confessions

gidiyorum bu

3. nesil Moderatör - - Moderatör -

  1. toplam entry 34883
  2. takipçi 3
  3. puan 679360

25 nisan 2012 real madrid bayern münih maçı

gidiyorum bu
futbol çevrelerindeki real madrid'in 2-1'in rövanşında bu işi santiago bernabeu'da bitireceği yönündeki yaygın kanıyı çürüten müsabaka. her şeyden önce şampiyonlar ligi finali'nin allianz arena'da oynanacak olması bayern için oldukça güçlü bir motivasyondu. genel itibariyle bu gözden kaçırılmış. ikinci atlanan nokta ise, bayern'i ispanya ligi'ne hele hele real madrid'e ve bernabeu'ya hiç de yabancı olmayan alman teknik adam jupp heynckes'in çalıştırması olmuş.

real madrid sempatizanı arkadaşlar da farketmiştir. arjen robben ve bilhassa mario gomez dün akşam biraz becerikli olsaydı, büyük çaplı bir skor sürprizi muhtemelen mor beyazlıları bekliyor olacaktı.

neticede ispanya boğuculuğundan arınmış bir şampiyonlar ligi finali izleyecek olmak sevindirici.

borussia dortmund

gidiyorum bu
2005 yılında 125 miyon euro olarak açıklanan borcu ile iflasın eşiğine gelmişken bilinçli tasarruf tedbirleriyle bugün düzlüğe çıkmış alman futbol kulübü. 2007-2008 sezonunda thomas doll yönetiminde bundesliga'yı 13. olarak bitirdikten sonra, 2008-2009 sezonundan itibaren jürgen klopp dönemi başlar. tribünlerinin doluluk oranında zaten hiç bir sıkıntısı olmayan takım, uzun yıllardır takımın sportif direktörlüğünü yapan sembol orta saha oyuncularından (vurgula: michael zorc ) ve (vurgula: jürgen klopp ) iş birliği ile yeniden yapılanmaya gider.

öncelikle yüksek maaşlı oyuncular elden çıkarılır. iyi bir futbolcu arama tarama ekibi kurularak, ucuz maliyetli ve belli bir standartın altına düşmeyen genç oyuncular transfer edilir. mesela defansın yıldızı neven subotic, henüz sırbistan u 20 takımında oynarken o dönem (vurgula: fsv mainz 05)'i çalıştıran klopp tarafından mainz bünyesine katılır.. klopp dortmund'un başına geçtiğinde onu da yanında götürür. (vurgula: bayern münih ) orjinli defans oyuncusu (vurgula: mats hummels ) yamulmuyorsam sıfır bonservis ücreti ile takıma kazandırılır. sol bek marcel schmelzer ve alman futbolunun altın çocuklarından mario götze genç takımdan a takıma çıkartılır. en çok bonservis ödeyerek takıma kattıkları oyuncu ise oynadığı futbolla oldukça dikkat çeken ve 2010 yazında (vurgula: lech poznan)'dan transfer ettiklerinde henüz 21 yaşında olan robert lewandowskidir. ödenen miktar 4,5 milyon eurodur. asıl sürpriz ise yine 2010 yazında japonya'dan 350 bin euro maliyletle transfer edilen shinji kagawa olup, bir yılda takımın değişmezi hâline gelmiştir.2010-2011 sezonunda kazanılan şampiyonluktan sonra nuri şahin real madrid'e satılırken yeri (vurgula: fc nurnberg)'ten 4 milyon euro karşılığında ilkay gündoğan ile doldurulur. bu sezonun da bundesliga şampiyonu olan dortmund'un son dört yılda ödediği bonservis bedeli herhalde 15 milyon euro'yu geçmez.

2010 yazında 350 bin euro'ya transfer edilen japon orta saha oyuncusu (vurgula: shinji kagawa)'nın talipleri bu oyuncu için yaklaşık bir 20-25 milyon euro'yu gözden çıkarmak durumundalar. bu demektir ki "isimsiz oyuncu sıradan oyuncudur." sığlığı artık bir kenara bırakılmalıdır. ama kime söylüyorsun.

şayet 2010 yazında (vurgula: beşiktaş)'a 7,5 milyon euroluk ricardo quaresma yerine, japon liginden 350 bin euro'ya (vurgula: shinji kagawa ) transfer edilseydi, taraftar forumlarında/benzeri platformlarda yazılacakları veya yapılacak yakıştırmaları düşünebiliyor musunuz?[ybkz]swh[/ybkz]

kara gömlekli kara vicdanlı fransız hakem

gidiyorum bu
(vurgula: 23 ağustos 1995 beşiktaş rosenborg şampiyonlar ligi ön eleme rövanş maçı)'nda, beşiktaş'ın bir golünü ve bir penaltısını vermeyen fransız hakem marc batta için, maçı anlatan ercan taner'in yaptığı yakıştırma. hatta ercan ağabey kendini tutamayıp " şu anda siz hakem için ne söylüyorsanız ben de içimden aynı şeyleri söylüyorum." minvalinde bir şeyler de ağzından kaçırıvermişti sanki. bilemedim şimdi.

kadrolara şöyle bir baktığımda

gidiyorum bu
ilker yasin'in avrupa kupalarından maçlar anlatırken, takımların anonsundan hemen sonra kurduğu cümle. devamında hangi takımda hangi isimlerin eksik olduğuna sıra gelir ve bu eksikliğin nedenini birincil kaynaklardan öğrenmiştir. oynatalım.

