan Galatasaray'a lig şampiyonluğu,
Mağduru oynayan Fenerbahçe'ye 30 yıldır alamadığı Türkiye Kupası ve şampiyonlar Ligi vizesi;
Beşiktaş'a yıllardır çözümlenemeyen stat izni ve Avrupa vizesi verilerek herkesi tatmin edip ortalığı "süt liman" hale getirmek amaçlanmaktadır.
Bu gaye ile açılan Süper Final'in birinci perdesi başarıyla tamamlanmıştır.
şimdi ikinci perde; Galatasaray karşısında harcanan Beşiktaş'ı Trabzon deplasmanında kollayarak diyeti Trabzonspor'a ödetmek olabilir.
Bizler Trabzonspor karşısında Beşiktaş'ın hak etmediği hiçbir sonucu almasına razı değiliz.
Birtakım dengeleri korumak uğruna Beşiktaş - Galatasaray maçının diyetini Trabzonspor'un ödemesine karşıyız.
Bizler; ödenecek bir diyet varsa doğru zamanda, doğru insanlara ödetilmesinden yanayız.
Bu hafta Trabzonspor'a uygulanabilecek tüm basiretsizliklerin futbolu bu noktaya getirenlere uygulanmasını diliyoruz.
Başta şike davasının suçluları olmak üzere;
Bu ortamdan nemalananlar,
Başta yayıncı kuruluş olmak üzere bu kirli futbol düzenine çomak sokanlar,
Ve Hüseyin Göcek gibi maşalardır bir bedel ödemesi gereken.
Trabzonspor değil.
Gözümüz üzerinizde, göz boyamalara karnımız tok.
Yapılabilecek eyyam ve haksızlıkları dikkatle izliyoruz.
Beşiktaş'a da hak etmediği bir maçı alıp altın tepside sunsanız, karşınızda yine bizi bulacaksınız."
---------------alıntı---------------
---------------alıntı---------------
"Galatasaray maçında, üstelik inönü'de takımımızın ekmeğine nasıl kan doğrandığı herkes tarafından bilinmektedir.
3 Temmuz'dan bu yana yaşanan süreçte herşeyin bir orta oyunu olduğu açıkça görülmektedir.
Bu plana göre; şike olaylarından ötürü temizi oynayan Galatasaray'a lig şampiyonluğu,
Mağduru oynayan Fenerbahçe'ye 30 yıldır alamadığı Türkiye Kupası ve şampiyonlar Ligi vizesi;
Beşiktaş'a yıllardır çözümlenemeyen stat izni ve Avrupa vizesi verilerek herkesi tatmin edip ortalığı "süt liman" hale getirmek amaçlanmaktadır.
Bu gaye ile açılan Süper Final'in birinci perdesi başarıyla tamamlanmıştır.
şimdi ikinci perde; Galatasaray karşısında harcanan Beşiktaş'ı Trabzon deplasmanında kollayarak diyeti Trabzonspor'a ödetmek olabilir.
Bizler Trabzonspor karşısında Beşiktaş'ın hak etmediği hiçbir sonucu almasına razı değiliz.
Birtakım dengeleri korumak uğruna Beşiktaş - Galatasaray maçının diyetini Trabzonspor'un ödemesine karşıyız.
Bizler; ödenecek bir diyet varsa doğru zamanda, doğru insanlara ödetilmesinden yanayız.
Bu hafta Trabzonspor'a uygulanabilecek tüm basiretsizliklerin futbolu bu noktaya getirenlere uygulanmasını diliyoruz.
Başta şike davasının suçluları olmak üzere;
Bu ortamdan nemalananlar,
Başta yayıncı kuruluş olmak üzere bu kirli futbol düzenine çomak sokanlar,
Ve Hüseyin Göcek gibi maşalardır bir bedel ödemesi gereken.
Trabzonspor değil.
Gözümüz üzerinizde, göz boyamalara karnımız tok.
