bazen yardığı kadar korkuttuğu da olur.
(bkz: rüyada bursaspor tribününde olduğunu görmek)
yaran rüyalar
(bkz: Rüyada kahkaha atmak)
saçmalıklarıyla insanın bilinç altına küfür etmesine neden olan, ilginç ve unutulmayan rüyalardır. insanoğlu bazen öyle rüyalar görür ki kalkıp hatırladığında ya da birilerine anlattığında hayvani derecelerde kahkahalara neden olur. bunlardan birini bu gece ben gördüm. şimdi rüyaya geçelim;
sevdiceğim saniyede yirmidört kare ile dolaşıyoruz, ev arıyoruz. birden kendimizi bir inşaat alanında bulduk. temelden girelim mi dedik artık ne yaptık bilmiyorum. kocamaaan bir inşaattı. yeni dökülmüş betonun üzerinde koşturuyorduk biz de heyecanla. o sırada çalışanlar da bize bakıyordu ne yapıyor lan bu değişikler diye. sonra birden karşıdan biri belirdi, ekose ceketiyle bir uzun adam yaklaşmaktaydı. ne oluyor lan falan derken cumhurbaşkanının yanında bulduk kendimizi. allahtan o sırada el ele tutuşmuyorduk da, "cumhurbaşkanını görüyorlar hala el eleler" diye azar işitmedik. neyse, geldiğimiz inşaat ak-saray inşaatıymış aslında. bize inşaatı gezdirmeye başladı sayın cumhurbaşkanımız. ak-saray'ın ne kadar gerekli olduğunu anlattı. sonra üçümüz yere oturmuşuz yokuş aşağı gibi bir yerde, saniyede yirmidört kare soruyor, cumhurbaşkanı bize anlatmaya devam ediyor. birden üstümüze topraklar gelmeye başladı. işçiler toprağı kazdıkça çıkanları aşağıya atıyormuş. "başbakanım bu böyle olmaz ama, insanların üstüne gelirse ne olacak? insanlara zarar vermesin?" diyorum ben, tayyip bey de önce "ben başbakan değilim, cumhurbaşkanıyım!!!!" diye azarladıktan sonra "yok ya bir şey olmaz, ne yapsın çocuklar nereye dökecekler kazdıklarını." falan diyor.
neyse cumhurbaşkanı o kadar güzel anlattı ki uyandığımda ak-saray'ın son derece gerekli olduğunu düşünüyordum. hatta arayıp saniyede yirmidört kare'yi de ikna etmeye çalıştım ama o benimle dalga geçince kendime geldim. oysa ki ne güzel de anlatmıştı adam.
sevdiceğim saniyede yirmidört kare ile dolaşıyoruz, ev arıyoruz. birden kendimizi bir inşaat alanında bulduk. temelden girelim mi dedik artık ne yaptık bilmiyorum. kocamaaan bir inşaattı. yeni dökülmüş betonun üzerinde koşturuyorduk biz de heyecanla. o sırada çalışanlar da bize bakıyordu ne yapıyor lan bu değişikler diye. sonra birden karşıdan biri belirdi, ekose ceketiyle bir uzun adam yaklaşmaktaydı. ne oluyor lan falan derken cumhurbaşkanının yanında bulduk kendimizi. allahtan o sırada el ele tutuşmuyorduk da, "cumhurbaşkanını görüyorlar hala el eleler" diye azar işitmedik. neyse, geldiğimiz inşaat ak-saray inşaatıymış aslında. bize inşaatı gezdirmeye başladı sayın cumhurbaşkanımız. ak-saray'ın ne kadar gerekli olduğunu anlattı. sonra üçümüz yere oturmuşuz yokuş aşağı gibi bir yerde, saniyede yirmidört kare soruyor, cumhurbaşkanı bize anlatmaya devam ediyor. birden üstümüze topraklar gelmeye başladı. işçiler toprağı kazdıkça çıkanları aşağıya atıyormuş. "başbakanım bu böyle olmaz ama, insanların üstüne gelirse ne olacak? insanlara zarar vermesin?" diyorum ben, tayyip bey de önce "ben başbakan değilim, cumhurbaşkanıyım!!!!" diye azarladıktan sonra "yok ya bir şey olmaz, ne yapsın çocuklar nereye dökecekler kazdıklarını." falan diyor.
neyse cumhurbaşkanı o kadar güzel anlattı ki uyandığımda ak-saray'ın son derece gerekli olduğunu düşünüyordum. hatta arayıp saniyede yirmidört kare'yi de ikna etmeye çalıştım ama o benimle dalga geçince kendime geldim. oysa ki ne güzel de anlatmıştı adam.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?