augustus

adamlar tahliye oldular, iyi güzel hoş. fakat çalınan 375 gün? soru işaretinden başka bir şey gelmez oraya.

türkiye'nin gelişen ekonomisinin kurbanları demeyeceğim. şehitleri diyeceğim. bu insanlar benim gözümde tamamiyle şehittir.


türkiye orospu çocuğu patronlardan oluşan bir ülke. yahu bir tane adam akıllı patron yok hepsi mi piç hepsi mi şerefsiz olur. ( hakaretten silinirse yuh derim amq.)

şimdi bu patron kardeşler ceplerinde 3 kuruştan feragat etmemek için sik gibi çadırlarda bu adamları yatırıyor bu adamlara o sik gibi tuvaleti olmayan yerleri layık görüyor. kendisi de gidiyor evine sıcacık evine, çocuğunu öpüyor karısıyla sevişiyor yatıyor. sonra kalkıyor bir bakıyor ki kendi şantiyesinde 14 tane işcisi ölmüş. sikinde olur mu tabi. ( yıllarca oldu bu olaylar.) ertesi gün yeni işciler yeni bir çalışma ekibi ve değişmemiş çadırlarıyla beraber işe devam ediyor bu herifler.

aahhh kafka ahhh. niye alttan alttan eleştirdin ki bu bürokratik düzeni. diyemedin mi tek cümlemede bürokrasi senin ananı sikeyim diye.

söylenilecek o kadar çok şey var ki. (bkz: hakaret içeren entry )

mehmet akyüz girse de bir şenlensek yahu

çok kötü oynuyoruz çook

artık benzetilmek istemiyorum diye, kahverengi deri ceket değil de siyah deri ceket almışlığım vardır. bu şahıs yüzünden.

pes temiyiz amq diyip çevreni sorgulamana neden olan olay.

anahtar delik uyumu.

hiç sevemedim amq, dediğim gs'li futbolcu.

galatasaray'ın altyapısından çıkartmış olduğu stoper mevkiinde oynayan genç oyuncu. milli takım aday kadrosuna da çağırılmış aynı zaman da servet gibi zamanında türk milli takımının boğası olan bir adamı kadrodan kesmiştir. altyapı bir bok değil haydi paraları yığalım yabancı futbolcu alalım diyenlere örnek teşkil edecek bir futbolcu.

gidiş biletini kendi almıştır bu olayla beraber.

(bkz: augustus ): anlamını yazmıştım zaten. roma cumhuriyet devrini bitiren octavian'a verilen ünvanlardan biridir. daha sonra roma imparatorları tarafından da kullanılmıştır. latince bir kelimedir. " ulu, yüce" anlamında kullanılan bir lakaptır. a-u-gus-tus diye okunur yani yazıldığı gibi okunur sıkıntı yok.

carvalhal'in akıbetini belirleyecek maç.

sergen olmasaydı,mansız olmasaydı ve adını saymadığım bir çok oyuncu olmasaydı şampiyonlar liginde boy gösteremezdik.

fakat portekizliler in çetesi olmasaydı uefaya katılamazdık sindirimine sahip insanlar o kadar aşağılık kompleksine katılmışlar ki uefa'yı bir kıstas olarak kendilerine belirlemişler. yazık.

bizim poligonumuz şampiyonlar ligidir.

portekizliler in çetesi başlığında süleyman seba'nın sözünü söylerek beni benden alan sözlük yazarı.

evet evet mükemmelsin evet. biz portekizlileri desteklemeyen götoğlanları bugün malesef ki haksız çıktık.

barçaya 3 attığımızda o nefis rövaşata golünü quaresma atmıştı. haklı olarakta bu portekizli çetesi yüzünden ibrahim üzülmez demode kaldı takımdan ihraç edildi.

chelsea'ye 2 golü fernandes attı diye hatırlıyorum stanford bridge'de

100. yılda aldığımız şampiyonluğun mimarı da tabikide takımdaki portekizliler.

fener'e gol attıktan sonra elini pipisine koyarak fener taraftarına selam çakan da bir portekizli olan pascal noumaydı.

benim taraftarımda metris'in önünde bir portekizlinin içerden çıkması için gecesini gündüzüne katarak bekledi.

velakin önemli maçlarda takımı eksik bırakan götoğlanı necip ve am kafalı veliyide unutmamak lazım.

gereksiz taktikleriyle atletico'ya yenilmemizdeki en büyük sebep olan tayfur havutçuyu da ne desem bilemiyorum.

ah şu biz öz kaynak meraklıları yok mu? barcelona'nın peşinden yıllarca koştuğu muhammet demirci gibi bir oyuncuyu sahada görmek istiyoruz. işte lanet olsun inönüye nasıl geleceğiz şimdi biz. ah ah!

(bkz: 8 mart 2012 atletico madrid beşiktaş maçı )

20. yy da aktif olan hindistan'ı ingilizlerin sömürgesinden kurtaran,hindu, ve pasifizmin babası olan, kel ve yuvarlak gözlüklü adam.

bir süre afrika'da avukatlık görevi yaptıktan sonra hindistan'a geri dönmüştür. artık canına tak etmiş olacak ki ingilizlerin lüks hayatını bırakıp kendisine bir oba kurmuş ve bu obaya yüzlerce hintli akın etmiştir.

tabi o zamanlar hindistan dünyanın en büyük nüfusuna sahip ülke vasfını taşıdığı için bu yüzlerce kişi fazla tehdit olarak görülmemiştir. fakat dayanamayan bu adamlar ingiliz askerlerine karşı şiddete başvurmuş gandhiden sağlam bir azar yemiş ve yerlerine oturmuşlardır. gandhi bu olaylar sonunda ( ki çevresindekiler artmıştır. sadece hindular değil müslümanlarda gandhinin çevresindeydi.) bir şeyler yapmak gerektiğini düşünmüş ve bir takım pasifist ( şiddet olmadan yapılan eylemdir.) eylemler gerçekleştirmiştir. bu eylemlerden en sevdiğim olay da şudur.

bir gün gandhi aşırı bir kalabalığa seslenir ve üzerindeki ingiliz kumaşlarını çıkartıp bir dağ oluşturmalarını ister. daha sonra da onları yaktırır. (rivayetlere göre bu olay sonucunda yanan çamaşırlar hindistan'ın çoğu yerinden görülmüştür. o kadar çoktur yani.) tabi haliyle bu olay sonucunda ingiliz tekstil sektörü bir darber yemiş ve gandhi ingiltereye davet edilip davullarla zurnalarla karşılandığında ( yakın bir zamandan hatırlarsınız ki bizimkiler de ingiltere de davullarla zurnalarla karşılanmış sonucunda karadeniz'in içinde bulanan petrol rezervlerinin kontrolü shell'e verilmiştir.) ingiliz kumaş fabrikalarında çalışan işciler gandhi'nin ayaklarına kapanmıştır.

mahatma gandhi aynen bu tarz eylemlerle adını duyurmuş,hindistan'ı bağımsızlığına kavuşturmuş fakat muhammed ali cinnah adında bir adam tarafından ( gandhi'nin ayrılmak istememesine rağmen) pakistan kurulmuş ve hindular ve müslümanlar birbirlerini öldürmüştür. bu olayların akabinde gandhi evinden çıkıp halkı selamladığında vurularak öldürülmüştür.

einstein'ın bu adam hakkında çokta güzel bir sözü vardır. " gelecek nesiller dünyada böyle bir adamın yürüdüğüne inanamayacak."

aynı zamanda ben kingsley'in başrol oynadığı gandhi adında bir de film vardır. tavsiye ederim.

japon çizgi roman türü.

internet siteleri içerisinde üzerinden oldukça güzel taşak döndürülmüştür.