Yapılabilecek eyyam ve haksızlıkları dikkatle izliyoruz.
Beşiktaş'a da hak etmediği bir maçı alıp altın tepside sunsanız, karşınızda yine bizi bulacaksınız."
---------------alıntı---------------
(b: beşiktaş) taraftarının, (b: inönü stadı)'ndaki (b: fenerbahçe) maçının seyircisiz oynanması için bilerek sahaya girdiğini iddia eden bir takım kişileri içinde barındıran topluluk. şimdi benim bildiğim "galatasaray şampiyon olmasın da kim olursa olsun" ya da "fenerbahçe şampiyon olmasın da kim olursa olsun" lafını diline dolay iki taraftar grubu var. bizimkilerin "beşiktaş şampiyon olmadıktan sonra" şeklinde başlayan cümleler kurdukları bilindiğine göre sözünü ettiğimiz ikili aşağıdakilerden hangisi olabilir? (pi sayısı üç olarak kabul edilecektir.)
a) seferoğulları ve tellioğulları
b) ayaşlı ve kiracıları
c) romeo ve juliet
d) ersen ve dadaşlar
e) petar naumoski ve efes pilsen hücumu
a) seferoğulları ve tellioğulları
b) ayaşlı ve kiracıları
c) romeo ve juliet
d) ersen ve dadaşlar
e) petar naumoski ve efes pilsen hücumu
(b: gary lineker)'in bir kez daha kulaklarını çınlattığımız maç olmuştur.
"futbol, 22 kişinin 90 dakika boyunca mücadele ettiği ve sonunda almanların kazandığı bir oyundur."
"futbol, 22 kişinin 90 dakika boyunca mücadele ettiği ve sonunda almanların kazandığı bir oyundur."
bir yaşına daha girmiştir. kutlu olsundur.
16 nisan 2012 beşiktaş galatasaray maçı öncesi, baba hakkı'nın yanı sıra dün akşamkilerin[ybkz]swh[/ybkz] pas geçtiği piermario morosini için de bir saygı duruşuna -pankart da olabilir- öncülük etmesini ümit ettiğim kitle. elbette didier deguy zokora mevzusunda da dayanışma içinde olurlarsa ne alâ.
(bkz: berabersiniz)
beşiktaş milangaz'ın hemen her önemli galibiyet sonrası zorlandığı fakat bu sefer uzatmalarda da olsa kazanmasını bildiği müsabakadır. ligin ilk yarısında (b: galatasaray medical mark ) galibiyeti sonrası (b: hacettepe), (b: anadolu efes ) galibiyeti sonrası ise (b: tofaş) mağlubiyetinden tecrübeli olduğumuz için; pops mensah bonsu'nun da oynamayacağının da belli olmasından sonra dünkü maçta alınacak bir mağlubiyet beni çok şaşırtmayacaktı. zira anlaşılan o ki takım bu tip maçlarda rehavetle karışık konsantrasyon problemi de yaşıyor. normal sezon kayıpsız geçildiği takdirde play off eşleşmelerinde bu tip bir problemin yaşanmayacağını düşünüyorum. yalnız (b: tofaş ) maçı ile anlaşılan ergin ataman'ın adam morrison yerine marcelus kemp ile yolda devam etme kararı biraz baş ağrıtacak gibi duruyor. kemp'in bir an önce toparlanması, (b: beşiktaş)'ın hücumda elini daha çok rahatlatacaktır. (b: beşiktaş ) şu anda ilk sekiz ekip arasında en çok sayı yiyen birinci (1122), en çok skor bulan ikinci (1194) takım hüviyetinde. bu da demek oluyor ki ergin ataman'ın öğrencileri pek de savunma karakterli bir ekip değil. genel itibariyle yediklerinden fazlasını atarak kazanıyorlar. dolayısıyla böyle bir yapılanmada sayı yükünü çekecek oyuncularınız formsuzsa maç kazanmanız mucizelere kalıyor. (b: tofaş) maçının verdiği ana fikirden de yola çıkarak (b: beşiktaş)'ın play off serisindeki saha içi kaderini başta marcelus kemp olmak üzere yabancı oyuncularının skor güçleri belirleyecektir diyebiliriz.
