forzaquila

yunanistan'ın konsantrasyon kaybı ve spanoulis'in sakatlığının da etkisiyle 15-2'lik seri yediği maç. halen öndeler ve oyuncular ciddileşti. skor 78-67

shved yanıyor bu arada 25'i buldu.

yunanistan'ın tutuk, rusya'nınsa bomba gibi başladığı maç. ben de ilk yarı yunanistan'ın 7 farklı galibiyetine oynadığım için çıldırarak izledim. ruslar savunmada rakibe yuri gagarin'in ay'a bastığı gibi basıp hücumda çarlığı yıkmaya ant içmiş proleter ordusu gibi saldırıyordu ki son hücumda yunanistan, sanırım kaimakoglou idi ama emin değilim, üçlükle farkı 7'ye taşıyıp kuponu kurtardı.

komşum benim be. komşu komşunun şutuna muhtaç, işte eurobasket bu.

italya'nın taktik zekasıyla hoplattığı maç. önceki gün sahada pestili çıkan ve bu maçta sahadaki lideri datome'nin hiç sayı üretemediği italya'dan fark yiyenler utansın. cidden bu kokuşmuş düzenle ilgili konuşmayacağım, haddim de değil, ben iddaa'ya teşekkür ediyorum; handikabı italya lehine açmışlar, gittim oynayıp kazandım. grazie mille.

seyircisinden, koçuna, oyuncularına kadar müthiş bir tutku var italya'da. biz de hırs olmadan asla başarılı olamayacak bir ekolüz. haliyle adamlar farkı atıp gönderdi. yunanistan-italya maçını çok merak ediyorum şimdiden.

türkiye'nin nuh tufanı'ndan beri yenemediği italya karşısındaki tek şansının rakibinin yorgunluğu olacağı maç.

adamlar hem gece maçı yaptı, hem de neredeyse hiç rotasyona girmedi, datome ve belinelli 35 dakika süre aldı falan. eğer italyanlar yorgunluktan etkilenmemişse bizim maddi manevi sıkıntıda olan dev adamlarımızı zor durumda bırakabilir.

eurobasket 2013 avrupa basketbol şampiyonası d grubu ikinci gün karşılaşması. finlandiya'nın 81-60'la isveç'i hoplattığı maç.

zaten ben finlandiya'nın mümkün olan her platformda isveç'i tokatlamasından yanayım. buz hokeyinde de böyle bu durum, sadece futbolda ibrahimovic faktörüyle isveç öne geçiyor işte. ysmael turuttinen'in de dediği gibi;

"helsinki'de uşaklar, stockholm'de yumuşaklar"

bu finlandiya, rusya karşısına ayrı bir motivasyonla çıkacaktır. bir de rusya ile ilgili tarihsel husumetleri falan devreye girerse ateşleyebilir takımı. sonuna kadar zorlarlar o maçı, yunanistan ve italya'ya mağlup olurlar ama üçüncü olarak çıkacaklar bence. tam hayalimdeki basketbolu biraz farklı bir şekilde oynuyorlar. ben diyorum ki, dışarıda 4 tane iyi şutörün olacak, içeride kallavi bir pota altı canavarı, böyle döne döne şut atacaksın, onlar 5 şutörle oynuyor. helal olsun.

herkes gibi benim de hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığım oyuncu. büttner olmadı, holebas kulübün kararsızlığı ve biraz da gayri ciddiyeti yüzünden bitmedi, e avrupa'da alacak sol bek kalmayınca...

allahtan alper öcal bir şeyler anlattı da dün gece rahat uyudum. şimdi bu arkadaş vasco, flamengo gibi takımlarda oynamış,hakkında bulduğumuz video 4 yıl öncesine ait olduğu için konuşamıyorum ama beşiktaş'ta takım savunmasına önem verildiği için onun adına işler daha kolay olacak. çünkü brezilya'da malum beklerin önünde onlara yardımcı oyuncular olmuyor, bekler bütün koridoru işliyor. e burada bi kere veli var, atiba var...ohoo...

sonuçta bana andre santos'u anımsattı bu arkadaş. birisi hakkında kademesi çok zayıf ama hızı ve hırsıyla bunu kapatmaya çalışan çok teknik bir oyuncu demişti, kademesi orta seviye olsa yeter. zaten brezilya çocuğu; illaki plajda top sektirmişliği vardır. iyidir iyi... napalım işte bir süre ramon'la idare etmeye çalışacağız işte.

motta'yı tanıyalım demişler, tanıyalım bakalım;http://serencebey.com/tr/detay.aspx?id=1833#.Uihq_tKdL_A.twitter

takımımızdaki maddi manevi sorunların göze çarptığı maç. avrupa basketbolunun yükselen değerlerinden ve nba'e son yıllarda birçok kalifiye oyuncu yollamış fin ekolüne kaybetmek sorun değil de, 19-32 gibi bir skor hayal kırıklığı.

sonuçta maddi manevi sorunlarımızı çözmemiz şart.

finlandiya'nın en büyük silahının şut olduğu maçmış. zaten bildiğim tek oyuncu var, cantu'da oynayıp sürekli şut atıyordu[ybkz]swh[/ybkz]

hiç şaşırmadım, bu adamlar ikinci dünya savaşı'nda da kayaklı keskin nişancılarla ruslara kan kusturmuştu,baskette de aynı taktik.
http://finland.fi/finfo/images/sotil.jpg

sırf bale'in 100 milyon euroya yakın transferindeki hasarı indirmek için arsenal'e satılması çok büyük hata olan alman milli takımı oyuncusu.
mesut'u satıp bale'i almak insanın beynini satıp daha güçlü bir bacak daha alması gibi biraz. peki beyin bedava mı?

http://www.fourfourtwo.com.tr/2013/09/03/beyin-bedava-mi/

"maçı statta izleyecek yazarlar piknikten sonra beşiktaş'tan hareket edecekse haber versin pls" dememe neden olan maç. çünkü 15.30'da liverpool-manchester united maçı var ve semtten hareket olacaksa malum maçı semtte izleyip kafileyle kucaklaşmayı planlıyorum.

hala nasıl kendine kulüp bulamadığını anlayamadığım über hırvat golcü. überliği hırvatlığında değil, golcülüğünde. özellikle bundesliga'da ortalığı dağıtır ama türkiye'de de etkili olur, neden? çünkü leblebici, çünkü bitirebiliyor.

acaba split'teki kuzeninin düğününde havaya sıkılan mermilerden biri bacağına falan mı isabet etti, yatalak mı kaldı da kulüp bulamıyor bu adam?

alın premier lig'deki golleri
http://www.youtube.com/watch?v=FuUMaelvdxM

slaven bilic'le daha önce de çalışmıştı milli takımda, keşke gelseydi, uçardı buralarda.

kuponumu yatıran maç.

2 haftadır gol atamayan antalyaspor'u düşünüp alt verdim, oysaki bursa'nın çifte şansı da gayet iyiydi, yok yere yattı kupon.

huff..ben bi elimi yüzümü yıkayayım.

premier lig'e yükselen hull'da rangers'dan eski dostu allan mcgregor'la beraber mücadele etmektedir ve şu an oynanan manchester city maçında çok etkili kendisi, bir de net fırsattan yararlanamadı.

işin kötü yanı geçen sene adamın menajerinin 3 kez kulübe uğramış olması, para almayacak olması, adamın bonservissiz, yıllık 600 bin maaşla kadroya katılabilecek olması. geçen sezonki takımda çatır çatır oynardı bu adam ama kısfmet işte.

chelsea'ye transfer edilmiştir çünkü mourinho'nun tam da aradığı niteliklere sahip, takıma karakter katabilecek bir isimdir. bir yandan lukaku ve orta sahadaki genç oyunculara liderlik yapıp diğer yandan sahadaki mücadelesiyle chelsea'ye güç katacaktır, çünkü o hala bitmedi.

bu arada jose mourinho ile ilk görüşmesi şu yazıda var, bu mourinho cidden ilginç bir adam...
http://www.fourfourtwo.com.tr/2013/08/30/mukemmel-birliktelik-mourinho-etoo/

ne yapıp edip bir şekilde yasalara uydurmalı, lazio maçlarında kalesini viktor'a emanet etmelidir.

(bkz: saçmaladın viktor)

stat inşaatımız hakkında çok içten konuşmuştur;

"Biz şu an kendisine ev yaptırmak isteyen bir memur, bir işçi ailesi gibiyiz. Daha iyisini yapmak için kendi evimizi yıktık."

"Bir süre kirada oturacağız. Göçebe olacağız. Kolay değil ama bu sıkıntının çekilmesi gerekiyorsa o eve girecek herkes çekecek."

"Ben bu konuda sorun yaşayacağımızı zannetmiyorum. Beşiktaş taraftarı duyarlıdır, hassastır. Bu işçi ailesini gurbette bırakmaz"

"Bütün zorluklar aslında bir fırsattır. Bizimki bir meydan okuma. Bir başarı hikayesi çıkacaksa Olimpiyat Stadı'nda başlasın !"

"Biz birine kafa tutmaya hazırsak, orada tutalım. 'Bir stat nasıl yapılmamalıdır ?' sorusunun cevabı olan, o itilmiş statta."

"O statta her şey eğri ama eğri gemide bir doğru sefer olsun. Çünkü o seferin nerede biteceğini biliyoruz; Dolmabahçe'de..."

o kadar güzel örneklendirmiş ki; bizde stat inşaatları saraylarla, dev arenalarla özdeşleştirilir ama o "işçi ailesinin fakirhanesi" diyor, çok da doğru diyor.

önder özen'in bilic açıklamaları devam ediyor efendim, çok güzel...

"Bunların dışında da Bilic, beraber vakit geçirmesi keyifli bir adam. Ortak ilgi alanlarımız var..."

"Sevdiğim birkaç restoran var. Onlara götürüyorum Bilic'i."

"O bana Split'i anlatıyor, ben ona Eskişehir'i... O bana Dinamo Zagreb'i anlatıyor, ben ona Beşiktaş taraftarını..."

"Bilic'in alışamadığı tek nokta; biz bazen mantığı arka plana atıp duygularımızla hareket ediyoruz..."

"Bilic de duygusal bir adam ama ortalama Türk vatandaşına göre biraz daha net; karmaşık değil, düz."

önder özen'in bugünkü açıklamalarından sonra sadece profesyonel bazda değil, gerçekten iki iyi dost oldukları ortaya çıkan ikili.

"Bilic'le aramız çok iyi. Benim psikoloğum O. Hayat yollarımız çok benzer bir kronolojiye sahip."

"Bilic, eşiyle seneler önce ayrılmış iki çocuklu bir baba. Ben de öyleyim. Ama o, bu evreleri benden önce tecrübe etmiş."

"Bilic'in odasında üçlü deri koltuk var. Bir gün oturdum. Beni dinlerken, kendi hayatından örneklerle bazı tavsiyeler verdi."

"Bilic'le yaptığımız o günkü konuşma beni çok rahatlattı. Çıkarken arkamdan 'Heyyy 200 dolar!' diye seslendi..."

"Döndüm 'Ne 200 doları ?' dedim. 'Bir saatlik psikolog ücreti' dedi. 'Tamam' dedim ben de."

"O günden sonra, o üçlü koltuğa zaman zaman uzanmaya başladım. Anlayacağınız Bilic'le birbirimize psikologluk yapıyoruz."


200 dolar kısmı şahaneymiş ama. bu adamlar bu kulüpten ayrılmasın, çok güzel şeyler olacak.

hafta içi trafiğinin rezaleti stada ulaşan yolların dolambaçlı yapısıyla birleşince stada 9. dakikada girebildiğim maç. buna da şükür çünkü toz toprak ve kışın kurtların inmesi muhtemel bir kısaltma yola girmeseydik o da olmayacaktı.

maça dair özet şu; ilk yarıda bir türlü etkili olamadık ve neutrogena kullanmayan norveçli bir balıkçı gibiydik ama eller nasıra bağlamadan bilic oğuzhan hamlesiyle maçı çevirdi. bunda atiba'nın sol bek dahil neredeyse her yerde oynayabilen yapısı en büyük etken. oğuzhan da çehov'un "eğer bir oyunda duvarda tüfek asılıysa o tüfek mutlaka patlar" sözünü anımsattı; bu takımın duvardaki tüfeği oğuzhan.

taraftar; 60 binden fazla kişi bu şartlar altında, cas'tan olumsuz karar gelmesinden eminken stadı dolduruyorsa bu bir sevgi olayıdır. yüzüklerin efendisi'ndeki rohirrim stattaydı dün. ayağa kalktık güneşe yürümeye başladık, hayırlısı.

http://www.fourfourtwo.com.tr/2013/08/30/bilicle-90-dakikada-devr-i-alem/

çok normal bir karar. "ya işte papağan gibi aynı şeyleri anlatıp durduk, nolur bilmem" diyen bir kemçük ağızlının savunduğu davadan beraat etmemiz abes olurdu zaten. bunun bilincindeydik, tromsö maçını da gelecek seneyi kurtarmak için oynadık. merak etmeyin az kaldı, bu seneyi de atlatalım önümüz açık. takımın bu sene avrupa ligi oynamaması biraz züğürt tesellisi gibi olacak ama olumlu etki yapacaktır, oturtulması gereken ve henüz kırılganlığını üstünden atamamış bir oyuncu grubu/taktik disiplin var çünkü.