borcu 500 milyondan 1.8 milyara çıkarmayacak başkandır.
alıntı--
DENİZLER BU GECE İDAM EDİLECEK!...
5 Mayıs 1972 Cuma
Sabah şimdiye kadar hiç görmediğiniz bir yüzbaşı geliyor koğuşa ve hepinizin görebileceği bir yerde duruyor. Ona baktığınıza ve onu dinlediğinize emin olduğu an konuşmaya başlıyor:
“Buraya kadar beyler! Hakkınızdaki karar bu sabah Resmi Gazete’de yayınlandı. Öbür dünyada görüşürüz!” diyor. Size özel ulak olarak ölüm tebliğ etmeye gelmiş yüzbaşı sanki. Dede’nin Yusuf’tan ödünç aldığı sözler bir tokat gibi patlıyor yüzünde adamın:
“Sen ve efendilerin bilmelisiniz ki biz halkımızın kurtuluşu ve Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesi uğruna şerefimizle bir defa öleceğiz. Bizi asanlar ise her gün öleceklerdir!
Sizin yüreklerinize korku salmak için görevlendirilen yüzbaşı kendisi korku içinde arkasına dahi bakmadan hızla terk ediyor koğuşu.
Dede sizlere dönüp sözlerine devam ediyor. “Adamın verdiği haberin doğru olma ihtimali çok yüksek. Karar bugün Resmi Gazete’de gerçekten de yayınlanmış olabilir. Son anımızı, son yürüyüşümüzü planlamalıyız. Orda infaz anında birbirimizi göremeyeceğiz. Birbirimizin yanında olamayacağız. O nedenle orada o anda neler yapacağımızı, neler söyleyeceğimizi, nasıl davranacağımızı burada birlikte bir konuşalım” diyor.
Yeni bir eyleme gider gibi, yeni bir THKO eylemi planlar gibi düşüneceksiniz son anınızı.
Yusuf “benim mektubum hazır, asıl siz düşünün” diye espri ya-parak havayı yumuşatıyor.
Sen “burada yapmıyorlar bu işi, mutlaka Ulucanlar Kapalı Cezaevine götüreceklerdir. Bir yıl önceki ilk misafirhanemize. İmam falan çağrıyorlarmış. Nazikçe göndeririz adamı. Verirlerse bir çay isteriz, bir de sigara. Yazarız son mektubumuzu. Bu mücadelenin bizimle başlamadığı gibi bizimle de bitmeyeceğini, asla pişmanlık duymadığımızı söyleriz. Parkamızla, postallarımızla çıkarız sehpa-ya. Kendi ilmiğimizi kendimiz geçiririz boynumuza. Son sözümüzü söyleriz. Ve cellata bırakmadan kendimiz tekmeleriz ayağımızın altındaki sehpayı!” diyorsun.
Yusuf “son sözümüz ne olacak” diye soruyor ortaya.
Hüseyin “en fazla birkaç cümle söyleme şansımız olacaktır. On-lar da bizi en iyi ifade eden sloganlarımız olmalıdır. Senin mektup-ta yazdığın gibi. Şöyle sözler söylemek geçiyor içimden. Biz şahsi hiçbir çıkar gözetmeden halkımızın mutluluğu ve bağımsızlığı için savaştık. Bu bayrağı bu ana kadar şerefimizle taşıdık. Bundan sonra da bu bayrağı Türkiye halkına emanet ediyoruz. Yaşasın işçiler köylüler! Yaşasın Devrimciler! Kahrolsun faşizm. gibi” diyor.
Yusuf söze giriyor “her eylemimiz nasıl yüreklerine korku saldı ise son anımız da öyle olmalı. Sözgelimi kellelerimizi almak için büyük gayret gösteren General Elverdi de orda olacaktır. Onun şahsında düzenin tüm hizmetkarlarına da bir çift söz söylemeliyiz. Onlara sermayenin ve Amerikan emperyalizminin hizmetkarları olduklarını hatırlatmalı, bizim ise gözümüzü kırpmadan kendimizi halkımıza adadığımızı göstermeliyiz” diyor.
Derin bir sessizlik oluyor. Yarını düşünüyorsunuz.