15 nisan 2012 fenerbahçe trabzonspor maçı'nın oynandığı akşam, sordukları yarışma sorusunu bilen taraftara emre belözoğlu'nun imzalı formasını verdiği haberleri gelen futbol programı. doğruysa şayet, önümüzdeki sezon (b: eti negro) sponsorluğunda yayınlanabilir.
özellikle son bir-iki gündür şahsıma göstermiş olduğu teveccühle beni fazlasıyla mahçup eden siyah beyaz payitaht. kişilerin yazdıklarına karşı bir beğeni söz konusu ise, bu beğeniyi canlı tutan yazılanlara hazırlanan zemindir. zemin var olduğu müddetçe ben yazmasam bir başkası, bir başkası da yazmasa öteki beriki yazacaktır mutlaka. (b: gidiyorum)lar, (b: bu)lar gider. yusuflar sanlılar gelir.[ybkz]swh[/ybkz] dolayısıyla sizler işin zaten büyük kısmını halletmişsiniz. bizim yaptığımız ya da en azından benim yaptığım kafamdakileri yazıya döküp şutla butonuna basmaktan ibarettir.
böyle bir platformu vücuda getirip, geniş kitlelere ulaşabilmenin; yazar onayıydı, formata uygun olmayan giriydi, organizasyonuydu, türlü türlü şikayetiydi vb. hususların üzerine olabildiğince titizlikle eğilmenin (ki ben hayatta yapamazdım itiraf etmeliyim) yanında, yazmış olduğum herhangi bir giri, tıpkı diğer arkadaşlarımınki gibi karınca kararınca tamamlayıcı olmaktan ibarettir.
hepimiz yazalım, hepimiz okuyalım.
tekrar teşekkürler.
böyle bir platformu vücuda getirip, geniş kitlelere ulaşabilmenin; yazar onayıydı, formata uygun olmayan giriydi, organizasyonuydu, türlü türlü şikayetiydi vb. hususların üzerine olabildiğince titizlikle eğilmenin (ki ben hayatta yapamazdım itiraf etmeliyim) yanında, yazmış olduğum herhangi bir giri, tıpkı diğer arkadaşlarımınki gibi karınca kararınca tamamlayıcı olmaktan ibarettir.
hepimiz yazalım, hepimiz okuyalım.
tekrar teşekkürler.
16.04.2012 pazartesi günü saat 20.00'ye ertelenen maçtır. aferin.
"ölürse tenler ölür. canlar ölesi değil."
ezeli rekabet, spor etiği, şampiyonluk yarışı gibi deyimlerin "top yuvarlaktır. (vurgula: aymar) pardon tofaş marka araba dört köşe" isimli reklam mottosuna meze edildiği doksan dakikalık efkâr sofrası.
