confessions

gidiyorum bu

3. nesil Moderatör - - Moderatör -

  1. toplam entry 34579
  2. takipçi 3
  3. puan 673762

kartal sözlük

gidiyorum bu
özellikle son bir-iki gündür şahsıma göstermiş olduğu teveccühle beni fazlasıyla mahçup eden siyah beyaz payitaht. kişilerin yazdıklarına karşı bir beğeni söz konusu ise, bu beğeniyi canlı tutan yazılanlara hazırlanan zemindir. zemin var olduğu müddetçe ben yazmasam bir başkası, bir başkası da yazmasa öteki beriki yazacaktır mutlaka. (b: gidiyorum)lar, (b: bu)lar gider. yusuflar sanlılar gelir.[ybkz]swh[/ybkz] dolayısıyla sizler işin zaten büyük kısmını halletmişsiniz. bizim yaptığımız ya da en azından benim yaptığım kafamdakileri yazıya döküp şutla butonuna basmaktan ibarettir.

böyle bir platformu vücuda getirip, geniş kitlelere ulaşabilmenin; yazar onayıydı, formata uygun olmayan giriydi, organizasyonuydu, türlü türlü şikayetiydi vb. hususların üzerine olabildiğince titizlikle eğilmenin (ki ben hayatta yapamazdım itiraf etmeliyim) yanında, yazmış olduğum herhangi bir giri, tıpkı diğer arkadaşlarımınki gibi karınca kararınca tamamlayıcı olmaktan ibarettir.

hepimiz yazalım, hepimiz okuyalım.

tekrar teşekkürler.

24 mayıs 1987 malatyaspor beşiktaş maçı

gidiyorum bu
ezeli rekabet, spor etiği, şampiyonluk yarışı gibi deyimlerin "top yuvarlaktır. (vurgula: aymar) pardon tofaş marka araba dört köşe" isimli reklam mottosuna meze edildiği doksan dakikalık efkâr sofrası.

1986-1987 sezonu, milos milutinoviç yönetimindeki beşiktaş ile jupp derwall'in başında olduğu galatasaray arasında şampiyonluk mücadelesine sahne olur. kalan son üç haftaya kendisini takip eden galatasaray'ın iki puan önünde giren beşiktaş, 24 mayıs'ta o dönem için herhangi bir lig maçı olarak düşünüğümüz yılmaz vural'ın çalıştırdığı malatyaspor deplasmanına çıkacaktır. yalnız maçtan önce malatya'da tuhaf hareketlenmeler vardır. malatyaspor'lu futbolcular oldukça iddialı sözler sarfederler. 23 mayıs gecesi beşiktaş'ın konakladığı otel önünde sabaha kadar davul zurna çalınır. maçın başlama düdüğü ile birlikte herhangi bir iddiası olmayan sarı kırmızılı ekip, lider beşiktaş ile başa baş bir futbol ortaya koyar. her oyuncu gerçekten çok hırslı, iştahlı ve arzulu oynamaktadır ki dakikalar 74'ü gösterdiğinde malatyaspor, (vurgula: oktay çevik)'in kaydettiği golle 1-0 öne geçer. beraberliği yakalamak için çok bastırır beşiktaş. öyle ki maçın bitimine üç dakika kala feyyaz uçar'ın kaleciyi de çalımladıktan sonra boş kaleye gönderdiği topu, malatyaspor'lu defans oyuncusu (vurgula: bünyamin süral ) can havliyle - yamulmuyorsam kale direğine çarparak kendisini sakatlar- çizgiden çıkarır. ve beşiktaş maçtan mağlup ayrılır. o haftayı galip kapatan galatasaray ile puanlar eşitlenir. ancak averajla yine de beşiktaş, liderliğini sürdürür.

maç sonrası, malatyaspor'lu oyunculara galatasaray'lı yönetici ergun gürsoy tarafından yüklü miktarda para gönderildiği ve yine kadroda olsun olmasın her malatyaspor'lu futbolcuya (vurgula: doğan) marka otomobil parası verildiği söylentileri ayyuka çıkar. tuhaftır ki ne malatyaspor ne de galatasaray cephesinden en ufak bir yalanlama gelmemektedir.