Yarın 6 Mayıs.
Yarın Hıdırellez!
Yarın bayram.
(Deniz Gezmiş'in Günlüğü / belgesel anlatı kitabından)
alıntı--
DENİZLER BU GECE İDAM EDİLECEK!...
5 Mayıs 1972 Cuma
Sabah şimdiye kadar hiç görmediğiniz bir yüzbaşı geliyor koğuşa ve hepinizin görebileceği bir yerde duruyor. Ona baktığınıza ve onu dinlediğinize emin olduğu an konuşmaya başlıyor:
“Buraya kadar beyler! Hakkınızdaki karar bu sabah Resmi Gazete’de yayınlandı. Öbür dünyada görüşürüz!” diyor. Size özel ulak olarak ölüm tebliğ etmeye gelmiş yüzbaşı sanki. Dede’nin Yusuf’tan ödünç aldığı sözler bir tokat gibi patlıyor yüzünde adamın:
“Sen ve efendilerin bilmelisiniz ki biz halkımızın kurtuluşu ve Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesi uğruna şerefimizle bir defa öleceğiz. Bizi asanlar ise her gün öleceklerdir!
Sizin yüreklerinize korku salmak için görevlendirilen yüzbaşı kendisi korku içinde arkasına dahi bakmadan hızla terk ediyor koğuşu.
Dede sizlere dönüp sözlerine devam ediyor. “Adamın verdiği haberin doğru olma ihtimali çok yüksek. Karar bugün Resmi Gazete’de gerçekten de yayınlanmış olabilir. Son anımızı, son yürüyüşümüzü planlamalıyız. Orda infaz anında birbirimizi göremeyeceğiz. Birbirimizin yanında olamayacağız. O nedenle orada o anda neler yapacağımızı, neler söyleyeceğimizi, nasıl davranacağımızı burada birlikte bir konuşalım” diyor.
Yeni bir eyleme gider gibi, yeni bir THKO eylemi planlar gibi düşüneceksiniz son anınızı.
Yusuf “benim mektubum hazır, asıl siz düşünün” diye espri ya-parak havayı yumuşatıyor.
Sen “burada yapmıyorlar bu işi, mutlaka Ulucanlar Kapalı Cezaevine götüreceklerdir. Bir yıl önceki ilk misafirhanemize. İmam falan çağrıyorlarmış. Nazikçe göndeririz adamı. Verirlerse bir çay isteriz, bir de sigara. Yazarız son mektubumuzu. Bu mücadelenin bizimle başlamadığı gibi bizimle de bitmeyeceğini, asla pişmanlık duymadığımızı söyleriz. Parkamızla, postallarımızla çıkarız sehpa-ya. Kendi ilmiğimizi kendimiz geçiririz boynumuza. Son sözümüzü söyleriz. Ve cellata bırakmadan kendimiz tekmeleriz ayağımızın altındaki sehpayı!” diyorsun.
Yusuf “son sözümüz ne olacak” diye soruyor ortaya.
Hüseyin “en fazla birkaç cümle söyleme şansımız olacaktır. On-lar da bizi en iyi ifade eden sloganlarımız olmalıdır. Senin mektup-ta yazdığın gibi. Şöyle sözler söylemek geçiyor içimden. Biz şahsi hiçbir çıkar gözetmeden halkımızın mutluluğu ve bağımsızlığı için savaştık. Bu bayrağı bu ana kadar şerefimizle taşıdık. Bundan sonra da bu bayrağı Türkiye halkına emanet ediyoruz. Yaşasın işçiler köylüler! Yaşasın Devrimciler! Kahrolsun faşizm. gibi” diyor.
Yusuf söze giriyor “her eylemimiz nasıl yüreklerine korku saldı ise son anımız da öyle olmalı. Sözgelimi kellelerimizi almak için büyük gayret gösteren General Elverdi de orda olacaktır. Onun şahsında düzenin tüm hizmetkarlarına da bir çift söz söylemeliyiz. Onlara sermayenin ve Amerikan emperyalizminin hizmetkarları olduklarını hatırlatmalı, bizim ise gözümüzü kırpmadan kendimizi halkımıza adadığımızı göstermeliyiz” diyor.
Derin bir sessizlik oluyor. Yarını düşünüyorsunuz.
Yarın 6 Mayıs.
Yarın Hıdırellez!
Yarın bayram.
(Deniz Gezmiş'in Günlüğü / belgesel anlatı kitabından)
alıntı--
stratejik derinliğe darbe vurmasıyla mevzuya farklı anlamlar katan rte'nin yaşadığı serinliktir. efil efil missss.
ukte: artin
ukte: artin
alıntı--
(vurgula: isteseydik, diplomalarımızı mor binlikler getiren birer senet gibi kullanırdık. mimardık, mühendistik, doktorduk, avukattık. yazlık, kışlık katlarımız, arabalarımız olurdu.ama yüreğimiz işçiyle birlikte attı, köylüyle birlikte attı.)
alıntı--
(vurgula: isteseydik, diplomalarımızı mor binlikler getiren birer senet gibi kullanırdık. mimardık, mühendistik, doktorduk, avukattık. yazlık, kışlık katlarımız, arabalarımız olurdu.ama yüreğimiz işçiyle birlikte attı, köylüyle birlikte attı.)
alıntı--
kendi atadığı başbakana darbe yapan tarafsız cumhurbaşkanı. bu günleri de bize gösterdi ya Allah ondan razı olsun (!)
Yoksa bu mu basbakan olacak dedirtendir.
Davutoglu'nun, parti ici ekiplesmesinden dolayi rte tarafından resmiyet katilarak sutlanacak kongredir.
Akabinde suriyeye geri donmuslerdir. Daha güvenlikli ne de olsa.
Ne yazik ki jeofizik mühendisidir.
İleri demokrasinin son kurbanı akabeli
gerçekleşmesi şu günlerde hayal olan 2 eylemdir. çünkü basiretsiz yönetimler beceremezler.
zeka seviyeleriyle dalga geçen bir vali tarafından yönetilen zavallılardır. onun dediklerine rağmen kendileri o kadar değersizdir ki. gider yine onun ve zihniyetinin peşine takılır. ama ölen de yine kendisidir; acı çeken de ve buna sebep olan da kendileriyle dalga geçen vali ve zihniyetindekilerdir. çok yazık; çok..
vali ne demişti ?
(bkz: Bu füzeler tabii ki düşecek havada mı kalacak yer çekimi var)
(bkz: Benim de can güvenliğim yok)
(bkz: Süpermen değilim roketleri havada yakalayamam)
(bkz: Her zaman bizim üzerimize de gelebilir Abdestsiz dışarıya çıkmıyoruz)
vali ne demişti ?
(bkz: Bu füzeler tabii ki düşecek havada mı kalacak yer çekimi var)
(bkz: Benim de can güvenliğim yok)
(bkz: Süpermen değilim roketleri havada yakalayamam)
(bkz: Her zaman bizim üzerimize de gelebilir Abdestsiz dışarıya çıkmıyoruz)
kusura bakmayın ama 7. ya da 8. kategoriden ederine ya da en fazla 200 liraya bilet duyan olursa tarafıma bildirebilir mi ? sorusunu sorduran maçtır. yazar arkadaşlarımızdan açıkta kalanlar var ve bu bizim hiç içimize sinmiyor.
iyi bir başkanın yanında iyi bir 2. adam olabilecek kişi. bazen koltuk cüsselere küçük, bazen de büyük gelir. bu sefer büyük geldi. gerçi seba'dan sonra herkese büyük geldi de. bi nebze bilgili vizyon sahibiydi.
tello gider yan gider tello nidalarıyla futbolu bırakmış ve gönüllerde yer etmiş eski bücür solağımız. manu ya attığı gol hala akıllarda. marsilya kalesine bıraktığı bomba hala tesir etmektedir. yolu açık olsundur.
alt kattaki komşunun itfaiye ya da toma yardımıyla evine tazyikli su fışkırtması gereken teyzedir.
evinin içine molotof kokteyli atılarak cevap verilmesi gereken amcadır.
Everton'ın kendisi için Beşiktaş'a 5 milyon euro teklif ettiği ve başkanımızın da bu teklifi reddettiği söylenen ukraynalı kalecimiz.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?