1986-1987 sezonu, milos milutinoviç yönetimindeki beşiktaş ile jupp derwall'in başında olduğu galatasaray arasında şampiyonluk mücadelesine sahne olur. kalan son üç haftaya kendisini takip eden galatasaray'ın iki puan önünde giren beşiktaş, 24 mayıs'ta o dönem için herhangi bir lig maçı olarak düşünüğümüz yılmaz vural'ın çalıştırdığı malatyaspor deplasmanına çıkacaktır. yalnız maçtan önce malatya'da tuhaf hareketlenmeler vardır. malatyaspor'lu futbolcular oldukça iddialı sözler sarfederler. 23 mayıs gecesi beşiktaş'ın konakladığı otel önünde sabaha kadar davul zurna çalınır. maçın başlama düdüğü ile birlikte herhangi bir iddiası olmayan sarı kırmızılı ekip, lider beşiktaş ile başa baş bir futbol ortaya koyar. her oyuncu gerçekten çok hırslı, iştahlı ve arzulu oynamaktadır ki dakikalar 74'ü gösterdiğinde malatyaspor, (vurgula: oktay çevik)'in kaydettiği golle 1-0 öne geçer. beraberliği yakalamak için çok bastırır beşiktaş. öyle ki maçın bitimine üç dakika kala feyyaz uçar'ın kaleciyi de çalımladıktan sonra boş kaleye gönderdiği topu, malatyaspor'lu defans oyuncusu (vurgula: bünyamin süral ) can havliyle - yamulmuyorsam kale direğine çarparak kendisini sakatlar- çizgiden çıkarır. ve beşiktaş maçtan mağlup ayrılır. o haftayı galip kapatan galatasaray ile puanlar eşitlenir. ancak averajla yine de beşiktaş, liderliğini sürdürür.
maç sonrası, malatyaspor'lu oyunculara galatasaray'lı yönetici ergun gürsoy tarafından yüklü miktarda para gönderildiği ve yine kadroda olsun olmasın her malatyaspor'lu futbolcuya (vurgula: doğan) marka otomobil parası verildiği söylentileri ayyuka çıkar. tuhaftır ki ne malatyaspor ne de galatasaray cephesinden en ufak bir yalanlama gelmemektedir.
bir hafta sonra istanbul'da denizlispor maçına çıkar beşiktaş. ali gültiken, attığı gol ile 1-0 öne geçirir siyah beyazlıları. dakikalar 86'yı gösterdiğinde serbest vuruş kazanan denizlispor'da mesut bakkal'ın[ybkz]swh[/ybkz] dokunduğu topu (vurgula: erol tolga ) sert ve düzgün bir vuruşla filelere gönderir. maç berabere biter. küçükten büyüğe tüm beşiktaşlılar ağlamaktadır. maçların sahada kazanılıp kaybedildiğine inanan bir tabiata sahip oldukları için bahtsızlıklarına lanet ederler. aynı hafta sahadan galibiyetle ayrılan galatasaray, son haftaya beşiktaş'ın bir puan önünde lider olarak girer. son maçlarını iki takımın da kazanmasıyla sarı kırmızılılar 14 yıl aradan sonra şampiyonluklarını ilan eder.
yıllar yıllar sonra "yasemin'in penceresi sendromu" na yakalanan futbolcular hem dile hem aşka gelir. malatyaspor'lu oyuncular telegol programına telefonla bağlanıp beşiktaş'ı yenmeleri karşılığında galatasaray'dan adam başına o zamanın parasıyla 2,5 milyon lira aldıklarını itiraf ederler. o gün maçta forma giyen/giymeyen her oyuncu bu miktarı almıştır. hatta malatyaspor'lu futbolcuların (vurgula: jupp derwall)'in almanya'dan özel olarak getirttiği doping iğneleri ile maça çıktıkları anlaşılır.
daha güzel bir anektod verelim mi felaket arkadaşlarım? sıkı durun öyleyse.
1986-1987 sezonunda futbol federasyonu başkanı, galatasaray başkanlığı da yapmış (vurgula: ali uras ) olmasın mı? ayyy inanmıyorummmm.
durun bakalım yahu daha bitmedi. hani malatyaspor ile oynan maçtan sonraki hafta, istanbul'daki denizlispor maçında beraberlik golünü kaydeden (vurgula: erol tolga ) vardı ya. hah bakın 22 yıl sonra ne demiş: "(vurgula: maçtan sonra soyunma odasına indiğimizde bir yerlerden para geldi. yöneticiler de bize dağıttı. o yıllarda çok yapılan bir şeydi. kaynağı açıklanmamıştı.)"
yaa işte böyle sevgili romalılar. galatasaray 14 yıl aradan sonra bu şekilde şampiyonluğu elde eder. 14 yıl aradan sonra başka bir şampiyonluğu kazanış şekli için (bkz: 13 haziran 1982 eskişehirspor beşiktaş maçı).
