muhtemel ikizler burcu olan bir insanın kendini tanıyıp çift karakterli olmasından ve çevreye verdiği rahatsızlıktan haberdar olduğunu anlatan söz.
varsa bi kusurum haziran doğumluyum
bir adet can yücel yazısı.
oburum.
akşam oturayım televizyon karşısına... bir kanalı izlerken, öbüründekini merak ederim; orada da aşağı yukarı aynı şeyi göreceğimi adım gibi bilmeme rağmen...
bir şehirde yaşarken, diğerindedir aklım; o şehirler ki, çok da farkı yok birbirinden...
doymak bilmez bir çocuk gibiyim; yetinemiyorum.
islığım, bütün şarkıları aynı anda çalmak istiyor; uçurtmam, kainatın tüm semalarında kanat çırpmak...
gemlenmez bir merak duygusu, "her yemeği tat", "her çiçeği kokla" diye ha babam kamçılıyor beni... telaştan ne tadını ayırt edebiliyorum yemeklerin, ne de kokusunu çiçeklerin...
her akarsuya karışıp gitmek geliyor içimden; hangisine karışsam, gözüm ters akıntıda...
halbuki her akarsu, aynı denize karışıyor sonunda...
sinemadaysam, gelecek filmi, izleyeceğimden daha çok merak ediyorum; ki onun sonu da aynı, biliyorum.
hangi mektubu açsam, açılmayan için meraklanırım...
kulağım, çalacak telefonda; en sıkıldığım anda dahi telefon edenlerden...
kış boyu yazı iple çekmişken...
şimdi sonbaharı özlemek neden...?
Çünkü yüreğimin iki yanına taht kurmuş ikizler, o ilk hazirandan beri durmaz, tepişir.
"kalk gidelim" derken biri, "halt etme otur" diye eteğinden çeker diğeri
biri karınca, öbürü ağustos böceği...
hergele sokak çocuğuyla, evinin uysal erkeği.
oysa yaş kemale erdi; "nihai tercih"in vakti geldi.
tepeleyeceğim birini; ama bilmem hangisini
oburum.
akşam oturayım televizyon karşısına... bir kanalı izlerken, öbüründekini merak ederim; orada da aşağı yukarı aynı şeyi göreceğimi adım gibi bilmeme rağmen...
bir şehirde yaşarken, diğerindedir aklım; o şehirler ki, çok da farkı yok birbirinden...
doymak bilmez bir çocuk gibiyim; yetinemiyorum.
islığım, bütün şarkıları aynı anda çalmak istiyor; uçurtmam, kainatın tüm semalarında kanat çırpmak...
gemlenmez bir merak duygusu, "her yemeği tat", "her çiçeği kokla" diye ha babam kamçılıyor beni... telaştan ne tadını ayırt edebiliyorum yemeklerin, ne de kokusunu çiçeklerin...
her akarsuya karışıp gitmek geliyor içimden; hangisine karışsam, gözüm ters akıntıda...
halbuki her akarsu, aynı denize karışıyor sonunda...
sinemadaysam, gelecek filmi, izleyeceğimden daha çok merak ediyorum; ki onun sonu da aynı, biliyorum.
hangi mektubu açsam, açılmayan için meraklanırım...
kulağım, çalacak telefonda; en sıkıldığım anda dahi telefon edenlerden...
kış boyu yazı iple çekmişken...
şimdi sonbaharı özlemek neden...?
Çünkü yüreğimin iki yanına taht kurmuş ikizler, o ilk hazirandan beri durmaz, tepişir.
"kalk gidelim" derken biri, "halt etme otur" diye eteğinden çeker diğeri
biri karınca, öbürü ağustos böceği...
hergele sokak çocuğuyla, evinin uysal erkeği.
oysa yaş kemale erdi; "nihai tercih"in vakti geldi.
tepeleyeceğim birini; ama bilmem hangisini
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?