erman kunter'in cholet basket takımından talebesi olan ve bu sezon caja laboral forması giyen 1.94 boyunda ve 1987 doğumlu fransız shooting guard.
caja laboral forması giyen 27 yaşında ve 2.10 boyundaki polonyalı pota altı oyuncusu. profesyonel kariyerine real madrid'te başladı. daha sonra ise her kendini bir nebze olsun sivrilten avrupa kökenli pivot gibi nba kapıları kendisine de açıldı. knicks ve hornets deneyimlerinden sonra maccabi'ye trasnfer olsa da asıl önemli başarılarını rusya'da yaşadı. unics kazan formasıyla 2011 yılında eurocup'ı kaldırdıktan sonra caja laboral'e geçti. avrupa şampiyonalarında da polonya milli takımında (vurgula: marcin gortat ) ile birlikte boyalı alanı domine ederek hayatını kazanmaktadır.
olympiacos forması giyen 27 yaşında ve 1.90 boyundaki abd'li point guard. 5 yıl süren nba macerasından sonra 2011 yılında, o sene fenerbahçe ülker'e transfer olan curtis jerrells'ın yerine partizan'a alındı. 2012 ocak ayından bu yana yunan ekibinde mücadele ediyor.
olympiacos'un bu sezon lietuvos rytas'tan transfer ettiği 1.93 boyunda ve 24 taşındaki litvanyalı shooting guard. rytas'ı rimas kurtinaitis'in çalıştırdığı dönemlerde 2009 yılında eurocup kazanan ekipte yer almıştır. bu sene euroleague'te şu ana kadar olympiacos'un kendisinden beklentilerini karşıladığı söylenemez.
olympiacos'un, takımdan ayrılan joey dorsey yerine transfer ettiği 29 yaşında ve 2.06 boyundaki power forward. nba'de dallas'tan indiana'ya, los angeles'tan atlanta'ya kadar daha ismini saymadığım pek çok takım gezmişliği vardır. çin ve porto riko maceralarının ardından şimdi de kırmızılılar için ter dökmektedir.
olympiacos forması giyen 22 yaşında ve 2.03 boyundaki yunan basketbolunun önemli genç yıldızlarından olan small forward. 2012 final four'unda dusan ivkovic yönetimindeki pire ekibinin şampiyonluğa uzanmasında çok önemli bir payı vardır. bir beyaz oyuncu için oldukça atlet olmakla birlikte şut özelliği de ortalamanın üzerindedir. 2012 nba draftinde new york knicks tarafından 48. sırada seçilmesine rağmen, kariyerini avrupa'da sürdürmeye devam etmektedir.
olympiacos forması giymekte olan 2.10 boyunda ve 30 yaşındaki makedonyalı pivot. eurobasket 2011'de bo mccalebb ve vlado ilievski ile birlikte makedon milli takımını sürükleyen üç isimden birisi olmuştur. içerden olduğu kadar, üç sayı çizgisinin gerisinden de skor elde edebiliyor oluşu onu muadillerine göre bir adım öne çıkarıyor.
montepaschi siena'nın iki sene evvel virtus bologna'dan transfer ettiği 1.95 boyunda ve 29 yaşındaki abd'li forward. takımın önemli dişlilerinden. akmasa da damlıyor.
montepaschi siena'da forma giyen 30 yaşında ve 2.01 boyundaki estonyalı power forward. maçların krtik anlarında tutturduğu yüksek üç sayı isabeti yüzdesi ile dikkat çekiyor.
saat 15.30'da süleyman seba spor salonu'nda oynanacak olan tekerlekli sandalye basketbol 5. hafta karşılaşması.
saat 14.00'te akatlar spor salonu'nda oynanacak olan türkiye kadın basketbol ligi 12. hafta karşılaşması.
27 aralık 2012 beşiktaş khimki maçı öncesi damir markota'nın doğum gününde bir araya gelmişlerdir.
http://tinyurl.com/c7eb9dy
http://tinyurl.com/c7eb9dy
yeni takımı kızılyıldız olan fransız oyuncu.
türkiye saati ile 18.00'de başlayacak ve ntvspor'dan canlı yayınlanacak olan euroleague top 16 e grubu karşılaşmasıdır.
türkiye saati ile 21.45'te başlayacak ve ntvspor'dan naklen yayınlanacak olan euroleague top 16 f grubu karşılaşmasıdır.
fenerbahçe'nin 83-67 kazandığı karşılaşmadır.
erman kunter ve talebelerinin kazanarak top 16 için de camiaya esaslı bir mesaj vermelerini ümit ettiğim maçtır. hemen sonda söyleyeceğimizi başta söyleyelim bc khimki öyle hello cello bir takım değil. litvanya basketbolu'nun yetiştirdiği en önemli kısa oyunculardan olan rimas kurtinaitis yönetiminde normal sezonda bulundukları grupta sessiz sedasız çok iyi işler çıkardılar.