şimdi bu şanlı mazinin taraftarları, (vurgula: tt arena)'da beşiktaş'ın oynamaması için seferberlik ilân etmişler. sevsinler. eğer beşiktaş yöneticleri hemen her fırsatta dillerinden düşürmedikleri (vurgula: süleyman seba geleneği)'ne zerre kadar sadıksalar kollarını kesip yerler de, kasaba minnet etmezler. ve merak buyurmayınız sevgili gassaraylılar, şu takıma yaptığınız sinsilikler öylesine hafızlarda yer etti ki, midemizin bulantısını maç yaptığınız stad bile gideremez.
her baharın çiçeği değiliz, olur olmaz açıp elaleme sunulan.
edit: değinmeyi unutmuşum. o maçta topu çizgiden çeviren bünyamin süral bir sonraki sezon beşiktaş'a transfer edilmiştir. bu da herhalde bize özgü bir acaiplik olsa gerek.
1986-1987 sezonu, milos milutinoviç yönetimindeki beşiktaş ile jupp derwall'in başında olduğu galatasaray arasında şampiyonluk mücadelesine sahne olur. kalan son üç haftaya kendisini takip eden galatasaray'ın iki puan önünde giren beşiktaş, 24 mayıs'ta o dönem için herhangi bir lig maçı olarak düşünüğümüz yılmaz vural'ın çalıştırdığı malatyaspor deplasmanına çıkacaktır. yalnız maçtan önce malatya'da tuhaf hareketlenmeler vardır. malatyaspor'lu futbolcular oldukça iddialı sözler sarfederler. 23 mayıs gecesi beşiktaş'ın konakladığı otel önünde sabaha kadar davul zurna çalınır. maçın başlama düdüğü ile birlikte herhangi bir iddiası olmayan sarı kırmızılı ekip, lider beşiktaş ile başa baş bir futbol ortaya koyar. her oyuncu gerçekten çok hırslı, iştahlı ve arzulu oynamaktadır ki dakikalar 74'ü gösterdiğinde malatyaspor, (vurgula: oktay çevik)'in kaydettiği golle 1-0 öne geçer. beraberliği yakalamak için çok bastırır beşiktaş. öyle ki maçın bitimine üç dakika kala feyyaz uçar'ın kaleciyi de çalımladıktan sonra boş kaleye gönderdiği topu, malatyaspor'lu defans oyuncusu (vurgula: bünyamin süral ) can havliyle - yamulmuyorsam kale direğine çarparak kendisini sakatlar- çizgiden çıkarır. ve beşiktaş maçtan mağlup ayrılır. o haftayı galip kapatan galatasaray ile puanlar eşitlenir. ancak averajla yine de beşiktaş, liderliğini sürdürür.
maç sonrası, malatyaspor'lu oyunculara galatasaray'lı yönetici ergun gürsoy tarafından yüklü miktarda para gönderildiği ve yine kadroda olsun olmasın her malatyaspor'lu futbolcuya (vurgula: doğan) marka otomobil parası verildiği söylentileri ayyuka çıkar. tuhaftır ki ne malatyaspor ne de galatasaray cephesinden en ufak bir yalanlama gelmemektedir.
bir hafta sonra istanbul'da denizlispor maçına çıkar beşiktaş. ali gültiken, attığı gol ile 1-0 öne geçirir siyah beyazlıları. dakikalar 86'yı gösterdiğinde serbest vuruş kazanan denizlispor'da mesut bakkal'ın[ybkz]swh[/ybkz] dokunduğu topu (vurgula: erol tolga ) sert ve düzgün bir vuruşla filelere gönderir. maç berabere biter. küçükten büyüğe tüm beşiktaşlılar ağlamaktadır. maçların sahada kazanılıp kaybedildiğine inanan bir tabiata sahip oldukları için bahtsızlıklarına lanet ederler. aynı hafta sahadan galibiyetle ayrılan galatasaray, son haftaya beşiktaş'ın bir puan önünde lider olarak girer. son maçlarını iki takımın da kazanmasıyla sarı kırmızılılar 14 yıl aradan sonra şampiyonluklarını ilan eder.
