ayıptır mna koyım tek kelimeyle ayıp.
ulan daha bir yıl geçmedi üzerinden, 50 liralık indirimli mavi akbile bastığın 10 liralık zammı unutmadık, yenisini soktun. 60 lira olmuştu. 1 yıl geçmeden oldu mu 70 lira. 50 lira 70 lira olduysa bir yılda, ulaşıma yapılan zam oranı: %40
e pederin maaşına bakıyorum, eylül 2009'dan bugüne kadar yüzde 4 zam gelmiş; emekliyi, asgari ücreti saymıyorum bile...
Maltepe Üniversitesinin Beşiktaşlı öğrenciler topluluğudur. Daha topluca bir maça gidilmedi o ayrı, hep tek tabanca. Okula ilk başlanılan sene 10 TL karşılığında bir kart satarlar, üzerine adınızı falan yazarlar, anadoludan gelen gençler [ybkz]swh[/ybkz] kendini bi bok sanarlar. Ayrıca Maltepe Unibjk yöneticilerinin kombinelerinin olmaması, üstüne üstlük "benim geçen sene vardı hem de kapalıdan" diye artistlik yapmaları güldüren bir durumdur. Kısacası pek faal olmayan öğrenci kulübü...
Kadıköy-Başıbüyük i.e.t.t. hattı. Her gün okuluma giderken çilesini çekmekteyim. Bir de şöyle bir geyiği vardır bu hattın: yaşlı bir teyze Kadıköyde yanaşır kalkmak üzere olan bir 19b otobüsüne ve şoföre sorar;
Teyze: Evladım başıbüyük mü?
şoför: evet teyzeciğim
Teyze: ne zaman kalkar?
şoför: sen otur teyze kalkar hemen
Teyze: Evladım başıbüyük mü?
şoför: evet teyzeciğim
Teyze: ne zaman kalkar?
şoför: sen otur teyze kalkar hemen
dün duyulmuş, şaşırtmış, numaralıdan yaklaşık 30-40 kişinin karşılık vermesiyle şaşkınlığı silmiş durum
geçtiğimiz cumadan bu salıya gezip görme fırsatı bulduğum şehir. Aslında fena değilmiş şehir olarak. Uludağ, kaymak, üniverste gençliği sanayileşme falan gideri varmış da niye bütün totoşlar burada abi? Ha bir de dipnot, çok aradım ama o meşhur "bursa çocuğuyum her yerde sikişirim ben" videosunda hemen arka planda bulunan "Bursa Motor" denilen dükkanı bulamadım sanayi bölgesinde...
Tokyo Drift soundtracklerinde yer alarak reklamın alasını yapmış adam [ybkz]swh[/ybkz]
açıkçası hakkında bu kadar entry görünce şaşırdım. Güneydoğu'da [ybkz]swh[/ybkz] büyümüş olmanın etkisi diyorlar çevremdekiler bu adamı dinlememe. Belki haklılar belki değiller, ama dinliyorum ve dinlediğim insanın siyasi düşüncesi her zaman önemlidir benim için. Sezen Aksu'yu referandum sonrası aklımdan, şarkılarını bilgisayarımdan silmişimdir mesela. Ancak dinlenilen şahsın düşüncelerinin önemsenmesi gerektiği 17-18 yaşlarımdan sonra dank etti. ister istemez o zaman Ahmet Kaya kimdir yahu düşüncesi sardı beni. doğuda yaşıyorsun, çevrenin büyük çoğunluğu kürt, onların bir kısmı pkklı, ister istemez seni kendilerinden sayabilirlerdi. Yapılan ufak çaplı araştırmalarda iç biraz olsun rahatlamıştı. Sonuçta bu adamın pkklı olduğunu gösteren bir şey yok, Hürriyet gazetesinin bir iki manşeti, o kadar. Ancak biraz araştırıldığında, hayatı birazcık öğrenildiğinde onlarca merak unsuru yerleşiyor insanın kafasına. istanbula göçleri, müzikle ilk tanışması, gurbette büyümesi, Yusuf Hayaloğlu ve Gülten Hayaloğlunun hayatına nasıl girdiği
Aslında hepsinden önemlisi, onu gündemde tutan öğe: siyaset. Evet, neydi bu insanın siyasi hayatını bu kadar önde tutan?
insanın zoruna giden ne biliyor musunuz? Ben bu adamın pkk'lı olduğuna inanmıyorum, bağıra çağıra ben Kürt'üm dedi diye astılar bu adamı. Evet, bildiğiniz astılar. Bir insanı zorla yurtdışına gönderip tek başına ölüme mahkum etmek asmaktan daha matah bişey değildir. E peki şimdi noldu? Kürtçe kanallar açtınız, izzet Yıldızhan, Tatlıses, Aynur bunlar kürtçe şarkılar söyledi, filmlerin soundtrackleri oldu şarkıları, bizler de bu şarkıları dinleyip güzel şarkıymış dedik. Kürtler ana dilde eğitim diye bas bas bağırıyorlar, bu adam "Kürtçe şarkı yapıp klip çekeceğim" dedi diye astınız bu adamı. O zamandan bu zamana ne değişti? AB uyum süreci. Tabi ya... Avrupa Birliği dediğin zaman akan sular durur, götü bile satarız avrupa birliği için.
Gülten Hayaloğlunun bir roportajını görmüştüm. Harf bile değiştirmeden yazıyorum buraya:
Ahmet hayatı boyunca hiçbir örgüte üye olmadı. Bunun aksini idda edenler belge sunsunlar. Dgm savcılığı Ahmet yasal pasaportu ile yurtdışına çıktı dedi ama kaçtı dediler. Havaalanı kayıtlarında var, baksınlar, bulurlar. üç beş şerefsiz yüzünden arabama bile binemeden buralara geldim dedi, Türk halkına şerefsiz dedi diye haberler çıktı. 93te Ahmet Kaya bölünmüş Türkiye haritası önünde konser verdi dendi. O yıl biz hiç yurtdışına gitmedik, öyle bir konser yapmadık. Alevi esnaflar birliği konseriydi. Adamlar basına açıklama yaptı 94te yapıldığı söylendi. Hukukta fotoğraf delil sayılmaz, çünkü fotomontajdı. Nasıl bir başarılı senaryo biliyor musunuz? Aynı gazete 94te bölücü dediği sanatçıya altın kelebek ödülü verdi. Bunları açığa çıkarmakla yükümlüyüm. Artık bende savunma değil saldırgan refleks gelişti. Mahvolan hayatımızın hesabını sormak istiyorum. çünkü ben eşimi kaybettim, kızımın birdaha babası olmayacak. Bu mu medyanın sorumluluğu? Hadi 94te gaflete düşüp ödüş verdiniz, aynı gazetenenin genel yayın yönetmeni köşesinde albümü alıp dinlediğini yazıyor. Ahmet onları kendi vicdanları ile baş başa bırakmaktan yanaydı. Basın toplantıları yapılıyordu, Ahmetin ağzından tek bir kelime çıkmadı. şimdi beni ne heyecanlandırabilri ki? Gökyüzüne adını altın harflerle yazsalar ne olacak?
edit: - oy almışım bu entry ile. Entryleri niye oylamıyorsunuz feryadımdan sonra aldığım ilk oy. Siklendiğimi düşündürttü bu oy beni. Yüzümde gülücükler açtı. Ama şunu da ferkettirdi ki Ahmet Kaya dinliyor olmak birilerini rahatsız ediyor hala. Okuyup eksilemiş ol bari de ciddi ciddi bir muhalifim var diyebileyim.
insanın zoruna giden ne biliyor musunuz? Ben bu adamın pkk'lı olduğuna inanmıyorum, bağıra çağıra ben Kürt'üm dedi diye astılar bu adamı. Evet, bildiğiniz astılar. Bir insanı zorla yurtdışına gönderip tek başına ölüme mahkum etmek asmaktan daha matah bişey değildir. E peki şimdi noldu? Kürtçe kanallar açtınız, izzet Yıldızhan, Tatlıses, Aynur bunlar kürtçe şarkılar söyledi, filmlerin soundtrackleri oldu şarkıları, bizler de bu şarkıları dinleyip güzel şarkıymış dedik. Kürtler ana dilde eğitim diye bas bas bağırıyorlar, bu adam "Kürtçe şarkı yapıp klip çekeceğim" dedi diye astınız bu adamı. O zamandan bu zamana ne değişti? AB uyum süreci. Tabi ya... Avrupa Birliği dediğin zaman akan sular durur, götü bile satarız avrupa birliği için.
Gülten Hayaloğlunun bir roportajını görmüştüm. Harf bile değiştirmeden yazıyorum buraya:
Ahmet hayatı boyunca hiçbir örgüte üye olmadı. Bunun aksini idda edenler belge sunsunlar. Dgm savcılığı Ahmet yasal pasaportu ile yurtdışına çıktı dedi ama kaçtı dediler. Havaalanı kayıtlarında var, baksınlar, bulurlar. üç beş şerefsiz yüzünden arabama bile binemeden buralara geldim dedi, Türk halkına şerefsiz dedi diye haberler çıktı. 93te Ahmet Kaya bölünmüş Türkiye haritası önünde konser verdi dendi. O yıl biz hiç yurtdışına gitmedik, öyle bir konser yapmadık. Alevi esnaflar birliği konseriydi. Adamlar basına açıklama yaptı 94te yapıldığı söylendi. Hukukta fotoğraf delil sayılmaz, çünkü fotomontajdı. Nasıl bir başarılı senaryo biliyor musunuz? Aynı gazete 94te bölücü dediği sanatçıya altın kelebek ödülü verdi. Bunları açığa çıkarmakla yükümlüyüm. Artık bende savunma değil saldırgan refleks gelişti. Mahvolan hayatımızın hesabını sormak istiyorum. çünkü ben eşimi kaybettim, kızımın birdaha babası olmayacak. Bu mu medyanın sorumluluğu? Hadi 94te gaflete düşüp ödüş verdiniz, aynı gazetenenin genel yayın yönetmeni köşesinde albümü alıp dinlediğini yazıyor. Ahmet onları kendi vicdanları ile baş başa bırakmaktan yanaydı. Basın toplantıları yapılıyordu, Ahmetin ağzından tek bir kelime çıkmadı. şimdi beni ne heyecanlandırabilri ki? Gökyüzüne adını altın harflerle yazsalar ne olacak?
edit: - oy almışım bu entry ile. Entryleri niye oylamıyorsunuz feryadımdan sonra aldığım ilk oy. Siklendiğimi düşündürttü bu oy beni. Yüzümde gülücükler açtı. Ama şunu da ferkettirdi ki Ahmet Kaya dinliyor olmak birilerini rahatsız ediyor hala. Okuyup eksilemiş ol bari de ciddi ciddi bir muhalifim var diyebileyim.
nedenini çözemediğim şekilde (!) 2002 sonrası daha sık duyulmaya başlanan kelimeler bunlar...
son zamanlarda çevremdeki kızlarının yüzde 90ının hitap şekli. Ya eskiden bi kız "canım" dediğinde bile bi düşünce sarardı biz erkekleri... Nerede eski değerler [ybkz]swh[/ybkz] [ybkz]swh[/ybkz]
destekçisi olduğumuz harekettir efendim.
an itibariyle yasağının kalkmış olduğunu farkettiğim site. Giremeyen var mıydı orası ayrı konu ama...
gecenin ilerleyen saatlerinde yollar ıssızlaşınca da görülen her erkek, "selamunaleyküm" der. (bkz: Türk insanı) [ybkz]swh[/ybkz]
inci bir oluşum(du) hem de gayet kesin çizgili mantık, saygı ve dürüstlük çerçevesinde.
orada edilen küfürleri ciddiye alıp ben de senin karşılığını verenler aşağılanır(dı)
ana bacı karıştıran liseli muamelesi görür(dü)
liverpool ülkü ocaklarından başlayıp, boston ülkü ocaklarına uzanan, en sonunda "ne işi var bizim başbakanın Arjantin'de, Brezilya'da, şilE'de [ybkz]swh[/ybkz] ne işi var"a kadar dayandıran; aslında yarısından fazlasının okuyan, okumuş, büyük adam olmaya aday kesimden oluştuğu bir sözlük(tü)
ta ki yazar alımları sıklaşana kadar.
sözlük açıldı, yazar alımına başladı, birinci nesiller kendi aralarında böyle bir oluşuma gittiler, beğenen devam etti beğenmeyen ayrıldı gitti. bu kalanlar hepsi aynı düşüncedelerdi ve inci'nin asıl amacını bunlar var etti, yaşattı. Bir sözlük 5-10 yazarla dönmez, eyvallah dendi ve tekrar yazar alımı başlandı. ikinci nesiller biraz daha bilinçli geldiler, yani hepsi nereye geldiklerini biliyorlardı, az çok eksiklerini gediklerini doldurup, fazlalıklarını yontup katıldılar ve incinin pik yaptığı dönemler başladı. [ybkz]swh[/ybkz]. sonra peynir ekmek gibi yazar alımları, derken üçüncü nesil [ybkz]swh[/ybkz], ve dördüncü nesil [ybkz]swh[/ybkz] ve inci çoluk çocuğun elinde...
orada edilen küfürleri ciddiye alıp ben de senin karşılığını verenler aşağılanır(dı)
ana bacı karıştıran liseli muamelesi görür(dü)
liverpool ülkü ocaklarından başlayıp, boston ülkü ocaklarına uzanan, en sonunda "ne işi var bizim başbakanın Arjantin'de, Brezilya'da, şilE'de [ybkz]swh[/ybkz] ne işi var"a kadar dayandıran; aslında yarısından fazlasının okuyan, okumuş, büyük adam olmaya aday kesimden oluştuğu bir sözlük(tü)
ta ki yazar alımları sıklaşana kadar.
sözlük açıldı, yazar alımına başladı, birinci nesiller kendi aralarında böyle bir oluşuma gittiler, beğenen devam etti beğenmeyen ayrıldı gitti. bu kalanlar hepsi aynı düşüncedelerdi ve inci'nin asıl amacını bunlar var etti, yaşattı. Bir sözlük 5-10 yazarla dönmez, eyvallah dendi ve tekrar yazar alımı başlandı. ikinci nesiller biraz daha bilinçli geldiler, yani hepsi nereye geldiklerini biliyorlardı, az çok eksiklerini gediklerini doldurup, fazlalıklarını yontup katıldılar ve incinin pik yaptığı dönemler başladı. [ybkz]swh[/ybkz]. sonra peynir ekmek gibi yazar alımları, derken üçüncü nesil [ybkz]swh[/ybkz], ve dördüncü nesil [ybkz]swh[/ybkz] ve inci çoluk çocuğun elinde...
birçok hemcinsimin sıfatı [ybkz]swh[/ybkz]
Tolga çandar'dan aynı isimdeki parça dinlenildiğinde çevredeki Feraye isimli bayan arkadaşların bi hali hatrı sorulur
geldiği gün bir kesim tarafından [ybkz]swh[/ybkz] Zapo'nun yedeği olur iddiası vardı ortalıkta. ilk zamanlar gerçekten de yedeğiydi ama şu an, özellikle dünden sonra terkedilmiş bu düşüncenin baş kahramanı
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?