babadan miras kartal

profesyonel öğretmen gibi de veçheleri olabilecek sınıflandırma. eğer meslek sayılabilir ise ( ki amatör ruhla yapılabilen en kapsamlı iş cinsidir ) babadan miras, iftiharla, beşiktaş taraftarı olmak.

ayıplanacağını bildiğin halde iç anadolu'da bir kent'te çoluk çocuk arabaya doldurup şampiyonluk turu atmak. özledim artık şampiyonluğu ben!!!

sevmediğim futbol takımı. başka takımlarla çok ciddi sıkıntım yok; ama bu takımda şikeye bulaşmışlığını veya bulaşma potansiyelini hep tepeme tepeme vuran bir yönetici geleneği daha vahimi taraftar eğilimi var... sporun ruhuna aykırı bu takım.

beşiktaş, taraftarı olmanızı futbolu ile, taraftar yapısı ile, sahası ile, taraftarlığının temizliği ile onur duyma nedeni haline getirirken bu takım sinir harbi nedeni. ayıp ya da değil, sevmiyorum arkadaş!

oyunu takip etme ya da genel olarak futbolculardaki maça motivasyon eksikliğinden kaynaklanan ve saç-baş yolduran olay.

" sözlük bana koca bul, zalim!" cinsinden talep, nida ve sapına kadar ( öhheemm! ) dişi kartal talebi. haklıdır da.

evet! şişesinde buz gibi soğumuş rakıyı, çiçek'de midye tava, şakşuka, beyaz peynir-kavuyn eşliğinde afiyetle içerken yudum arkası nefes açma içeceğidir. candır su can.

severim ama kırgınım! sevmek için bir epeyi neden sıralayabilirim; sadece sivil cumhurbaşkanı olması ve sırf demokrat kişiliğinden dolayı, "norşin" diyebilmesi...

" -aslen ermeni olduğunuz söyleniyor, ne diyeceksiniz" mealli ırkçı soruya, "- ben müslüman türküm", diye cevap vermiş olmasından dolayı da kırgınım. ha nolaydı da [ybkz]swh[/ybkz] o soruya: "- ben tc'nin cumhurbaşkanıyım. vatandaşlar indinde bir kesimin lehine sonuçlara neden olacak aidiyetler belirtemem" diyeydi...

bensiz eksik kalacağını bildiğim halde katılamayacağım organizasyon... iyi organize olaydınız bari(!).

tc'de maalesef, sivil bir ideolojik arkaplan hazırlığı olması babından önce rahmetliler, adnan menderes sonra turgut özal 'a ve an itibarı ile de sayın recep tayin erdoğan'a nasip olmuş mevki.

en büyük sanal alem yatırım ortaklığı.

tc'de mesleğinin ( tıp doktoru ) hakkını vermesi bakımından tıp camiasının, kadınların ve pozitif bilimin onuru olmuş insan.

öte yandan türbanlı kadınlara ve çevresine karşı kullandığı, "-biz asılız, onlar misafir " mealli beyanı ile de en azından gönül kırmış vefakat birebir tanıyanları ile hayırla yad edeninin etmeyecek olanlara göre daha fazla kalacağını sandığım, güzel insan.

huzur içinde kalması dileği ile.

tam o saatte gelecek ve misafiriniz de olacak kadar size değer veren biri/leri/ne duyulması gereken, içten gelen minnet.

masada biraz daha tabak, biraz daha bardak ve bir de ailecek duyulacak onur için, daha da yer açmak demektir.

kalan mirasına kıskançlıkla sahip çıkandır... zira o miras ki, başarılarla dolu bir tarihin yanı sıra güne dair de doğru yerde durma bilincinin de taşıyıcısıdır. çarşı gezi'de de, hem yer almasını hem de duracağı yeri, bu kadim bilincin hatırına bildi... ben uzağım istanbul'a, da olduğum yerde kırk kere daha şampiyon olmuş kadar onurlandırdı beni bu takım ve taraftarları.

" beşiktaşlı olmak çok güzel, sen de, eğer hakkını verecek isen, gelsene".

ve cümleten, hoş bulduk!'

radikal blog'a yazdıkları gerçekten okumaya, zaman ayırmaya değecek kadar güzel olan, genç gazeteciler kuşağından bir dost var. adı sibel yükler, o'nun bloğu. okuyun lütfen. kartal olmayı, yavru kartal sonra da dişi kartal olmayı başarabilen ne canlar var görün.

http://blog.radikal.com.tr/Sayfa/bir-lokma-ekmek-babam-ve-besiktas-16377

radikal blog'da yazıları yayınlanan bir dost. genç gazeteciler kuşağından bir dişi kartal.

http://blog.radikal.com.tr/Sayfa/bir-lokma-ekmek-babam-ve-besiktas-16377

benim bu!..

ararım aramasına ararım da eleştireyim diye değil, "-benzeri hatta daha ağır olanı bende de var. kasma gel, şöyle içesine mükemmelleri ve mükemmelliyetçileri çekiştirelim de kurtlarımızı dökelim ", diye ararım.

ha! bir de hiç kimse ama hiç kimse ondan kusurunuzu gizleyeceğimiz kadar değerli olmamalı, zira o da insan, ona da yazık.

yıllardır emek verdiği sanatı ve sanatçılığına ilişkin olarak edilecek tek laf bulamayanların ( ki ağzı eğilir insanın, ciddiyim ) öncelikle cinsel seçimi üzerinden yermeye kalktığı sanatçı.

çoğu " haso erkek " ve dolayısı ile mert ve cesur geçinen " sanatçıların" , ekabirlere, darbesever cenahına ve bizzat darbeci esnafına yalakalığını gördükçe hemen her anlamda şahsına duyduğum saygının, giderek arttığı sanatçı. bu muhterem ve gerçekten sanatçı insanın, kişisel seçimlerinin sonuçları ile karşılaşma cesareti bir yana, 12 eylül despotlarının yıllarca sadece şahsına uyguladığı sahne yasağına direnişi de onunla gurur duymama nedendir.

bu askeri darbe çoğu insanın hayatından bir şeyleri aldı götürdü... bu uzun hikayedir; ama bülent ersoy, şu son dönemlere kadar, sınırlı bir iç savaş boyutuna dek varan sorunlar karşısında da çok doğru tavır almıştır." analar ağlamasın " bir dilek olduğu kadar ölümler olmasın da demektir ve bu haliyle çok önemli bir tavırdır. "-çocuğum olsa askere göndermem", diyerek, aynı zamanda militarizmin değirmenine su taşıyan bir hamasetin
de karşısında durmuştur, bülent ersoy.

özgürlüklerinin kısıtlanmasına gösterilen tepkidir.

sittin sene başörtüsü takmış ya da takmamış umurumda olmayan insan'ın kocası, benimle asansöre binmeyi "-inancımız böyle" diye ret eder ve tek asansörü olan binada benim de onlardan sonra asansörü kullanmamı isterse ben illaki o asansöre binerim arkadaş! varsın " kabasaba " olayım.

yerim öyle yasak koymayı ben.

şike, meşrulaştırılacak ya da önce genel ahlaka sonra spor ahlakına sığdırılacak, önemsizmiş gibi yapılacak ve böylece üzerinden siyasi rant kotarılacak bir hal olarak algılanmaya başlandığında asıl kaybettiğiniz andır. sonuçları ile yüzleşmeli ve kimseye ödeyecek minnet borcumuzun olmayacağı şekilde izlerini dahi söküp, atmalıyız.

beni, babadan miras kartal olarak en çok utandıran bunu yapmaya tevessül ve tenezzül eden insanları yönetici ve başkan konumuna getirmiş ve buna da tahammül etmiş olmamızdır.

beşiktaş, o'na bu lekeyi sürenlere, gömlek yakasındaki kir muamelesi yaparak içinden atmalıdır.

belki de insanoğlunun ürettiği en anlamlı faaliyet savaş karşıtı olmaktır; ama bildiğimiz gibi günün önemli bir bölümünü anlamsızlıklara hasretmiş bir toplum bizimki.

umarım bu kez amacına ulaşır ve barış içinde kalmaya dair katkı sunar.

içini doldurmaya en çok ihtiyacımız olduğu gün.

kendimi bildim bileli tam da babadan miras tabir ettiğim şekilde beşiktaş taraftarıyım, iftiharla. ağladığım da oldu güldüğüm de oldu bu sayede ve bu nedenle.

yine yeniden şampiyonuz...gelen mesaj kısaca "-neredesin sen, biz zilleri taktık kutluyoruz", diyordu ki ben de bayrak omuzda arabadan inip eve girmiştim. öpüyorum hepinizi çok sevinçli olmam bir yana yığınla sıkıntının birbiri ile at-başı gittiği şu memleket gündeminde yeminle ağzım kulaklarımda ve kapatamıyorum da...kartalım iyi ki varsın iyi ki atadan babadan miras taraftarın olma onurunu yaşamışım ve bu onuru bana bir kez daha şampiyon olmakla katlayarak yeniden yaşattın.

ha bu arada başlığa gelince...açan iyi niyetle mi kötü niyetle mi açtı bilmiyorum; ama kara kartal olmanın tüm erdemi, an itibarı gururu ve sevinci ile soruyorum: bu bir çöp başlık değil mi şimdi!!!