yıllar yıllar sonra "yasemin'in penceresi sendromu" na yakalanan futbolcular hem dile hem aşka gelir. malatyaspor'lu oyuncular telegol programına telefonla bağlanıp beşiktaş'ı yenmeleri karşılığında galatasaray'dan adam başına o zamanın parasıyla 2,5 milyon lira aldıklarını itiraf ederler. o gün maçta forma giyen/giymeyen her oyuncu bu miktarı almıştır. hatta malatyaspor'lu futbolcuların (vurgula: jupp derwall)'in almanya'dan özel olarak getirttiği doping iğneleri ile maça çıktıkları anlaşılır.
daha güzel bir anektod verelim mi felaket arkadaşlarım? sıkı durun öyleyse.
1986-1987 sezonunda futbol federasyonu başkanı, galatasaray başkanlığı da yapmış (vurgula: ali uras ) olmasın mı? ayyy inanmıyorummmm.
durun bakalım yahu daha bitmedi. hani malatyaspor ile oynan maçtan sonraki hafta, istanbul'daki denizlispor maçında beraberlik golünü kaydeden (vurgula: erol tolga ) vardı ya. hah bakın 22 yıl sonra ne demiş: "(vurgula: maçtan sonra soyunma odasına indiğimizde bir yerlerden para geldi. yöneticiler de bize dağıttı. o yıllarda çok yapılan bir şeydi. kaynağı açıklanmamıştı.)"
yaa işte böyle sevgili romalılar. galatasaray 14 yıl aradan sonra bu şekilde şampiyonluğu elde eder. 14 yıl aradan sonra başka bir şampiyonluğu kazanış şekli için (bkz: 13 haziran 1982 eskişehirspor beşiktaş maçı).
şimdi bu şanlı mazinin taraftarları, (vurgula: tt arena)'da beşiktaş'ın oynamaması için seferberlik ilân etmişler. sevsinler. eğer beşiktaş yöneticleri hemen her fırsatta dillerinden düşürmedikleri (vurgula: süleyman seba geleneği)'ne zerre kadar sadıksalar kollarını kesip yerler de, kasaba minnet etmezler. ve merak buyurmayınız sevgili gassaraylılar, şu takıma yaptığınız sinsilikler öylesine hafızlarda yer etti ki, midemizin bulantısını maç yaptığınız stad bile gideremez.
her baharın çiçeği değiliz, olur olmaz açıp elaleme sunulan.
edit: değinmeyi unutmuşum. o maçta topu çizgiden çeviren bünyamin süral bir sonraki sezon beşiktaş'a transfer edilmiştir. bu da herhalde bize özgü bir acaiplik olsa gerek.
yeni sezondan itibaren futbol direktörlüğü görevinin başına geçmesi için johan cruyff'a teklif götüren ingiliz kulubü.
göğsümüzü kabartmışlardır. şöyle ki; zeki demirkubuz'un sakalları batar. feridun düzağaç minyon tipli. uğur yücel'in saçı başı ağarmış. e geriye kim kaldı?
http://tinyurl.com/btrk7az
ormanlarınnnnn gümbürtüsüüüü başımaaaa vururrrrrr
güle oynaya edit: bahsi geçen durum basın sözcüsü ismet berkan tarafından yalanlamıştır.
http://tinyurl.com/btrk7az
ormanlarınnnnn gümbürtüsüüüü başımaaaa vururrrrrr
güle oynaya edit: bahsi geçen durum basın sözcüsü ismet berkan tarafından yalanlamıştır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?