gündeme gelmeye çalışan bir teknik direktörün beyanatı.
türkiye korkaklar ülkesi
mustafa denizli beyanatı.
spoiler--
Futbol ortamı bir iddia ortamıdır. Futbol ortamının en önemli figürlerinden bazıları teknik adamlardır, bazıları yöneticiler ve bazıları da futbolculardır. Bu futbol ortamının içerisinde bir heyecan, bir çekişme, bir yarışmayı ortaya çıkarmak lazım. Türkiye bir korkaklar ülkesi. Bir takımın başında bulunan insanlardan çok zor iddialı kelimeler duyuyorsun ‘ya olmazsa’ diye. Halbuki futbol ortamı bu çizgiyi hep arayan bir iddia ortamıdır. Biraz evvel İran’da bahsettiğimiz olayın altında bu futbol anlayışı yatıyor. İranlıların büyük sempati duyma sebebi bu futbol anlayışıydı. Ben başarıyı da bu futbol anlayışıyla buldum. Futbolculuğumu benim için antrenörlük yaşamına taşıdığım dönemler oldu. Antrenörlük kurslarından sen de, ben de aynı derecelerle mezun olabiliriz, bizi farklı kılacak olan diplomalarımızın derecesi değildir. Bizim kişiliklerimizi imkanları zorlayabilmektir. Yaratmaktan kastım bir oyun anlayışı yaratabilmek, bir futbolcu figürü yaratabilmek yani senin oynadığın belirli bir bölge var acaba ben daha iyisini yapabilir miyim, bunu aramaktır. Bütün bunların yanı sıra bir ekip nasıl yaratılır, bunu aramaktır. Galatasaray’da ilk çalışma yılımda 37 yaşındayken benim kontratım devam ediyordu. Benim teknik adamlığa başlayışım da uzun bir hikaye. Genç takımda hoca olarak başladım. Yardımcı antrenörlük istemedim. İviç’in yardımcı antrenörü olarak başladım. Kendisi bana futbolculuğu bıraktırdı, jübilemi yaptım. Sezonun açılmasına kısa bir dönem kala Benfica ile anlaştı, bizi yarı yolda bıraktı. O ayrılınca ben açıkta kaldım. Kim gelecek takımın başına belli değil. Yönetim kurulu “takımı kampa sen götür” dedi. Ali (Uras) ağabey Başkan o zaman, “ben götürmeyeyim” dedim. Ortada kaldım, şunu düşünüyorum, yurt dışından gelecek adam ekibiyle gelirse kamp dönemimden sonra açığa alınırsam bunu kaldıramam, hırslı bir insanım. Yönetime dedim “Ben kampa gitmek istemiyorum. Ya bana genç takımda görev verin ya da İzmir’e döneyim
spoiler--
spoiler--
Futbol ortamı bir iddia ortamıdır. Futbol ortamının en önemli figürlerinden bazıları teknik adamlardır, bazıları yöneticiler ve bazıları da futbolculardır. Bu futbol ortamının içerisinde bir heyecan, bir çekişme, bir yarışmayı ortaya çıkarmak lazım. Türkiye bir korkaklar ülkesi. Bir takımın başında bulunan insanlardan çok zor iddialı kelimeler duyuyorsun ‘ya olmazsa’ diye. Halbuki futbol ortamı bu çizgiyi hep arayan bir iddia ortamıdır. Biraz evvel İran’da bahsettiğimiz olayın altında bu futbol anlayışı yatıyor. İranlıların büyük sempati duyma sebebi bu futbol anlayışıydı. Ben başarıyı da bu futbol anlayışıyla buldum. Futbolculuğumu benim için antrenörlük yaşamına taşıdığım dönemler oldu. Antrenörlük kurslarından sen de, ben de aynı derecelerle mezun olabiliriz, bizi farklı kılacak olan diplomalarımızın derecesi değildir. Bizim kişiliklerimizi imkanları zorlayabilmektir. Yaratmaktan kastım bir oyun anlayışı yaratabilmek, bir futbolcu figürü yaratabilmek yani senin oynadığın belirli bir bölge var acaba ben daha iyisini yapabilir miyim, bunu aramaktır. Bütün bunların yanı sıra bir ekip nasıl yaratılır, bunu aramaktır. Galatasaray’da ilk çalışma yılımda 37 yaşındayken benim kontratım devam ediyordu. Benim teknik adamlığa başlayışım da uzun bir hikaye. Genç takımda hoca olarak başladım. Yardımcı antrenörlük istemedim. İviç’in yardımcı antrenörü olarak başladım. Kendisi bana futbolculuğu bıraktırdı, jübilemi yaptım. Sezonun açılmasına kısa bir dönem kala Benfica ile anlaştı, bizi yarı yolda bıraktı. O ayrılınca ben açıkta kaldım. Kim gelecek takımın başına belli değil. Yönetim kurulu “takımı kampa sen götür” dedi. Ali (Uras) ağabey Başkan o zaman, “ben götürmeyeyim” dedim. Ortada kaldım, şunu düşünüyorum, yurt dışından gelecek adam ekibiyle gelirse kamp dönemimden sonra açığa alınırsam bunu kaldıramam, hırslı bir insanım. Yönetime dedim “Ben kampa gitmek istemiyorum. Ya bana genç takımda görev verin ya da İzmir’e döneyim
spoiler--
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?