confessions

gidiyorum bu

3. nesil Moderatör - - Moderatör -

  1. toplam entry 34145
  2. takipçi 3
  3. puan 665607

telegol

gidiyorum bu
yıldırım demirören effect ile bu akşama oldukça iyi hazırlandıklarını gördüğüm programdır. stüdyonun ön kısmında bir masa, üzerinde çeşit çeşit zerzevat, genişçe bir kâse, bir sürahi su ve rende gördüm sanki. muhtemelen bir skeç filan oynayacaklar.

adolf hitler

gidiyorum bu
napolyon savaşları sonrası viyana kongresi ile vücut bulan metternich sisteminin avrupa için öngördüğü denge ve meşruiyet politikasının fransa'ya karşı göstermiş olduğu anlayışın; birinci genel savaş sonrası versailles antlaşması yoluyla almanya'ya gösterilmemesinin doğal sonucu olan ex-ressam. ikinci genel savaş esnasında bunun bedelini pahalı ödeyen batı, avrupa birliği temelleri atılırken almanya'yı da sistemin içinde dahil ederek olası bir tehlikeyi bertaraf etme yoluna gitmiştir.

hoş, şimdilerde de bu işi üniformaları kuşanıp ve schutzstaffel pışpışlayarak değil de; (b: geert wilders), (b: marine le pen), (b: heinz-christian strache ) gibi takım elbise veya tayyör giyip, lumpen taşeronlar kullanarak götürmeye kalkanlar el arabalarıyla amsterdam, paris ve viyana sokaklarını "yağ satarımmm bal satarımmm ustam öldüüü ben satarımmmm" diyerek arşınlamaktadırlar.

boston celtics

gidiyorum bu
dün oynanan ilk maçta play-off birinci turunda eşleştiği (b: atlanta hawks)'a deplasmanda 83-74 yenilerek seride 1-0 geriye düşen takımdır. yeşiller ilk çeyrekte 13 sayı geriye düştükten sonra bir daha durumu toparlayamamış, ayrıca rajon rondo'un, kevin garnett'in rakip oyuncuyla olan bir mücadelesi sonrasında hava atışına hükmetmeyen hakemi göğsüyle sarj etmesi sonucu diskalifiye edildiğini de belirtelim. öyle bir vaziyet ki bu takım doğu finali de oynayabilir, ilk turda atlanta'ya elenip dinlenmeye de çekilebilir.

bir sitemimiz de atlanta hawks forması giyen oyunculara. evladım ayıptır. babanız yaşındaki adamlarla oynuyorsunuz. insan saygısından ilk maçta yenilir.

bekir irtegün

gidiyorum bu
29 nisan 2012 fenerbahçe beşiktaş maçı'nda, herkesçe bilinen sportif anlamdaki yetersizliğini, oynadığı takımın taraftarının doldurduğu tribünlere güvenerek futbolun içinde her zaman görülebilecek türden bir faul poziyonunda edu gonçalves de oliveira'ya yönelttiği kabadayı tavırla örtmek isteyen oyuncu. hiç yoktan ortalığı alevlendirmesi, seyirciyi galeyana getirmesi yetmiyormuş gibi, kendisi durumdan sıyrılarak üç futbolcunun sarı kart görmesine neden olmuştur. gelgelelim bu tip oyuncular inönü stadı'nda centilmenlik abidesi, mağduriyetler prensi kesiliyorlar. kafalarını, gözlerini tutup soluğu hakemin yanında alıyorlar. arkası olduğunda sağa sola sataşıp, zoru görünce pısarak "abi" çeken ilköğretim talebeleri gibisiniz. nerede jes högh, brian steen nielsen; nerede bekir irtegün, christian baroni.

