confessions

gidiyorum bu

3. nesil Moderatör - - Moderatör -

  1. toplam entry 39537
  2. takipçi 3
  3. puan 764344

euroleague i bize verin

gidiyorum bu
yine de galatasaraylı resmi ağızlardan doğrulatmakta fayda var dediğim milliyet gazetesi spor servisi yaygısı. doğrulandığı takdirde elbette ali sami yen stadı kullanılmaya başlanana kadar sarı kırmızılıların maçlarını galatasaray lisesi'nin bahçesinde mi oynadığını sormak gerekebilir. bunu bir alacak - verecek meselesi hâline dönüştüreceksek kimin zararlı çıkacağı ortadadır. ben "öğrenildi", "belirtildi" gibi ifadelere dayanarak böyle bir talebin gerçekleşeceğine pek ihtimal vermiyorum.

haberi yapan gazete, bağlı olduğu grup ve basketbol şubesinde son yaşananlar üzerinden bir okuma yapmak daha sağlıklı olacak gibi duruyor.

yalnız daha enteresanı, "bu öneriye nasıl yaklaşacağı merak konusu olan beşiktaş'ta.." diye giden cümle. gerçekten merak eden var mı?[ybkz]swh[/ybkz]

erman kunter

gidiyorum bu
15 yıl aradan sonra bizleri yeniden selamlamış koç gibi beşiktaşlı.[ybkz]swh[/ybkz] twitter sayfasından gönlü olanın bu işi altı saatte bitireceği noktasında yaptığı açıklama manidar ve bilhassa kendisi açısından artı motive edici bir faktör. mesut urgancılar'ın erman kunter ile yaptığı görüşmede sponsor konusunun hiç konuşulmamış olması aslında kunter'in kısa bir özetidir. hep mütevazı ve kısıtlı kadrolara iyi basketbol oynatmasıyla hatırlandı. darüşşafaka, beşiktaş, galatasaray. hep böyleydi. milli takım kariyerine bakın. elinde hangi oyuncular varmış bakın. hangi takımlarla, hangi kadrolara karşı mücadele etmiş bakın. buna rağmen hangi sonuçları elde etmiş bakın. sonra da (bkz: turgay demirel).

yeni bir ekol, yeni bir takım karakteri gelecek kendisiyle birlikte. maç esnasında gömleğinin terinde bizim de boğulacağımız bir adam gelecek. pasaportunda türkiye cumhuriyeti yazmasaydı şu an fransa basketbol milli takımı çalıştıracak olan bir adam gelecek. bu sezon çalıştırdığı takım ile sekizinci sıradan play off'a girmesine rağmen fransa basketbol tarihinde ilk kez normal sezonu birinci bitiren takımı eleyen bir adam gelecek.

hoşgeldin hocam. sen hazırsan biz dünden hazırız. nerede kalmıştık?...

ergin ataman

gidiyorum bu
" ah ergin hocam. kalmalısın biliyorsun. takımın başında olman gerekirken hâlâ milangaz, hâlâ milangaz." dedi taraftar.

detone bir sesle "profesyonellik" dedi ergin ataman.

herkes duydu.[ybkz]swh[/ybkz]

ergin ataman

gidiyorum bu
tercihte bulunma yüklemini milangaz şirketine olan sarsılmaz sadakati üzerinden anlamlandırmış koç. "kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan" diyelim o vakit. geçen senenin temmuz ayında ortada takım namına bir şey yokken yıldırım demirören yönetimine gösterdiği toleransı, şu dönemde fikret orman ve arkadaşlarına göstermemesi taraftar gözünde prestijini sarsmıştır. hem de efes'e gidiş şekli hali hazırda hafızalarda korunuyorken...

yeri gelmişken ben de bir özeleştirimi yapayım. şampiyonluk sonrası takımla ilgili yazdığım yazıda erdoğan demirören'in sorumluluk alarak elini taşın altına soktuğunu söylemiştim. samimi olarak basketbol şubesine yatırım yaptıklarını düşünüyordum. bugün görüyorum ki yanılmışım. artık apaçık ortada ki, demirören şirketler grubunun başat hedefi deron williams üzerinden kendi reklam pastalarını genişletmekten ibaretmiş. ergin ataman'ın "kevin durant'in sözleşmesi elimdeydi." demesiyle taşlar yerine daha da oturmuştur. lokavtın bitmesi sonucu milangaz basketbola yatırım yapan şirket olmak zorunda kalmıştır. şimdi şunu tereddütsüz söylebilirim ki bugün önümüzdeki sezon için nba'de lokavt ilân edilse milangaz yarın sponsorluk için fikret orman'ın kapısını çalar. tabii pek çok şirket de bu teklifle geleceğinden -zira euroleague organizasyonunda nba yıldızlarıyla oynamak çok kârlı bir geri dönüş sağlar- milangaz'ın bu noktada beşiktaş aşkıyla yanıp tutuşmadığını görmek zor olmayacaktır.
gelgelelim ne hawkins'in, ne erceg'in, ne bonsu'nun ne de arroyo'nun maddi geri dönüş anlamında milangaz'ın çıkarlarına hizmet etmesi olanaksızdır. erdoğan demirören de bunun farkında olduğundan beşiktaş'lı olarak değil, iş adamı olarak gayet soğukkanlılıkla bu kararı almıştır. benim de bu işe uyanmam zaman almıştır. balığa götürecek var mı?

şimdi ergin hoca "belirsizlik", "10 gündür bekliyorum", "unics kazan'dan teklif aldım", "galatasaray ciddi yaklaştı" deyip duruyor.

"bana 'bir varmış' de. 'bir varmış bir yokmuş' deme. içime dokunuyor."[ybkz]swh[/ybkz]

yazarların tavsiye ettikleri lezzet durakları

gidiyorum bu
kadıköy[ybkz]swh[/ybkz] - dürümcü emmi (çorba içmek için tavsiye ediyorum. paça ya da mercimek)

osmangazi[ybkz]swh[/ybkz] - küçüksaray pideli köfte

adana - kebapçı şeyhmus

mersin - ciğerci bahattin

gidiyorum bu - kepekli galeta

-----------------------------------------------

tatlı sevenler için çikolata sevdalısı varsa,

kadıköy - baylan pastahanesi (kup griye güzeldir.)

hamur tatlıları içinse,

kızıltoprak, erenköy - hacı hasan oğulları (harem güzeli isimli tatlısı hepsinden ötededir.)

2 ekim 1974 steagul roşu beşiktaş maçı

gidiyorum bu
beyazın yanındaki siyahın kendi cellâdına gülümsediği dört dakika süren tek perdelik drama. başka bir deyişle sonraki nesilleri malmö, valerenga, auxerre travmalarına hazırlayacak küçük çaplı bir ter idmanı.

tüm ince telli saçlar için...

70'li yıllarda Türkiye, karanlıkta göz kırpanların kendilerini farketmenizi beklediği bir dönemdir. televizyon coğrafyadan içeri gireli henüz kısa bir zaman olmuşken annelerin bulaşık detarjanlarının kapaklarıyla yeşil ışığı yakalayıp hesaplı parlak bulaşığa ulaşmaktan daha çetin kaygıları vardır. kentin sosyo-kültürel dönüşüm sürecinde el arabalarından arabesk müzik merhaba derken; yeşilçam'da, yükselen libidolara derman niyetine bir günde çekilen filmler afişleri süslemeye başlar. bakkal necati güven 500.000'inci işçi olarak törenlerle almanya'ya uğurlanır. sarı vita yağı kutuları ufaktan ufaktan çiçek saksısı olarak gecekonduların önlerini şenlendirirken, artan pahalılık ve akaryakıt sıkıntısı "benzin vardı da biz mi içtik?" güzellemesinde resmedilir. her ne kadar ajda pekkan "önünde petrol sonunda petrol" diyerek aydın sorumluluğunu yerine getirse de, 1974'ün sonbaharına gelindiğinde beşiktaşlıların hassasiyet kompoziyonu romanya takımı (vurgula: steagul roşu ) ile gerçekleşen uefa kupası birinci tur eşleşmesinde temize çekilir.

