ger0nim0

çok ama çok güzel olan şeyler için kullanılır...bir kız ismi olarak ise çok ama çok iddialıdır....

izmir deki öğrenci mekanlarından biri...sabahları derse gitmeden boyozla kahvaltı edilen, akşamları ise cafe ve barlarıyla şenlenen canım izmir in güzel yerlerinden biri...

geri pas kuralının çıktığı 1992 yılından önceki zamanlardır...futbolun güzel ama maçın son dakikalarının epey sıkıcığı olduğu zamanlardır...geri pas kuralından önce kaleci olmuş olan bir çok insan bu kurala adapte olmakta zorlanmıştır...o dönemin en büyük kalecileri bile saçma sapan goller yemişti bu geçiş döneminde...

barış manço nun çok bilinmeyen ama en güzel şarkılarından bir tanesi...

Adım anılmaz oldu
Kapım çalınmaz oldu
Ömrümün sonbaharında

Gönüm katlansın diye
Gören göz görmez oldu
Ömrümün sonbaharında

Saçlarıma düştü aklar
Hüzünlendi akşamlar
Ömrümün sonbaharında

Hep yüzüme kapandı
Dost bildiğim kapılar
Ömrümün sonbaharında

Şarkılar yarım kaldı
Resimler soldu şimdi
Ömrümün sonbaharında

Döktüğüm gözyaşları
Sel oldu aktı gitti
Ömrümün sonbaharında

Elimden kaçırdığım
Gençliğimi özledim
Ömrümün sonbaharında

Artık hiç dönmeyecek
Sevgiliyi bekledim
Ömrümün sonbaharında

Barış isyan eyleme
Yıllar akıp gidiyor
Ömrümün sonbaharında

Fazla vaktin kalmadı
Giden geri dönmüyor
Ömrümün sonbaharında

Hala kalem tutacak
Bir parça gücüm kaldı
Ömrümün sonbaharında

Hala yazıp çizecek
Birkaç satırım kaldı
Ömrümün sonbaharında

Hala bitirmediğim
Bir yarım şarkım kaldı
Ömrümün sonbaharında

Ve hala beni dinleyen
Bir avuç dostum kaldı
Ömrümün sonbaharında

http://fizy.com/#s/1aj3xw

barış manço nun ölen babannesi için yazdığı şarkı....

sen cennete uçtun ama
kokun sinmiş yatağıma odama
derin derin soluyorum seni
içime hapsediyorum seni
alışamadım bir türlü yokluğuna gül bebeğim
sensiz yaşamak ne kadar zor
ayrılık acısını gel bana sor
nasıl kıydın kendine gül bebeğim

geceler çok soğuk geceler sessiz
nasıl yaşarım şimdi ben sensiz
hani bana verdiğin o sözler
hani o gülen masum gözler
sensiz yaşamak ne kadar zor
ayrılık acısını gel bana sor
nasıl kıydın kendine gül bebeğim

göz yaşım karıştı yağmura
damla damla süzülüyor toprağa
bizi ancak ölüm ayırır diyordun bana
söyle nasıl kıydyn kendine gül bebeğim
seni benden ölüm bile ayıramadı işte
nasıl kıydın kendine gül bebeğim

dar geliyor bana bu yerler
kırılsın seni taşıyan bu eller
hani bana verdiğin o sözler
hani o gülen masum gözler
sensiz yaşamak ne kadar zor
ayrılık acısını gel bana sor
nasıl kıydın kendine gül bebeğim

dar geliyor bana bu yerler
yaşanmaz oldu kara geceler
kırılsın seni taşıyan bu eller gül bebeğim
sensiz yaşamak ne kadar zor
ayrılık acısını gel bana sor
nasıl kıydın kendine gül bebeğim

http://fizy.com/#s/1aj8v7

barış manço nun güzel şarkılarından sadece bir tanesi..

http://fizy.com/#s/1aiv9a

gerçekten sarfedildiği zaman iç mına koyim, hatta içelim mona koyim şeklinde bir coşkuya sebep olabilcek soru cümlesi...

benim kendi araştırmam değil...amerikan utah tıp okulu araştırmış bizim yerimize...en azından gazete öyle diyor...araştırmanın sonucu ise bekaretin evliliğe kadar korunması yönünde...kız mıdır kadın mıdır iğrençliğininin üzerine bunu okumak feci şekilde aydınlattı beni...dünya giderek muhafazakarlaşıyor mu yoksa bana mı öyle geliyor bilemedim....

http://kisiselbakim.milliyet.com.tr/evlilik-oncesinde-seksin-etkileri/kisiselcinselsaglik/haberdetay/11.05.2011/1388949/default.htm

reşit olsa da olmasa da ergendir...farkında değildir kendi oyunun ne kadar değerli olduğunu...bir sonraki cümlesi de "zaten oy verecek parti yok ki yae" olur bu ergenlerin..."ben oy kullansam ne değişecek ki" gibi ya sabır çektiren savunmaları vardır bu insanların...oy vermeyerek çok "cool" olduklarını falan zannederler...seçim boyasından kurtardıkları parmaklarını gururla sergilerler...şimdi değil ama bir 10 yıl sonrasına laflar hazırlıyorum bu arkadaşlara...çünkü şimdi anlatsam da almaz o ufacık beyinleri henüz söyleyeceklerimi...

ilhan irem in içmeyip ne yapayım olarak da bilinen muhteşem şarkısı...dinlerken gerçekten içmemesi zor bir şarkıdır...

Işıklar arasında
Ben kararmış lambayım
aydınlanacak yer yok
sönmeyip de ne yapayım

Sanki bir serseri mayın
sanki bir göktaşıyım
Düşüyorum tutmayın
Düşmeyip ne yapayım

Ellerin eller olmuş
Gözlerim seller olmuş
Sevgimiz yeller olmuş
Kaçmayıp ne yapayım

Fısıldaşır hayalin
Yokluğunu her gece
Yoksun işte yoksulum ben
Dilenip ne yapayım

Her damlada gözyaşım
Seni bana taşıyor
Doldurup kadah kadeh
içmeyip ne yapayım

inan ki sevgilim sensiz
Kurumuş bir dünyayım
Senin için dönmüyorsam
Durmayıp ne yapayım

Her mevsimim kış oldu
Gerçekler hep düş oldu
Yanımda sen yoksan eğer
Uyanıp ne yapayım

http://fizy.com/#s/13jy81

eskilerden bir azeri türküsüdür...ezginin günlüğü tarafından gayet güzel yorumlanmıştır...

dut ağacı boyunca
dut yemedim doyunca
yari halvette gördüm
danışmadım doyunca

menim balam kime neyler
körpe balam kime neyler
menim balam ay balam
körpe balam ay balam

kızıl üzüm siyahladı
verdim anam sahladı
anama kurban olum
meni tez adahladı

gedirdim yavaş yavaş
ayağıma değdi taş
senden mene yar olmaz
gel olah bacı gardaş

http://youtu.be/5dVpHgQ1ncE

saat farkı yüzünden amerika da 2 haziran da başlayacak olan nba 2011 final serisinin ikinci maçı...ilk maçı kazanan miami heat seride 1-0 önde...lebron ve wade ikilisine hiç alışamamış bir eski toprak olarak gönlüm dallas ve nowitzki-kidd ikilisinin kazanmasından yana...

vatandaşların elinde olması gerekirken bir parkta bulunmuş olan 145 adet seçmen kartından bahsediyoruz...endişeye mahal yok...muhtemelen kartları dağıtması gereken kişi parkta dinlenirken unutmuştur....yoksa ileri demokrasilerde olmaz öyle şey...

http://gundem.milliyet.com.tr/secmen-kartlari-parkta-bulundu/gundem/gundemdetay/03.06.2011/1397991/default.htm

yılmaz erdoğan ın yazdığı televizyon tiyatrosu... bkm oyuncularının başarısı ile yıllarca sürmüştür... ta ki oyunun karakterleri bir bir ölmeye başlayıp, kalan oyuncuların bir uğursuzluk olduğuna inanıp, oyunu bitirmeye karar vermesine kadar...
laz bakkal - aydın tolan
tombalak - gürdal tosun
burhan çıtır - erdoğan dikmen

ilk kez bir demet tiyatro da izlediğim, görünüşü yüzünden hep baba veya dede rolleri verilen, yurdumun en başarılı aktörlerinden kendisi...bana bir şeyhler oluyor oynuyla gönülleerde taht kurup, rol aldığı diğer yapımlarla gönüllerdeki yerini sağlamlaştırmıştır...
(bkz: severek izliyoruz)

nazım hikmet ran ın ölüm tarihi...halen moskova da yatmakta ustam...orada rahttır en azından...burada olsa rahat bırakmazlar belki de...halen vatan haini olduğunu düşünenler var bu ülkede...

günümüz gençlerinin yeni trendi...bir nevi yaşamaktan korkmak aslında...sensörleri varmışcasına bir şey yaşayacaklarını anladıkları zaman kaçma isteği duyuyorlar...ya kendi köşelerine çekliyorlar ya da saçma sapan bir barda dans edip sarhoş olarak unutmaya çalışıyorlar...sonra da hayata karşı ahkam kesmeye kalkıyorlar daha hiçbir şey yaşamadan...onlar da anlaycaklar bir gün elbet....toprağa acı verdikçe büyüyor ağaç çünkü....

soundaki saçmalığı saymazsak yabancı dizi dünyasının en muhteşem eserini özlemektir...yerine başka bir dizi koyamadığınızdan kaynaklanır...6 sezon yayında olduğu her hafta boyunca buluştuğunuz sawyer ı, kate i, ve hatta john locke u özlersiniz...olsa da izlesek derseniz...arşivinizde varsa eski bölümlerden birini açar, arkanıza yaslanırsınız...

portekizli menajer...beşiktaşımızın son transferlerinin çoğunda kendi imzası var...

(bkz: ricardo quaresma)
(bkz: simao sabrosa)
(bkz: hugo almeida)
(bkz: manuel fernandes)

kartal sözlük te olmamasını talep ettiğim durum...doğru da yazsa yanlış da yazsa yazan bir insan küstürlmemeli diye düşünüyorum...amacım modarasyon ekibine falan yüklenmek değil...sadece beşiktaş taraftarı olarak bizi biz yapan çok sesliliğimiz ve gerektiğinde tek ses olabilmemizdir...haddim değil belki de ama o nedenle yeni yazar arkadaşlara daha dikkatli olmalarını [ybkz]swh[/ybkz], sözlük modarasyonundan da bu hatalara karşı ayar içeren entryler yerine daha sevecen ve sıcak yaklaşmalarını öneririm...burası hepimizin sonuçta....