ohannes tomasyan

gidiyorum bu
beşiktaş basketbol tarihi'nin ilber ortaylısı. spor ve sergi sarayı'ndan günümüze kadar uzanan yılların canlı şahitliğini yapmış bir basketbol beyefendisi. en kötü sezonlarında bile kadın olsun erkek olsun beşiktaş basketbol takımlarını yalnız bırakmamış vefa timsali. eminim ki eurochallange cup kazanıldığında en çok sevinç göz yaşı döken yine kendisi olmuştur. kartalbakışı'nda şu haberi görünce daha da duygulandım. şampiyonuz ağabey. şampiyonuz.

http://tinyurl.com/bwckamr

zoran erceg

gidiyorum bu
sezon başında ekonomik kriz nedeniyle olympiakos'un elinde çıkarmak zorunda kaldığı sırp asıllı power forward. düzgün bir bilek, müthiş bir basketbol zekası. "ben dusan ivkovic'in talebesiyim aga" diye bas bas bağırıyor adeta. tartışmasız şu anda avrupa'da fundementali en iyi beş uzundan birisi.

30 nisan 2012 türkiye futbol federasyonu basın açıklaması

gidiyorum bu
yarın saat 11.00'de antalya'da tff başkanı yıldırım demirören tarafından şike soruşturmasıyla ilgili nihai kararın açıklanacağı basın toplantısıdır. herkesin şimdiden yüreği ağzında olup açıklanacak karar beklenmektedir. eğer şikeyi sahaya yansıtmışlarsa (b: hannover96 ) kulübüne en ağır cezanın verilmesi gerektiğini düşünüyorum.

tarihin arka odası

gidiyorum bu
dün geceki programın reklam dönüşünde (b: murat bardakçı ) ve (b: erhan afyoncu)'nun şu diyalogla(?) sobelendiği program olmuştur. sarışın ablamız da durumu toparlamak için konya'ya selam yollamaktadır. bambaşkaymışsınız.

http://tinyurl.com/brzzyvs

total futbol

gidiyorum bu
kaleci dışındaki bütün oyuncuların birbirlerinin görevini rahatlıkla üstlenebildiği, yani takımın sağ bekinin oyunun o an ki durumuna göre orta sahanın ortasından vereceği bir pasla forveti kaçırabildiği ya da hücum oyuncusunun kendi defansının kademesine girerek gol tehlikesini uzaklaştırabildiği bir modeli ifade eden ve 1970'lerden sonra hollanda'nın en güzel örneklerini sergilediği anlayış, felsefe.

kaleciyi bir tarafa bırakırsak, diğer futbolcuların kesin çizgilerle sınırlanmış bir görev alanı olmadığı için yüksek fizik güç gerektirir. bunun yanında bir saha içi lidere de ihtiyaç vardır. saha içindeki herkesin her görevi üstlenmesi gereken bir anlayış üzerine kurulduğu için toplu halde hücum ve toplu halde savunma, bu sistemin karakterini meydana getirir. elbette bu felsefeyi sürükleyen ülke olarak hollanda'yı gösterdik ancak halit kıvanç'ın anlattığı dünya kupası belgesellerinden öğrendiğimiz kadarı ile ilk kibriti çakan 1950'lerin o meşhur (vurgula: macaristan milli takımı)'nın başında bulunan (vurgula: gusztav sebes ) olmuştur. sosyalist bir gelenekle yoğrulmuş olan sebes, takımdaki bütün oyuncuların sahadaki yükü eşit olarak paylaşacağı bir sistem dizayn etmiştir.

