"vatan borcu kanla, savaşla, ölümle ödenir" düsturunu benimsemiş ataerkil ve göçebe geleneklerinden kendini soyutlayamamış toplumumuzda kabul görmemesi normal olan bir mefhumdur.
bir kere vatan borcu nedir, bunu irdelemek lazım. 20 küsür sene okul okuyorsun ki iyi bir mesleğe sahip olayım, hem kendi hayatımı belli standartlarda idame ettireyim hem de ülkeme, topluma bir faydamın dokunabileceği işler yapayım diye. mühendis oluyorsun, bankacı oluyorsun, doktor oluyorsun, avukat oluyorsun vs. ve yine verdiğin hizmeti alacak kişiler bu toplumun fertleri oluyor. o halde ben neden kendi mesleğimi topluma fayda sağlayacak şekilde sürdürerek başarılı olmak, ülkeme katkıda bulunmak yerine benimle ne alıp veremediği olduğunu bile bilmediğim bir düşmanla, hangi perde arkası pazarlıklar sonucu hazırlandığı belli olmayan bir mizansenin içinde piyon olayım ki? neden öleyim bu vatan için? ben ölmeyeceksem gencecik çocuklar neden ölsün? bu işi gönüllü yapmak isteyenler, profesyonel meslek olarak düşünenler varken neden ben istemediğim bir savaşın ortasında olayım ki? kime çıkar sağlamak için? düşman diye bana gösterileni baş tacı eden, muhatap alıp müzakere yapan, saçma salak isteklerine boyun eğen iktidar sahiplerine mi? kana susamış, ırkçı hezeyanlarla çığrından çıkmış, soykırım yapmaya hevesli faşist güruha mı? yoksa ekonomik gücüyle dünya dengelerini elinde tutan, ülkemi açık açık sömürgeye çeviren bir emperyal gücün stratejik bekasına mı?
önce bunların cevabı verilmeli ki, sonra vicdani red eleştirisi yapılabilsin.
edit: askerliği 2 sene önce tamamlamış biri olarak bu yazıyı yazdığımı da belirteyim.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?