bir hafta sonra istanbul'da denizlispor maçına çıkar beşiktaş. ali gültiken, attığı gol ile 1-0 öne geçirir siyah beyazlıları. dakikalar 86'yı gösterdiğinde serbest vuruş kazanan denizlispor'da mesut bakkal'ın[ybkz]swh[/ybkz] dokunduğu topu (vurgula: erol tolga ) sert ve düzgün bir vuruşla filelere gönderir. maç berabere biter. küçükten büyüğe tüm beşiktaşlılar ağlamaktadır. maçların sahada kazanılıp kaybedildiğine inanan bir tabiata sahip oldukları için bahtsızlıklarına lanet ederler. aynı hafta sahadan galibiyetle ayrılan galatasaray, son haftaya beşiktaş'ın bir puan önünde lider olarak girer. son maçlarını iki takımın da kazanmasıyla sarı kırmızılılar 14 yıl aradan sonra şampiyonluklarını ilan eder.

yıllar yıllar sonra "yasemin'in penceresi sendromu" na yakalanan futbolcular hem dile hem aşka gelir. malatyaspor'lu oyuncular telegol programına telefonla bağlanıp beşiktaş'ı yenmeleri karşılığında galatasaray'dan adam başına o zamanın parasıyla 2,5 milyon lira aldıklarını itiraf ederler. o gün maçta forma giyen/giymeyen her oyuncu bu miktarı almıştır. hatta malatyaspor'lu futbolcuların (vurgula: jupp derwall)'in almanya'dan özel olarak getirttiği doping iğneleri ile maça çıktıkları anlaşılır.

daha güzel bir anektod verelim mi felaket arkadaşlarım? sıkı durun öyleyse.

1986-1987 sezonunda futbol federasyonu başkanı, galatasaray başkanlığı da yapmış (vurgula: ali uras ) olmasın mı? ayyy inanmıyorummmm.

durun bakalım yahu daha bitmedi. hani malatyaspor ile oynan maçtan sonraki hafta, istanbul'daki denizlispor maçında beraberlik golünü kaydeden (vurgula: erol tolga ) vardı ya. hah bakın 22 yıl sonra ne demiş: "(vurgula: maçtan sonra soyunma odasına indiğimizde bir yerlerden para geldi. yöneticiler de bize dağıttı. o yıllarda çok yapılan bir şeydi. kaynağı açıklanmamıştı.)"

yaa işte böyle sevgili romalılar. galatasaray 14 yıl aradan sonra bu şekilde şampiyonluğu elde eder. 14 yıl aradan sonra başka bir şampiyonluğu kazanış şekli için (bkz: 13 haziran 1982 eskişehirspor beşiktaş maçı).

şimdi bu şanlı mazinin taraftarları, (vurgula: tt arena)'da beşiktaş'ın oynamaması için seferberlik ilân etmişler. sevsinler. eğer beşiktaş yöneticleri hemen her fırsatta dillerinden düşürmedikleri (vurgula: süleyman seba geleneği)'ne zerre kadar sadıksalar kollarını kesip yerler de, kasaba minnet etmezler. ve merak buyurmayınız sevgili gassaraylılar, şu takıma yaptığınız sinsilikler öylesine hafızlarda yer etti ki, midemizin bulantısını maç yaptığınız stad bile gideremez.

her baharın çiçeği değiliz, olur olmaz açıp elaleme sunulan.

edit: değinmeyi unutmuşum. o maçta topu çizgiden çeviren bünyamin süral bir sonraki sezon beşiktaş'a transfer edilmiştir. bu da herhalde bize özgü bir acaiplik olsa gerek.

ismet badem

gidiyorum bu
70'li yılların ortasında bir dönem küçük takım(?)[ybkz]swh[/ybkz] forması da giymiş eski basketbol oyuncusu, kendisi gibi yetenekleri kısıtlı eski bir basketbolcu olan (b: burçin badem)'in babası. oyunculuk döneminde bir necati güler, bir (vurgula: kemal erdenay), bir fehmi sadıkoğlu kadar iz bırakmasa da basketbol yorumculuğu ile geniş kitlelere kendisini tanıtmıştır. yüzeysel yorumlar, derinlikten yoksun analizler yazılarında/söylemlerinde sıkça yer kaplamış olup, kırmış olduğu potlar tıpkı sonuncusu gibi zaman zaman kendisini zor durumda bırakmıştır.

sanki bir kenara çekilmenin vakti geldi gibi abi. ne kadar art niyet gözetmesen de farkında olmadan yaralayıcı olabiliyorsun. (vurgula: fanatik basket) ile bu ülkenin en ücra köşelerine kadar basketbolu götürdüğün yılların hatrına artık evinden takip et şu maçları. ne sen üzül ne biz üzülelim.

beşiktaş varsa kombine yok

gidiyorum bu
"sosyal medya üzerinden mekansal iktidarcılık oynayalım abiler"in futbol stadyumu desenli cevap kağıdına işaretlendiği çoktan seçmeli akıl tutulması. kulüp binalarının önüne birer adet koyu yazan yumuşak uçlu kalem ve iz bırakmayan kaliteli silgi bıraktıkları takdirde eylemsel bazda da altı doldurulacak zihin açıcı bir kampanya haline dönüştürülebilir pekalâ.

"sivil toplum", "baskı grubu" gibi olguları, (b: tt arena)'nın geçici olarak başka bir takım ile paylaşılması söz konusu olunca fiiliyata geçiren monsieur ve mademoisel bireylerin kapıldıkları irtifa heybeti zaman zaman bu tip kompleksler yaratıyor demek ki. öyle ya o taraftar ki (b: olimpiyat stadı)'na olan mahkûmiyetlerini bir bastille hapishanesi tadında yaşayarak şanlı bir ayaklanmanın lokomotifi olmuş, şu anda bulundukları stadyumu tırnakları ile kazarak elde etmiştir.

hülasa (b: beşiktaş)'ın olası yeni stad inşası sırasında maçlarını alternatif başka bir sahada oynaması herhangi bir şey kaybettirmez. ancak (b: galatasaray) ile oynanacak maçlardan ilkinin (b: malatya inönü stadı)'nda diğerinin ise (b: ankara 19 mayıs stadı)'nda oynanması; ayrıca birer kereye mahsus vahap beyaz ve ahmet çakar'dan bu maçları yönetmesi de iki taraf adına da manidar olacaktır.

neden (b: malatya) ve (b: ankara) mı? ayrıntılar gece bülteninde.

boston garden

gidiyorum bu
1928-1995 yılları arasında boston celtics'e ev sahipliği yapmış spor salonu. beyaz parkeleri ve yeşil boyalı alanı ile özgün bir görünüme sahip olmasının yanında; bill russell, john havlicek, larry bird, robert parish, kevin mchale, danny ainge, dennis johnson, len bias, (vurgula: reggie lewis), dino radja gibi isimleri bağrında dolaştırmıştır. 1997 yılında yıkılıp, yerine td garden inşa edilmiştir.

entarisi ala benziyor

gidiyorum bu
melihat gülses, volkan konak, candan erçetin gibi isimlerden sıkça dinlediğimiz hareketli bir halk türküsü. rivayet odur ki, (vurgula: osmanlı devleti)'nin (vurgula: ingilizler)'e sipariş ettiği (vurgula: reşadiye zırhlısı ) için düzenlenen tören esnasında (vurgula: britanya krallığı)'nın marşı okunur. sıra osmanlı heyetine geldiğinde ufak bir sorun vardır. zira imparatorluğun çok çeşitli etnik unsurları bünyesinde barındırması nedeniyle herhangi bir ulusal marşı olması söz konusu değildir. o sırada heyetten birisi arkadaşlarına dönerek, bu türküyü bilip bilmediklerini sorar. olumlu yanıt alır almaz hep bir ağızdan marş niyetine söylemeye başlarlar. ingiliz donanması da esas duruşta dinler. olası bir küçük çaplı diplomatik krizin bu şekilde önüne geçilmiştir.

anne replikleri

gidiyorum bu
sağlık sektöründe yer yer soru cümlesi olarak kendisini gösteren söz öbekleri. bu satırların yazarı fi tarihinde bir bağırsak operasyonu geçirir. bir gece tuvalate kalktığında, çıkışta annesini ayakta beklerken görür ve olaylar gelişir.

