confessions

gidiyorum bu

3. nesil Moderatör - - Moderatör -

  1. toplam entry 34145
  2. takipçi 3
  3. puan 665607

seda uslu eryüz

gidiyorum bu
beşiktaş bahçeşehir kadın voleybol takımı'nın fenerbahçe universal'den transfer ettiği 29 yaşındaki pasör. kariyerinde vakıfbank güneş sigorta, eczacıbaşı ve galatasaray formalarını da giymişliği vardır.

7 eylül 2012 hollanda türkiye maçı

gidiyorum bu
golün geldiği pozisyonda robin van persie kafaya yükseldiğinde en yakınındaki iki oyuncunun umut bulut ve arda turan olduğu maçtır. ercan taner 'in maçı anlatırken zaman zaman ege şivesine kaydığı görüldü. (indi kafayı vurdu. indi araya girdi.) (bkz: bruno martins indi)[ybkz]swh[/ybkz]

ha bir de karşılaşma, (b: luciano narsingh)'in 90. dk'da attığı golle birlikte hollanda'nın 2-0 galibiyetiyle sonuçlanmıştır. ucu açık müzakere olmasın.[ybkz]swh[/ybkz]

ivan zamorano

gidiyorum bu
bir dönem real madrid formasını terletmiş "korkunç ivan" lâkaplı şili asıllı unutlmaz santrafor. eflatun beyazlılarda 9 numaralı formayı giyerken 2002 yılında ronaldo luis nazario de lima'nın transfer edilmesiyle forma numarasını ona kaptırmış olup; kendisi de 18 numaralı formayı giymiş ve 1 ile 8 arasına küçük bir "+" işareti koydurmuştur.[ybkz]swh[/ybkz] roberto carlos karşılığında fc internazionale takımına takas edilerek real madrid kariyeri son bulur.

varol ürkmez

gidiyorum bu
1954 - 1960 yılları arasında beşiktaş forması giymiş; kaleciliği kadar skandallarıyla da çok konuşulan bir zamanların ünlü file bekçisidir. şöhret, kadın, içki, kumar, hatır şikesi gibi bileşenler onun bünyesinde yerini bulmuş, yazılı ve görsel medyanın popüler ikonu hâline gelmiştir. yeşilçam'da dahi kamera karşısına geçmiş; dört filmde rol almıştır. 1950'li yılların sonlarında beşiktaş formasıyla deplasmanda real madrid'e deplasmanda gösterdiği performans akıllardan çıkmaz. hatta kendisine eflatun beyazlılardan transfer teklifi de gelir. fakat deli dolu ruh hâlinin cehaletle bezenmesi üzerine transfer yatar. kendi ağzından okuyalım: "O zaman Beşiktaş'ın tek kalecisi bendim. Kupa şampiyonu olduk, kurada karşımıza Real Madrid çıktı. O zamanlar seyahate gitmek için can atardık. Tam bu sırada kaleci Necmi'yi[ybkz]necmi mutlu[/ybkz] transfer ettiler. Allah dedim, yandım, kadroda yokum. Derdim oynamak filan değil, ispanya seyahati. Antrenmanlarda çalıştım çalıştım, sonunda girdim kadroya. ispanya'ya geldik. Ben de oynamayacağım diye serbestim; alışverişe, oraya, buraya gidiyorum. O zaman antrenörümüz Remondini'ydi. Beni çok severdi. Maç günü Remondini sekiz idareciyle konuşuyor. Diyor ki 'Kalede Varol oynayacak', yönetim kurulu kabul etmiyor. istemiyorlar beni, tutmuyorlar. Remondini diyor ki 'Var ben takımın antrenörü, var kalede Varol oynamak'." "Yiyorum içiyorum, oteldeki hizmetçi kızlara filan da bakıyorum... Maçtan iki saat önce tak tak odamın kapısı çalındı, bir açtım karşımda Remondini. 'Var bugün' dedi, 'Sen oynamak'. Kapıyı kapadı. 'Tamam' dedim, 'Futbol hayatım bitti'. Giyindik, otobüse bindik. insan selinin arasından geçiyoruz. Arkamda 1 numara yazıyor ya, bana ispanyollar işaret yapıyor, '15 atacağız' diyorlar." "Stada bir girdik, 110 bin seyirci. Bir tane Türk yok. çekildim kenara 'Babacım' dedim -Allah'ı kast ediyor-, 'Nolursun, bana ilk gelen topu kurtart, ondan sonra sen de çık tribüne, beni seyret'. Abicim, maç başladı. Kopa, Puskas, Gento, Di Stefano.... Torunumun ismini unuturum, bunları unutmam. Orta, vole, 90'daymışım ben. ilk şutu kurtardım. Ondan sonrasını hatırlamıyorum. Baldırım üst direğe çarpmış, düşün... Devre bitti, 0-0. 110 bin seyirci beni ayakta alkışlıyor. O beni oynatmak istemeyen yöneticiler geldi. 'Varol şerefimizi kurtardın. 'Yok abi, vazifemizi yapıyoruz. Gol mü yiyelim...'" "ikinci devre yine 10-15 gol kurtardım. 70'inci dakikaya 0-0 geldik. Bir frikik oldu, yedim golü. 2-0 bitti maç. Gözümü bir açtım, hastanedeyim. Son saniyede ispanyolların ayaklarına atladım, bayılmışım. Ertesi gün dediler ki 'Real Madrid'e transfer oluyorsun.' anlaştık da." "manyağım ya ben... Gençlik işte, durmazdım. Yeni evliyim. Eve geldim, yok neredeydin falan filan, canım sıkıldı. Cama bir yumruk, bileğim boydan boya kesildi. Hâlâ izi durur. Dediler ki artık Varol'un futbol hayatı bitti. Eli kesik kaleci mi olur?" futbol hayatının son demlerinde ptt formasıyla çıktığı iett maçında, iett'nin santraforundan yediği gol de hafızasında canlılığını korur. kötü şöhretinden kurtulmak adına başvurduğu yollardan bir tanesini yine ondan okumak gerekecek: "Bir gün dedim ki kendimi temize çıkartayım. Herkes 'Varol'a bak, helal olsun' desin. Cami cami dolaşıp namaz kılmaya karar verdim. Ama bilmiyorum ki namaz kılmayı... Gittim bir camiye, sakallı bir adamı gözüme kestirdim. Ne yaparsa onu yapıyorum. 5 dakika, 10 dakika, 25 dakika... Bir saat namaz kılınır mı? Gittim, 'Hemşerim ne zaman bitecek bu?' dedim. 'Abi ben de sana bakıyorum' demez mi? Hokkabaz olduk orada." kalecilik dönemlerinde elinden sıkça sakatlandığı için bugün hâlen el parmakları dikkat çekici şekilde eğri büğrüdür. hayatını kaleme aldığı "bir kalecinin yaşam öyküsü: varol ürkmez" isimli otobiyografik bir kitabı da mevcuttur. bunca çalkantılı hayatına rağmen; o beşiktaş forması bir kez sırta geçirildi mi ne olursa olsun kaybedilmeyen bir takım değerlerden varol da nasibini almıştır: "Geçenlerde bir kulüpteydim. Gelmişim 73 yaşına. Sigara içiyordum. Baktım Baba Recep[ybkz]recep adanır[/ybkz] kapıyı açtı içeri girdi. 73 yaşımda olmama rağmen sigarayı elimde söndürdüm. Baba Recep 'oğlum ne yapıyorsun?' dedi. 'Yok baba bir şey yok' dedim. Sigarayı o görmeden attım. Yani bizim sevgimiz saygımız ölünceye kadar." ne demeli ki sana varol. senin de başka bir rengin varmış bu kadim serüvende. var ol.

yıldırım demirören başkanlığındaki tff yönetimi

gidiyorum bu
fenerbahçe'nin yalnızca kadın ve çocuk seyircilere açık olan mersin idmanyurdu ile sahasında oynayacağı maçı 16 eylül 2012 pazar akşamına koyup; (vurgula: 16 eylül 2012 beşiktaş sanica boru elazığspor maçı)'nı 17 eylül pazartesi günü saat 20.30'a kaydırmış yönetimdir.

fenerbahçe mersin maçını pazar günü 18.00'de, beşiktaş da elazığspor maçını aynı gün 20.30'da oynarsa ligin marka değeri yara alır muhtemelen. kılı kırk yarıyorlar. takdir edilesi.

şemsettin baş

gidiyorum bu
(vurgula: atilla çakmak) yönetimindeki (vurgula: tofaş) forması altında (vurgula: murat konuk), (vurgula: tolga öngören), nihat mala, (vurgula: gürcan şirin ) gibi isimlerle birlikte ilk olarak kendisini gösteren yugoslav göçmeni üç numara. tofaş'ta geçirdiği sekiz sezonda genellikle altıncı adam rolüyle sonradan oyuna girip yaptığı skor katkısı ile hatrımda kalmıştır. sonradan formasını giydiği pınar karşıyaka ve galatasaray takımlarıyla da fiyat/performans bazında elindekinin en iyisini vemiştir.

çok enteresan bir şut sitili olmasına rağmen etkili üçlükleri ve eli sıcak olduğu her maçta rahat 30-35 sayıları görebilen kilit skorer kimliği ile oynadığı her takımda dikkat edilmesi gereken bir oyuncu profili sergilemiştir. şimdilerde kartal'da, sahibi olduğu basketbol okulunda küçük şemsettinler yetiştirmektedir. ha bir de yanılmıyorsam mirsad türkcan ile kardeş çocuklarıdır.

beşiktaş futbol takımı

gidiyorum bu
elinde ortalama 6 ay sahalardan uzak kalacağı söylenen mustafa pektemek, mental yönünü bir kenera koydum fiziki açıdan hiç hazır olmayan bir batuhan karadeniz, mutlu olmadığını her fırsatta dile getirip uygun takım bulamadığı için mecburiyetten oynamak zorunda kalacak hugo almeida'dan meydana gelen bir hücum hattı bulunup; buna karşılık gönül rahatlığıyla transferi kapattıklarını beyan eden futbol komitesi üyelerini de içinde barındırmaktadır.

mustafa iyileşince, batuhan kilo verdiği takdirde, alemida yeniden beşiktaş'a konsantre olursa...

çay bana?

taha akyol

gidiyorum bu
1980 öncesi ülkücü camianın görece entelektüel merkezinde (b: agâh oktay güner), (b: yaşar okuyan ) gibi isimlerle birlikte milliyetçi/mukaddesatçı söylemin propaganda bazında önemli temsilcilerinden olmuş, 12 eylül 1980 darbesiyle birlikte "mhp ve ülkücü kuruluşlar davası"nda idamla yargılanıp beraat ettikten sonra turgut özal'lı dönemle birlikte muhafazakâr/liberal çizgide kendine yer yatağı sermiş çoook eskinin (b: hergün), bir dönemin (b: milliyet), şimdinin (b: hürriyet) gazetesi köşe yazarı.

aşağıdaki linkte yer alan yazısının hemen başındaki "zorunlu" hatırlatması ülkedeki basın "özgürlüğünün" "neredennnnn nereyeeee" geldiği noktasında hemen hepimizi bir fikir sahibi yapmaya yetecektir. zaten hindistan ve pakistan basınında da böyle şeyler oluyor.

http://tinyurl.com/9b6rlfx

not: yazının başlığını ve ilk cümlesini okumanız yeterlidir.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol