sevgili sözlük bu başlığa 2014 yılında bir entry girmişim. şimdi diyeceksiniz ki kardeş bundan bizene ya da bunda ilginç olan kısım nedir? şarkının adı 'gitme sana muhtacım' paylaşım tarihi doğum günüm. ulan insan biraz da olsa özel hissedebileceği bir günde niye bunu dinler ki? başlığı görünce bu konu içimde kalmıştı paylaşayım dedim. şşştt hani merak ederseniz bakarsınız diye de ipucu verdim bak.
insanlık; emekle beslenen, ihanetle doyan bir sofradır!
bir ekoldür. yaşlı ve öğrencileri etkisi altına almış bu akım sunduğu gerçek markaların tıpa tıp benzeri ürünleri ile sanal gerçekliğin sınırlarını zorlamakta (bkz: le cola )
ve ilginçtir ki oradan yapılan alışverişlerde bir manevi doyum olduğu hissi kol gezmektedir. bu durum hâlâ bilim insanları tarafından araştırılmaktadır. 21. yüzyılın en dikkat çekici akımı olarak görünen 'bimcilik' bize tek tanrılı dinlerin eski itibarını kaybettiği bu dönemde bir inanç sistemini tekrardan gündeme getirmektedir.
-efendim baba, ne torbaları mı taşıyayım? tamam tamam geliyorum.
ve ilginçtir ki oradan yapılan alışverişlerde bir manevi doyum olduğu hissi kol gezmektedir. bu durum hâlâ bilim insanları tarafından araştırılmaktadır. 21. yüzyılın en dikkat çekici akımı olarak görünen 'bimcilik' bize tek tanrılı dinlerin eski itibarını kaybettiği bu dönemde bir inanç sistemini tekrardan gündeme getirmektedir.
-efendim baba, ne torbaları mı taşıyayım? tamam tamam geliyorum.
asitli içecek. aklıma kaldırımdan oluk oluk cola döken bakkal geldi de entrey gireyim dedim bu başlığa sahi o dayı hâlâ cola satıyor mudur?
olcay'ın bile karizmatik durmasını sağlamış, artık biz çirkinler için yeni bir umut ışığı olan erkek giyim markası.
yaşadığımız çağın kronik, tedavisine ihtiyaç duyulmayan, acısında ilaç bulunan şifalı hastalık.
'bir adım daha atıldı asfaltlara ve bir tanesi daha yolda. bu yolun siyah parçaları gibiyim; dökülmüş, ezilmiş ve çiğnenen. sıcaktım bir zamanlar ve döküldüğüm toprağa alışma çabalarım vardı bir yanda. bu yolun yollarıyım siz ise yolcuları. ezilen asfalt tanelerinden yazıyorum size, bir dilek tutun bir teker daha dönüyor. güzel kaybediyoruz sayın yolcular; ben bu yolun kendisinden yazıyorum ve iyi yolculuklar dileklerimi usulca avuç içlerinize bırakıyorum.'
'bir adım daha atıldı asfaltlara ve bir tanesi daha yolda. bu yolun siyah parçaları gibiyim; dökülmüş, ezilmiş ve çiğnenen. sıcaktım bir zamanlar ve döküldüğüm toprağa alışma çabalarım vardı bir yanda. bu yolun yollarıyım siz ise yolcuları. ezilen asfalt tanelerinden yazıyorum size, bir dilek tutun bir teker daha dönüyor. güzel kaybediyoruz sayın yolcular; ben bu yolun kendisinden yazıyorum ve iyi yolculuklar dileklerimi usulca avuç içlerinize bırakıyorum.'
'olsun be'lik durumlardandır.
umut etmek ve bir düşünce balonunda hayal kurmak ne güzel şeydi çizgi filmlerde. şimdi biraz büyüdün ve balonlar bir bir patlıyor çocuk. tüm öğretilenleri ağır geliyor, gerçek; hayallerden daha yakın artık güne. olsun be çocuk, balonu sektir sen de top ağır geliyorsa, ama koşmayacağım deme bana. insan ciğerlerine küser mi?
umut etmek ve bir düşünce balonunda hayal kurmak ne güzel şeydi çizgi filmlerde. şimdi biraz büyüdün ve balonlar bir bir patlıyor çocuk. tüm öğretilenleri ağır geliyor, gerçek; hayallerden daha yakın artık güne. olsun be çocuk, balonu sektir sen de top ağır geliyorsa, ama koşmayacağım deme bana. insan ciğerlerine küser mi?
trip atmayan sevgili, kilo aldırmayan yemek, göz yakmayan şampuan, pazartesi sendromsuz iş gibi bir şey. yani kısacası göremiyorum, duyuyorum, bekliyorum.
(bkz: funda özkalyoncuoğlu )
sinyal sesinden sonra mesajınızı bırakın uyarısı ile devam eden süreç. o sesi duyan var mı aramızda?
Kalın parmaklarımın klavyedeki harfleri karıştırıp; imla hatalarında boğulurken öğrendim yüzmeyi. Misafir mahçupluğundaki nefes alışverişlerimi sayıyor ve saniyelerin tıkırtısına saklıyordum çocukluğumu. Ben sen de kalmış çocukluğuma okuyorum masalları, bir vardı bir yoktu diye. İlkokul çağında fişlerde seni birleştiriyor, adını cümle içinde kullanıyordum. Zayıf gelen karnemdeki matematiğin defterine tebessümünün formülünü yazıyordum.
Büyüyordum...
Orta okulu liseye bağlayan dönemde adına yazılmış tüm şarkıları dinliyordum, Aşk sana benziyordu ve ben sana şiirler yazıyordum yarım yamalak,yarım kafiyeli. Dershane yıllarımı kitapçıkların cevap anahtarı ile yarışıyla geçirdiğimde, yağmurların buğusunda öpüşüyorduk seninle. İlk telleri döküldüğünde saçlarımın ellerime daha tatlı buluyordun beni. Gözlerimin beyazını seviyordun ve ben hep aydınlıklara bakıyordum. Gözbebeğimden öpüyordu beni bakışların ve yanaklarım kırmızıya çalıyorken 21. yaşımı kutluyorduk tek mumlu pastada. Geceler biriktiriyordum sana, gündüzleri aldığım her nefesin hesabını ödercesine. Uykuya daldı şehir, satırlarım uykulu. Sana bulaşmamış güne demem ben iyi geceler.
Büyüyordum...
Orta okulu liseye bağlayan dönemde adına yazılmış tüm şarkıları dinliyordum, Aşk sana benziyordu ve ben sana şiirler yazıyordum yarım yamalak,yarım kafiyeli. Dershane yıllarımı kitapçıkların cevap anahtarı ile yarışıyla geçirdiğimde, yağmurların buğusunda öpüşüyorduk seninle. İlk telleri döküldüğünde saçlarımın ellerime daha tatlı buluyordun beni. Gözlerimin beyazını seviyordun ve ben hep aydınlıklara bakıyordum. Gözbebeğimden öpüyordu beni bakışların ve yanaklarım kırmızıya çalıyorken 21. yaşımı kutluyorduk tek mumlu pastada. Geceler biriktiriyordum sana, gündüzleri aldığım her nefesin hesabını ödercesine. Uykuya daldı şehir, satırlarım uykulu. Sana bulaşmamış güne demem ben iyi geceler.
Uzun sessizlikler biriktirdim buralara ve hayata. Uzun çığlıklar attım aslında duymadınız veya duymamazlıktan geldiniz, neyse konumuz bu değil. Şimdi ayrılıklara bahane aramak anlamsız ve acısında; küsmek,darılmak birilerine. Bir gece ansızın çıkageldim acısını süpürmek için kapısını açtığında ahmet'in annesi beni buldu bu gece. Adım başka, sesim başka, nefesim başka. Ellerimde koca bir ülke getiremedim kusura bakma Anne! İsterdim elimde bir mektup, avucumda birikmiş koca umutlar ve montumun sol cebimde biriktirdiğim gülen çocuklar... Hevesle gökyüzünün maviliğine uçurulan uçurtmaların ipi sonsuz, kuyruğunda yarınlar olsun isterdim, kamışında da umutlar, Olmadı anne. Vurulduk, bombalandık, öldürüldük. Vicdanımızdan ve umutlarımızdan giren kurşun insanlığımızı sakat bıraktı ve sevemiyoruz, umutla bakamıyoruz, gülemiyoruz. Aşık olmak için yaşını doldurmasını bekleyen çocukları uğurladık geçenlerde gökyüzünün maviliğine. Uçurtmalarından vurulan çocuklar için açtık ellerimizi. Ağladık, fazlaca ıslak. Şimdi umutla bakmak yarına anlatmak değil midir karanlığa gökkuşağını? Şimdi yapılacaklar listesi hazırlamak dalga geçmek değil midir biraz hayatla? Tutunacak dalları birer birer kırılan yaşantılar görmüş gözlerim nasıl umutla bakabilir geleceğe? Şimdi susma vakti sözlük, çünkü karanlığa siyah kalemle yazılır sözlerim var benim ve alttan aldığım bir kaç önemsiz hayat dersim.
zaman kazanma şekli.
akşam gitme,karanlık olur ; karanlıktan korkarım ben bilirsin. ölümdür karanlık benim için. dur gitme ; güneşin sarısına sarılırım sabahı bekle.
akşam gitme,karanlık olur ; karanlıktan korkarım ben bilirsin. ölümdür karanlık benim için. dur gitme ; güneşin sarısına sarılırım sabahı bekle.
neydi aşk ? acı yüklü ara sokakların bağlandığı kalabalık caddelerde, zincirleme duygu kazalarına kurban verdiğimiz ' bizliğimiz' değil miydi , üstüne gazete serilip kapatılan.
türkiyeye'nin parayla en haşır neşir makamı. nereye gidiyor o paralar hep merak ettim valla.
2 sezon önce dile getire getire istanbul büyükşehir belediye denen takımı küme düşürürmekle beraber bu ligde olmasını en istemediğim takımdır, biliyorum imkanı yok sözlük.
(bkz: oğuzhan özyakup )
şampiyon olana kadar düşmeye devam edecek olan hisse.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?