- kabız mısın?
- hayır anne.
- ishal misin?
- ........

bu toprağın sesi

gidiyorum bu
80'li yıllarda trt ekranlarında çiftçiyi bilinçlendirmek ve gelişmiş tarım teknolojileri ışığında kırsal üretimi yeniden dizayn etmek amacıyla (b: tarım ve köy işleri bakanlığı)'nın teşvikiyle salı/perşembe günleri öğleden sonraları yayınlanan program. aynı zamanda program içinde (b: kanber ağa)[ybkz]swh[/ybkz] ile (b: satılmış)[ybkz]swh[/ybkz] karakterlerinin karşılıklı diyaloglarından oluşan dizimsi skeçlere yer verilmesiyle (b: ankara devlet tiyatrosu ) oyuncularını ekran başından izleme şansını yakalamışızdır.

12 nisan 2012 anadolu efes beşiktaş milangaz maçı

gidiyorum bu
hem anadolu efes ile hem de -normal sezonu üstünde bitirilmesi şartıyla- fenerbahçe ülker ile gerçekleşecek muhtemel eşlemelerde saha avantajının kazanıldığı önemli bir galibiyetle neticelenen maçtır. ersin dağlı'nın double double'ı (20 s 11 rb) dikkat çekmekle birlikte, beşiktaş'ın, kadro zaafiyetini teknik kadro - taraftar desteği - yabancı oyuncuların üst düzey performası eşliğinde ortadan kaldırmaya çalıştığı gözükmektedir. ilk beş oyuncularının oldukça fazla süreler alarak oynaması (b: beşiktaş)'ı, şampiyonluk yolundaki rakipleriyle oynadıkları maçların bilhassa son periyodlarında sıkıntıya sokacaktır. zira bu maçın son çeyreğinde anadolu efes geriden gelip öne geçmiştir. fakat (b: beşiktaş)'ın buna önemli isimleriyle çabuk reaksiyon göstermesi, maçı getirmiştir diyebiliriz. şampiyonluk yolunda oyananacak play off mücadelelerinde bu tip karşı cevaplar ergin ataman ve talebelerinin[ybkz]swh[/ybkz] iddiasını sürdürebilmesi açısından elzemdir.

berabersiniz

gidiyorum bu
halı saha maçlarında takımlardan birisinin ani bir kontraatakla diğerini eksik yakaladığı ve karşı takımın son defans oyuncusu da ekarte edilip kaleci ile karşı karşıya kalındıktan sonra heyecanlanıp ne yapacağını bilemeyen genç hücum oyuncularına, takımın en yaşlı oyuncusunun sakinleştirmek amaçlı, aynı zamanda babacan bir eda ile sarfettiği uyarı cümlesi.

açılımı "oğlum saçma sapan bir şey yapmayın bir siz kaldınız bir de kaleci. soğuk kanlı olun." şeklinde özetlenebilecek bu sözcük genelde takımın kır saçlı, belirgin göbekli, muhtemelen gençliğinde oynadığı amatör takımın formasını her halı saha maçında üstüne geçiren, çok yüksek ihtimalle de karayollarından[ybkz]swh[/ybkz] emekli ağabeyi tarafından söylenir. buradaki püf noktası, "berabersiniz" derken ses tonunu ayarlayabilmektir. şefkat barındıran bir şekilde söyleyemezseniz, gençlerin eli ayağı iyice birbirine dolaşır. bu işin uzmanları, söz konusu atak golle sonuçlandıktan sonra aynı gençlere özgüven aşılama amacıyla oldukça sakin bir şekilde "işte bu ya" kalıbını da kullanır.

ama unutmayın, "berabersiniz" sözcüğü genç oyuncularınızı rahatlatma, sakinleştirme amaçlıdır. söylerken önce sizin sakin olmanız gerekir. yani "berabersiniz" dediğiniz anda sizi izleyen seyirciler "vay be adama bak otto von bismarck'tan üç gün önce doğmuş" ya da "helal olsun. sanki zekai tunca söylüyor" cümlesini tereddütsüz kurmalıdır.

bunları yapabilen yaşlı ustalara bin mülk-ü acem fedadır halı saha maçı organizasyonlarında.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol