iki ya da üç yıl evvel bjk tv'de kendisinin konuk olduğu belgesel tarzı bir programda (yamulmuyorsam ismi "yaşayan efsaneler" idi) anlattığı bir anısı hayal-meyal aklımda kalan, beşiktaş'ın kadim sembollerinden..
meşhur 2 ekim 1974 steagul roşu beşiktaş maçı sonrasını takip eden hafta sonu beşiktaş sahasında lig maçına çıkar. trajik şekilde elenmenin beraberinde getirdiği moral bozukluğu sebebiyle takım, doğal olarak sanlı kaptan da pek gününde değildir. her olumsuz hareketinde, (pas hatası, çektiği şutların kaleyi bulmaması vb.) tribünden tiz bir ses kaptanın kulaklarındadır: "kaptancım be, artık zamanı geldi be, bırak artık be".. maç boyunca tribündeki o taraftar sürekli bu cümleyi sarfeder. derken sanlı kaptan ilerleyen dakikalarda beşiktaş'ın golünü atar ve maçı 1-0 kazanırız. maç çıkışında bir grup taraftar sanlı kaptanı omuzlara alıp tezahurat yapar. tam o sırada maç boyunca sanlı kaptana sitem eden o tiz ses tonuna sahip taraftar da kaptanı omuzlara alanlar arasındadır ve kurduğu cümle kaptanı tebessümle karışık şaşkınlığa boğar:"kaptancım be, sen olmasan biz ne yaparız be"
ne zaman can dostu yusuf tunaoğlu'nun bahsi geçse gözleri dolar, bizler ıslanırız..
steagul roşu maçını anlatan ağabeyler geliyor aklıma. Sonra malmö maçını canlandırıyorum kafamda. birden valerenga müsabakası düşüyor zihnime. atkımı bağlayıp gırtlağıma, yürüyeceğim şeref Bey'e. "eskidendi, çok eskiden" diye mırıldanarak...
Televizyon izlerken Galatasaraylı kızlar gözlerimin içine baktı.
"Allah Allah niye gözlerime bakıyorlar ki?" dedim.
Meğerse Serhat çetin'in üçlüğü ile göz bebeklerimi emzirmişim..
"Allah Allah niye gözlerime bakıyorlar ki?" dedim.
Meğerse Serhat çetin'in üçlüğü ile göz bebeklerimi emzirmişim..
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?