muhteşem bir şarkıdır. reyiz, freudun düzağaç olarak dönmüştür bu kliple. günde 6 ila 9 kere arası dinliyorum.
o defteri alıp sayfaların yırtmalı
uçak yapıp atmalı çocuklara
oyuncak olduysa yoktan var eden aşk
aşkı böyle bilmesin çocuklar [ybkz]swh[/ybkz]
hastalık nedeniyle kalorifer dibine kıvrılıp uyuyakalıp kaçırdığım maç. efsane maç olmuş meğer.
sanırım maçın ilginç noktalarından biri karşıyaka'da tutunamamış ama göztepelilerin de benimseyemediği şaban'ın derbi kazandırması oldu.
sanırım maçın ilginç noktalarından biri karşıyaka'da tutunamamış ama göztepelilerin de benimseyemediği şaban'ın derbi kazandırması oldu.
1-2 sona eren maç.
frankfurt için tek olumlu gelişme 5 maçtır süren gol atamama serisinin sonlanması oldu, ancak düşüş sürüyor. 4.lüğü kaptırabilirler bu gidişle.
frankfurt için tek olumlu gelişme 5 maçtır süren gol atamama serisinin sonlanması oldu, ancak düşüş sürüyor. 4.lüğü kaptırabilirler bu gidişle.
ilgi orospusu kişiliklerin hareketi.
adam kameralar kendisini göstersin diye yanıp tutuşuyor, biliyor 30 bin kişilik statta kameralara yansımasının ne kadar zor olduğunu, açıyor bir real madrid bayrağı[ybkz]swh[/ybkz], hemen gazetelere internete yansıyor. işte o yansıma bunu tatmin ediyor. böyle de basit, yavşak adamlar bunlar. evet.
adam kameralar kendisini göstersin diye yanıp tutuşuyor, biliyor 30 bin kişilik statta kameralara yansımasının ne kadar zor olduğunu, açıyor bir real madrid bayrağı[ybkz]swh[/ybkz], hemen gazetelere internete yansıyor. işte o yansıma bunu tatmin ediyor. böyle de basit, yavşak adamlar bunlar. evet.
biraz da savunmaya yardımın eksikliğinden kaynaklanan durumdur. burada da fatura olcay şahan'a çıkıyor. kendisi ara ara savunmaya yardım ediyor falan ama çoğunlukla rakipler sol bekimizi hep ikiye tek yakalıyor. haliyle sol bekte bacary sagna da oynasa kolarov da oynasa eninde sonunda aynı tehlikeleri yaşayacağız.
yamulmuyorsam kapalı'dan başlayan tezahürat. çok emindim champion tarafından başlatıldığına ancak kendisi maçın ardından durumun öyle olmadığını belirtti.
değiştirilmesi gereken gerçektir. sürekli bunu dile getiriyorum zaten. burada herkes uzun,edebi entry sevecek diye bir şey yok, onu artılamayabilirsin ama bin çeşit yazar var, illa birinin üslubu hoşuna gidecek, işte onları artıla, arada bir mesaj at 'çok güzel yazmışsın cnm' falan diye[ybkz]swh[/ybkz]. insanlar takdir edildikleri zaman aidiyetleri artar. bu bağlamda oylama önemli.
ekseriyetle beşiktaş sol bekidir. o gün ilk 11'de hangisi çıkıyorsa işte...
arada bir de ersan adem gülüm'dür.
arada bir de ersan adem gülüm'dür.
(vurgula: herhangi bir adam değil cantona'dır).
http://www.fourfourtwo.com.tr/2013/03/17/futbolun-filozoflari-eric-cantona/
edit: şunun eşliğinde okursanız...http://www.youtube.com/watch?v=UsvIcfvBgaM
http://www.fourfourtwo.com.tr/2013/03/17/futbolun-filozoflari-eric-cantona/
edit: şunun eşliğinde okursanız...http://www.youtube.com/watch?v=UsvIcfvBgaM
anahtarı hjk helsinki'de bulunan lig. hep istiyoruz ki bir inter turku, lahti , honka , haka, turku şampiyon olsun ama olmuyor işte, helsinki çok rahat bir şekilde şampiyon oluyor hep.
ayrıca finlandiya'da en çok ilgi gören sporun buz hokeyi olmasından dolayı halen emekleyen ligdir.
rovaniemi gibi, kutuplara komşu lapland bölgesi takımı, mariehamn gibi çoğunluğu isveçlilerden oluşan ve anadili isveççe olan bir adanın takımı gibi marjinal ekipler vardır. sevilesidir.
iddaacının dostudur, ilkbaharda başlayan lig can simidi gibidir, ancak geçtiğimiz yıllarda asya merkezli bahis mafyasının cirit attığı bir ülke olmasından dolayı çok da güvenmemek, 'evi arabayı satıp inter turku'ya basmamak' gerekir.
ayrıca finlandiya'da en çok ilgi gören sporun buz hokeyi olmasından dolayı halen emekleyen ligdir.
rovaniemi gibi, kutuplara komşu lapland bölgesi takımı, mariehamn gibi çoğunluğu isveçlilerden oluşan ve anadili isveççe olan bir adanın takımı gibi marjinal ekipler vardır. sevilesidir.
iddaacının dostudur, ilkbaharda başlayan lig can simidi gibidir, ancak geçtiğimiz yıllarda asya merkezli bahis mafyasının cirit attığı bir ülke olmasından dolayı çok da güvenmemek, 'evi arabayı satıp inter turku'ya basmamak' gerekir.
hayranı olduğum takım.
bize dayatılan futbol perspektifi o kadar egemen olmuş ki zihinlerimize, şampiyonluğa oynamayan takımı takımdan saymaz hale gelmişiz. anca memleketimizin takımı olacak ki, tuttuğumuz büyük takıma ek olarak hafta sonlarında göz ucuyla takip edeceğiz.
büyük liglerin proje takımları vardır. o takımlar güzel futbol oynar, oyuncu alıp satar, bu şekilde varlığını sürdürür, mesela ingiltere'deki en başarılı proje everton fc'dir. italya'da udinese, almanya'da...ımm..almanya'da bütün takımlar proje, orada kazanmak asıl amaç değil. ispanya'da politik seçimlerinden dolayı athletic bilbao... gibi gibi, bu takımlar şampiyonluğa oynamazlar belki, ancak amaçları güzel futbol oynamak, ucuza aldıkları oyuncuları iyi paralara satıp kulüp döngüsünü işletmektir. kaldı ki udinese'nin gençlerbirliği'nin everton'un bilbao'nun avrupa kupalarında başarılı sezonları da vardır.
ankaralı olsaydım gençlerbirliği taraftarı olabilirdim, en azından üniversiteyi ankara'da okuyor olsaydım gençler kombinesi alıp iki haftada bir o takımı izlemek isterdim. bir takım düşünün, elindeki imkanlar dahilinde güzel futbol oynamaya çalışıyor, sinir-stres zaten yok, insanlar salt futbol için geliyor stada, haliyle senin övgüyü hak eden takımın kaybettiğinde sırf şampiyonluk beklentisi yüzünden küfür yerken o adamlar aile ortamı yaratabiliyor. zaten ingiltere'de, almanya'da olup türkiye'de olmayan şey bu. adam bristol rovers'ın fanatik taraftarı mesela ve senin benim beşiktaş'ı tutmamız gibi bağlı takımına, gidip de chelsea'yi tutayım demiyor.
neden? çünkü orada zihinlere iki takımın egemenliği düşüncesi kazınmıyor. bu ancak türkiye,yunanistan gibi futbol kültürü gelişmemiş ülkelerle, ispanya, iskoçya gibi çok büyük iki marka yaratmış ülkelerde olur. adamlar her şeye reyting olarak bakıyor, haliyle beşiktaş'ın bile önemi yok onların gözünde, ne kadar az kutup varsa o kadar yoğun reyting var çünkü. yaşasın galatasaray-fenerbahçe ligi.
gençlerbirliği ilhan cavcav'ın 'küçük olsun benim olsun' mantalitesine mahkum olmasaydı çok iyi bir atılım yapabilirdi, şampiyonluk olmasa bile her sene 4., 5. olabilecek bir takım yaratılabilirdi ama cavcav denen adamın da 'borçsuz bir kulüp yaratma' gibi bir başarısı var, daha ne olsun?
gençlerbirliği diye girdim çok farklı yerlere bulaştım yazı uzadı, velhasıl kelam, gençlerbirliği taraftarı bir başkadır. yukarıda sayıp döktüğüm şeyleri anlayabilmiş ve seçimini yapmıştır. ne ankaragücü taraftarı gibi yozlaşmıştır ne de büyük takım taraftarının çoğunluğu gibi başarı odaklıdır. çok az sayıda ama sağlam, kültürlü bir topluluktur. hiç gençlerbirliği maçı izlemedim ankara'da ama eminim gençlerbirliği tribününde bir lig maçı izlemek çok zevklidir.
ne kadar itiraf etmek istemesek de maalesef mevcut beşiktaş taraftarının içinde çok büyük bir topluluğu oluşturan taraftar çeşidi.
demirören yönetiminin beşiktaş'ı 'dünya kulübü' haline getirme amacıyla çıktığı yolun sonu bombok bir yere çıktı. kulüp mutantlaştı, taraftarların yapısı bozuldu,değerler yozlaştı.
hep taraftarı eleştiriyorum, eminim okuyanlar arasında 'taraftar ne yapsın lan gol mü atsın dürrük?' diyenler vardır, artık taraftarın kulüp dönüşümünde oynadığı,oynaması gereken büyük rolden bahsetmeyeceğim çünkü yoruldum, ama senin taraftarın dönüşmek zorunda.
dönüşmekten kastım endüstriyel futbolun dayattığı 'taraftar değil müşteri' kimliği değil, uzun yıllardır izlediğimiz en sempatik beşiktaş'a saygı göster, sezon başında kimselere itiraf edemediğin korkuları hatırla, 'ulan rezil olur muyuz acaba' diye tırnak kemirdiğini unutma. takım 6 net pozisyona girip direkleri geçememişken maçın bitmesine 5 dakika kala tribünü boşaltma, kaybedilen maçın ardından takımı alkışlamayı lüks olarak görme, maç esnasındaki en ufak hatadan sonra bile 'allah belanı versin ya' cümlesini savurma...
o kadar içi boşaltılıyor ki bestelerin, maç saatinde hıncahınç dolu statta maçın hemen sonrasında bir avuç kalınca anlıyorsun bunu. sırf bu yüzden bazen '5.-6. sıralarda olalım ama takım kazanamasa da futbol oynasın gurur duyalım, bir avuç kişi de olsak o statta takımın yanında olduğumuzu hissettirelim.
ama sonra şampiyonlar ligi'ne katılımın maddi kaynak olarak takımı nasıl düzelteceğini, stadın dolmasının şart olduğunu düşünüp 'lanet olsun' diyorum.
iyi gün taraftarı içimizde enflasyona uğramış durumda, insanlar sürü psikolojisiyle adam asmak için fırsat kolluyor ve biri ıslığı bassa devamı geliyor. dönüp 'haftaya casillas oynayacak kalede bekleyin' diye bağırınca sesleri de çıkmıyor bunların, çünkü sürüleri dışında hiçbir işe yaramayan varlıklar bunlar. şaka gibi... nereye bağlayacağımı da bilemedim elim ayağım titredi yine, herkes biliyor zaten ne anlatmaya çalıştığımı.
demirören yönetiminin beşiktaş'ı 'dünya kulübü' haline getirme amacıyla çıktığı yolun sonu bombok bir yere çıktı. kulüp mutantlaştı, taraftarların yapısı bozuldu,değerler yozlaştı.
hep taraftarı eleştiriyorum, eminim okuyanlar arasında 'taraftar ne yapsın lan gol mü atsın dürrük?' diyenler vardır, artık taraftarın kulüp dönüşümünde oynadığı,oynaması gereken büyük rolden bahsetmeyeceğim çünkü yoruldum, ama senin taraftarın dönüşmek zorunda.
dönüşmekten kastım endüstriyel futbolun dayattığı 'taraftar değil müşteri' kimliği değil, uzun yıllardır izlediğimiz en sempatik beşiktaş'a saygı göster, sezon başında kimselere itiraf edemediğin korkuları hatırla, 'ulan rezil olur muyuz acaba' diye tırnak kemirdiğini unutma. takım 6 net pozisyona girip direkleri geçememişken maçın bitmesine 5 dakika kala tribünü boşaltma, kaybedilen maçın ardından takımı alkışlamayı lüks olarak görme, maç esnasındaki en ufak hatadan sonra bile 'allah belanı versin ya' cümlesini savurma...
o kadar içi boşaltılıyor ki bestelerin, maç saatinde hıncahınç dolu statta maçın hemen sonrasında bir avuç kalınca anlıyorsun bunu. sırf bu yüzden bazen '5.-6. sıralarda olalım ama takım kazanamasa da futbol oynasın gurur duyalım, bir avuç kişi de olsak o statta takımın yanında olduğumuzu hissettirelim.
ama sonra şampiyonlar ligi'ne katılımın maddi kaynak olarak takımı nasıl düzelteceğini, stadın dolmasının şart olduğunu düşünüp 'lanet olsun' diyorum.
iyi gün taraftarı içimizde enflasyona uğramış durumda, insanlar sürü psikolojisiyle adam asmak için fırsat kolluyor ve biri ıslığı bassa devamı geliyor. dönüp 'haftaya casillas oynayacak kalede bekleyin' diye bağırınca sesleri de çıkmıyor bunların, çünkü sürüleri dışında hiçbir işe yaramayan varlıklar bunlar. şaka gibi... nereye bağlayacağımı da bilemedim elim ayağım titredi yine, herkes biliyor zaten ne anlatmaya çalıştığımı.
16 mart 2013 beşiktaş kasımpaşa maçında sahalara dönmüştür. şaka maka özlemişiz kendisini. biraz şanslı olsa en az bir kafa golüyle tamamlayacaktı maçı ki yazık oldu. mamadou niang ile çok iyi bir ortaklık kuracağını düşünüyorum.
bu arada 'hugo almeida'nın kafa topuna yükseldikten sonra başını tutarak eğilmesi' fenomeni de sahalara dönmüş oldu. [ybkz]swh[/ybkz]
bu arada 'hugo almeida'nın kafa topuna yükseldikten sonra başını tutarak eğilmesi' fenomeni de sahalara dönmüş oldu. [ybkz]swh[/ybkz]
''olmayacak sanki'' endişesi yaratan kalecimiz. en azından birinci kaleci olamayacağı kesin artık. istikrarı yok, güven veremiyor, savunmayla iletişimi zayıf.
fm diliyle söyleyecek olsak; decision making, yani karar alma özelliği çok zayıf. ileri çıkıp çıkmaması gerektiğini düşünürken saçma sapan bir yerde kalıp gol yiyebiliyor. command of area, yani 'alanına hakimiyet' zaten yok.
kalecilerin 30-32 yaşında dahi gelişebildiğini düşünürsek pozitif olacak hala bir şeyler var, ancak üzerine hiçbir şey koymayan bir kaleci sırf potansiyelle umut vaat edemez. maalesef kendisinin beşiktaş'ın birinci kaleci olabileceğine dair inancımı kaybettim. umarım volkan demirelvari bir gelişimi olur. zira kendisi de kendi taraftarınca çarmıha gerilirken bir şekilde gelişip daha iyi bir kaleci olmayı başarmıştı.
cenk konusunda katlanamadığım belki de en kötü şey, mcgregor'u asmaya niyetlenirken 'cenk'i oynat aq cenk oynasın daha iyi' diyenlerin cenk'in en ufak hatasında küfrü basması, ıslığa abanması. o kadar şartlanmışlar ki adam geri pası uzaklaştırıp taca attığında bile ıslıklıyorlar, ulan hırt, senin kalende türkiye'ye gelmiş geçmiş en ayağı düzgün kaleci cordoba vardı, onu da yedin sen. madem cenk oynasın diyorsun o zaman adama sahip çıkacaksın.
sonuç olarak kendisinin beşiktaş birinci kalecisi olamayacağı aşikar, demiyoruz ki cenk gitsin casillas gelsin ama iyi bir kaleci bulmak aman aman zor bir şey değil. transer yapmanın tek yolu oyuncu simsarı menajerlerin önerilerinden geçmiyor çünkü.
fm diliyle söyleyecek olsak; decision making, yani karar alma özelliği çok zayıf. ileri çıkıp çıkmaması gerektiğini düşünürken saçma sapan bir yerde kalıp gol yiyebiliyor. command of area, yani 'alanına hakimiyet' zaten yok.
kalecilerin 30-32 yaşında dahi gelişebildiğini düşünürsek pozitif olacak hala bir şeyler var, ancak üzerine hiçbir şey koymayan bir kaleci sırf potansiyelle umut vaat edemez. maalesef kendisinin beşiktaş'ın birinci kaleci olabileceğine dair inancımı kaybettim. umarım volkan demirelvari bir gelişimi olur. zira kendisi de kendi taraftarınca çarmıha gerilirken bir şekilde gelişip daha iyi bir kaleci olmayı başarmıştı.
cenk konusunda katlanamadığım belki de en kötü şey, mcgregor'u asmaya niyetlenirken 'cenk'i oynat aq cenk oynasın daha iyi' diyenlerin cenk'in en ufak hatasında küfrü basması, ıslığa abanması. o kadar şartlanmışlar ki adam geri pası uzaklaştırıp taca attığında bile ıslıklıyorlar, ulan hırt, senin kalende türkiye'ye gelmiş geçmiş en ayağı düzgün kaleci cordoba vardı, onu da yedin sen. madem cenk oynasın diyorsun o zaman adama sahip çıkacaksın.
sonuç olarak kendisinin beşiktaş birinci kalecisi olamayacağı aşikar, demiyoruz ki cenk gitsin casillas gelsin ama iyi bir kaleci bulmak aman aman zor bir şey değil. transer yapmanın tek yolu oyuncu simsarı menajerlerin önerilerinden geçmiyor çünkü.
eğer m giyen biriyseniz s beden tişörtün de işinizi görebileceği için üstesinden gelinebilen sorun.
şaka gibi ama gerçek. kartal yuvası ürünlerinin beden ayarı yok ve hangi beden giyiyorsunuz bir küçüğünü almanız daha doğru oluyor.[ybkz]swh[/ybkz]
şaka gibi ama gerçek. kartal yuvası ürünlerinin beden ayarı yok ve hangi beden giyiyorsunuz bir küçüğünü almanız daha doğru oluyor.[ybkz]swh[/ybkz]
uzaktan atılan gollere verilen türk işi bir tepki.
en son bugün leon osman'ın manchester city'e attığı golle gündeme gelmiştir;
http://www.fourfourtwo.com.tr/2013/03/16/buradan-vursam-ne-kadar-yazar/
en son bugün leon osman'ın manchester city'e attığı golle gündeme gelmiştir;
http://www.fourfourtwo.com.tr/2013/03/16/buradan-vursam-ne-kadar-yazar/
bugün yine golünü atmış.
kendisiyle ilgili yakın zamanda yazılan bir yazı çok okunası sahiden;
http://www.fourfourtwo.com.tr/2013/03/10/yeni-emenike-geliyor/
kendisiyle ilgili yakın zamanda yazılan bir yazı çok okunası sahiden;
http://www.fourfourtwo.com.tr/2013/03/10/yeni-emenike-geliyor/
san lorenzo kulübü, çiçeği burnunda papa[ybkz]swh[/ybkz] futbolsever 1. francis'e özel bir forma hediye etmiş;
http://www.fourfourtwo.com.tr/2013/03/16/papaya-ozel-forma/
http://www.fourfourtwo.com.tr/2013/03/16/papaya-ozel-forma/
takımının mersin idmanyurdu'nu 4-2 mağlup ettiği maçta bir gol kaydetmiştir.
çok beğendik çok beğendik,çok çok çok beğendik.
çok beğendik çok beğendik,çok çok çok beğendik.
insanın doğasında nasıl bir katran, zift barındırdığının eserlerinden birisi. insanın doğuştan iyiliğe yatkın olduğunu savunan filozof ve din adamları yanılıyor, insanın en baskın dürtüsü zarar vermektir. ufacık çocuk bile ne olduğunu bilmemesine rağmen kedinin köpeğin kuyruğunu çekip yumruk atmaya çalışır, daha büyük ölçekten bakarsak açgözlülük hakimdir insana, bu yüzden demokrasi-petrol takasını meşru görür, onun da hakkını vermez.
auschwitz'de gaz odalarına tıkılan yahudiler, kafkasya'da soykırıma uğrayan çerkesler, dini yayma uğruna kıyılan türkler,mezhepçilik yüzünden avrupada 110 yıl süren vahşet,batılıların fişteklemesi nedeniyle dört bir yanında ayrı insanlık suçu işlenen afrika... daha yüzlerce örnek vardır. tanımadığı, geleneğini bilmediği, okyanus ötesindeki bir ülkeyi sırf gazetelerdeki ilanlar yüzünden düşman bilip avustralyalardan çanakkale'ye gelip öldüren,ölenlerden, vietnam'dan,ırak'tan kimse ders almıyor, almayacak da, çünkü insan doğası gereği kötüdür.
geçmiş olsun...
auschwitz'de gaz odalarına tıkılan yahudiler, kafkasya'da soykırıma uğrayan çerkesler, dini yayma uğruna kıyılan türkler,mezhepçilik yüzünden avrupada 110 yıl süren vahşet,batılıların fişteklemesi nedeniyle dört bir yanında ayrı insanlık suçu işlenen afrika... daha yüzlerce örnek vardır. tanımadığı, geleneğini bilmediği, okyanus ötesindeki bir ülkeyi sırf gazetelerdeki ilanlar yüzünden düşman bilip avustralyalardan çanakkale'ye gelip öldüren,ölenlerden, vietnam'dan,ırak'tan kimse ders almıyor, almayacak da, çünkü insan doğası gereği kötüdür.
geçmiş olsun...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?