ls kennedy

Sert bir gruba düştük. Brugge zaten belli bir seviyede. Bodo/Glimt de Kuzeyin en sert takımlarından, zor geçecek. inşallah iyi bir şekilde bitiririz. şu Fenerbahçe'nin balı kimsede yok ayrıca. kesin konuşmayayım ama terlemeden geçerler grubu. gerçi Ludogorets ile Trnava ne halde takımlar pek bir bilgim yok.

manu'ya transfer olan kaleci. Bunların alameti farikası da bu herhalde. en kıytırık oyuncuları bile ederinin üzerinde satabilmek.

Konferans ligi torbalarına bakınca görülüyor ki zayıf takım çok fazla. en azından görece sadece ilk torba ekipleri cidden zorlu. ikinci torbalarda ise fio, villa ve bodo dışında aman aman bir takım yok. kura isteğime gelecek olursak birinci torbadan ferencvaroş, ikinci torbadan ludogorets, dördüncü torbadan ise mostar. hakkımızda hayırlısı diyelim.

Amartey ve Masuaku'nun yokluğu sıkıntı olsa da iç saha faktörünün galibiyeti getireceğini düşündüğüm maç. Allah utandırmasın.

Açık konuşmak gerekirse Şenol Güneş takımın başında olmasa ilk dörde girme ihtimalini bile zor görürdüm ama Şenol hoca şakasız elindeki malzemeyi en optimum şekilde kullanarak şapkadan tavşan çıkarabilen bir hoca. ancak neticede kendisi de ancak bir yere kadar fayda verebilir başarı için geri kalan yükü oyuncuların çekmesi gerekir. Geçen sezon bitiminde bir kaç takviye ile favoriliğimizi gelecek sezon daha da artırırız diyorduk ama takımdan eksilen oyuncular ve yetersiz transferlerle adeta bir fiyaskoya dönüştü bu süreç. geçen dinamo kiev'e karşı maçımızı izlerken de bunu fark ettim. bu takımın sadece yüzde 60'lık kısmı Gedson ve Aboubakar, yüzde 30'luk kısmı Mert ve Masuaku, yüzde 10'luk kısmı ise diğer oyuncular. Allah korusun bu yüzde 90'lık kesim içerisinde yer alan oyuncular sakatlansa kart cezası görse ertesi hafta kesin puan kaybı.

Rakipleri incelediğimizde ise Fenerbahçe yine ve yeniden sezona hızlı girdi iyi oynuyor ama bakalım bu sefer nasıl bitirecekler. bu sene de toslarlarsa epey daha belleri doğrulmaz ama yine de son beş senenin aksine daha oturaklı ve yetenekli bir kadro kurdular.

Galatasaray'a gelecek olursak son şampiyon oldukları ve geçen sene iyi top oynadıkları için onlar da özellikle sol bek ve orta saha takviyeleri ile gelecek sezon çok daha kuvvetli olurlar dendi. ama sezona beklentilerin altında bir performansla girdiler. fazla telaşlı ve dikkatsiz bir görüntü çiziyorlar ama oyuncularının teknik becerileri ve biraz da şans onları şimdilik sonuca götürüyor ki anladığım kadarıyla orta saha problemini çözmek için bir değil iki adet orta saha alacaklar. Zaha, İcardi, Ziyech, Tete gibi hücum oyuncuları Galatasaray'ı 4-3-3'e kaymaya ve Torreira ile birlikte orta alanı terörize edebilecek, şok presi iyi yapan, tempolu ve tekniği de makul seviyelerde olan iki orta saha almaya mecbur kılıyor. yani aslında gegenpress felsefesini iyi uygulayıp, orta sahayı rakibe karşı domine edip, kapılan topları hızlıca tehlikeli hücum oyuncularına aktarıp, rakibi vurmayı amaçlıyorlar. yapacakları orta saha transferleri bu yönde olacaktır.

kalan rakipler ise Trabzonspor ve Başakşehir ama onların durumları da kötünün kötüsü. bu sene bir cacık çıkmaz onlardan. hatta facia ile sonuçlanabilir sezonları.

Ben genel kanının aksine Anderson Talisca'nın Beşiktaş'a büyük bir aidiyet hisettiğini düşünmüyorum ki zaten bu adamlar futbolcu kolay kolay bir kulübe aidiyet hissetmezler eğer uzun yıllar oynayıp bir gönül bağı kurmadıysa. Kaldı ki Talisca sadece bir buçuk yıl kadar oynadı ve daha yirmi dört yaşında Çin'e oradan da Arabistan'a gitti parayı kariyerinden önde tuttuğu buradan belli oluyor bizim taraftar da artık eski defterlere eski isimlere bel bağlayacağına önüne baksa belki bu kadar sıkıntı çekmezdik yönetime kızıyoruz haklı olarak ama taraftarın genelinde de afedersiniz ama bariz koyunluk var başarısızlığa tepki koyunca yönetim Talisca Q7 diyor herkes sus pus olmayacak hatta olmaması gereken duaya amin diyor devam edin bakalım böyle

Sosyal medya da güçlü olmak isteniyorsa bu tarz oluşumların daha kalabalık ve aktif olması gerekiyor ve ne yazık ki Beşiktaş taraftarı sosyal medyada zayıf olduğu gibi bu sözlüğe de pek ilgi duymuyor. Mesela Fenerbahçe Antu da Galatasaray ise GS sözlükte takımları aleyhine bir durum söz konusu olduğunda yıllardan beridir o platformlarda iyi bir şekilde organize olup ses çıkarabiliyordu mesela bakın Galatasaraylılar dün yaşanan Yaren Çakar isimli Twitch yayıncısının Okan Buruk'un oğlu hakkında sarf ettiği akıl tutulması sözlerden sonra anında tepki ortaya koyup bahsi geçen yayıncının kariyerini ve itibarını bitirdiler bu kadar hızlı bir şekilde inisiyatifi ele almalarının sebebi kulüplerini sosyal mecralarda savunma kültürlerinin gelişmiş olması

İyi bir futbolcu ama gözlerim hala nathan redmond'u arıyor. kendisi daha çok yönlü ve yaratıcı bir oyuncuydu bence ama belli başlı sebepler nedeniyle alınamadı. neyse ölmüşe çare yok.

Manchester United'ın büyük umutlarla transfer ettiği bir futbolcuydu tıpkı milyon euro'ları gömüp aldıkları diğer sayısız futbolcular gibi ama hem sakatlık sebepleri dolayısıyla hem de Manu'nun oyuncu öğütme fabrikasına dönüşmesinden mütevellit şuan epey gözden düştü. Süper Lig ekipleri için de adı geçiyor bu sıralar ama olur da alan olursa elinde patlar gibi.

Beşiktaş kulübüne gerekli olan başkanın sahip olması gereken özellikler veyahut ortaya koyması gereken kişilik kulüp menfaatine pragmatist ve faydalı davranmaktır tabi ki etiğin de dışına çıkmadan. Aslında ülke futbolunun yükselişi için her Türk kulübünün bu şekilde yönetilmesi gerekir ama ne yazık ki ülkemizde bir çok konuda var olan liyakat sorunu kaçınılmaz olarak kulüpleri de etkiliyor. Beşiktaş camiasının içerisinde de gerçekten bu kulübü istikrarlı ve başarılı bir şekilde yönetecek ne kadar insan var tartışılır. Futbol kulüpleri de özellikle köklü camialar ülkelerinin birer yansımasıdır ve bu yansımalarını bünyesinde barındırır. Bir ülke ne kadar iyi durumdaysa spor kulüpleri de o kadar iyi durumdadır belki istisnalar vardır ama yine de kaideyi bozamaz. Beşiktaş'ta dahil olmak üzere Galatasaray ve Fenerbahçe de yıllardır olduğu gibi sadece dönemsel, geçici ve yetersiz başarılarla ilerlemek durumunda kalıyor elbette ki hiçbiri her sene şampiyon olamaz hele ki Türkiye de asla çünkü burada ki rekabet ortamı tek bir tarafın kaçınılmaz dominasyonuna müsade etmez ama örnek vermek gerekirse bizim kulüplerimiz de Hollanda ve Portekiz takımları gibi istikrarlı akılcı ve her ne kadar favori olmasa da Avrupa'da da rekabetçi hale gelebilirler ancak dediğim gibi Türkiye ne zaman liyakat sahibi insanlar tarafından yönetilmeye başlar ve rayına oturursa Türk kulüpleri de gün gelir Avrupa'nın rekabetçi ve çetin kulüpleri haline gelebilirler ancak mevcut durum içerisinde bu ihtimalden epey uzağız.