aslında beşiktaş rus ekibiyle ilk kez karşılaşmıyor. dört yıl kadar önce cola turka sponsorluğunda ve murat didin'in koçluğunda eurocup'ta kendileri ile aynı gruba düşmüştük. tabii ismini ilk duyduğumuzda "bunlar khimki abi yeaaa eheheh" tarzı yavan espirilerde gecikmesek de adamların o sene rusya'da cska moskova hakimiyetini yıkmak adına büyük bir yatırımla yola çıktığını öğrendiğimizde renk benz atmamız çok da uzun sürmedi. hele ki koçluğa sergio scariolo'yu, oyuncu olarak da nba'den carlos delfino ve jorge garbajosa'yı transfer ettiklerini görünce kekelemeye başladık. istanbul'da kendilerini daha bir zorlasak da iki maçta da mağlup olduk.
o günden bugüne şartlar değişti mi? eh biraz. bir kere khimki iyi bir koça ve önemli oyunculara sahip ama o yıllardaki kadar büyük paralar harcamıyorlar. deplasmanda çok da parlak istatistiklere sahip değiller. gruplarında panathinaikos dışında tüm takımlara deplasmanda mağlup olmuşlar. yalnız yine bu durum yanıltmasın örneğin fenerbahçe ülker deplasmanında dördüncü çeyreğe kadar sarı lacivertlileri oldukça zorladılar. zoran planinic gibi avrupa basketbolunda bilhassa ispanya özelinde çok önemli işler çıkarmış bir oyun kurucunun saha içi direksiyonda bulunduğunu unutmamak gerekir. kendisine kresimir loncar, vitaly fridzon ve sergey monya gibi ün yapmış, tecrübeli isimler eşlik ediyor. abd'li paul davis pota altındaki bir başka önemli silahları.
bize göre bayağı uzun bir takım. 2.05'in üzerinde tam altı oyuncuları var. yani ribaundlara oldukça dikkat etmemiz gerekiyor. özellikle hücum ribaundu vermemek adına kısalarımızın da boyalı alana geçerek bu mücadeleye katılmaları gerekecek. bizim maçın son anına kadar oyun disiplininden kopmadan oynamamız çok önemli. yenildiğimiz karşılaşmaların hiçbirisinde oyunu son dakikalara kadar taşıyamamışız. geri düştüğümüzde maçtan çok çabuk kopuyoruz. tribünler de bu kopuşa çanak tutuyorlar ne yazık ki.
patrick christopher değişik bir adam. maça iyi başlarsa devamını getiriyor. ancak baştan şutları girmezse önce kendisine sonra oyuna küsüyor ve felaket yüzdelerle karşılaşmayı tamamlıyor. kendi şutunu yaratabilen bir adam değil. o yüzden sizin ona şut atabileceği pozisyonu yaratmanız lâzım. bunu yapacak olan da tutku açık. ne yazık ki sakat. curtis jerrells iki ucu keskin bıçak. maçın sizin lehinize alıp götürebilir de saçma sapan hareketlerle karşı tarafa verebilir de. bariz bir kontrol problemi yaşamasa sanırım kendisini cska moskova, barcelona regal seviyesindeki takımlarda izleyebilirdik.
asıl beni düşündüren yerli oyuncuların performansının ne olacağı noktasında somutlaşıyor. ne serhat çetin, ne cevher özer, ne de can akın işler sıkıştığında inisiyatif alan oyuncular değiller. attıkları zaman kendilerine güvenleri geliyor. ancak baştan iki üç atış kaçırırlarsa potaya bakmaya korkuyorlar. biraz muratcan güler'i bu ekibin dışında tutuyorum.
özetle boyalı alanda damir markota, gasper vidmar ve randal falker'ın khimki uzunlarına karşı vereceği mücadele; dışarına ise curtis jerrells, patrick christopher ve daniel ewing'in işin özellikle hücum kısmında ortaya koyacakları performans maçın da gidişatını belirleyecek. ve her ne olursa olsun iyi başlamamız çok önemli. baştan 0-6, 0-8 gibi serilere yakalandığımızda çabuk toparlayabilen bir takım değiliz çünkü.
dün öğrendiğim kadarıyla maç için satılan bilet sayısı 1000'i bulmamış daha. bugün akşama kadar umuyorum ciddi bir hareketlenme olur. yoksa 1 sene eve kapanıp en ufak bir mağlubiyette "geçen seneki şampiyon kadroyu dağıttılar yeaa" diyenin otomatik olarak ağzına ağzına vuracak bir cihaz üzerinde çalışacağım.
remzin kara kartallar gibi manileri yen aş; lâyıktır bu vasıflar sana ey şanlı beşiktaş.
aslında beşiktaş rus ekibiyle ilk kez karşılaşmıyor. dört yıl kadar önce cola turka sponsorluğunda ve murat didin'in koçluğunda eurocup'ta kendileri ile aynı gruba düşmüştük. tabii ismini ilk duyduğumuzda "bunlar khimki abi yeaaa eheheh" tarzı yavan espirilerde gecikmesek de adamların o sene rusya'da cska moskova hakimiyetini yıkmak adına büyük bir yatırımla yola çıktığını öğrendiğimizde renk benz atmamız çok da uzun sürmedi. hele ki koçluğa sergio scariolo'yu, oyuncu olarak da nba'den carlos delfino ve jorge garbajosa'yı transfer ettiklerini görünce kekelemeye başladık. istanbul'da kendilerini daha bir zorlasak da iki maçta da mağlup olduk.
o günden bugüne şartlar değişti mi? eh biraz. bir kere khimki iyi bir koça ve önemli oyunculara sahip ama o yıllardaki kadar büyük paralar harcamıyorlar. deplasmanda çok da parlak istatistiklere sahip değiller. gruplarında panathinaikos dışında tüm takımlara deplasmanda mağlup olmuşlar. yalnız yine bu durum yanıltmasın örneğin fenerbahçe ülker deplasmanında dördüncü çeyreğe kadar sarı lacivertlileri oldukça zorladılar. zoran planinic gibi avrupa basketbolunda bilhassa ispanya özelinde çok önemli işler çıkarmış bir oyun kurucunun saha içi direksiyonda bulunduğunu unutmamak gerekir. kendisine kresimir loncar, vitaly fridzon ve sergey monya gibi ün yapmış, tecrübeli isimler eşlik ediyor. abd'li paul davis pota altındaki bir başka önemli silahları.
bize göre bayağı uzun bir takım. 2.05'in üzerinde tam altı oyuncuları var. yani ribaundlara oldukça dikkat etmemiz gerekiyor. özellikle hücum ribaundu vermemek adına kısalarımızın da boyalı alana geçerek bu mücadeleye katılmaları gerekecek. bizim maçın son anına kadar oyun disiplininden kopmadan oynamamız çok önemli. yenildiğimiz karşılaşmaların hiçbirisinde oyunu son dakikalara kadar taşıyamamışız. geri düştüğümüzde maçtan çok çabuk kopuyoruz. tribünler de bu kopuşa çanak tutuyorlar ne yazık ki.
patrick christopher değişik bir adam. maça iyi başlarsa devamını getiriyor. ancak baştan şutları girmezse önce kendisine sonra oyuna küsüyor ve felaket yüzdelerle karşılaşmayı tamamlıyor. kendi şutunu yaratabilen bir adam değil. o yüzden sizin ona şut atabileceği pozisyonu yaratmanız lâzım. bunu yapacak olan da tutku açık. ne yazık ki sakat. curtis jerrells iki ucu keskin bıçak. maçın sizin lehinize alıp götürebilir de saçma sapan hareketlerle karşı tarafa verebilir de. bariz bir kontrol problemi yaşamasa sanırım kendisini cska moskova, barcelona regal seviyesindeki takımlarda izleyebilirdik.
asıl beni düşündüren yerli oyuncuların performansının ne olacağı noktasında somutlaşıyor. ne serhat çetin, ne cevher özer, ne de can akın işler sıkıştığında inisiyatif alan oyuncular değiller. attıkları zaman kendilerine güvenleri geliyor. ancak baştan iki üç atış kaçırırlarsa potaya bakmaya korkuyorlar. biraz muratcan güler'i bu ekibin dışında tutuyorum.
özetle boyalı alanda damir markota, gasper vidmar ve randal falker'ın khimki uzunlarına karşı vereceği mücadele; dışarına ise curtis jerrells, patrick christopher ve daniel ewing'in işin özellikle hücum kısmında ortaya koyacakları performans maçın da gidişatını belirleyecek. ve her ne olursa olsun iyi başlamamız çok önemli. baştan 0-6, 0-8 gibi serilere yakalandığımızda çabuk toparlayabilen bir takım değiliz çünkü.
dün öğrendiğim kadarıyla maç için satılan bilet sayısı 1000'i bulmamış daha. bugün akşama kadar umuyorum ciddi bir hareketlenme olur. yoksa 1 sene eve kapanıp en ufak bir mağlubiyette "geçen seneki şampiyon kadroyu dağıttılar yeaa" diyenin otomatik olarak ağzına ağzına vuracak bir cihaz üzerinde çalışacağım.
remzin kara kartallar gibi manileri yen aş; lâyıktır bu vasıflar sana ey şanlı beşiktaş.
yunanistan milli takımı ile iki yıllık sözleşme imzalamıştır. eurobasket 2013 gerçekten renkli geçecek.
95-60 kaybettiğimiz maçtır. özge kavurmacıoğlu 16 sayı 9 ribaund, milica jovanovic 19 sayı 8 ribaund ile karşılaşmayı tamamlamıştır. bu sonuçla beşiktaş kadın basketbol takımı 11. haftada 11. mağlubiyetini alarak lig sonunculuğunu sürdürmüştür.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?