türkiye'nin en güzel şehridir,net.darılmaca gücenmece yok.
oksijenin en bol,havanın en temiz,dinlendirici olduğu yerdir,yeşille mavinin gerçek anlamda birleştiği yerdir,şelaleler,yaylalar,çay bahçeleri...
umarım bu güzellik asla bozulmaz.
ayrıca şehrin takımı çaykur rizespor bugün yeni teknik direktörü giray bulak'la çıktığı ilk maçta deplasmanda kasımpaşa'yı 2-1 mağlup ederek 9 hafta sonra ilk galibiyetini almıştır,taraftarları maçtan sonra istiklal caddesi'ni işgal etmişler
http://www.facebook.com/photo.php?fbid=324110484290764&set=a.324110450957434.66217.287462051288941&type=1&theater
http://www.facebook.com/photo.php?fbid=324111230957356&set=a.324110450957434.66217.287462051288941&type=1&theater
bende vardı la bu toptan.2001 yılında paris'ten getirmişti babam,uzunca bir süre kıyamadım,nasıl kıyılır lan o topa,yapılış belgeselini izlemiştim cnn'de,5 katmanı vardı,böyle şişirmiştim evde bazen sektirirdim falan,ama asfaltta oynanmazdı,yolunur eskirdi o zaman.
bir de 5. sınıftayken işte kaan vardı bizim,o bunun altın renklisini almıştı,salaklık edip okula getirmişti,onla maç yapmıştık birkaç kere,hatta top okul bahçesinden fırlayıp fındıklıyı kabataş'a bağlayan yola doğru giderken birine bağırıp aldırtmıştık,pii..
sonra efendim fevernovamla oynamaya başladım,şuan hala oynuyorum inanır mısınız,o 5 katmanın 4'ü gitti herhalde,ama taş gibi top,sürekli asfalt sahada oynuyorum falan,her tarafı yolundu ama hala çok iyi iş görüyor.işte sağlam mal böyle bir şey.
ha bir de bazıları sikimsonik olduğunu düşünse de bence deseni çok güzeldi,çocuktuk lan biz,bir çocuk için en güzel toptu fevernova.ardılı dikişsiz top roteiro onun kadar sempatik değildi mesela.
bir de 5. sınıftayken işte kaan vardı bizim,o bunun altın renklisini almıştı,salaklık edip okula getirmişti,onla maç yapmıştık birkaç kere,hatta top okul bahçesinden fırlayıp fındıklıyı kabataş'a bağlayan yola doğru giderken birine bağırıp aldırtmıştık,pii..
sonra efendim fevernovamla oynamaya başladım,şuan hala oynuyorum inanır mısınız,o 5 katmanın 4'ü gitti herhalde,ama taş gibi top,sürekli asfalt sahada oynuyorum falan,her tarafı yolundu ama hala çok iyi iş görüyor.işte sağlam mal böyle bir şey.
ha bir de bazıları sikimsonik olduğunu düşünse de bence deseni çok güzeldi,çocuktuk lan biz,bir çocuk için en güzel toptu fevernova.ardılı dikişsiz top roteiro onun kadar sempatik değildi mesela.
kendi sahasında bologna'ya 3-0 yenilen takım.taraftarların ' coin' yazılı pankartı da gerekli mesajı veriyor zaten.
şu şarkısına bayılıyorum.
http://tinyurl.com/3axjuds
overdose iskandinav aksanı detected.
ha bir de dancer in the dark'ın soundtrackında bulunan 'it's oh so quiet' var ki,bende anısı vardır,o yüzden artık dinlemiyorum ama güzeldir o da.
ha bir de 'I've seen it all' vardır aynı soundtrackde,thom yorke düetiyle.
http://tinyurl.com/3axjuds
overdose iskandinav aksanı detected.
ha bir de dancer in the dark'ın soundtrackında bulunan 'it's oh so quiet' var ki,bende anısı vardır,o yüzden artık dinlemiyorum ama güzeldir o da.
ha bir de 'I've seen it all' vardır aynı soundtrackde,thom yorke düetiyle.
ben yine izlemedim ve yine kazandık,işte bu kadar.şampiyooooğğn beşiktaaaşş,oley oley oley oleeeey şampiyooon beşiktaaağğş..
galibiyet haberini cep telefonumdaki livescore sayfasından öğrendiğimde zincirlikuyu metrobüs durağındaydım,etrafımda onlarca fenerbahçeli[ybkz]swh[/ybkz] vardı 'şampiyonuz lan!' diye bağırdığımda.
bu takıma helal olsun,ilk yarıyı geride kapamışız ama yine serhat çetin'in müthiş bir performansı varmış sanırım.kendisinden bir kez daha özür diliyorum.ben ve çok yakın bir arkadaşımın üzerinde lanet var,kime laf etsek adam yıldız oluyor.veli kavlak'tan tut da [ybkz]swh[/ybkz] severin bikoko erciyes'teyken ismiyle dalga geçen arkadaşımın adam rize'de sürekli gol atmasıyla morarmasına,hatta jonjo shelvey'e kadar geniş bir yelpazeye sahibiz,bunun son halkası da serhat oldu sanırım,helal olsun serhat çetin.
öyle cska'yı yenmekle,euroleague oynamakla olmuyormuş işte,sizlerle gurur duyuyorum.yönetim de şu bilet işlerine bi el atsın her maç salonu dolduralım.
galibiyet haberini cep telefonumdaki livescore sayfasından öğrendiğimde zincirlikuyu metrobüs durağındaydım,etrafımda onlarca fenerbahçeli[ybkz]swh[/ybkz] vardı 'şampiyonuz lan!' diye bağırdığımda.
bu takıma helal olsun,ilk yarıyı geride kapamışız ama yine serhat çetin'in müthiş bir performansı varmış sanırım.kendisinden bir kez daha özür diliyorum.ben ve çok yakın bir arkadaşımın üzerinde lanet var,kime laf etsek adam yıldız oluyor.veli kavlak'tan tut da [ybkz]swh[/ybkz] severin bikoko erciyes'teyken ismiyle dalga geçen arkadaşımın adam rize'de sürekli gol atmasıyla morarmasına,hatta jonjo shelvey'e kadar geniş bir yelpazeye sahibiz,bunun son halkası da serhat oldu sanırım,helal olsun serhat çetin.
öyle cska'yı yenmekle,euroleague oynamakla olmuyormuş işte,sizlerle gurur duyuyorum.yönetim de şu bilet işlerine bi el atsın her maç salonu dolduralım.
işte nick hornby'nin kitabından bazı alıntılar
"arsenal maçi olduğunda bütün işleri iptal etmemin sonsuza kadar süremeyeceğini biliyordum. ileride bir gün mutlaka oğlumun mezuniyeti, kizimin balosu gibi elzem şeyler arsenalin maçina denk gelecekti ve ben ikisi arasinda seçim yapmak zorunda kalacaktim... 2025 yilinda oğlumun ya da kizimin, psikiyatristin koltuğuna uzanmiş "babam arsenali bana tercih etti" dediğini görebiliyordum..."
ben futbolu eğlenmek için izlemiyordum. her yerde eğleniyordum ve eğlenmekten gına gelmişti. her şeyden öte sebepsiz mutsuzluğu yaşayabileceğim, sessiz kalıp endişelenip kederlenebileceğim bir yere ihtiyacım vardı. benim de kendime gore üzüldüğüm şeyler vardı ve takımımı izlerken bu duyguların dışarı çıkmasına izin verebiliyordum.
ancak beni en çok etkileyen bu;
i fell in love with football as i was later to fall in love with women: suddenly, inexplicably, uncritically, giving no thought to the pain or disruption it would bring with it.
çevirmenin çabalaması: futbola da sonraları kadınlara olacağım gibi aşık olmuştum;aniden,açıklanamaz bir şekilde,beraberinde getireceği acı veya düzensizliği umursamadan.
"arsenal maçi olduğunda bütün işleri iptal etmemin sonsuza kadar süremeyeceğini biliyordum. ileride bir gün mutlaka oğlumun mezuniyeti, kizimin balosu gibi elzem şeyler arsenalin maçina denk gelecekti ve ben ikisi arasinda seçim yapmak zorunda kalacaktim... 2025 yilinda oğlumun ya da kizimin, psikiyatristin koltuğuna uzanmiş "babam arsenali bana tercih etti" dediğini görebiliyordum..."
ben futbolu eğlenmek için izlemiyordum. her yerde eğleniyordum ve eğlenmekten gına gelmişti. her şeyden öte sebepsiz mutsuzluğu yaşayabileceğim, sessiz kalıp endişelenip kederlenebileceğim bir yere ihtiyacım vardı. benim de kendime gore üzüldüğüm şeyler vardı ve takımımı izlerken bu duyguların dışarı çıkmasına izin verebiliyordum.
ancak beni en çok etkileyen bu;
i fell in love with football as i was later to fall in love with women: suddenly, inexplicably, uncritically, giving no thought to the pain or disruption it would bring with it.
çevirmenin çabalaması: futbola da sonraları kadınlara olacağım gibi aşık olmuştum;aniden,açıklanamaz bir şekilde,beraberinde getireceği acı veya düzensizliği umursamadan.
1992 tarihli bir nick hornby bestsellerı,fakat ben 1997 tarihli filminden bahsedeceğim.çünkü kitabını -henüz- okumadım.[ybkz]swh[/ybkz]
kitapta nick hornby çocukluğundan beri tutkulu bir arsenal taraftarı olan kendisini..he ya,adam kendi anılarını anlatıyor.bir adam düşünün,hayatı arsenal'e endeksli,böyle milyonlarca insan var aslında,en hafifinden biz de beşiktaş kaybettiğinde gazete okumayıp spor programlarını atlamıyor muyuz? öyle işte,ama daha yoğun.aslında filmde anlatıldığı kadarıyla [ybkz]swh[/ybkz] bu karakter işin bokunu çıkarmış durumda,ama yine de sempati duyulmalı.
film hakkında yazılanlara bakarsak işin romantizm dozunu fazla kaçırmışlar,filmde bolca romantizm var,gel-gitlerle dolu bir aşk hikayesinin futbol tutkusuna bandırılmış hali film.
kahramanımız bir ikokulda edebiyat öğretmenidir,aynı zamanda okul futbol takımı menajeridir,okula yeni gelen disiplinli tarih öğretmeniyle başları karakterleri çatışsa da bir anda birbirleri olmadan yapamamaya başlarlar,bu ilişki kadınımızı da [ybkz]swh[/ybkz] önceleri klasik 'futbol mu,sadece bir oyun yea' diyen kadından daha anlayışlı,fikstür takip eden birine dönüştürür.
ama ilişkide gel gitler vardır.kahramanımızın arsenal üzerine kurulu sırça hayatı kadını endişelendirir,öyle ya,bu tarz bir adam aile adamı olacak güce sahip midir?
bir yandan da hamiledir bayan öğretmen.
ara ara paul'ün,filmdeki karakterin adı bu,nasıl bir arsenal fanatiği olduğunu gösteren flashbackler görüyoruz,hillsborough faciası da filmde kısa da olsa öz işlenmiş
filmin finalini ise 26 mayıs 1989 liverpool arsenal maçı yapıyor.
o maça kadar arsenal 18 sene şampiyon olamamış,paul ölüp bitiyor,son hafta arsenal'in liverpool'u 2-0 yenmesi gerekiyor ki maçın anfield'da olması,liverpool'un önceki sezonu dubleyle kapatmış,o sezonu da fa cup şampiyonu olması,dubleye koşuyor olması paul'ü umutsuzluğa sürüklüyor.hatta filmde kadın karakterin en yakın arkadaşı olan kadın şunu söylüyor; liverpool mu? onlar hakkında birkaç şey duydum.iyi olma konusunda çok iyi olduklarını...
işte bu ahval ve şerait içinde maç başlıyor,paul o kadar negatif ki izlerken 'bi sus ağzını yüzünü sktiğim bi sus maç oynansın hele' diyorsunuz,kankası da zaten iyice sıkılıyor bu durumdan,maç 1-0 oluyor paul hala 'işte şimdi gelip 1 tane atacaklar,onca yıl boşa gitti,şimdi ben nasıl yaşayacağım' falan diyor.
derken 90+1'de 4 numaralı michael thomas'ın golü geliyor.arsenal inanılmaz bir şekilde şampiyon oluyor,son saniye golüyle liverpool ile averajını eşitliyor,daha fazla golü olduğu için de şampiyon oluyor.[ybkz]swh[/ybkz]
liverpool tabi kahroluyor falan ama o kadar umursamıyorlar,tabi nereden bilsinler bir daha lig şampiyonluğu kazanamayacaklarını.18'de kalıyor liverpool,arsenal ise 18 sene sonra şampiyonluk görüyor.paul bir coşuyor falan,mutlu son,öpüşme falan var işte.
hoş film ama kitabı okumak lazım görünüyor,zira kitaptan yapılan alıntılar harika ve filmde geçmiyorlar.
kitapta nick hornby çocukluğundan beri tutkulu bir arsenal taraftarı olan kendisini..he ya,adam kendi anılarını anlatıyor.bir adam düşünün,hayatı arsenal'e endeksli,böyle milyonlarca insan var aslında,en hafifinden biz de beşiktaş kaybettiğinde gazete okumayıp spor programlarını atlamıyor muyuz? öyle işte,ama daha yoğun.aslında filmde anlatıldığı kadarıyla [ybkz]swh[/ybkz] bu karakter işin bokunu çıkarmış durumda,ama yine de sempati duyulmalı.
film hakkında yazılanlara bakarsak işin romantizm dozunu fazla kaçırmışlar,filmde bolca romantizm var,gel-gitlerle dolu bir aşk hikayesinin futbol tutkusuna bandırılmış hali film.
kahramanımız bir ikokulda edebiyat öğretmenidir,aynı zamanda okul futbol takımı menajeridir,okula yeni gelen disiplinli tarih öğretmeniyle başları karakterleri çatışsa da bir anda birbirleri olmadan yapamamaya başlarlar,bu ilişki kadınımızı da [ybkz]swh[/ybkz] önceleri klasik 'futbol mu,sadece bir oyun yea' diyen kadından daha anlayışlı,fikstür takip eden birine dönüştürür.
ama ilişkide gel gitler vardır.kahramanımızın arsenal üzerine kurulu sırça hayatı kadını endişelendirir,öyle ya,bu tarz bir adam aile adamı olacak güce sahip midir?
bir yandan da hamiledir bayan öğretmen.
ara ara paul'ün,filmdeki karakterin adı bu,nasıl bir arsenal fanatiği olduğunu gösteren flashbackler görüyoruz,hillsborough faciası da filmde kısa da olsa öz işlenmiş
filmin finalini ise 26 mayıs 1989 liverpool arsenal maçı yapıyor.
o maça kadar arsenal 18 sene şampiyon olamamış,paul ölüp bitiyor,son hafta arsenal'in liverpool'u 2-0 yenmesi gerekiyor ki maçın anfield'da olması,liverpool'un önceki sezonu dubleyle kapatmış,o sezonu da fa cup şampiyonu olması,dubleye koşuyor olması paul'ü umutsuzluğa sürüklüyor.hatta filmde kadın karakterin en yakın arkadaşı olan kadın şunu söylüyor; liverpool mu? onlar hakkında birkaç şey duydum.iyi olma konusunda çok iyi olduklarını...
işte bu ahval ve şerait içinde maç başlıyor,paul o kadar negatif ki izlerken 'bi sus ağzını yüzünü sktiğim bi sus maç oynansın hele' diyorsunuz,kankası da zaten iyice sıkılıyor bu durumdan,maç 1-0 oluyor paul hala 'işte şimdi gelip 1 tane atacaklar,onca yıl boşa gitti,şimdi ben nasıl yaşayacağım' falan diyor.
derken 90+1'de 4 numaralı michael thomas'ın golü geliyor.arsenal inanılmaz bir şekilde şampiyon oluyor,son saniye golüyle liverpool ile averajını eşitliyor,daha fazla golü olduğu için de şampiyon oluyor.[ybkz]swh[/ybkz]
liverpool tabi kahroluyor falan ama o kadar umursamıyorlar,tabi nereden bilsinler bir daha lig şampiyonluğu kazanamayacaklarını.18'de kalıyor liverpool,arsenal ise 18 sene sonra şampiyonluk görüyor.paul bir coşuyor falan,mutlu son,öpüşme falan var işte.
hoş film ama kitabı okumak lazım görünüyor,zira kitaptan yapılan alıntılar harika ve filmde geçmiyorlar.
her zaman 7.tıpkı kenny dalglish gibi,george best gibi,raul gonzalez gibi,ve daha birçok efsane gibi.
aynı zamanda 7 numaranın olağanüstülüğüne atfen tez bile yazılmış siz ne diyorsunuz?http://web.missouri.edu/~cowann/docs/articles/in%20press/Cowan%20et%20al,%20Tall%20tales%20in%20press.pdf
hristiyan inancında da 666 şeytanı,777 tanrıyı sembolize ediyormuş,ha bir de göğün 7 katı gibi şeyler vardı,çok uzun zaman önce okuduk unuttuk,ama 7 güzeldir.
beşiktaş'da da ahmed hassan'ın böyle takıntısı vardı ama 7 numara başkasında olduğu için [ybkz]swh[/ybkz] o zaman 77 giyerim hem duble şans demişti.
burada da semt bizim aşk bizim 7 numarayı vermeyecek gibi,o zaman 77'yi alayım ben.
aynı zamanda 7 numaranın olağanüstülüğüne atfen tez bile yazılmış siz ne diyorsunuz?http://web.missouri.edu/~cowann/docs/articles/in%20press/Cowan%20et%20al,%20Tall%20tales%20in%20press.pdf
hristiyan inancında da 666 şeytanı,777 tanrıyı sembolize ediyormuş,ha bir de göğün 7 katı gibi şeyler vardı,çok uzun zaman önce okuduk unuttuk,ama 7 güzeldir.
beşiktaş'da da ahmed hassan'ın böyle takıntısı vardı ama 7 numara başkasında olduğu için [ybkz]swh[/ybkz] o zaman 77 giyerim hem duble şans demişti.
burada da semt bizim aşk bizim 7 numarayı vermeyecek gibi,o zaman 77'yi alayım ben.
köpeğiyle müsemma kişilik.bir de kedisiyle ünlü alman vardı
(bkz: erwin schrödinger)
alman değil avusturyalı imiş.
(bkz: erwin schrödinger)
alman değil avusturyalı imiş.
yazdığı notları beğendiren arkadaş vardır bir de 'yazdığım notu okumadan geçme,sen de beğen,fikir belirt' falan der.gönülsüzce okursun,zaten çoğu zaman da bir boka yaramaz o notlar,zorunluluktan beğenirsin geçersin.
ulan millet nelerin peşinde ya
ulan millet nelerin peşinde ya
2-0'dan sonra kapatıp yerine porto-manchester city maçını izlediğim maç.
ama tim matavz'ın golü çok fenaydı,groningen'deyken keşfettim ben onu teheyy..çok pis vurdu,bu sonuç hiç olmadı..2-2 olaydı iyiydi ama o da olmadı.
ama tim matavz'ın golü çok fenaydı,groningen'deyken keşfettim ben onu teheyy..çok pis vurdu,bu sonuç hiç olmadı..2-2 olaydı iyiydi ama o da olmadı.
stoke city kalesindeki örümcek ağını alan örümcek lakaplı el turco.
bir vurdu ki..piiii...helal olsun,ispanya basını bu golü konuşuyor,talihsiz sakatlığından sonra çok iyi döndü,bu performansıyla ilk on birdeki yerini sağlama alması işten bile değil.
bir vurdu ki..piiii...helal olsun,ispanya basını bu golü konuşuyor,talihsiz sakatlığından sonra çok iyi döndü,bu performansıyla ilk on birdeki yerini sağlama alması işten bile değil.
zeytin'in sorgusuz sualsiz yatağıma gelip yastığım üstünde uyumaya başlamasıyla kendini iyice belli eden hede.
adam resmen diyor ki; bugün kediler günü,ben burada yatıcam,şımarıklık yapıcam.
olm uzanıp film izleyecektim ben,naptın ya
adam resmen diyor ki; bugün kediler günü,ben burada yatıcam,şımarıklık yapıcam.
olm uzanıp film izleyecektim ben,naptın ya
doğum günü mü? kutlu olsun
http://tinyurl.com/anaap4
[ybkz]swh[/ybkz]
http://tinyurl.com/anaap4
[ybkz]swh[/ybkz]
maçı izleyemediğim ve akabinde sözlüğe akamadığım için içimdeki coşkuyu şimdi dışavurmak istiyorum;
koyduk mu? laylalalay lalalay lala lalalaylay lalalaylay lalay koyduk mu?
bu arada maç sonrası facebook'ta paylaşılan 'yürüyedur aslanım yürürken de yaslarım' ibaresi çok iyiydi lan.
sen havalara gir olympiacos'u cska'yı yen,bulutların üstünde dolaş,15 sayı geriden beşiktaş koysun hevesin kaçsın,ama olsun; gücenme.
sırada banvit var,bizimkilerin banvit'i efes,fener,galatasaray forması içinde görmesi lazım,ben büyük maçlarımızdan değil başaltı rakiplerle yaptığımız maçlardan korkuyorum asıl.ayrıca dün serhat çetin'in maçı uzatmaya götüren üçlüğü atması,ardından yine atması inanılmazdı,kendisinden özür diliyorum.
koyduk mu? laylalalay lalalay lala lalalaylay lalalaylay lalay koyduk mu?
bu arada maç sonrası facebook'ta paylaşılan 'yürüyedur aslanım yürürken de yaslarım' ibaresi çok iyiydi lan.
sen havalara gir olympiacos'u cska'yı yen,bulutların üstünde dolaş,15 sayı geriden beşiktaş koysun hevesin kaçsın,ama olsun; gücenme.
sırada banvit var,bizimkilerin banvit'i efes,fener,galatasaray forması içinde görmesi lazım,ben büyük maçlarımızdan değil başaltı rakiplerle yaptığımız maçlardan korkuyorum asıl.ayrıca dün serhat çetin'in maçı uzatmaya götüren üçlüğü atması,ardından yine atması inanılmazdı,kendisinden özür diliyorum.
doğum günü babamın doğum günü,kosova'nın doğum günü,dünya kediler günü ile aynı güne tekabül eden yazardır,kutluyorum.
bu da naçizane hediyesi;http://tinyurl.com/866rahz
bu da naçizane hediyesi;http://tinyurl.com/866rahz
dün sabaha karşı bir kez daha izlediğim film.[ybkz]swh[/ybkz]
çok gerçek lan.o aksanlar,tezahüratlar,dövüş sahneleri.
ve bir kez daha; charlie hunnam,charlie hunnam,charlie hunnam.pete dunham karakterini öyle bir benimsetiyor ki ekran başında 'vur de vurayım,ağzına sıçarım o tommy hatcher'ın' dedirtiyor.adamın yürüyüşü başlı başına bir konu zaten.west ham united'ın tezahüratlarından 'i'm forever bubblling bubbles'a aşık eden filmdir.muhteşem bir tezahürat
I'm forever blowing bubbles,
Pretty bubbles in the air,
They fly so high, they reach the sky,
and like my dreams they fade and die.
Fortune's always hiding,
I've looked everywhere,
I'm forever blowing bubbles,
Pretty bubbles in the air.
united şak şak şak united şak şak şak
şeklinde bir marştır,filmde 4-5 kere geçiyor,barda söyleyişlerinin ardından 'let's go fuckin mental,let's go fuckin mental,na na na na' kısmı da coşturucu.
ayrıca ülkemizdeki holiganlar hakkında da acı bilgilere ışık tutmaktadır; bizdeki holigan tipler ne futboldan anlıyorlar ne de takımlarına bu kadar bağlılar,dövüşlerde yumruk değil bıçak kullanmaları da cabası,o yüzdendir ki millwall holiganları the bushwackers'a türkler denirmiş,bıçak vs kullandıklarından.
ha,holigan olmasın,kavgalar en fazla belli bir dozu aşmasın,o da adrenalin amaçlı ama olay budur işte.
bu film gözümde gelmiş geçmiş en güzel filmlerden biridir,futbol severlerin asla kaçırmaması gereken,üzerinden zaman geçtikçe bir kez daha izleyip içlerindeki savaşçı ruhu yenilemesi gereken film.
ayrıca filmdeki bir rap şarkısı[ybkz]swh[/ybkz] beni ve milyonları çok etkilemiştir,ben rap dinlemem yeaağ diyenlerin de bi kulak kabartması gerek.
http://tinyurl.com/7nfs397
bu rap şarkısının yanında stone roses'un enfes eseri waterfall da filmin soundtrackında bulunur.
ha bir de,son dövüş sahnesinin şarkısı olan 'one blood'dan bahsetmeden geçersek olmaz.
http://tinyurl.com/cvn72w terence jay'in klipte barda dertli bir şekilde otururken kendisine yavşayan kadına bakışlarıyla 'bi siktir git işim gücüm,derdim var' deyişi mükemmel.
sonuç olarak..harika.ama devam filmini izlemeyin,ben de izlemedim.
çok gerçek lan.o aksanlar,tezahüratlar,dövüş sahneleri.
ve bir kez daha; charlie hunnam,charlie hunnam,charlie hunnam.pete dunham karakterini öyle bir benimsetiyor ki ekran başında 'vur de vurayım,ağzına sıçarım o tommy hatcher'ın' dedirtiyor.adamın yürüyüşü başlı başına bir konu zaten.west ham united'ın tezahüratlarından 'i'm forever bubblling bubbles'a aşık eden filmdir.muhteşem bir tezahürat
I'm forever blowing bubbles,
Pretty bubbles in the air,
They fly so high, they reach the sky,
and like my dreams they fade and die.
Fortune's always hiding,
I've looked everywhere,
I'm forever blowing bubbles,
Pretty bubbles in the air.
united şak şak şak united şak şak şak
şeklinde bir marştır,filmde 4-5 kere geçiyor,barda söyleyişlerinin ardından 'let's go fuckin mental,let's go fuckin mental,na na na na' kısmı da coşturucu.
ayrıca ülkemizdeki holiganlar hakkında da acı bilgilere ışık tutmaktadır; bizdeki holigan tipler ne futboldan anlıyorlar ne de takımlarına bu kadar bağlılar,dövüşlerde yumruk değil bıçak kullanmaları da cabası,o yüzdendir ki millwall holiganları the bushwackers'a türkler denirmiş,bıçak vs kullandıklarından.
ha,holigan olmasın,kavgalar en fazla belli bir dozu aşmasın,o da adrenalin amaçlı ama olay budur işte.
bu film gözümde gelmiş geçmiş en güzel filmlerden biridir,futbol severlerin asla kaçırmaması gereken,üzerinden zaman geçtikçe bir kez daha izleyip içlerindeki savaşçı ruhu yenilemesi gereken film.
ayrıca filmdeki bir rap şarkısı[ybkz]swh[/ybkz] beni ve milyonları çok etkilemiştir,ben rap dinlemem yeaağ diyenlerin de bi kulak kabartması gerek.
http://tinyurl.com/7nfs397
bu rap şarkısının yanında stone roses'un enfes eseri waterfall da filmin soundtrackında bulunur.
ha bir de,son dövüş sahnesinin şarkısı olan 'one blood'dan bahsetmeden geçersek olmaz.
http://tinyurl.com/cvn72w terence jay'in klipte barda dertli bir şekilde otururken kendisine yavşayan kadına bakışlarıyla 'bi siktir git işim gücüm,derdim var' deyişi mükemmel.
sonuç olarak..harika.ama devam filmini izlemeyin,ben de izlemedim.
(bkz: al bunu al al al)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?