"kadrolara şöyle bir baktığımda (b: barcelona)'da michael laudrup'u göremiyorum. maçtan önce (b: cruyff) ile konuştuğumda bana laudrup'un hafif bir sakatlığı olduğunu..."

akabinde maçın orta hakemi ve hangi federasyondan olduğu bilgisini verir. peşi sıra müthiş bir istatistiki veri gelecektir. oynatalım.

"hakem hollanda federasyonu'ndan (b: mario van der ende). hollanda'da sayısız maçlar yönetmiş bir hakem." sadece ülke ve hakem isimlerini değiştirerek onlarca örnek verebilirsiniz.

santra düdüğü çalındıktan sonra çeşitli kombinasyonlar vardır;

- bizim takımlardan birisinin maçı değilse: "iki tarafa da başarılar."
- taraflardan birisi bizden ve işimiz epeyce zor ise, ek olarak milli maçsa: "haydi çocuklar. neden olmasın diyoruz."
- taraflardan birisi bizden ve kulüp takımı ise: "başarılar beşiktaş."

görüntüler ikinci yarıdan

gidiyorum bu
maç özetlerinin yayınlanması esnasında, ikinci yarıya geçildiğinde kullanılan başlangıç repliği. özetleri seyreden kişinin zaten bu uyarıya gerek kalmadan mevcut durumu rahatlıkla algılamaması zayıf bir ihtimal. kanal değiştirirken denk gelen birisi için de çok bir şey ifade etmese gerek. "aman abi görüntüler ikinci yarıdanmış. üstümüze başımıza çeki düzen verelim." denilmiyordur muhtemelen.

varsa bir durum yapalım açık oturum

gidiyorum bu
tek kanallı dönemde seçim dönemine yakın başat siyasi partilerin genel başkanlarının güncel meseleleri tartışmaları için televizyon ortamında bir araya getirilmesinden ve anne-babalarının izlerken verdikleri tepkilerden sessizce etkilenen çocukların, genellikle okul ortamında ağız dalaşı yapan arkadaşlarını gördüğünde kurduğu (i/e)ğreti cümle. genellikle "ne oluyor burada?" cümlesi ile ön hazırlık yapılıp, peşinden bu söz öbeği patlatılırdı.

unchain my heart

gidiyorum bu
her ne kadar ilk olarak (vurgula: ray charles ) ile ortalıklarda gözükse de bizim kuşağın (vurgula: joe cocker)'dan nasiplendiği pek güzel bir parça. sabahın köründe trt 1'deki gündüz kuşağının ilk programı sıkça bu şarkının klibi ile açılış yapardı. bu şekilde vitamini alıp okula gittiğinde, sıra arkadaşına "do you play unchain my heart?" diye sorduktan sonra arkadaşından "yes" cevabını bekleyen çocuklar olmuştur.

http://tinyurl.com/5ss8dto

adem ibrahimoğlu

gidiyorum bu
nam-ı diğer boşnak adem. vasatın altında bir kaleci olmasına rağmen hem beşiktaş'ın hem milli takımın kalesini korumuştur. en kritik (vurgula: fenerbahçe) maçlarından birinde uzun mesafeden (vurgula: müjdat yetkiner)'den yediği gol hafızaları süsler. ama asıl bombası 13 haziran 1982 eskişehirspor beşiktaş maçı esnasında, ziya doğan'ın attığı golle beşiktaş'ın öne geçmesi üzerine sevinçten sıçrayıp üst direğe vurması ve elini sakatlayarak yerini rasim'e[ybkz]swh[/ybkz] bırakmasıdır.

balkan kökenli yurttaşların yoğun olarak yaşadığı (vurgula: pendik)'in (vurgula: sapanbağları mahallesi)'nde ikamet eder, futbolu bıraktıktan sonra burada düzenlenen turnuvalarda oynardı. bazı vaatlerini yerine getirmemiş olsa gerek mahalleli kendisine ara ara sataşır, o da maçı bırakıp onlara laf yetiştirirdi:

- adem, hani rıza'yı[ybkz]swh[/ybkz] getirecektin lan?
- lan işinize gücünüze bakın be.

- adem, hani feyyaz[ybkz]swh[/ybkz] geliyordu oğlum?
- konuşmayın lan.

