efsane ötesi, neredeyse herkesin tınısına aşina olduğu bir şarkıdır. bu arada söyleyen abimiz coolio'nun başına 2009'da çok ilginç bir şey gelmiştir;
bu abimiz konserde gaza gelmiş ve kendini seyircilerin üstüne atmış. bir rockstar muamelesi görmeyi beklerken "hayranlarının" sağa sola kaçışması nedeniyle betona yapışmış ve yaralanmış. bu arada kendisinin durumunu fırsat bilen bazı "hayranları" coolio abimizin üstündeki altın zincir, saat gibi hem yükte hem de pahada ağır varlıkları alarak olay yerinden uzaklaşmış.[ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz]
bu arada coolio abimiz bu şarkıda göte göt deyip kendisine de giydirmektedir;
--spoiler--
I'm an educated fool with money on my mind
--spoiler--
timsahları hayvanlar aleminin en değerli üyesi haline getiren açıklama. e normal, yetişkin bir timsah canlı yayında bile ağlayabilir.
fenerbahçe hakkında verilen olumsuz karardan sonra hakkında hiçbir umudumun kalmadığı karardır.
biz ne dersek diyelim mahkemenin gözünde fenerbahçe-beşiktaş özdeş görünüyor ve davamızı kemçük ağızlı, menajerlerle göte parmak olmayı seven eski futbolcu savunduğu sürece taraklara yan basmamız normal. üzgünüm.
biz ne dersek diyelim mahkemenin gözünde fenerbahçe-beşiktaş özdeş görünüyor ve davamızı kemçük ağızlı, menajerlerle göte parmak olmayı seven eski futbolcu savunduğu sürece taraklara yan basmamız normal. üzgünüm.
tezahürat ve beşiktaş'la ilgili şarkılardan sonra;
http://www.youtube.com/watch?v=1MmiY2asITw
http://www.youtube.com/watch?v=1MmiY2asITw
14.00'de başlayıp 14.03'de sona eren bir basın açıklaması yapmıştır, özetle;
"3 yıldır buradayım, trabzonspor'a bağlıyım her zaman mücadele ettim ama o duruma dayanamadım, yine de özür dilemem gerekenler var. ben trabzonspor'da mücadele etmeye devam edeceğim"
"3 yıldır buradayım, trabzonspor'a bağlıyım her zaman mücadele ettim ama o duruma dayanamadım, yine de özür dilemem gerekenler var. ben trabzonspor'da mücadele etmeye devam edeceğim"
adım adım devrim gerçekleştirmeye devam eden takım. sezon öncesinde slaven bilic-önder özen ikilisini bir araya getirerek en büyük adım atıldı, jose sambade getirildi, transferde yararlı yerli takviyeler yapıldı. şimdi geleceğe yönelik hamleler geliyor;
bilic'in hırvatistan'ı neredeyse tüm rakipleri ortada sıçana çevirirken bunu modric-rakitic-kranjcar gibi inceci oyuncularla yapıyordu. bu adamlardan savunmada müthiş verim de alıyordu. sürekli bunu söylüyorum ama bilic'in aklında muhammed-oğuzhan-fernandes gibi kağıt üstünde fazlasıyla ofansif ve savunma yönü sıkıntılı adamlardan oluşan müthiş bir takım savunması hattı var bence ve mami-ozzy bu amaca yönelik eğitiliyorlar. neden olmasın? bence çok güzel olacak.
bilic'in hırvatistan'ı neredeyse tüm rakipleri ortada sıçana çevirirken bunu modric-rakitic-kranjcar gibi inceci oyuncularla yapıyordu. bu adamlardan savunmada müthiş verim de alıyordu. sürekli bunu söylüyorum ama bilic'in aklında muhammed-oğuzhan-fernandes gibi kağıt üstünde fazlasıyla ofansif ve savunma yönü sıkıntılı adamlardan oluşan müthiş bir takım savunması hattı var bence ve mami-ozzy bu amaca yönelik eğitiliyorlar. neden olmasın? bence çok güzel olacak.
malum sahayı terk etme olayında mantıklı davranamamış oyuncu. bunun birçok etmeni var zaten; birincisi, malumunuz ülkemizde futbolcular eğitimsiz. bu adamlar çelikten sinirleri olan, beden dili eğitimi almış, profesyonellikte çığır açmış adamlar değil. ha dersiniz ki "ulan bozüyükspor'un sağ beki her maç küfür yiyor, üstelik tribünlerle saha iç içe, bir kere de olay çıkarmadı herif" ben de derim ki "vay amk, helal olsun o adama." ama diğer yanda ırkçı tezahürata maruz kalınca sahayı terk etmeye kalkan eto'o, prince boateng gibi örnekler de var. bu adamlar da biraz düşünüp mantıklı davranabilirdi, ya da davranabilir miydi? sanmıyorum. maç esnasında adamın kafa zaten ambale, zar zor düşünebiliyor, o sırada bir mevlevi gibi iki düşünüp bir konuşacak hali yok. kaldı ki futbolda bu tarz duygu patlamaları hep yaşanıyor; uzun süreli sakatlıktan dönen adam gol atınca kendini tutamayıp ağlıyor, ne bileyim babası ölen adam ağlayarak ellerini gökyüzüne kaldırıyor, koskoca cantona kafası atınca tribüne uçan tekme atıyor. herkes bozüyük'ün sağ beki gibi dirayetli değil.
kaldı ki yanlış yere dikkat çekiyoruz. burada konuşulması gereken şey volkan'ın tavrı değil, taraftarların, yorumcuların tavrı. geçen sezon inönü'de 2-0'dan 2-2'ye adeta zorla getirip 1 puan ikram ettiğimiz maçta herifin biri sahadaki herkesi eşit şekilde kolaçan eden bir küfür salvosuna girişmişti mesela. en sonunda aramızdan birileri "eeh eythere be" dedi ve hatta orada kavga çıktı. herifçioğlu diyor ki "böyle takım istemiyorum ya, neden hiç kazanamıyoruz?" o kadar da içten isyan ediyor ki dallama, sanırsın 4 yaşında çocuk. e be susak ağızlı, sen en az 30 yaşında adamsın hala beşiktaş'ı çözemedin mi? onu geçtim, "böyle takım istemiyorum" diyen adamın boynundaki atkı korsan lan. bu kadar çelişki olur mu? adamın kulübe katkısı 30 liradan ibaret ama volkan'a yakın olan trabzonsporlu gibi sahaya yakın olsa vereceği psikolojik zararın bedeli yok. bu takım sikten soktan bir hakem bozuntusu kendini tatmin etti diye açık ara önde olduğu şampiyonluk yarışı kaybetmiş geçmişte, şimdi kavrayabiliyor musunuz sporcu psikolojisinin ne denli önemli olduğunu?
olayın özü şudur; hepimiz gündelik yaşamında ezilen insanlarız. ha derseniz ki "kendi adına konuş dürrük", konuşayım; ben öğrenciyim, her gün 2 saatten fazla süremi trafikte bitkisel hayatta geçiriyorum, metrobüste falan zaten imanımız sikiliyor, onu geçtim devlet adam yerine koymuyor, bakan bile okuluna gelince ilk olarak "ehe kızlı erkekli ehe" falan diye saçmalıyor. beni minibüs şoförü bile sikmeye kalkıyor lan, "1 öğrenci" diyecek olsam "ama o üniformalı öğrenci fiyatı" diyecek adam. sen indirim lütfedeceksin diye japon porno yıldızı gibi liseli eteği mi giyeceğim ben göt?
bakın olayı doğru irdelemeyince nerelere vardı konu. bence iyi de oldu. çünkü ülkeye tutulmuş bir aynaydı volkan şen olayı. abartmıyorum. bu ülke gençliğini yaşamamış, flört etmemiş, eriğe dalmamış adamlarca yönetiliyor, vatandaşa değer verilmiyor, vatandaşın bir bölümü de futbolu terapi olarak görüyor. hedefte de sahadaki futbolcu oluyor. neden? çünkü terapinin başarısızlığa uğramasına neden oluyor sahadaki oyuncu.
trafikte yol vermedin diye inip birbirini vuran adamların olduğu ülkede kafası o anki baskıyla 1500 oyuncudan bi düşünüp sakin olmasını bekliyoruz, zor o iş. zaten volkan da o tarz bir adam olsa şu an galatasaray'da falan oynuyor olurdu. ama sırf psikolojik açıdan zayıf diye tüm ihaleyi de ona yıkmayalım.
yoruldum be volkan, çok yoruldum.
kaldı ki yanlış yere dikkat çekiyoruz. burada konuşulması gereken şey volkan'ın tavrı değil, taraftarların, yorumcuların tavrı. geçen sezon inönü'de 2-0'dan 2-2'ye adeta zorla getirip 1 puan ikram ettiğimiz maçta herifin biri sahadaki herkesi eşit şekilde kolaçan eden bir küfür salvosuna girişmişti mesela. en sonunda aramızdan birileri "eeh eythere be" dedi ve hatta orada kavga çıktı. herifçioğlu diyor ki "böyle takım istemiyorum ya, neden hiç kazanamıyoruz?" o kadar da içten isyan ediyor ki dallama, sanırsın 4 yaşında çocuk. e be susak ağızlı, sen en az 30 yaşında adamsın hala beşiktaş'ı çözemedin mi? onu geçtim, "böyle takım istemiyorum" diyen adamın boynundaki atkı korsan lan. bu kadar çelişki olur mu? adamın kulübe katkısı 30 liradan ibaret ama volkan'a yakın olan trabzonsporlu gibi sahaya yakın olsa vereceği psikolojik zararın bedeli yok. bu takım sikten soktan bir hakem bozuntusu kendini tatmin etti diye açık ara önde olduğu şampiyonluk yarışı kaybetmiş geçmişte, şimdi kavrayabiliyor musunuz sporcu psikolojisinin ne denli önemli olduğunu?
olayın özü şudur; hepimiz gündelik yaşamında ezilen insanlarız. ha derseniz ki "kendi adına konuş dürrük", konuşayım; ben öğrenciyim, her gün 2 saatten fazla süremi trafikte bitkisel hayatta geçiriyorum, metrobüste falan zaten imanımız sikiliyor, onu geçtim devlet adam yerine koymuyor, bakan bile okuluna gelince ilk olarak "ehe kızlı erkekli ehe" falan diye saçmalıyor. beni minibüs şoförü bile sikmeye kalkıyor lan, "1 öğrenci" diyecek olsam "ama o üniformalı öğrenci fiyatı" diyecek adam. sen indirim lütfedeceksin diye japon porno yıldızı gibi liseli eteği mi giyeceğim ben göt?
bakın olayı doğru irdelemeyince nerelere vardı konu. bence iyi de oldu. çünkü ülkeye tutulmuş bir aynaydı volkan şen olayı. abartmıyorum. bu ülke gençliğini yaşamamış, flört etmemiş, eriğe dalmamış adamlarca yönetiliyor, vatandaşa değer verilmiyor, vatandaşın bir bölümü de futbolu terapi olarak görüyor. hedefte de sahadaki futbolcu oluyor. neden? çünkü terapinin başarısızlığa uğramasına neden oluyor sahadaki oyuncu.
trafikte yol vermedin diye inip birbirini vuran adamların olduğu ülkede kafası o anki baskıyla 1500 oyuncudan bi düşünüp sakin olmasını bekliyoruz, zor o iş. zaten volkan da o tarz bir adam olsa şu an galatasaray'da falan oynuyor olurdu. ama sırf psikolojik açıdan zayıf diye tüm ihaleyi de ona yıkmayalım.
yoruldum be volkan, çok yoruldum.
volkan şen'in tolerans eşiğinin düşük olduğuna inanmıyorum. küfür var küfür var. bu adam yüzlerce kez ıslık, küfür işitmiştir de kulak asmamıştır. ama koskoca tribünden tek bir kişinin dakikalarca senle uğraşması sinir bozar öncelikle. ayrıca çok çarpıcı iddialar var. daha birkaç ay önce doğmuş bebeğine küfür edildiği söyleniyor. bu yapılır mı? topunu, galibiyetini sikeyim yapılır mı bu?
volkan şen türk futbolunun zaten iyice çırılçıplak kalan halinin son zırhını,maskesini de düşürmüştür. sırf 30-40-50 her neyse, para verdi diye 90 dakika boyunca sahadakilerin ipini çekme hakkını kendimizde görüp gündelik hayatımızdaki ezilmişliğimizi tedavi etmeye çalışmayı kendimizde hak göremeyiz. hata yapıyor diye oyuncuya sövemeyiz. sen havaleyi hatalı yapınca müşteri "ırzını siktiğimin veznecisi sıçıp sıvadı" diye başlayıp söver mi? veya ne bileyim özel ders verdiğiniz çocuk sınavdan kaldığında çocuğun babası sizi arayıp "bebeni bilmem ne edeyim senin kansız herif" diyebilir mi? ha ama futbolcular çok para kazanıyor o zaman dayanacak. yok öyle bir şey, bu da kaypaklıktır. utanmadan bunu yazan adamlar var gazetelerde. yahu insanlık onurunun parayla karşılığı olur mu? "yıllık 1 milyon ver ama söv sövebildiğin kadar" diye bir şey var mı?
durum şudur;http://www.fourfourtwo.com.tr/2013/08/27/volkan-senin-gozyaslari-ve-dusen-maskemiz/
volkan şen türk futbolunun zaten iyice çırılçıplak kalan halinin son zırhını,maskesini de düşürmüştür. sırf 30-40-50 her neyse, para verdi diye 90 dakika boyunca sahadakilerin ipini çekme hakkını kendimizde görüp gündelik hayatımızdaki ezilmişliğimizi tedavi etmeye çalışmayı kendimizde hak göremeyiz. hata yapıyor diye oyuncuya sövemeyiz. sen havaleyi hatalı yapınca müşteri "ırzını siktiğimin veznecisi sıçıp sıvadı" diye başlayıp söver mi? veya ne bileyim özel ders verdiğiniz çocuk sınavdan kaldığında çocuğun babası sizi arayıp "bebeni bilmem ne edeyim senin kansız herif" diyebilir mi? ha ama futbolcular çok para kazanıyor o zaman dayanacak. yok öyle bir şey, bu da kaypaklıktır. utanmadan bunu yazan adamlar var gazetelerde. yahu insanlık onurunun parayla karşılığı olur mu? "yıllık 1 milyon ver ama söv sövebildiğin kadar" diye bir şey var mı?
durum şudur;http://www.fourfourtwo.com.tr/2013/08/27/volkan-senin-gozyaslari-ve-dusen-maskemiz/
o kadar basit, yalapşap yazılar yazmaktadır ki son zamanlarda, resmen üzülüyorum. şimdi de toraman'ın lobiciliğini yapıyor koskoca adam. türk basını ne zaman okurun zekasına hakaret edip aynı şeyleri papağan gibi tekrarlayan köşe yazarlarından kurtulur bilemiyorum ama naçizane tavsiyem internetteki genç yazarları takip etmeniz. en azından değişik bakış açılarıyla okuduklarınız size bir şeyler katar. üzgünüm ama durum böyle.
ahmet ümit'in destek amaçlı düzenlediği imza günü sayesinde bir nebze kıpırdanmış kitapçıdır. ta dükkanın önünden tünel'e kadar kuyruk olmuş. maşallah.
http://www.hurriyet.com.tr/kultur-sanat/haber/24596106.asp
http://www.hurriyet.com.tr/kultur-sanat/haber/24596106.asp
spanoulis'le ilgili açıklamalarında otosansür uygulamış koç. fakat bizden kaçmadı ve ikilinin konuşma kayıtlarını ele geçirdik, işte o tapeler;
-vasil noldu bizim iş? şeyi şey ettin mi? hani...
-ha..koç...
-he vasil? ettin mi onu?
-şimdi ben olympiacos'ta kalmaya ikna oldum, kusura bakma koç, beni anla.
-lanet olsun adamım. neden ha neden? neden olduramadık? neden bir şans vermedin?
-yani bilmiyorum ki...böyle söyleyince...ama koç, attım imzayı artık kusura bakma
-bana koç deme vasil, ben senin koçun değilim. bunu sen istedin unuttun mu?
-take it easy bro ya
-lan!
işte böyle. ekmek parası için elalemin ıvır zıvır tapeleri peşinde koşturuyoruz. değdi mi? tabi ki hayır.
-vasil noldu bizim iş? şeyi şey ettin mi? hani...
-ha..koç...
-he vasil? ettin mi onu?
-şimdi ben olympiacos'ta kalmaya ikna oldum, kusura bakma koç, beni anla.
-lanet olsun adamım. neden ha neden? neden olduramadık? neden bir şans vermedin?
-yani bilmiyorum ki...böyle söyleyince...ama koç, attım imzayı artık kusura bakma
-bana koç deme vasil, ben senin koçun değilim. bunu sen istedin unuttun mu?
-take it easy bro ya
-lan!
işte böyle. ekmek parası için elalemin ıvır zıvır tapeleri peşinde koşturuyoruz. değdi mi? tabi ki hayır.
0-0 bitmiştir. tabi ki beşiktaş'ın maçıyla çakışınca çok az izleyebildim ama hiçbir şey kaybetmedim, şöyle ki;
mourinho öyle bir hücum hattıyla çıkmış ki; oscar-hazard-de bruyne-schürrle. eyvallah bu oyuncular futbol yaşı nüfus yaşından büyük adamlar, oscar ve hazard kendilerini zaten kanıtladı, schürrle de leverkusen'den hazır geldi ama de bruyne nedir aga? bu maçın adamı mıdır de bruyne? zaten 12 yaşında gibi tipi var, bir de dudağını patlattılar çocuğun o da sürekli formaya silip durdu... neyse.
ha, çekersin schürrle'yi kanata, ileriye romelu lukaku'yu koyarsın. aylardır forvet diye yırtınıyorsun, elinde lukaku gibi bir değer var görmüyorsun. o lukaku ki geçen sezonun son haftasında, ferguson'un son maçında takımı west brom 3-1 gerideyken 46'da oyuna girmiş, attığı 3 gol ve yaptığı asistle maçın 5-5 bitmesini sağlamış, koskoca united savunmasını tek başına harcamış bir canavar. ama sen ne yaptın? gittin oyuna sonradan torres'i aldın. he torres, he.
ulan bu mourinho'nun özel adam triplerine girip verdiği antin kuntin kararlara biraz kafa yorsam çıldırırım. hadi madrid'de yaptın, sirk gibi bir lig zaten la liga, bari premier lig'e saygın olsun be adam. senin haberin yok, ta türkiye'de hıyarın biri yerel saatle 03.43'de sana ders veriyor ondan sonra. ne haddine di mi? öyle değil ama işte.
moyes için beraberlik iyi sonuç olacaktı ama karşısında böyle bir mourinho görünce kazanmaya yönelik hamleler yapmış, ama o da gidip kagawa varken yedek otura otura göbek bağlamış ashley young'ı almış oyuna. ulan moyes, ulan moyes. sırf kagawa'yı harcadın diye twitter'daki bundesliga uzmanı yabancı gazeteciler "kagawa'yı özgür bırakın dortmund'a gelsin" kampanyası başlattı haberin yok.
yine de moyes için iyi bir test oldu, jose'nin de keyfi yerinde, sonuç olarak iki taraf da mutlu ayrıldı. lakin united'ın asıl sınavı haftaya liverpool'la. moyes 10 yıl boyunca orada maç kazanamadı, işte sınav diye buna derler. bakalım orada ikinci yarıda muhtemelen fizik olarak düşüp savunmaya çekilecek liverpool karşısında doğru hamleleri yapabilecek mi, göreceğiz.
not: ben de maçı çok az izleyebildim deyip böyle dolup taştım, hepsini izlesem neler olurdu diye düşünmek istemiyorum.
mourinho öyle bir hücum hattıyla çıkmış ki; oscar-hazard-de bruyne-schürrle. eyvallah bu oyuncular futbol yaşı nüfus yaşından büyük adamlar, oscar ve hazard kendilerini zaten kanıtladı, schürrle de leverkusen'den hazır geldi ama de bruyne nedir aga? bu maçın adamı mıdır de bruyne? zaten 12 yaşında gibi tipi var, bir de dudağını patlattılar çocuğun o da sürekli formaya silip durdu... neyse.
ha, çekersin schürrle'yi kanata, ileriye romelu lukaku'yu koyarsın. aylardır forvet diye yırtınıyorsun, elinde lukaku gibi bir değer var görmüyorsun. o lukaku ki geçen sezonun son haftasında, ferguson'un son maçında takımı west brom 3-1 gerideyken 46'da oyuna girmiş, attığı 3 gol ve yaptığı asistle maçın 5-5 bitmesini sağlamış, koskoca united savunmasını tek başına harcamış bir canavar. ama sen ne yaptın? gittin oyuna sonradan torres'i aldın. he torres, he.
ulan bu mourinho'nun özel adam triplerine girip verdiği antin kuntin kararlara biraz kafa yorsam çıldırırım. hadi madrid'de yaptın, sirk gibi bir lig zaten la liga, bari premier lig'e saygın olsun be adam. senin haberin yok, ta türkiye'de hıyarın biri yerel saatle 03.43'de sana ders veriyor ondan sonra. ne haddine di mi? öyle değil ama işte.
moyes için beraberlik iyi sonuç olacaktı ama karşısında böyle bir mourinho görünce kazanmaya yönelik hamleler yapmış, ama o da gidip kagawa varken yedek otura otura göbek bağlamış ashley young'ı almış oyuna. ulan moyes, ulan moyes. sırf kagawa'yı harcadın diye twitter'daki bundesliga uzmanı yabancı gazeteciler "kagawa'yı özgür bırakın dortmund'a gelsin" kampanyası başlattı haberin yok.
yine de moyes için iyi bir test oldu, jose'nin de keyfi yerinde, sonuç olarak iki taraf da mutlu ayrıldı. lakin united'ın asıl sınavı haftaya liverpool'la. moyes 10 yıl boyunca orada maç kazanamadı, işte sınav diye buna derler. bakalım orada ikinci yarıda muhtemelen fizik olarak düşüp savunmaya çekilecek liverpool karşısında doğru hamleleri yapabilecek mi, göreceğiz.
not: ben de maçı çok az izleyebildim deyip böyle dolup taştım, hepsini izlesem neler olurdu diye düşünmek istemiyorum.
muhammed demirci-oğuzhan özyakup ikilisinden modric-rakitic yaratmayı hedefleyen ve sorunlara bulduğu çözümlerle hayranlık kazanan teknik direktörümüz.
modric-rakitic'in iş savunmaya gelince xavi'yi bile nasıl bezdirdiğini şuradan da görebilirsiniz;
http://www.fourfourtwo.com.tr/2013/08/27/en-etkili-anahtar-zaman/
modric-rakitic'in iş savunmaya gelince xavi'yi bile nasıl bezdirdiğini şuradan da görebilirsiniz;
http://www.fourfourtwo.com.tr/2013/08/27/en-etkili-anahtar-zaman/
maruz kaldığı insanlık dışı muameleden sonra trabzonspor başkanı ipini çekmiştir, tarih bunu yazar.
modern futbolun yarattığı gladyatör dövüşü ortamının kurbanlarındandır;
http://www.fourfourtwo.com.tr/2013/08/27/volkan-senin-gozyaslari-ve-dusen-maskemiz/
modern futbolun yarattığı gladyatör dövüşü ortamının kurbanlarındandır;
http://www.fourfourtwo.com.tr/2013/08/27/volkan-senin-gozyaslari-ve-dusen-maskemiz/
36 yaşındaki bu toraman abimiz serie a'ya yeni çıkan hellas verona'nın milan'ı 1-0 geriden gelip 2-1 yenmesinde attığı gollerle en büyük pay sahibi olmuştur.
maçtan sonra da; "ilk golümü eşime ikincisini kızıma hediye ediyorum, üçüncü golü hediye edeceğim kimse olmadığı için atmadım" diyerek güldürmüştür.
maçtan sonra da; "ilk golümü eşime ikincisini kızıma hediye ediyorum, üçüncü golü hediye edeceğim kimse olmadığı için atmadım" diyerek güldürmüştür.
david moyes'in ilk önemli sınavı olan maç. bunda rakibinin mourinho olması talihsizlik tabi ama haftaya da everton ile hiç galibiyet alamadığı anfield'a gideceği düşünülürse bu maç çok önemli. kazanırsa dev moral, kaybederse stres, beraberlikte bir şey olmaz tabi, iki taraf da memnun olur.
iddaa 2.50 oran açmış chelsea'ye, kadroları karşılaştırdığınızda işin yaratıcılık boyutunda chelsea kadrosu çok daha geniş bir yelpazeye sahip. united orta sahası yıllarca fletcher-carrick gibi çok standart adamlarla başarılı olurken bunun en büyük nedeni ferguson'du, moyes aynı başarıyı yakalayabilir mi bilemiyorum açıkçası.
iddaa'da tek maç olması da işlere ihtiras katmıştır, yurt genelinde birçok kumarbaz koca eşinin bileziklerini bozdurup 2 basmış ve maç saatini beklemektedir. hayırlısı...
not: 22.00'de oynanacak bu maç 21.45'de başlayacak 26 ağustos 2013 kayseri erciyesspor beşiktaş maçı ile çakıştığından izlenemeyecektir. şaşırdık mı? hayır. neyse, sabaha doğru tekrarını yakalar izleriz artık.
iddaa 2.50 oran açmış chelsea'ye, kadroları karşılaştırdığınızda işin yaratıcılık boyutunda chelsea kadrosu çok daha geniş bir yelpazeye sahip. united orta sahası yıllarca fletcher-carrick gibi çok standart adamlarla başarılı olurken bunun en büyük nedeni ferguson'du, moyes aynı başarıyı yakalayabilir mi bilemiyorum açıkçası.
iddaa'da tek maç olması da işlere ihtiras katmıştır, yurt genelinde birçok kumarbaz koca eşinin bileziklerini bozdurup 2 basmış ve maç saatini beklemektedir. hayırlısı...
not: 22.00'de oynanacak bu maç 21.45'de başlayacak 26 ağustos 2013 kayseri erciyesspor beşiktaş maçı ile çakıştığından izlenemeyecektir. şaşırdık mı? hayır. neyse, sabaha doğru tekrarını yakalar izleriz artık.
venedik ve cenevizlilere kapitülasyonlar verildiği günden beri zirve yüzü görememiş beşiktaş'ımızın bu süreçte ayağına gelen sayısız fırsattan biri. yine çok umutluyuz ve bu maçı kazanmak takım üstünde bambaşka bir hava yaratabilir.
işin kolayına kaçan solcudur. solcuya yakışan bir hareket değil karşısındakinin seviyesine inmek.
ancak şöyle de bir detay var; hiçbir beşiktaşlı kendisine "8taşlı" demez, ancak malum ifade bizzat bir teyzemizin kendisini ve çevresindekileri niteleme şekliydi. arada fark var yani.
ha bu arada yıllarca komünist avı başlatıp gencecik öğrencilere satırlarla saldıranlar, moskof uşağı dedikleri kadar olamayıp amerikan filosunun yönüne seccade serip namaz kılanlar, sivas'ta insanları cayır cayır yakanlar, ufacık çocukları istismar eden yaşlı başlı dini bütün hüseyin abilerimiz, din tacirliğinden voleyi vurup halkı dilenciliğe alıştıranlar... bunlar göt kılı payesini bile hak etmiyor.
ancak şöyle de bir detay var; hiçbir beşiktaşlı kendisine "8taşlı" demez, ancak malum ifade bizzat bir teyzemizin kendisini ve çevresindekileri niteleme şekliydi. arada fark var yani.
ha bu arada yıllarca komünist avı başlatıp gencecik öğrencilere satırlarla saldıranlar, moskof uşağı dedikleri kadar olamayıp amerikan filosunun yönüne seccade serip namaz kılanlar, sivas'ta insanları cayır cayır yakanlar, ufacık çocukları istismar eden yaşlı başlı dini bütün hüseyin abilerimiz, din tacirliğinden voleyi vurup halkı dilenciliğe alıştıranlar... bunlar göt kılı payesini bile hak etmiyor.
hazırlık karşılaşmasında sarıyer sk'ya 1-0 mağlup olan takım. anladığım kadarıyla gençler oynamış sarıyer'de.
adamın dibi, bir liverpool efsanesi, ismi jamie carragher'la birlikte anılan savaşçı.
kariyerinin en ilginç dönümü bir ara samsunspor tarafından denemeye alınmasıdır. hatta hava soğukmuş ve başkan ismail uyanık kendisine deri ceket olmuş, bizim sami bir sevinmiş. ama sonradan kendisini samsunspor için yeterli görmeyip göndermişler, o da ekmek parası için gurbet ellere, liverpool'a gitmiş.
kariyerinin en ilginç dönümü bir ara samsunspor tarafından denemeye alınmasıdır. hatta hava soğukmuş ve başkan ismail uyanık kendisine deri ceket olmuş, bizim sami bir sevinmiş. ama sonradan kendisini samsunspor için yeterli görmeyip göndermişler, o da ekmek parası için gurbet ellere, liverpool'a gitmiş.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?