confessions

gidiyorum bu

3. nesil Moderatör - - Moderatör -

  1. toplam entry 34152
  2. takipçi 3
  3. puan 665737

7 ekim 2012 adana demirspor adanaspor maçı

gidiyorum bu
demirspor'un mevcut yerleşik yapısal problemlerinin aşılması adına bir milât sayılamayacak; ancak kazanılması durumunda hiç değilse moral motivasyon açısından taraftarın tebessümüne yol açabilecek karşılaşmadır.

demirspor için bu maçın havası, önemi, hazırlanışı mutlaka farklı olacaktır ve olmalıdır. hâliyle turuncuların bu aralar göğüs kafeslerini fazlaca şişirerek gezmelerini çok önermiyorum. nesfesinizi bırakın, mazallah fıtık olursunuz. ayrıca korkmayın, bizik. [ybkz]swh[/ybkz]

çarşı

gidiyorum bu
yeni kapitalizm kültürünün kara kartal çarşı ve siyah beyaz çarşı ikilemeleri üzerinden yanağına iki adet buse kondurduğu caf caflı oluşum. eski/kadîm dünyanın temel özelliklerinden birisi de bir takım sosyal birliklerin oluşumunda aidiyet kavramının yerleşik olmasıdır. gönüllülüğe ve içselleştirmeye dayanan aidiyet olgusu, ilgili sosyal kümelenmeyi oluşturan insanların ayrıca bir kimlik ihtiyacı içerisine girmelerinin de önüne geçmiştir.

1980'li yıllarda çekirdeğini beşiktaş çarşısı esnafının oluşturduğu "çarşı" da kendi tarihselliği ile beslenen -ki buna sadece takım olarak beşiktaş'ın değil aynı zaman da bir semt olarak beşiktaş'ın geçmişini de göz önünde bulundurmak gerekir- gönüllülük esasına dayalı bir sosyal örgütlenme olmuştur.

buna mukabîl modernite ile birlikte insanlar aidiyet kültüründen sıyırılıp aynı zamanda birer "kimlik" kazanmakla kalmamış; elde ettikleri kimlik "tribün abisi", "amigo", "reis", "başkan" gibi sıfatlamalarla popüler olandan politik olana kadar uzanan kültür yelpazesinde kendisine yer bulmuştur. fakat modern dünya yeni kapitalizm marifetiyle bir şey daha yapmış; elde edilen kimliklerin endüstrileşmesinin önünü açmıştır.

Bu minvalde 80'lerin ortalarında kendisini çarşı grubu'na "ait" olarak niteleyen insanların beşiktaş çarşısı'nın neresinde esnaflık yaptığı, hangi işle uğraştığı gibi bilgiler üzerinden sağlaması yapılırdı. bugün ise çarşı grubu bünyesinde bireysel kimliklerinizi göstermeniz için önceleri yol üstünde tezgâhlardan, artık herhangi bir kartal yuvası'na gidip örneğin 20 tl'ye edinebileceğiniz bir polar almanız yeterli.

nasıl ki 70'li yıllarda marksist olduğunuzu söylediğinizde yaptığınız okumalardan ve ortaya koyduğunuz çözümlemelerden kapı açılırken; şimdilerde beyoğlu'ndan 10 liraya satın alacağınız bir che guevara tişörtü giymenizin yeterli olacağı gibi.

ha yarın öbür gün kapalı tribünde "sol" hassasiyetler üzerinden gündeme dair hoş pankartlar açılır mı? neden açılmasın?

yoksa aranızda ülker çikolatalı gofret sevmeyen yok mu?

neşet ertaş

gidiyorum bu
çok değil birkaç gün önce demirspor ile ilgili sözlüğe bir şeyler yazmak istediğimde kendisine atıfta bulunarak "şu sıralar destursuz bağına giremediğimiz takımdır" diye tanım cümlesi yazdığım bu toprakların tam karşılığı. uzunca bir yazıdan sonra yanlışlıkla pencereyi kapadığım için yazı uçup gitti. sadece yazı mı? bir neşet ertaş geldi geçti bu kâinattan.