29 nisan 2012 fenerbahçe beşiktaş maçı

gidiyorum bu
kadıköy cenahında tamamen en son hafta saraçoğlu stadyumu'nda oynanacak galatasaray maçı konuşulduğundan, kendileri açısından neredeyse esamisi okunmayan karşılaşma. muhtemelen hem bu maçı hem de inönü stadı'ndaki maçı - kadın ve çocuk seyirciler geleceği için - cepte görüyorlar.

beşiktaş bu tip ortamları çok sever. fenerbahçe için en tehlikeli beşiktaş, kadıköy'e stresten arınmış ve son derece rahat gelen beşiktaştır. ancak oyunun gidişatına etki edecek bir takım faktörleri de dikkate almak gerekir. birincisi hakem yönetimi. ikincisi sir tayfur havutçu'nun tercihleri. üçüncüsü de maçın ilk 20 dakikasında gelmesi muhtemel baskı karşısında bireysel bir hatadan ucuz bir gol yeme ihtimali. bu üçünden ikisi bir araya gelmezse, beşiktaş'ın yenilmeyeceğini düşünüyorum. hatta fenerbahçe aşırı özgüven ve rehavetle sahaya çıkarsa kepaze bile olabilir. beşiktaş da sahip olduğu rahatlığı vurdumduymazlık boyutuna taşırsa benzer kaderi paylaşacaktır.

spor toto süper final şampiyonluk grubu

gidiyorum bu
bu sistemi uygulama kararı alanları komik duruma düşürmesi muhtemel gruptur. şöyle ki bir alt kademedeki spor toto süper final avrupa ligi grubunda şu anda birinci konumda olan (b: sivasspor)'un puanı, bu grubun dördüncüsü olan (b: beşiktaş)'tan fazladır. beşiktaş'ın mevcut hâli göz önünde bulundurulursa bu farkın daha da açılması olasıdır.

mesela avrupa ligi grubunu 38 puanla lider bitiren bir (b: sivasspor) ile diğer grubu 31 puanla dördüncü bitiren (b: beşiktaş) uefa'ya katılım bileti için karşı karşıya gelebilir.

al gözüm seyreyle.

catenaccio

gidiyorum bu
italyanca (vurgula: asma kilit ) anlamına gelen defansif özellikleri çok belirgin olsa da tamamen kalenin önünde set kurma durumunun söz konusu olmadığı sistem. defans kurgusu genellikle üç savunmacıdan oluşmakla birlikte, en dikkat çekici özelliği sarkık libero anlayışının baskın olmasıdır. süpürücü konumundaki libero hemen önündeki iki defans oyuncusundan sekenleri toplamakla yükümlüdür. esas olan rakibin orta saha ve forvet oyuncularını yakından marke edebilmektir. sol kanatta ise ileri geri körük gibi çalışabilecek bir adama ihtiyaç duyulmaktadır. bu hattın hemen önünde ise çapa olarak adlandıracağımız bir defansif orta saha olmazsa olmazdır. defansif orta sahanın önündeki üçlüden bir tanesi ise tamamen top tekniğine dayalı performans sergileyen bir oyun kurucudur. en önemli unsurlarından birisi de ilerideki forvetinizin çok etkili olması gerekliliğidir.

1960'lı yıllarda arjantinli teknik direktör (vurgula: helenio herrera)'nın fc internazionale bünyesinde en ideal şeklini oynattığı ve çok büyük kupalar kaldırdığı bilinir. italya liginde orta / alt takımların büyük takımlara karşı sıkça başvurduğu bir tatktik olmuştur. (vurgula: beşiktaş) özelinde konuşacak olursak, mircea lucescu'nun oynattığı sistem de budur:

süpürücü libero: guiaro ronaldo

liberonun önündeki iki stoper: antonio carlos zago, ahmet yıldırım

sol kanat körüklü hücum bek: ibrahim üzülmez

defans hattının önündeki çapa: federico giunti

oyun kurucu: sergen yalçın, zaman zaman tümer metin

forvet: ilhan mansız

yine bu sistemin sadık uygulayıcılarından birisi mütevazi bütçelerle avrupa çapında ve la liga'da çok önemli işler başarmasına rağmen içeride/dışarıda kilit final maçlarını kaybedip, şimdilerde ise karadeniz semalarında boy gösteren arjantinli ihtiyar filintadır. (bkz: hector cuper)

haluk duranoğlu

gidiyorum bu
bundan böyle futbolcu izleme komitesinde görevlendirildiği söylenen (vurgula: beşiktaş u 18 akademi futbol takımı ) eski hocası. şimdi bu adamın herhangi bir kabahati yoksa neden eski görevine iade edilmez? yok görevden alınması haklı bir karar ise neden kulüp bünyesinde yeniden görev verilir?

ceket olmadı, pantolon mu uydurdular?

perihan abla

gidiyorum bu
kuzguncuk'ta çekilmiş olup, kandemir konduk tipi dizilerin ilkidir. o zaman her evde renkli televizyon olmadığı için insanların izlemek için birbirlerine misafir oldukları dizilerdendir. bu arada kandemir konduk tipi dedim zira her bölümde birbirinden bağımsız olarak işlenen konu, fonda bir koro tarafından seslendirilen uyduruk bir şarkı ile anlatılır. bu tarz, kandemir konduk yapımlarına özgüdür.

90'ların başında kabus geri dönecektir. (bkz: mahallenin muhtarları)

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol