kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez sözünü uygulamaya çalışıyordur. ama her tavuk karşılığında kaz alamayacağını zamanla öğrenir.
piç erkekle eğlenilir, efendi erkekle evlenilir mantığından ileri gelir.
kızlar piç erkekleri daha eğlenceli ve daha çekici bulurlar, bu nedenle sevgili olarak böyle adamları tercih eder kendilerine göre güzelce vakit geçirirler. fakat iş evlenmeye geldiğinde aynı piç erkeğin kendisini aldatabileceğini, eviyle yeteri kadar ilgilenmeyeceğini, iyi bir aile babası olamayacağını düşünen kadınlar evlenmek için efendi adamları tercih ederler.
bir de efendi olmadığı halde piç olmayı da beceremeyen tipler vardır ki onların durumu fenadır. ne sevgililik aşamasında ne de evlenme aşamasında şansı yoktur bunların. evet kendimden biliyorum.
kızlar piç erkekleri daha eğlenceli ve daha çekici bulurlar, bu nedenle sevgili olarak böyle adamları tercih eder kendilerine göre güzelce vakit geçirirler. fakat iş evlenmeye geldiğinde aynı piç erkeğin kendisini aldatabileceğini, eviyle yeteri kadar ilgilenmeyeceğini, iyi bir aile babası olamayacağını düşünen kadınlar evlenmek için efendi adamları tercih ederler.
bir de efendi olmadığı halde piç olmayı da beceremeyen tipler vardır ki onların durumu fenadır. ne sevgililik aşamasında ne de evlenme aşamasında şansı yoktur bunların. evet kendimden biliyorum.
sözlük mantığıyla tezattır.
öncelikle şunu belirtmek gerekir ki sözlükler, oluşumu itibariyle forumdan farklı olup genel anlamda daha fazla nitelikli bilgi barındıran ortamlardır. sözlükler adından da anlaşılacağı gibi sözlük görevi görürler, diğer sözlüklerden farkı, genel kabul görmüş kalıplarla değil de yazarların bakış açılarıyla oluşturulmuş olmasıdır.
bilgi vermek her zaman için uzun cümlelerle olmaz tabii, fakat uzun entrylerin olmadığı bir sözlük de sözlük olmaktan uzaktır. kartal sözlük'te olduğu gibi "her başlıkta bir entrym bulunsun" mantığıyla entry kasmaktansa az yazmak ama içerik olarak dolu ve sağlam entryler yazmak her zaman daha tercih edilesidir. ki böyle entryler genellikle tek cümleden ibaret olmazlar ne yazık ki.
ayrıca yazdığım uzun bir entryden sonra entry ile ilgili mesaj aldığım da sıklıkla oluyor. bu da demek oluyor ki okunup üzerine düşünenler gerçekten var. böyle yazarlarımız olduğu sürece okumaya da yazmaya da devam edilecektir.
öncelikle şunu belirtmek gerekir ki sözlükler, oluşumu itibariyle forumdan farklı olup genel anlamda daha fazla nitelikli bilgi barındıran ortamlardır. sözlükler adından da anlaşılacağı gibi sözlük görevi görürler, diğer sözlüklerden farkı, genel kabul görmüş kalıplarla değil de yazarların bakış açılarıyla oluşturulmuş olmasıdır.
bilgi vermek her zaman için uzun cümlelerle olmaz tabii, fakat uzun entrylerin olmadığı bir sözlük de sözlük olmaktan uzaktır. kartal sözlük'te olduğu gibi "her başlıkta bir entrym bulunsun" mantığıyla entry kasmaktansa az yazmak ama içerik olarak dolu ve sağlam entryler yazmak her zaman daha tercih edilesidir. ki böyle entryler genellikle tek cümleden ibaret olmazlar ne yazık ki.
ayrıca yazdığım uzun bir entryden sonra entry ile ilgili mesaj aldığım da sıklıkla oluyor. bu da demek oluyor ki okunup üzerine düşünenler gerçekten var. böyle yazarlarımız olduğu sürece okumaya da yazmaya da devam edilecektir.
(bkz: hoşgeldin aşkların en güzeli)
kendisini eleştirmek moda oldu. arkasında durursanız eğer bir trivelaya tav olan salak taraftar oluveriyorsunuz. halbuki olay tam tersi. sanırım anlaşılması için son derece basit açık ve net açıklamak lazım.
bu adam beşiktaş'a geldiğinde bundan çok mu koşuyordu? iddia ediyorum ki quaresma ilk geldiğinde bu kadar koşmuyordu bile. dün 90. dakikada trivela yapması değildi önemli olan, 90. dakikada bile kanattan atak geliştirip son derece güzel orta kesebiliyor. ve pek çok pozisyonda da savunmaya gelip top çıkardı. sivasspor'un dün en az 3 tane hızlı atağını kendisi geri koşup kesti. aksini iddia eden varsa gelsin bulalım pozisyonları, yok eğer kesmemişse ben taksim'de eşek gibi anırmaya hazırım. ama yapmışsa da o çok bilmiş arkadaşlar yapacaklar bunu.
eskiden quaresma yere göğe sığdırılamazken bugün değişen ne? artık rakip takım oyuncuları quaresma'nın hangi bölgeden nasıl adam geçebileceğini öğrenip tedbirlerini buna göre alıyorlar. rakibin en az 2-3 adamla savunduğu bir adama pas almaya yaklaşacak 1 kişi bile olmayınca haliyle top kaybı yaşanıyor. ve bu top kayıpları quaresma'ya mal ediliyor. ama bir kişi de çıkıp niye bu adamın yanına pas almaya giden yok demiyor. buna da itirazı olan varsa özel mesaj atsın o pozisyonlardan en az 3 örnek bulup çıkarırım.
demek ki olayın özü şu. quaresma önceden bu kadar bile koşmamasına rağmen attığı çalımlarla taraftarca beğeniliyordu. artık daha fazla koşmasına rağmen savunmaların çok adamla savunması karşısında ve kendisine yardım da gelmediğinden bu çalımları atamayınca eleştirilmeye başlandı.
yani trivelaya tav olan ben değilim, artistik hareket görmediğin için tepki koyan sensin canım benim. yukarıdaki söylediklerimin hepsini ispatlarım ben isteyene. ama bok atmadan önce biraz sorgulayın bazı şeyleri.
bu adam beşiktaş'a geldiğinde bundan çok mu koşuyordu? iddia ediyorum ki quaresma ilk geldiğinde bu kadar koşmuyordu bile. dün 90. dakikada trivela yapması değildi önemli olan, 90. dakikada bile kanattan atak geliştirip son derece güzel orta kesebiliyor. ve pek çok pozisyonda da savunmaya gelip top çıkardı. sivasspor'un dün en az 3 tane hızlı atağını kendisi geri koşup kesti. aksini iddia eden varsa gelsin bulalım pozisyonları, yok eğer kesmemişse ben taksim'de eşek gibi anırmaya hazırım. ama yapmışsa da o çok bilmiş arkadaşlar yapacaklar bunu.
eskiden quaresma yere göğe sığdırılamazken bugün değişen ne? artık rakip takım oyuncuları quaresma'nın hangi bölgeden nasıl adam geçebileceğini öğrenip tedbirlerini buna göre alıyorlar. rakibin en az 2-3 adamla savunduğu bir adama pas almaya yaklaşacak 1 kişi bile olmayınca haliyle top kaybı yaşanıyor. ve bu top kayıpları quaresma'ya mal ediliyor. ama bir kişi de çıkıp niye bu adamın yanına pas almaya giden yok demiyor. buna da itirazı olan varsa özel mesaj atsın o pozisyonlardan en az 3 örnek bulup çıkarırım.
demek ki olayın özü şu. quaresma önceden bu kadar bile koşmamasına rağmen attığı çalımlarla taraftarca beğeniliyordu. artık daha fazla koşmasına rağmen savunmaların çok adamla savunması karşısında ve kendisine yardım da gelmediğinden bu çalımları atamayınca eleştirilmeye başlandı.
yani trivelaya tav olan ben değilim, artistik hareket görmediğin için tepki koyan sensin canım benim. yukarıdaki söylediklerimin hepsini ispatlarım ben isteyene. ama bok atmadan önce biraz sorgulayın bazı şeyleri.
30 ekim 2011 beşiktaş sivaspor maçı'nda paşalar gibi oyununu oynamış futbolcu. ulan 1 kere olsun bakın o adam ayağına topu aldığında kaç adam basıyor? yardıma gelen futbolcu var mı? bunları hiç görmeyin sakın. götüne motor kollarına kanat mı takacak bu adam? ne bekleniyor beklenti nedir anlamıyorum. gören de sanacak ki maçın en az koşan adamdı. quaresma bugün her zamankinden fazla koştu ve mücadele etti. sırf 10 tane adamın içinden çıkamadı diye eleştirilirse "gel sen oyna" der son derece de haklıdır.
siz böyle adamları yem etmeye devam edin, her ortasını auta kesen adamlarla kanser olduğumuzda göbek atarsınız.
siz böyle adamları yem etmeye devam edin, her ortasını auta kesen adamlarla kanser olduğumuzda göbek atarsınız.
sözlüğümüzün yeni bestesinin ilk duyulacağı ve videosunun çekileceği zirve olması yönüyle önem taşıyacak. her gün beşiktaş bestesinin ev versiyonunun ne kadar yayıldığı düşünüldüğünde bu video içerisinde olmak isteyen tüm yazarlarımıza mutlaka aramızda olmalarını tavsiye ediyoruz. pişman olmayacaksınız.
şehitler bahane edilerek kutlanılmama kararı alınan bayram. şu akp bir kere de delikanlı olsa, kıvırmadan mertçe yedikleri bokların gerekçesini doğru düzgün açıklasa şaşarım zaten. şimdi iki elinizi başınızın arasına alın ve düşünün lütfen.
şehit haberleri geldiğinde başbakanın tepkisi ne oldu? şehit ailelerine metanet diledi, hatta bir kısmını eleştirdi. hatta ve hatta kimilerine dava açıp hapis cezası almasını sağladı. herhangi bir şehit cenazesinde kendisini gören oldu mu? biz "ulusal yas ilan edilsin" derken kendisi "ergenekon belgelerindeki imza bana ait değil" açıklamaları yapıyordu.
şehit haberlerinden hemen sonra suudi arabistan veliath prensi öldü. başbakan ülkesindeki onca sorunu bırakıp suudi arabistan'da aldı soluğu. bu arada bir dip not da vermek gerekli. gerek başbakan gerekse de cumhurbaşkanı suudi arabistan kralından aldıkları hediyeleri halen açıklamadılar. bilgi edinme yasası kapsamında sorulan sorulara başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı " bu konuda bilgimiz bulunmuyor" cevabını veriyorlar. başbakan açısından suudi arabistan'ın önemi buradan geliyor olabilir.
bir de öyle bir hava yaratıldı ki, sanki cumhuriyet bayramını kutlarken masa üstüne dansöz çıkartıp oynatıyoruz. bu bayram 1938 yılında atatürk hasta yatağında ölümü beklerken bile kutlandı. ama her defasında kendisine yakışır şekilde kutlandı.
kimse bana gelip şehitler ve deprem dolayısıyla iptal edildi demesin lütfen. başbakanımızın şehitlere verdiği önemi yukarıda tek bir örnekle açıkladım isteyen olursa çoğaltırım o da sorun değil.
kutlamaları iptal edenlere inat bayramınız kutlu olsun.
şehit haberleri geldiğinde başbakanın tepkisi ne oldu? şehit ailelerine metanet diledi, hatta bir kısmını eleştirdi. hatta ve hatta kimilerine dava açıp hapis cezası almasını sağladı. herhangi bir şehit cenazesinde kendisini gören oldu mu? biz "ulusal yas ilan edilsin" derken kendisi "ergenekon belgelerindeki imza bana ait değil" açıklamaları yapıyordu.
şehit haberlerinden hemen sonra suudi arabistan veliath prensi öldü. başbakan ülkesindeki onca sorunu bırakıp suudi arabistan'da aldı soluğu. bu arada bir dip not da vermek gerekli. gerek başbakan gerekse de cumhurbaşkanı suudi arabistan kralından aldıkları hediyeleri halen açıklamadılar. bilgi edinme yasası kapsamında sorulan sorulara başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı " bu konuda bilgimiz bulunmuyor" cevabını veriyorlar. başbakan açısından suudi arabistan'ın önemi buradan geliyor olabilir.
bir de öyle bir hava yaratıldı ki, sanki cumhuriyet bayramını kutlarken masa üstüne dansöz çıkartıp oynatıyoruz. bu bayram 1938 yılında atatürk hasta yatağında ölümü beklerken bile kutlandı. ama her defasında kendisine yakışır şekilde kutlandı.
kimse bana gelip şehitler ve deprem dolayısıyla iptal edildi demesin lütfen. başbakanımızın şehitlere verdiği önemi yukarıda tek bir örnekle açıkladım isteyen olursa çoğaltırım o da sorun değil.
kutlamaları iptal edenlere inat bayramınız kutlu olsun.
kartal sözlük ankara tayfası'ndan skrito_more ve primus inter pares'in takımımızın gücüne güç katacağı müsabaka.
öncelikle, quaresma'yı beğenmeyen futbol bilgini arkadaşlar için söyleyeyim ki futbol bilgim 0dır. yani senin beni okumaya devam etmene gerek yok arkadaşım bu noktada okumayı bırakabilirsin.
ulan bu adamdan beklentiler nedir ben anlamıyorum, bütün futbolcuları sıra sıra çalıma dizip gol mü atmalı? onlar sadece mahalle maçlarında oluyor artık. savunmaya yeterince destek vermediği doğru da bu adam bu takıma geldiğinden beri böyle değil mi? kaldı ki dün koşmadığını söylemek de insafsızlık olur. ayrıca madem bütün boku bu adam yedi, simao ile kanatları değiştiğinde niye hala o kanattan atak yedik biz?
quaresma hilbert'e destek vermedi diye "tü kaka" ilan edilirken hilbert quaresma'ya hücumda destek verdi mi? adam 4 futbolcunun içinde yapayalnız kalıp top kaptırıyor, suçlu yine kendisi oluyor. "sonra neymiş yıldız futbolcusun kaptırmayacaksın orda topu"quaresma'yı en az 2 adam karşıladı her defasında, o zaman hilbert ya da quaresma soldayken köybaşı neredeydi?
eleştirmeyi seviyoruz, devam edin eleştirmeye bu adamı. ama önce bi kendisinin yaptığı asiste bi de benzer pozisyonda köybaşı'nın volkanın kucağına kestiği ortaya bakın. kalite farkı orada saklı işte.
sonuç olarak fenerbahçe maçında elinden geleni yapmıştır. sahadışına çıkarken de tribün tarafından alkışlanması bunun göstergesidir.
ulan bu adamdan beklentiler nedir ben anlamıyorum, bütün futbolcuları sıra sıra çalıma dizip gol mü atmalı? onlar sadece mahalle maçlarında oluyor artık. savunmaya yeterince destek vermediği doğru da bu adam bu takıma geldiğinden beri böyle değil mi? kaldı ki dün koşmadığını söylemek de insafsızlık olur. ayrıca madem bütün boku bu adam yedi, simao ile kanatları değiştiğinde niye hala o kanattan atak yedik biz?
quaresma hilbert'e destek vermedi diye "tü kaka" ilan edilirken hilbert quaresma'ya hücumda destek verdi mi? adam 4 futbolcunun içinde yapayalnız kalıp top kaptırıyor, suçlu yine kendisi oluyor. "sonra neymiş yıldız futbolcusun kaptırmayacaksın orda topu"quaresma'yı en az 2 adam karşıladı her defasında, o zaman hilbert ya da quaresma soldayken köybaşı neredeydi?
eleştirmeyi seviyoruz, devam edin eleştirmeye bu adamı. ama önce bi kendisinin yaptığı asiste bi de benzer pozisyonda köybaşı'nın volkanın kucağına kestiği ortaya bakın. kalite farkı orada saklı işte.
sonuç olarak fenerbahçe maçında elinden geleni yapmıştır. sahadışına çıkarken de tribün tarafından alkışlanması bunun göstergesidir.
27 ekim 2011 beşiktaş fenerbahçe maçı'nda kurdurduğu baraj şöyledir;
http://img4.imageshack.us/img4/8052/barajt.jpg
http://img4.imageshack.us/img4/8052/barajt.jpg
sözlüğün bugünkü gergin havasından kaynaklı olsa gerek. zira bugün çok sayıda yazarımız var bu şekilde. ama biz hepsinin kendi bakış açılarından bir şeyler okumak istiyoruz.
(bkz: durmak yok yola devam)
(bkz: durmak yok yola devam)
böyle bir soru başlık olmayacağı için cevap şeklinde enrtyler girilerek format sikilmezdi. ha ben şu an farklı bir şey mi yapıyorum? hayır. ne de olsa ne kadar söylense de kimsenin umursadığı yok.
(bkz: koy götüne rahvan gitsin)
(bkz: koy götüne rahvan gitsin)
o atkıda türk bayrağı da olduğuna kafası basmayan fenerlidir. Deplasman yasağına tepki olarak kapalıda sete çıkmalı bence.
adını 8taş olarak değiştirelim bence. simgesini de karga yapalım. hani çok sevdiğimiz fenerli dostlarımız bizi böyle anıyorlar ya güzel bir jest olmuş olur onlara. hem deplasman yasağına karşı nasıl birleştiğimizi de cümle alem görmüş olur. bunları yazarken bile çok duygulandım.
(bkz: şu an ağlıyorum biliyor musun)
(bkz: şu an ağlıyorum biliyor musun)
rıza efendi 2 ekmek bir süt pankartını açan kirli ellerin beşiktaş'ımın kapalısında boy göstermesinden sonra sürecini tamamlayacaktır. o tribün uğruna insanlar canlarını verdiler, gece soğukta o tribünün kapısında beklediler renklilere kaptırmamak için. o kadar ucuz değil renkli formayla oraya girmek. ben bu ihanete ortak olmam, olana da başarılar dilerim.
23 ekim 2011 van depremi sonrasında ortaya çıkan ifade. çıkış nedeni itibari oldukça doğru ve mantıklıdır. zira depremde zarar gören insanların türk, kürt ya da herhangi bir ırktan olmasının önemi yoktur. oradaki insanlara ayrımcılık yapmak ayrıştırmayı iyice körükleyecek ve pkk'nın ekmeğine yağ sürecektir. bu yönüyle son derece kötü bir olay olan deprem, birleştirici olmak gibi bir fırsat yaratmıştır. birleştirici olmak için kötü bir olayla karşılaşmaya da gerek yok aslında ama neyse konuyu dağıtmayalım.
olayın diğer bir boyutu ise deplasman tribünü olayının yasaklanmasıdır. bu olay şüphesiz ki son derece saçma ve hiç bir mantıklı yönü olmayan bir karardır. zaten bu konuda kimsenin bir sıkıntısı yok. hangi takım taraftarı olursa olsun her taraftar bu olaya tepkisini bir şekilde koyuyor zaten.
fakat buradaki temel sorun tepkilerimizin aşırı duygusallıkla abartılı hale gelmesidir. fenerbahçe taraftarı tribünde yer almalıdır evet ama kendine ayrılan kısımda olmalıdır. ben hayatım boyunca o renkli adamlardan karakter farkımızın olduğuna inanarak bu renklere destek verdiysem o adamları kendi tribünümde görmek istemem.
yani benzetme pek doğru olmayacak olsa da kürt-türk kardeşliğini savunurken pkk'ya tepkimizi sürdürmeye nasıl devam ediyorsak, deplasman tribünün devam etmesini savunurken, her maç 90 dakika bize küfür eden, kendilerini çok bir bok sanıp bize yukarıdan bakan adamlara olan tepkimiz de devam etmeli. buradan kimseyi pkk ile bir tuttuğum sonucu çıkartılmasın lütfen, ama böyle bir kıyaslama yapılacaksa durum bundan ibaret oluyor.
olayın diğer bir boyutu ise deplasman tribünü olayının yasaklanmasıdır. bu olay şüphesiz ki son derece saçma ve hiç bir mantıklı yönü olmayan bir karardır. zaten bu konuda kimsenin bir sıkıntısı yok. hangi takım taraftarı olursa olsun her taraftar bu olaya tepkisini bir şekilde koyuyor zaten.
fakat buradaki temel sorun tepkilerimizin aşırı duygusallıkla abartılı hale gelmesidir. fenerbahçe taraftarı tribünde yer almalıdır evet ama kendine ayrılan kısımda olmalıdır. ben hayatım boyunca o renkli adamlardan karakter farkımızın olduğuna inanarak bu renklere destek verdiysem o adamları kendi tribünümde görmek istemem.
yani benzetme pek doğru olmayacak olsa da kürt-türk kardeşliğini savunurken pkk'ya tepkimizi sürdürmeye nasıl devam ediyorsak, deplasman tribünün devam etmesini savunurken, her maç 90 dakika bize küfür eden, kendilerini çok bir bok sanıp bize yukarıdan bakan adamlara olan tepkimiz de devam etmeli. buradan kimseyi pkk ile bir tuttuğum sonucu çıkartılmasın lütfen, ama böyle bir kıyaslama yapılacaksa durum bundan ibaret oluyor.
tepki vermenin bokunu çıkarmaktır. daha 1 saat öncesine kadar "geliyoruz" diye bize atarlanan, hayatlarının her evresinde diğer takımlara yukarıdan bakmayı ilke edinmiş, yedikleri türlü boklara rağmen zerre yüzleri kızarmayan insanları beşiktaş'ın kalbinde ağırlamak akla ve mantığa aykırıdır.
evet tribün kültürü yaşamalı, deplasman tribünleri mutlaka olmalı. derbilerde rakip takım taraftarı da kesinlikle olmalı, ama abartmaya gerek yok. o adamların yediği her boku savundakları başkanlarına biz her maç 30.000 kişi "orospu çocuğu" diye bağırıyoruz. aramızdaki en önemli farkın şeref olduğunu söylüyoruz. deplasman tribünü kazanalım derken o farkı kaybetmeye gerek yok.
evet tribün kültürü yaşamalı, deplasman tribünleri mutlaka olmalı. derbilerde rakip takım taraftarı da kesinlikle olmalı, ama abartmaya gerek yok. o adamların yediği her boku savundakları başkanlarına biz her maç 30.000 kişi "orospu çocuğu" diye bağırıyoruz. aramızdaki en önemli farkın şeref olduğunu söylüyoruz. deplasman tribünü kazanalım derken o farkı kaybetmeye gerek yok.
türk futbolunun karar mekanizmasıdır. istekleri ilgili kurumlar tarafından sanki emirmiş gibi sorgulanmadan yerine getirilir.
sadece siyah beyaz atkıların gideceği organizasyon olacak. oysa ki maçtan sonra sahaya atılacak sarı lacivert atkılar da toplanıp van'a ulaştırılacaktı. seyirci yasağı kararıyla bunun önüne geçilmiş oldu.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?