biraz yorgunluk, bir miktar meşguliyet ardından eve gelip kendimi koltuğa bıraktığımda birden kulağım açık bıraktığım televizyonda kendi sesinden yayınlanan "yalan dünya" türküsüne odaklandı. yüzümü televizyona dönmek istemedim. bir-iki hafta evvel kanser tedavisi nedeniyle yoğun bakımda olduğunu bildiğimden durumu tahmin etmek güç olmadı. yavaş yavaş ekrana doğruldum yarı uykulu surat ifademle. sonrası malûm.

"gönül" sözcüğünü telaffuz edişi ile "goğnümüzü" delen adam. bu coğrafyanın insanlarını senin kadar birbirine yapıştıran bir tutkal bilmiyorum. bundan sonra da bilemeyeceğim.

"ben sizin hayranınızım" diye yanına gelen bir dinleyicine "gariplerin hayranı olmaz dostu olur" deyişin kadar büyümedik hiçbirimiz. artık tamamen kırlaştı "şirin kırşehir"in, tüm anadolu'nun saçı sakalı.

cenazen üzerinden manevi rant devşirmeye yeltenenler midemizi naaşından önce kaldırdı. hakkını helâl et.


"bin dokuz yüz otuz sekiz cihana kırşehir'in kırtılar köyünde geldin" dediler
"babana muharrem, anana döne dediysen atayı bildin" dediler

dizinde sızıydı anamın derdi tokacı saz yaptı elime verdi
yeni bitirmiştim üç ile dördü "baban gibi sazcı oldun" dediler

o zaman babamdan öğrendim sazı, engin gönül ile hakk'a niyazı
o yaşımda yaktı bir ahu gözlü, "mecnun gibi çölde kaldın" dediler

zalim kader devranını dönderdi, tuttu bizi çiçeklidağı'nın ibikli köyüne gönderdi
parmağıma ziller taktı dönderdi, oynadım meydanda "köçek" dediler

anam döne ibikli köyünde ölünce, beş tane öksüz yetim kalınca
beşimiz de hep perişan olunca babamgile "buradan göçek" dediler

yürüdü göçümüz çiçekdağı'nın kesek köyüne doğru, bu hâli görenin yanıyor bağrı
üç aylık çocuğun çekilmez kahrı, "bunlara bir ana bulun" dediler

elimizinen yozgat'ın kırksoku köyüne vardık, "bize ana yok mu?" diye sorduk
adı arzu derler bir ana bulduk, "işte bu anadır buldun" dediler

en küçük kardeşi kaybeyledik, onun için gizlice ağladık
üstelik babamı asker eyledik, "yine öksüz yetim kaldın" dediler

yarin aşkı ile döndüm şaşkına, her zaman içerim yarin aşkına
canan acımaz mı garip dostuna, "bunu da içeriye at" dediler

fenerbahçe taraftarı

gidiyorum bu
24 eylül 2012 fenerbahçe trabzonspor maçı sonrası mikrofonlara "aykut kocaman'ın bu rahatlığını tebrik ediyorum yaneeee" diyen kadın taraftarları da kapsamaktadır. eyvah bir tanesi de "aykut bizim kökenimiz" dedi. sembol oyuncumuz filan demek istedi zaar.

23 eylül 2012 beşiktaş cska moskova maçı

gidiyorum bu
beko cup 2012 basketbol turnuvası'nın final maçı olup; saat 17.00'de ntvspor ve sports tv'den canlı olarak yayınlanacaktır. yine de ntvspor için kesin konuşmayalım. aynı saatte cabo verde - mozambik afrika uluslar kupası buz hokeyi final maçı benzeri bir karşılaşma olabilir. en garantisi sports tv gibi gözüküyor.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol