(b: çatır çatır yicem oloooom )
bir içkiden daha güzel birşey varsa o da iki içkidir. tüm neden bundan ibaret.
7 numarayı giyerdi gol atınca da formayı çıkartırdı bi bakardık alttan bi forma daha giymiş [ybkz]swh[/ybkz]. kart görmemek için özveriyle düşünen eski futbolcumuz[ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz]
orjinal türk işidir.
O.Lyon - Apoel
Napoli-Chelsea
Milan-Arsenal
Basel-B.Munich
B.Leverkusen-Barcelona
Cska Moskova- R.Madrid
Zenit -Benfica
Marsilya-inter
basel mühih arsenal milan tuttu barçayla realin yerlerini karıştırmışım [ybkz]swh[/ybkz]
Napoli-Chelsea
Milan-Arsenal
Basel-B.Munich
B.Leverkusen-Barcelona
Cska Moskova- R.Madrid
Zenit -Benfica
Marsilya-inter
basel mühih arsenal milan tuttu barçayla realin yerlerini karıştırmışım [ybkz]swh[/ybkz]
13 Aralık 1980 tarihinde darağacında katledilen Erdal Erenin kardeşi Erkan Eren, Erdalın 10 Nisan 1980 tarihinde annesine yazmış olduğu bir mektubunu Evrensel gazetesiyle paylaştı. işte Erdalın yazmış olduğu mektup:
---------------alıntı---------------
10 - 4 - 1980
Perşembe.
Sevgili Anneciğim!...
Uzun zamandır mektup yazamadım. Kusura bakma.
Ancak Salı günkü Demokrat Gazetesinde yayınlanan bir devrimcinin mektubu cezaevindeki tüm devrimcilerin yaşamlarını, duygularını yansıttığından bu mektubu size gönderiyorum.
Mektup şöyle:
Ana!...
Neden mi burdayım? Neden mi evimde değilim? Neden istediğim zaman yatıp kalkamıyorum? Niye istediğim kitabı, evdeki kanepeye oturup okuyamıyorum, düşünemiyorum, yazamıyorum? Ne mi arıyorum dört duvar arasında?
O sözler ki kalbimizin üstünde dolu bir tabanca gibi ölüp ölesiye taşırız. O sözler ki bir kere çıkmıştır ağzımızdan, uğruna asılırız.
Baharın, karın altından fışkırdığı bugünlerde içeride olmak, çiçek kokusunu alamamak, geniş yeşilliklerin güzelliğini görememek insanda anlatılması zor bir duyguyu yaratıyor. Ama bu duygu öyle karamsarlığın, yılgınlığın, bitkinliğin ve vazgeçmişliğin bir belirtisi olmuyor. Aksine, bu duygu beni daha biliyor, daha hırçınlaştırıyor, bir yerlerden uzaklaştırıyor, bir yerlere yakınlaştırıyor. Ne yapmalı? Nasıl savaşmalı? sorusuna cevaplar arıyorum günlerce.
Sizi de düşünüyorum. içeriye düşmeden önce anlatmak istediklerimi ama anlatamadıklarımı herhalde şimdi daha iyi anlayacaksınız. Bizi anlamayan analara, babalara, bacılara, eşe, dosta, herkese ama herkese anlatın daha vakit varken. Henüz geç kalmamışken. Vaktim az da olsa var ve eğer biz değerlendirmesini bilirsek yeter de artar bile. Bu işi hep beraber yürütürsek ancak kazanabiliriz.
Omuz, omuza, bir birinden güç alarak, bir birine güç vererek. Ve anam, bu savaşı ne pahasına olursa olsun kazanmalıyız, kazanacağız. Kazanacağız ki çiçekli, mutlu günleri hep beraber görelim, senin torunların görsün ve torunlarının çocukları görsün.
Biz karşımızdakiler gibi bir avuç değiliz. Biz halkız. Bak sana bizden olanları iyiyi, güzeli, haklarını isteyenleri sayayım. Ben varım, babam var, sen varsın, kardeşlerim var, ablam bacım var, sonra köydeki dayılarım, şehirdeki amcalarım ve onların akrabaları, komşuları var, onların arkadaşları, onların oğulları, kızları, benim okul arkadaşlarım, onların arkadaşları, onların akrabaları, amcaları, dayıları var ve yine onların saymakla bitiremeyeceğim kadarız biz.
Gördün mü ak saçlı boncuk gözlü anacığım saymakla bitiremiyorum. Yeter ki omuz verelim birbirimize. Yeter ki destek olalım ortak mücadelemizde.
Gelecek görüşte bana özgürlüğü, özgürlüğün tohumlarını getir. Ve demir parmaklıklara bütün bu yazdıklarımı düşünerek gözyaşlarını, mahzun bakışlarını bırakmadan git. Boynun bükük olmasın. Giderken gözün arkada kalmasın. Arkana bakma. Dışarıda da hep öyle ol.
Sana ve soranlara devrimci selamlar.
Anne. Benim anlatmak istediklerimin hemen, hemen hepsi bu mektupta var. Bu da cezaevindeki tüm devrimcilerin düşüncelerinin, yaşamlarının ve mücadelelerinin aynı olduğunu gösterir.
Bu yazdıklarımın yanı sıra sağlığınıza da dikkat edin ki yaşamın zorluklarına göğüs gerebilesiniz.
Size, akrabalara ve tüm arkadaşlara devrimci selamlar. Ellerinizden öperim. Erdal
---------------alıntı---------------
---------------alıntı---------------
10 - 4 - 1980
Perşembe.
Sevgili Anneciğim!...
Uzun zamandır mektup yazamadım. Kusura bakma.
Ancak Salı günkü Demokrat Gazetesinde yayınlanan bir devrimcinin mektubu cezaevindeki tüm devrimcilerin yaşamlarını, duygularını yansıttığından bu mektubu size gönderiyorum.
Mektup şöyle:
Ana!...
Neden mi burdayım? Neden mi evimde değilim? Neden istediğim zaman yatıp kalkamıyorum? Niye istediğim kitabı, evdeki kanepeye oturup okuyamıyorum, düşünemiyorum, yazamıyorum? Ne mi arıyorum dört duvar arasında?
O sözler ki kalbimizin üstünde dolu bir tabanca gibi ölüp ölesiye taşırız. O sözler ki bir kere çıkmıştır ağzımızdan, uğruna asılırız.
Baharın, karın altından fışkırdığı bugünlerde içeride olmak, çiçek kokusunu alamamak, geniş yeşilliklerin güzelliğini görememek insanda anlatılması zor bir duyguyu yaratıyor. Ama bu duygu öyle karamsarlığın, yılgınlığın, bitkinliğin ve vazgeçmişliğin bir belirtisi olmuyor. Aksine, bu duygu beni daha biliyor, daha hırçınlaştırıyor, bir yerlerden uzaklaştırıyor, bir yerlere yakınlaştırıyor. Ne yapmalı? Nasıl savaşmalı? sorusuna cevaplar arıyorum günlerce.
Sizi de düşünüyorum. içeriye düşmeden önce anlatmak istediklerimi ama anlatamadıklarımı herhalde şimdi daha iyi anlayacaksınız. Bizi anlamayan analara, babalara, bacılara, eşe, dosta, herkese ama herkese anlatın daha vakit varken. Henüz geç kalmamışken. Vaktim az da olsa var ve eğer biz değerlendirmesini bilirsek yeter de artar bile. Bu işi hep beraber yürütürsek ancak kazanabiliriz.
Omuz, omuza, bir birinden güç alarak, bir birine güç vererek. Ve anam, bu savaşı ne pahasına olursa olsun kazanmalıyız, kazanacağız. Kazanacağız ki çiçekli, mutlu günleri hep beraber görelim, senin torunların görsün ve torunlarının çocukları görsün.
Biz karşımızdakiler gibi bir avuç değiliz. Biz halkız. Bak sana bizden olanları iyiyi, güzeli, haklarını isteyenleri sayayım. Ben varım, babam var, sen varsın, kardeşlerim var, ablam bacım var, sonra köydeki dayılarım, şehirdeki amcalarım ve onların akrabaları, komşuları var, onların arkadaşları, onların oğulları, kızları, benim okul arkadaşlarım, onların arkadaşları, onların akrabaları, amcaları, dayıları var ve yine onların saymakla bitiremeyeceğim kadarız biz.
Gördün mü ak saçlı boncuk gözlü anacığım saymakla bitiremiyorum. Yeter ki omuz verelim birbirimize. Yeter ki destek olalım ortak mücadelemizde.
Gelecek görüşte bana özgürlüğü, özgürlüğün tohumlarını getir. Ve demir parmaklıklara bütün bu yazdıklarımı düşünerek gözyaşlarını, mahzun bakışlarını bırakmadan git. Boynun bükük olmasın. Giderken gözün arkada kalmasın. Arkana bakma. Dışarıda da hep öyle ol.
Sana ve soranlara devrimci selamlar.
Anne. Benim anlatmak istediklerimin hemen, hemen hepsi bu mektupta var. Bu da cezaevindeki tüm devrimcilerin düşüncelerinin, yaşamlarının ve mücadelelerinin aynı olduğunu gösterir.
Bu yazdıklarımın yanı sıra sağlığınıza da dikkat edin ki yaşamın zorluklarına göğüs gerebilesiniz.
Size, akrabalara ve tüm arkadaşlara devrimci selamlar. Ellerinizden öperim. Erdal
---------------alıntı---------------
bu arada apoelle zenitin yerleri ters olacak sanırım.
tahminler:
arsenal-milan
bayern munih-basel
inter-lyon
benfica-marsilya
real madrid-bayer leverkusen
zenit-napoli
barcelona-cska moskova
chelsea-apoel
tahminler:
arsenal-milan
bayern munih-basel
inter-lyon
benfica-marsilya
real madrid-bayer leverkusen
zenit-napoli
barcelona-cska moskova
chelsea-apoel
rockçıların metalcilerin çoğunu satanist ilan eden test.
zekasına kalemine güvenemeyen parasına güveniyor dedirten uygulama. [ybkz]swh[/ybkz] [ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz]
http://www.gercekgundem.com/?p=423960
http://www.gercekgundem.com/?p=423960
(b: -ne istiyorsun lan psikolojik deli)
-paramı istiyorum
-ne parası lan.
-geçen gün radyonu tamir etmedim mi. Sen de şimdi git sonra gel demedin mi.Geliyorum gidiyorum vermiyorsun yav.çocuk oyuncağımı bu! Vereceksin paramı.
-bana ne kabadayılık ediyon la hıyar.
(b: -temiz konuş fikri bey)
-ne diyorsun lan sen.Ulan, yürü, siktir, amına koduğumun çocuğu!
-paramı istiyorum
-ne parası lan.
-geçen gün radyonu tamir etmedim mi. Sen de şimdi git sonra gel demedin mi.Geliyorum gidiyorum vermiyorsun yav.çocuk oyuncağımı bu! Vereceksin paramı.
-bana ne kabadayılık ediyon la hıyar.
(b: -temiz konuş fikri bey)
-ne diyorsun lan sen.Ulan, yürü, siktir, amına koduğumun çocuğu!
(bkz: şimdi onlar düşünsün)
pirincin sudaki kabuklu halinin tarlasıdır
(bkz: artık sana sevmiyorum )
adından da anlaşılacağı gibi express olduğu için hızlı gelişen bir akımdır. (bkz: hızlı yaşadım genç öldüm)
aynı haberler bu sene de tekrar ayyuka çıkmıştır.
tam bir alman tiger'ıdır. küçüklüğümde oynadığı futbolla hafızalarıma kazınmış bir futbolcudur. Diğer ikisi için,
(bkz: les ferdinand )
(bkz: daniel amokachi)
sorun sende değil bende, ben sana layık değilim ve ilerde bana teşekkür edeceksin bugün bunu yaptığım için.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?