sebes'ten yıllar sonra total futbolu tüm dünyanın bildiği anlamda ortaya çıkarmak ve geniş kitlelere izletmek hollandalı teknikli adam (vurgula: rinus michels)'e kısmet olmuştur. 1960'ların ortasından itibaren -yıllarca forvet olarak görev yaptığı- afc ajax'in başına geçen michels, total futbol felsefesini oturtmak için bir an önce kolları sıvamıştır. tabi saha içinde sürekli yer değiştirmeleri ve hareket halinde olmayı gerektiren, keskin mevki ayırımlarını ortadan kaldırmayı amaçlayan bu sistemi şaşkınlıkla karışık ilk yadırgayan ister istemez futbolcular olmuş; "lan nereden getirdiler bu adamı başımıza arkadaş, madem bıraktın futbolu git bir spor gazetesinde maç yazısı yaz, git yayıncı kuruluşta yorumculuk yap." şeklinde çemkirmelere başlamışlardır. hatta o günlerde henüz yeni evlenmiş takım kaptanının yakın çevresine "arkadaş bir total futbol boku çıkardı başımıza, bizim yaptığımız idmanı alman ordusu yapmıyordur yemin ediyorum. akşam eve her tarafım tutulmuş gidiyorum. hanımla arkadaş gibi olduk allah seni inandırsın." şeklinde dert yandığı da rivayet edilir.

neyse hanımlar beyler, konuyu çok dağıtmayalım. rinus michels yönetimindeki afc ajax, çok geçmeden kendisini göstermeye ve kupaları toplamaya başlar. ülke dışına çıkıldığında her ne kadar 1969 yılındaki şampiyon kulüpler kupası finalinde bir başka futbol anlayışının (bkz: catenaccio) bayraktarlığını üstlenmiş ac milan'a kaybetseler de, 1971 yılında yine aynı kupanın finalinde (vurgula: ferenc puskas ) yönetimindeki panathinaikos'a karşı kazanarak şampiyonluğa erişeceklerdir.

aynı (vurgula: rinus michels), artık ulusal çapta bu sistem aracılığyla başarılar elde etmesi için almanya'da düzenlenecek olan 1974 dünya kupası öncesinde (vurgula: hollanda milli takımı)'nın teknik direktörlüğüne getirilir. pek çoğumuzun belgesellerden seyrettiği (vurgula: federal almanya ) ile oynadıkları o meşhur ve dramatik finalde, sahada bir futbol resitali sunmalarına rağmen maçı ve kupayı kaybederler. johan cruyff, (vurgula: johan neeskens), (vurgula: arie haan ) gibi müthiş isimlerden oluşan bu takımın intikamını, 1988 yılında yine almanya'da yine rinus michels'in başında olduğu hollanda, yine federal almanya'ya karşı bu sefer yarı finalde ronald koeman, frank rijkaard, ruud gullit, marco van basten gibi isimler liderliğinde 2-1'lik galibiyetle alacaktır. aynı hollanda finalde de (vurgula: sscb)'yi mağlup ederek kupaya uzanacaktır.

(vurgula: rinus michels)'ten sonra total futbol'un bayrağını devralacak kişinin şüphesiz johan cruyff'tan başkası olması düşünülemezdi, zaten öyle de olmuştur. (vurgula: sarı fare), bugün hâlen fc barcelona'nın oynadığı sistemin 1990'larda temelini atan kişidir.

bu masal da burada bitti. onlar ermiş muradına, biz çıkalım beleştepe'ye. gökten üç ekrem dağ düşmüş. biri bana, biri bu yazıyı yazana, biri de gidiyorum bu'ya.

28 nisan 2012 trabzonspor galatasaray maçı

gidiyorum bu
(b: trabzonspor)'un çok kötü, (b: galatasaray)'ın geçen haftaki (b: fenerbahçe) maçına yakın bir oyun sergilediği maçtır. aynı (b: trabzonspor), 15 nisan 2012 fenerbahçe trabzonspor maçı'nda da çok kötü oynamış ve 2-0 mağlup olmuştur. o müsabakada da farklı mağlup olmaktan sarı lacivertli oyuncuların gününde olmaması nedeniyle kurtulmuştur.

fenerbahçelilerin, trabzonspor'u mağlup ettiklerinde "çok güzel bir futbol ve harika tribünlerle kazanılan maç eheh" yorumlarını yapmalarına karşılık; aynı kötü futbolu oynayan trabzonspor galatasaray'a yenilirse "satılmış trabzon" yaklaşımları yakışık almamaktadır.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol