forzaquila

bir dönem galatasaray'da da oynamış rigobert song'un yeğeni olan 1987 doğumlu kamerunlu orta saha oyuncusu.

yıllarca arsenal'de oynadıktan ve geçen sezon performansı tavan yaptıktan sonra 19 milyon euro karşılığında barcelona'ya transfer oldu.

barça'da çin'e giden seydou keita'nın yerine düşünülmüyordur umarım çünkü ofansif anlamda da çok etkili, müthiş asistleri var. francesc vilanova'nın yerinde olsam sırf katalan olduğu için pozitif ayrımcılık öznesi olan sergio busquets çakalı yerine oynatırım kendisini.

akşam halı sahadan geldikten sonra tv karşısında yatarak izleyeceğim maç. gecenin çileği diyebiliriz kendisine. ben iddaa'nın barcelona'ya açtığı orana takıldım ya, 1.60 nedir aga? tamam barça'nın başına ben de geçsem takım makine gibi devam eder, ama real maçı tito vilanova için asıl sınav olacak. bakalım mourinho ile baş edebilecek mi? barça'da alex song ilk on birde başlayacak mı? ben bunları merak ediyorum.

aylardır süren şanlı direnişimi despotça kırıp beni zaman tüneline geçiren oluşum.
önce bana verilen süre içinde geçmişe yolculuk ettim ve saçma sapan gönderileri sildim.[ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz] sonra kapak fotoğrafımı seçtim. zaten bu zaman tünelinin tek iyi yanı kapak resmi, gerisi oldukça tırt yani.

kapak resmim 10 puan 5 yıldızlık;http://a7.sphotos.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-snc6/217883_3943371175595_672411315_n.jpg

ha ben bu siteyi zaten yakın arkadaşlarla sohbet etmek ve sayfaları takip etmek için kullandığımdan çok da umurumda değil.

2 gece önce sabaha karşı 4-5 gibi ntvspor radyo açık, hani evde ses olsun diye açmışım bir yandan da fifa12 oynuyorum; ha işte hayatım spor adlı programın tekrar yayını vardı, voleybol milli takımımızın oyuncularından esra gümüş'le söyleşiyordu kendisi. eve bongo aldığını söyledi. ritm duygusu berbatmış ama yine de seviyormuş falan.

aha bongo;http://www.craftmuzik.com/images/products/bongo.gif
enteresan kadın vesselam.

(bkz: süt kardeşler)
almeida, şaban rolünde ama.

haftalardır haberleri takip etmiyorum. hem uydurma çok hem de içim kararıyor. gidecekleri varsa giderler, bonservis bedeli karşılığında giderler, yapacak bir şey yok. o parayla da genç ve maliyeti düşük yabancılar alınır. dünyanın sonu değil. ha ben fernandes'i izlemekten inanılmaz zevk alıyorum, ama bu adam veliyle,neciple,hasan türkle,holoskoyla oynamak istemiyor olabilir, ispanya liginde oynamak istiyor da olabilir. babamızın oğlu değil sonuçta, belki quaresma'nın başına gelenler bu ikiliyi olumsuz etkilemiştir, o da mümkün.
o zaman da giderler yenisi gelir, ama ben haberlerin doğruluğuna da inanmıyorum,sorun bu. hele haber1903 hiç kusura bakmasın, fotomaçı kaynak gösterip haber yayınlayan bir siteye inanamam.

celtic formasıyla ilk parladığı zamanlar 'irish ronaldinho' lakabıyla sükse yapmış oyuncu. çok da tekniktir fakat spartak'da gerilediğini görüyoruz, oyununun üstüne bir türlü koyamıyor.

yapacağım bir iki iddaa kuponuyla bilet parasını çıkarabileceğim maç.
ama içim rahat değil, bilemiyorum. sıkıntılıyım bu maçla ilgili, tamam galatasaray'ı abartmayalım ama bizim takıma bakıyorum; şu görüntüsüyle,orta saha üstünlüğünü sağlaması mümkün değil. fernandes'in yanında necip ve veli ile mi sağlayacaksın bunu? olcay, eboue karşısında ne yapabilir, savunma hamit-selçuk ikilisinin atacağı ara paslara ve umut'un amrabat'ın koşularına zamanında reaksiyon verebilecek mi..böyle böyle yüzlerce soru var kafamda. ama taraftarlık tüm bunları bir kenara bırakıp tribündeki yerini almaktır bir yandan da. zaten liverpool'u yendiğimizde de kadromuzda serdar özkan, ali tandoğan falan vardı. böyle durumlarda quaresma'yı özlememek elde değil. sorumluluk alıp adam gibi mücadele etse galatasaray'a karşı fernandes'le beraber bir ayaklanmanın lideri olacaktı çünkü. geçen sezon arena'da 2-2 biten maçta yaptığı gibi.

çok sıkıntımız var, maça gidip gitmeyeceğim de belli değil daha, ama gidecek olursam perşembe sabahı 9:30'da stadın önünde olacağım orası kesin. geçen sezonki atlético maçında olduğu gibi.

loopa alıp dinlemeye bayıldığım şarkı/marş/tezahürat.

http://tinyurl.com/6ejjuzg

madem sezonun ilk maçını oynadık,futbol takımımız hakkında şöyle detaylısından bir analiz yapalım.
yapalım mı sözlükçüler? he? başlıyorum.

öncelikle ibb karşısındaki takımı ele alalım;

-mc gregor sakat, cenk kalede. tamam.
- hilbert-toraman-sivok-uğur boral dörtlüsü,yabancı sınırına takılmıyoruz, neden escude'nin oynamadığını anlamasam da sonuçta toraman da ligin en tecrübeli savunmacılarından,ona da tamam diyelim.

orta alana bakalım; bir kanatta olcay, diğerinde mustafa; tamam,zaten elimizdeki en iyi seçenekler şu anda kendileri. olcay fena performans sergilemiyor, mustafa da adam eksiltebilen, yetenekli bir oyuncu.
ortada fernandes ve veli; tartışacak bir şey yok, fernandes serbest adam zaten, veli'de ben bu sene geçen sezonkinden daha iyi bir performans bekliyorum neden bilmem, umutluyum da, ama 20. dakikada oyundan çıkmak zorunda kaldı, değerlendirmenin dışında o yüzden, umarım iyileşir bir de.

veli'nin yerine giren necip; defansif kafada bir oyuncu olduğundan geri çekilmesi orta sahayı belediye'ye verdi, fakat ikinci yarıda daha ofansif bir necip vardı, verkaç yapıp kaleciyle karşı karşıya bile kaldı hatta.

ileride tek forvet almeida; başka çaremiz yok zaten. bu adamı bir şekilde kullanacağız. ama nasıl kullanacağız, kenardan içeriye isabetli ortalarla. zira kendisine şişirilen uzun topların hiçbirini alamıyor, kalıbının oyuncusu değil, hızlı da değil, neyse ki fernandes topu kafasına kondurdu da o da güzel bir vuruşla golü attı.

belediye, ligdeki büyüklerin hepsine ters gelen bir takım, neden? çünkü orta sahayı kullanılmaz hale getiriyorlar, carvalhal döneminde de bu değişmeyecek,belli. çok iyi baskı uygulayıp oyun kurdurtmuyorlar, e bizim takımda da xaviestalar, scholeslar yok ki başarılı paslarla bunu ekarte edelim.
yarın bir gün aynı şeyi galatasaray da fenerbahçe de yaşayacaktır bundan eminim, ama oyun içi yaratıcılık konusunda en sıkıntılı takım biz olduğumuzdan en çok biz yaşayacağız bu sıkıntıları.

ufak bir parantez açmak istiyorum carvalhal'e; bu adam hakkında geçen sene bir güruhun demediği kalmadı. şarlatan,korkak,puşt...neler neler. gitti, şimdi yeni suçlu samet aybaba oldu. hoş samet aybaba zaten hoşlanılmayan bir teknik direktör ama yaptığı iyi şeyler bile görmezden gelinip üstüne fazlaca gidilecektir. isterseniz beni linç edin ama şunu idrak etmeniz şart; beşiktaş'ın sorunu teknik direktörle çözülecek gibi değil. ha, getirirsin lucescu'yu, kısıtlı bütçesiyle mantıklı transferler yapar, her şeye rağmen zirve savaşı verir, ama lucescu gibi bir hocayı da kolay kolay bulamazsınız.

şaşırdığım bir nokta birçok taraftarın ibb beraberliğinden sonra karaları bağlayıp 'ya bu sametle nolacak zaten, bittik biz bu sezon' gibi laflar etmeleri.

lan hırt; biz neden bu haldeyiz? biz şuan diyet ödüyoruz farkında değil misin? yazın yediğimiz hurmalar götümüzü tırmalıyor, o yüzden bu haldeyiz. o zaman hepimiz şapkamızı önümüze koyup düşüneceğiz; bugün bu haldeysek, geleneksel taraftar profilinin değişip 'biz de artık yıldız istiyoruz' demesinin sonucudur. başarı da yıldızlarla gelmez zaten, para babası psg'nin önünde şampiyon olan üç kuruşluk montpellier'e bakıp feyz alın.
evet, gün ciddi ciddi destek günüdür, gün başarısızlıktan sonra da takımın yanında olup ileri geri konuşmama günüdür.borussia dortmund yıllarca orta sıralarda debelenirken bile dolu stadyuma oynuyordu, bunu başaramazsınız taraftar edebiyatınızı alın dürüm yapın.

belediye'yi ne zaman olimpiyat'ta yendik de bu kadar karamsarsınız onu anlayamıyorum. ha bombok oynadık mı? evet, ilk pozisyonumuz 70'de geldi mi, evet. ama onlar da zaten yukarıda saydıklarımın sahaya yansıyan sonuçları işte. en az bir sezon buna alışın.

quaresma konusunda neredeyse hiç konuşmadım bilen bilir, sadece bir kuple konuşacağım;
bu takımda ne yapıp edip bu adamı kazanıp oynatacaksın samet aybaba. bir şekilde oynatacaksın ki takımın kalitesi yükselecek, hücum varyasyonları artacak. ha, yapamıyorsanız da bu adamı elden çıkaracaksınız. yeni bir ferrari yaratmadan, en az 5 milyon euro gibi bir rakamla. ki bu hiç de olmayacak bir şey değildi ama yönetimin basiretsiz açıklamaları bundan da mahrum etti bizi. şimdi 2 milyona elden çıkarabilirsek hayırlısı durumundayız.

şimdi gelelim benim muhteşem taktik dehamın ürünü olan kadro fikirlerine;

aslında görünenden çok daha versatil bir kadroya sahip olduğumuzu düşünüyorum. ki ismail köybaşı dönerse çok daha versatil olacaktır,eminim.
uğur boral'ı ismail'in yokluğundan dolayı sol bek olarak kullanıyoruz, fakat kendisi tıpkı hilbert gibi devşirme bir savunmacı, dahası hücumda hızıyla ve penetreleriyle almeida'yı besleyecek kanat oyuncusu profiline uyabilir. e bizim elimizde emre özkan yok mu beyler? adam geçtiğimiz sezon orduspor'da sürekli oynamış bir bek oyuncusu. madem gençleştiriyorsun kadroyu, emre'ye sol bekte yer ver, önüne uğur boral'ı sal, hücumda kullan adamı. böylece mustafa pektemek de kanat yerine almeida'nın yanında olur, almeida'nın indirebileceği toplarla etkili olur.

benzer bir fikir sağ bek için var, o daha zorlama tabi, son tercih olarak kullanabiliriz; hilbert denen adam sağ kanat oyuncusu olarak geldi, hoş kendisi adam geçemiyor pek ama, madem ibrahim toraman da versatil bir oyuncu, bazı maçlarda toramanı sağ bek hilbert'i açık olarak kullanırsın.
holosko var bir de, her ne kadar kısıtlı bir oyuncu da olsa onun da rotasyonda etkin kullanımı takımı çok yönlü hale getirir.

daha önce de söylemiştim; beşiktaş bu sezon kendinden güçlü ve kendisiyle denk rakiplere karşı oynadığı maçlarda sırıtmayacak, mücadele gücüyle onlarla başedebilecek,yenildiğinde de sırıtmayacak, ama asıl zorluğu kazanması gereken maçlarda yaşayacak. o da yaratıcı oyundaki sıkıntılarımız yüzünden. bu sorunu yaşayan bir takım liverpool mesela. büyük maçlarda takır takır oynarlar, hayran kalırsınız, ama kazanması gereken maçı kazanamaz, basur eder izleyeni, maalesef beşiktaş da bu profilde ilerliyor. ama yapacak bir şeyimiz de yok. eninde sonunda diyet ödeme kısmına geliyoruz çünkü.

edit: oha,efsane yazmışım sözlüğe beşiktaş. bu yazıyı birileri gerçekten okursa onlara şimdiden çok teşekkür ediyorum.

hakkında galatasaray'ın resmi siteden şu açıklamayı yaptığı oyuncu;


Bugün bir kulübün resmi sitesinde, basketbolcumuz ilkan Karaman ile 3 yıllık sözleşme yapıldığı açıklanmıştır.

Haziran 2011 tarihinde Kulübümüz ile ilkan Karaman arasında 2011-2016 dönemini kapsayan sözleşme imzalanmıştır.

Konu ile ilgili gerekli bildirim Türkiye Basketbol Federasyonu ‘na da yapılmıştır.




galatasaray'la anlaşması varken 'fenerbahçe'de oynamak istiyorum' deyip anlaşma imzalaması çok enteresan.

haftalarca galatasaray'ın görüştüğü fakat ssürpriz bir şekilde liverpool fc'ye transfer olmuş oyuncu.
3milyon pound karşılığında alındığı için düşük riskli bir transfer,ancak geçen sezondan beri adı liverpool'la anılan gaston ramirez rekor bedelle southampton'a transfer olurken sen assaidi'yi alıyorsan bu iş sakattır arkadaş.

tamam çok teknik oyuncu ama premier lig seviyesinde mi? fizik olarak çok zorlanır gibi gözüküyor ama bekleyip göreceğiz.

işte bugün sağlık kontrolü esnasında kaptan gerrard'ın kendisiyle tanıştığı an;

http://a5.sphotos.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-snc7/422481_433166186735286_1806895138_n.jpg

tam 'kayseri'den ayrılmış beşiktaş'ta iş yapar bu' diye heyecanlanmışken italya yolunu tuttuğunu öğrendiğim oyuncu. demek ki tek çakal ben değilmişim.

önce sözlüğe ulaşamayıp 'benim internette bir hırtlık vardır kesin' dedim, sonra facebook sayfasındaki açıklamayı görüp üzüldüm, kızdım bir de, 'aferin çok iyi düşünmüşsünüz,aferin' dedim, yalan yok. na şimdi öylesine denerken sitenin açık olduğunu farkedip sevindim.

3. dakikada açtığım için veli'nin golünü göremediğim maç.

şaka gibi lan, veli bir gol attı o da türkiye'ye denk geldi. bari ikinci haftadaki galatasaray maçında falan patlatsa.

psv yıllarında çok formda olup zenit'teki ilk dönemlerinde de çok canlar yakmış, sonrasındaysa form grafiği yere çakılmış golcü. severim kendisini ama günlerdir 'lan zenit bu adamı güçsüz diye satıyorsa bu herif türkiye liginde o kadar kasapla nasıl başedecek?' diye düşünüyordum. transferinden vazgeçilmesi isabet olmuş.

beşiktaş'ın ihtiyacı siyahi,güçlü ve hızlı bir forvet. maliyeti de düşük olacak tabii ki.

molde'den davy claude angan'ı öneriyorum.

liverpool fc tarafından kiralandığı haberi ntvspor'dan da verilen milli oyuncu.

işte bu kadar. geçen sezon premier lig'de yüzde 91'lik pas yüzdesiyle oynayan joe allen'dan sonra nuri'nin de gelişiyle orta saha bambaşka bir kimliğe bürünecektir. gerrard'ı zaten biliyoruz, bu oyuncuların atacakları paslar suarez ve borini'yi, hatta carroll'u bile uçurur.

you'll never walk alone nuricim.

edit: transfer henüz resmiyet kazanmadı çünkü nuri'nin arsenal'e gitmek istediği, mourinho'nun ise chelsea'deyken asistanı olan brendan rodgers'ın menajerliğini yaptığı liverpool'a gitmesini istediği söyleniyor.

san marino milli takımının 9 yıl aradan sonra 2 gol birden attığı maçta yer almadığına göre izninizle ahmet çakarvari bir çıkış yapmak istiyorum;

andy selva bu takımın golcüsü değil arkadaş!

2003/04 sezonunda inter forması giymiş tunus asıllı fransız oyuncu.
o belki inter'de bir sezon oynadı ama çocukluğumuzun yıldızlarındandı ismi sayesinde. gol atıp 'sabbbriii lamuşşiiiieeaa' diye seviniyorduk lan biz.

şimdi aklıma nereden geldi peki?
15 ağustos 2012 tarihli rusya-fildişi maçında şuna rastladım;

http://www.mackolik.com/Match/Default.aspx?id=1055189

vaaay reyiz; hayırlı olsun. demek istiyorum kendisine. umarım fildişi'nin bir türlü kazanamadığı afrika uluslar kupasını kazanmak ona nasip olur.

almanya as kadrosuyla ve tüm disipliniyle sahada olursa savunması problemli arjantin'e illaki gol atar.
arjantin ise boru değil; messi,agüero,di maria, higuain,lavezzi...

bahis yapılmaması, ekran karşısına geçilip rahat rahat izlenesi maç.
tv yayını yoksa büyük ayıp olur, ama rahat olun. zdf linkinden izleriz.

aha almanya'da birçok eksik varmış, arjantin favori o zaman.

beşiktaş tarafından transfer edilirse bir dahaki aylak seferinde 'usta bizim biralar noldu?' ihalesini kendisine yıkabileceğim oyuncu.