tarihler 1974 yılı eylül ayının 18'ini gösterdiğinde inönü stadı'nda boy verip filizlenir iki takım. ilk yarı golsüz geçilirken ikinci devrede geçen sene temmuz ayında kaybettiğimiz (vurgula: sinan alayoğlu)'nun golüyle öne geçer kara kartallar. sonrasında bursaspor'dan transfer ettiğimiz tezcan ozan farkı ikiye çıkararak adı gibi emin kılar turun artık geçildiğinden her beşiktaş sevdalısını. teknik direktör (vurgula: metin türel ) günde iki paket içtiği sigarayı keyiften üç pakete çıkarır. vedat[ybkz]swh[/ybkz] yine gözleriyle gülmektedir. altın çocuk zekeriya[ybkz]swh[/ybkz] saçlarını deli rüzgâra bırakır. dorde miliç "rehavete kapılmayın ba kızanlar, te bea rövanşı var daha bu işın" şeklinde bir çıkış sergilese de belki de içinden "oldu bu iş ba dorde. bırakasın huysuzluğu" diyordur. sabri dino, ağabeyine[ybkz]swh[/ybkz] bu mutluluğun resmini çizip çizemeyeceğini sormak için telefona sarılır. nasıl kızabilirdik ki onlara. şiiri en çok bağırarak okuyanın aynı zamanda en güzel okuyan olarak kabul gördüğü bir dünyada...

2 ekim 1974'te rövanş maçı gelir çatar. brasov kenti griye bürünmüştür. sahaya sabri, ahmet, niko, lütfü, zekeriya, milic, vedat, kahraman, tuğrul, tezcan ve sinan 11'i ile çıkar ışık bakışlılar. 85 dakika beyaza bürünür beşiktaş. 85 dakika 8 8'lik hareketli çalar orkestra. 85 dakika iki dal filtresiz maltepe sigarası içer metin türel. 85 dakika unutulur tüp gaz kuyrukları. 85 dakikada 85 çiçek dikilir 85 vita yağı kutusuna. 85 dakika babasıyla dans eder kız. kızıyla dans eder baba.

86. dakika'da "onlar hep siyah giyerdi" fısıldamasıyla acı acı gülümser futbol talihi. 1-0 geriye düşer beşiktaş. ilk yarıda sakatlanan miliç'in yerine oyuna giren sanlı topu alıp koşarak santraya diker. henüz ilk şok atlatılamamışken bir dakika sonra skor 2-0'a gelir. sabri duraklar. zekeriya panikler. vedat asabileşir. niko endişelenir. sanlı "hadi" der. "durmayın öyle." iki dakika sürer bu cesaretlendirme. meşin yuvarlak son muhtırasını 89'da verir: 3-0. maç biter, hayat biter, beşiktaş bitmez.

kıssadan hisse: bizi öldürmeyen yenilgi, daha da beşiktaşlaştırır. kızına sarıldı baba. babasına sarıldı kız.

bütün bunları beyaz fanilasını siyah ayakkabı boyasıyla forma yapmaya çalışan bir çocuğa anlattım. tebessümüyle feda etti tüm yenilmişliklerini . sükût hiçbir zaman altın sayılmadı, sözün bir anlamı oldukça.

http://tinyurl.com/bld3q2z

edit: sinan ve tezcan'ın soyadlarında harf sürçmesi olmuş. kıymetli uyarısı için sy3706 arkadaşa teşekkür ederim.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol