hele hele[ybkz]swh[/ybkz]
https://twitter.com/erginataman/status/321626283882729472
https://twitter.com/erginataman/status/321626739598057472
https://twitter.com/erginataman/status/321627269707735042
arjantin'de oynanan bir maçta orlando pirates formasıyla ac milan'a attığı gol üzerine transfer edilmiş arjantinli santrafor. "milan'a gol attıysa türkiye'de neler yapmaz aga" zihniyeti belirleyici oldu muhtemelen. gordon milne yönetiminde çok varlık gösteremese de, christoph daum'un gelişiyle fena bir performans sergilememiştir. sonrası güvenç kurtar yönetimindeki petrol ofisi bla bla bla.
"şu gelmelidir, bu yapamaz, öteki gelmemelidir" den ziyade belirlenen hedef, plânlama, strateji doğrultusunda seçilmesi gereken isimdir.
"nasıl bir beşiktaş futbol takımı görmek istiyoruz?" sorusuna verilecek yanıtla doğru orantılı olur tercihler. önceliği ne olacaktır beşiktaş kulübü'nün? kısa vadede şampiyonluk? en geç bir sezon içinde şampiyonlar ligi? uzun vadede domine edilecek bir türkiye ligi? daha sonra bu tip sorulara vereceğiniz yanıtın gerektirdiği teknik adam listesi çıkarılır. çünkü her hedefin gerektirdiği profil farklı olacaktır.
ama kafanızda herhangi bir plân yoksa kendinize popüler isimlerden oluşan ancak futbol mantalitelerinin birbiriyle alâkası olmayan bir teknik adam listesi belirlersiniz.
ondan sonra "zico olmayınca ertuğrul ile görüştük. daha sonra magath ile randevu aldık. önümüzeki hafta van gaal ve didier deschamps ile masaya oturup şartlarını öğreneceğiz." gibi komiklikler vuku bulur.
tabii bu kafa karışılıklığı ve ne yaptığını bilmemezlik hâli transfer dönemine de yansır. bir bakarsınız ki beşiktaş'ın stil olarak birbirinden farklı beş adet hücum oyuncusu adayı ortaya çıkar. atıyorum john carew ile görüşürsünüz ama anlaşamayınca ailton ile sözleşme imzalarsınız.
hâliyle şu aşamada x gelsin demekle y bu işi yapamaz demek arasında hiçbir fark yoktur.
nasıl bir büyüme modeli belirlediniz/belirleyeceksiniz? önce onu bir ortaya koyun. gerisi liyâkat sahibi kişiler eliyle kendiliğinden gelir.
edit: elbette bu cümlelerin muhatabı beşiktaş'taki icra makamıdır.
"nasıl bir beşiktaş futbol takımı görmek istiyoruz?" sorusuna verilecek yanıtla doğru orantılı olur tercihler. önceliği ne olacaktır beşiktaş kulübü'nün? kısa vadede şampiyonluk? en geç bir sezon içinde şampiyonlar ligi? uzun vadede domine edilecek bir türkiye ligi? daha sonra bu tip sorulara vereceğiniz yanıtın gerektirdiği teknik adam listesi çıkarılır. çünkü her hedefin gerektirdiği profil farklı olacaktır.
ama kafanızda herhangi bir plân yoksa kendinize popüler isimlerden oluşan ancak futbol mantalitelerinin birbiriyle alâkası olmayan bir teknik adam listesi belirlersiniz.
ondan sonra "zico olmayınca ertuğrul ile görüştük. daha sonra magath ile randevu aldık. önümüzeki hafta van gaal ve didier deschamps ile masaya oturup şartlarını öğreneceğiz." gibi komiklikler vuku bulur.
tabii bu kafa karışılıklığı ve ne yaptığını bilmemezlik hâli transfer dönemine de yansır. bir bakarsınız ki beşiktaş'ın stil olarak birbirinden farklı beş adet hücum oyuncusu adayı ortaya çıkar. atıyorum john carew ile görüşürsünüz ama anlaşamayınca ailton ile sözleşme imzalarsınız.
hâliyle şu aşamada x gelsin demekle y bu işi yapamaz demek arasında hiçbir fark yoktur.
nasıl bir büyüme modeli belirlediniz/belirleyeceksiniz? önce onu bir ortaya koyun. gerisi liyâkat sahibi kişiler eliyle kendiliğinden gelir.
edit: elbette bu cümlelerin muhatabı beşiktaş'taki icra makamıdır.
ntvspor'un, yerine aynı zaman diliminde şampiyonlar ligi özel programı yapmayı, hemen ardından da bundesliga ve la liga maç özetlerini vermeyi uygun gördüğü karşılaşma. canımsınız.
ntvspor'dan canlı yayınlanacaktır.
(bkz: ne yapardım bilmem)
--alıntı--
“artık final four için önümüzde tek engel kaldı. top 16’da son maçı kaybettik ama cska moskova’nın panathinaikos deplasmanında kazanması ile birlikte olympiacos ile eşleştik. açıkçası biz kendi grubumuzu ikinci sırada tamamlayıp saha avantajını elimize geçirmek istiyorduk ama olmadı. sonuçta dördüncü sırada da olabilirdik. olympiacos geçtiğimiz yılın şampiyonu ama inanıyorum ki biz daha iyi bir takımız. artık sahada mücadelemizi ve kazanma hırsımızı ortaya koyup deplasmanda en az bir maç kazanıp, daha sonra evimizde oynayacağımız iki maçtan da galibiyet ile ayrılarak final four’a kalmak istiyoruz.”
--alıntı--[ybkz]swh[/ybkz]
“artık final four için önümüzde tek engel kaldı. top 16’da son maçı kaybettik ama cska moskova’nın panathinaikos deplasmanında kazanması ile birlikte olympiacos ile eşleştik. açıkçası biz kendi grubumuzu ikinci sırada tamamlayıp saha avantajını elimize geçirmek istiyorduk ama olmadı. sonuçta dördüncü sırada da olabilirdik. olympiacos geçtiğimiz yılın şampiyonu ama inanıyorum ki biz daha iyi bir takımız. artık sahada mücadelemizi ve kazanma hırsımızı ortaya koyup deplasmanda en az bir maç kazanıp, daha sonra evimizde oynayacağımız iki maçtan da galibiyet ile ayrılarak final four’a kalmak istiyoruz.”
--alıntı--[ybkz]swh[/ybkz]
todor veselinovic'in vakt-i zamanında düşmüş olduğu hataya kendisi de düşmüştür.
(bkz: 6 ocak 1990 fenerbahçe beşiktaş maçı)
(bkz: 6 ocak 1990 fenerbahçe beşiktaş maçı)
"şenol, turgay, necati, kadri, cemil, yavuz, bekir, hüseyin, ali kemal, necmi, ahmet" şeklinde bir çırpıda sayılan efsanevi kadrolardan, ahmet suat özyazıcılardan, özkan sümerlerden bu yana gelinen noktayı görünce yılların birikimini son derece mertçe dışa vurmuşlardır.
benim kahramanım hep ali kemal'dir.[ybkz]swh[/ybkz] 1982'nin hatrı değil 40 yıl, 4440 yıl sürer.
benim kahramanım hep ali kemal'dir.[ybkz]swh[/ybkz] 1982'nin hatrı değil 40 yıl, 4440 yıl sürer.
oyunun gereği olan müdahalelerin dışında yapılan sert temaslar/müdahaleler (dirsek, itme, çekme vs.) için çalınan fauldür. topu kapmak adına yahut yapılan atışı savunurken değil de direkt olarak rakip oyuncuyu sakatlamaya ya da basketle sonuçlanacağını gördüğün ve elinden bir şey gelmediğini anladığın anda durdurmaya yönelik fauller sportmenlikle bağdaştırılmadığı için bu isim verilir.
bu skalanın dışında kalan temaslar basketbolun doğası gereği olacağı için normal faulle cezalandırılır.
örneğin tutku açık , açık alanda topu alıp hızlı hücuma çıktığında, ona yetişme şansı olmayan rakip oyuncu tarafından formasından çekilirse sportmenlik dışı faul olur. ha hakemler çalar mı emin değilim.
veya gasper vidmar boyalı alanda reverse hareketinde başarı sağlayıp rakibinden sıyrılarak potaya smaç için yöneldiğinde, rakip oyuncu "bu serbest atış atamıyor faul yapayım" diyerek eline koluna vurursa bu da sportmenlik dışı faul olur. hakemlerin bu durumu umursadıklarını hiç ama hiç sanmıyorum.
ha tutku açık içeriye dripling yapıp turnikeye gittiğinde, onu karşılayan oyuncu (vurgula: oyunun olağan akışı içerisinde atışı durdurmak isterken ) vücut temasında bulundu veya tutku'nun eline vurdu. işte bu fauldür. ancak oyun gereği ortaya çıkan bir fauldür. zira 5'er tane adamın birbirlerini savunurken temas etmemeleri mümkün değildir.
niyet önemli cancağızım, niyet. "niyetlendim de altından kalkamadım" diyor ya bir düşünür.
bu skalanın dışında kalan temaslar basketbolun doğası gereği olacağı için normal faulle cezalandırılır.
örneğin tutku açık , açık alanda topu alıp hızlı hücuma çıktığında, ona yetişme şansı olmayan rakip oyuncu tarafından formasından çekilirse sportmenlik dışı faul olur. ha hakemler çalar mı emin değilim.
veya gasper vidmar boyalı alanda reverse hareketinde başarı sağlayıp rakibinden sıyrılarak potaya smaç için yöneldiğinde, rakip oyuncu "bu serbest atış atamıyor faul yapayım" diyerek eline koluna vurursa bu da sportmenlik dışı faul olur. hakemlerin bu durumu umursadıklarını hiç ama hiç sanmıyorum.
ha tutku açık içeriye dripling yapıp turnikeye gittiğinde, onu karşılayan oyuncu (vurgula: oyunun olağan akışı içerisinde atışı durdurmak isterken ) vücut temasında bulundu veya tutku'nun eline vurdu. işte bu fauldür. ancak oyun gereği ortaya çıkan bir fauldür. zira 5'er tane adamın birbirlerini savunurken temas etmemeleri mümkün değildir.
niyet önemli cancağızım, niyet. "niyetlendim de altından kalkamadım" diyor ya bir düşünür.
mersin bşb maçından sonra beşiktaş[ybkz]swh[/ybkz] ile oynayacağı karşılaşma da ileri bir tarihe ertelenen takım. ilk defa çeyrek final oynuyorlar galiba. bu ne saçmalık. zaten 30 küsür milyon doları bu fikstürü hesaba katarak kadro kurmaya harcıyorlar. final four'a kalırlarsa, play off'larda da direkt final oynamalarına karar verilsin oldu olacak.
sonucu ile hiç şaşırtmayan müsabaka. arkadaş bir tek ben mi izledim 1 nisan 2013 mersin idman yurdu beşiktaş maçı'nı? o karşılaşmayı baştan sona izleyen herkes bursa maçında olacağı biteceği az çok tahmin eder. senin lig sonucusunu ıkına sıkına 1-2 yendiğin hafta bursaspor kasımpaşaspor'a mağlup oldu. maçı izledim. andreas issakson olmasa ilk yarım saatte kasımpaşa'yı üçlerdi bursaspor.
sağ bekte hilbert de oynasa, ilerde niang da oynasa, ortada necip de oynasa, kalede cenk de oynasa güç belâ yenebiliyorsun senden zayıf takımları. çünkü ne savunmada ne hücumda organize değilsin. her şeyin doğaçlama.
sağ bekte hilbert de oynasa, ilerde niang da oynasa, ortada necip de oynasa, kalede cenk de oynasa güç belâ yenebiliyorsun senden zayıf takımları. çünkü ne savunmada ne hücumda organize değilsin. her şeyin doğaçlama.
sprey'i sıkmıştır.
(bkz: osman kotaran)
gasper vidmar'ın kendisiyle katettiği aşamayı gördükten sonra fenerbahçe ülker önümüzdeki sezon emir preldzic'i kiralık vermek için kapımızı çalabilir diye düşünür oldum.
fikret orman başkanlığındaki beşiktaş yönetimi'nin sayısız hoca adayı arasından kendisini seçtiğinin değil; kendisini seçmek zorunda kaldığının hâlâ farkında olmayan kişi. hocam ben yine hatırlatayım. ralf rangnick, arthur antonios coimbra zico, sven göran eriksson, mustafa denizli derken apar topar seninle sözleşme imzalandı. tekrar tekrar söylüyorum hocam. sen bir tercih değil, mecburiyettin. daha net söylüyorum türlü türlü sebepler yahut acemiliklerden dolayı kimse olmadığı için sen oldun.
oyuncuların psikolojik durumunun ne vaziyete geldiğini anlaman adına küçük bir örnek: beşiktaş'ın kaptanı[ybkz]swh[/ybkz], sakatlanınca senin üç oyuncu değişikliği yaptığını etrafındakilere sorup öğreniyor.
bilmem anlatabiliyor muyum?
oyuncuların psikolojik durumunun ne vaziyete geldiğini anlaman adına küçük bir örnek: beşiktaş'ın kaptanı[ybkz]swh[/ybkz], sakatlanınca senin üç oyuncu değişikliği yaptığını etrafındakilere sorup öğreniyor.
bilmem anlatabiliyor muyum?
beşiktaş'ın ilk şutunu 27. dk'da attığı, ilk pozisyonuna 44. dk'da girdiği ve ilk kornerini 55 dk.'da kullandığı maçtır.
ilk yarısı 43-42 üstünlüğümüzle sona eren karşılaşma. ancak yediğimiz 42 sayı çok fazla. kabul ediyorum 5 nisan 2013 beşiktaş fenerbahçe ülker maçı'nda harcadığımız yüksek eforun getirdiği yorgunluk da var fakat yine de ikinci yarı daha dirençli bir savunma yapmamız gerekiyor.
ilk çeyreğini 21-23 geride kapattığımız karşılaşma. bu bölümde chalmers-francis ikilisini durdurumadık. 18 sayı attılar.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?