bu sefer hiç beklenmedik bir ülkeden yükselen güneş.
http://www.fourfourtwo.com.tr/2013/04/05/yunan-futbolunun-umudu-giannina-altyapisi/
total futbol
kaleci dışındaki bütün oyuncuların birbirlerinin görevini rahatlıkla üstlenebildiği, yani takımın sağ bekinin oyunun o an ki durumuna göre orta sahanın ortasından vereceği bir pasla forveti kaçırabildiği ya da hücum oyuncusunun kendi defansının kademesine girerek gol tehlikesini uzaklaştırabildiği bir modeli ifade eden ve 1970'lerden sonra hollanda'nın en güzel örneklerini sergilediği anlayış, felsefe.
kaleciyi bir tarafa bırakırsak, diğer futbolcuların kesin çizgilerle sınırlanmış bir görev alanı olmadığı için yüksek fizik güç gerektirir. bunun yanında bir saha içi lidere de ihtiyaç vardır. saha içindeki herkesin her görevi üstlenmesi gereken bir anlayış üzerine kurulduğu için toplu halde hücum ve toplu halde savunma, bu sistemin karakterini meydana getirir. elbette bu felsefeyi sürükleyen ülke olarak hollanda'yı gösterdik ancak halit kıvanç'ın anlattığı dünya kupası belgesellerinden öğrendiğimiz kadarı ile ilk kibriti çakan 1950'lerin o meşhur (vurgula: macaristan milli takımı)'nın başında bulunan (vurgula: gusztav sebes ) olmuştur. sosyalist bir gelenekle yoğrulmuş olan sebes, takımdaki bütün oyuncuların sahadaki yükü eşit olarak paylaşacağı bir sistem dizayn etmiştir.
sebes'ten yıllar sonra total futbolu tüm dünyanın bildiği anlamda ortaya çıkarmak ve geniş kitlelere izletmek hollandalı teknikli adam (vurgula: rinus michels)'e kısmet olmuştur. 1960'ların ortasından itibaren -yıllarca forvet olarak görev yaptığı- afc ajax'in başına geçen michels, total futbol felsefesini oturtmak için bir an önce kolları sıvamıştır. tabi saha içinde sürekli yer değiştirmeleri ve hareket halinde olmayı gerektiren, keskin mevki ayırımlarını ortadan kaldırmayı amaçlayan bu sistemi şaşkınlıkla karışık ilk yadırgayan ister istemez futbolcular olmuş; "lan nereden getirdiler bu adamı başımıza arkadaş, madem bıraktın futbolu git bir spor gazetesinde maç yazısı yaz, git yayıncı kuruluşta yorumculuk yap." şeklinde çemkirmelere başlamışlardır. hatta o günlerde henüz yeni evlenmiş takım kaptanının yakın çevresine "arkadaş bir total futbol boku çıkardı başımıza, bizim yaptığımız idmanı alman ordusu yapmıyordur yemin ediyorum. akşam eve her tarafım tutulmuş gidiyorum. hanımla arkadaş gibi olduk allah seni inandırsın." şeklinde dert yandığı da rivayet edilir.
neyse hanımlar beyler, konuyu çok dağıtmayalım. rinus michels yönetimindeki afc ajax, çok geçmeden kendisini göstermeye ve kupaları toplamaya başlar. ülke dışına çıkıldığında her ne kadar 1969 yılındaki şampiyon kulüpler kupası finalinde bir başka futbol anlayışının (bkz: catenaccio) bayraktarlığını üstlenmiş ac milan'a kaybetseler de, 1971 yılında yine aynı kupanın finalinde (vurgula: ferenc puskas ) yönetimindeki panathinaikos'a karşı kazanarak şampiyonluğa erişeceklerdir.
aynı (vurgula: rinus michels), artık ulusal çapta bu sistem aracılığyla başarılar elde etmesi için almanya'da düzenlenecek olan 1974 dünya kupası öncesinde (vurgula: hollanda milli takımı)'nın teknik direktörlüğüne getirilir. pek çoğumuzun belgesellerden seyrettiği (vurgula: federal almanya ) ile oynadıkları o meşhur ve dramatik finalde, sahada bir futbol resitali sunmalarına rağmen maçı ve kupayı kaybederler. johan cruyff, (vurgula: johan neeskens), (vurgula: arie haan ) gibi müthiş isimlerden oluşan bu takımın intikamını, 1988 yılında yine almanya'da yine rinus michels'in başında olduğu hollanda, yine federal almanya'ya karşı bu sefer yarı finalde ronald koeman, frank rijkaard, ruud gullit, marco van basten gibi isimler liderliğinde 2-1'lik galibiyetle alacaktır. aynı hollanda finalde de (vurgula: sscb)'yi mağlup ederek kupaya uzanacaktır.
(vurgula: rinus michels)'ten sonra total futbol'un bayrağını devralacak kişinin şüphesiz johan cruyff'tan başkası olması düşünülemezdi, zaten öyle de olmuştur. (vurgula: sarı fare), bugün hâlen fc barcelona'nın oynadığı sistemin 1990'larda temelini atan kişidir.
bu masal da burada bitti. onlar ermiş muradına, biz çıkalım beleştepe'ye. gökten üç ekrem dağ düşmüş. biri bana, biri bu yazıyı yazana, biri de gidiyorum bu'ya.
kaleciyi bir tarafa bırakırsak, diğer futbolcuların kesin çizgilerle sınırlanmış bir görev alanı olmadığı için yüksek fizik güç gerektirir. bunun yanında bir saha içi lidere de ihtiyaç vardır. saha içindeki herkesin her görevi üstlenmesi gereken bir anlayış üzerine kurulduğu için toplu halde hücum ve toplu halde savunma, bu sistemin karakterini meydana getirir. elbette bu felsefeyi sürükleyen ülke olarak hollanda'yı gösterdik ancak halit kıvanç'ın anlattığı dünya kupası belgesellerinden öğrendiğimiz kadarı ile ilk kibriti çakan 1950'lerin o meşhur (vurgula: macaristan milli takımı)'nın başında bulunan (vurgula: gusztav sebes ) olmuştur. sosyalist bir gelenekle yoğrulmuş olan sebes, takımdaki bütün oyuncuların sahadaki yükü eşit olarak paylaşacağı bir sistem dizayn etmiştir.
sebes'ten yıllar sonra total futbolu tüm dünyanın bildiği anlamda ortaya çıkarmak ve geniş kitlelere izletmek hollandalı teknikli adam (vurgula: rinus michels)'e kısmet olmuştur. 1960'ların ortasından itibaren -yıllarca forvet olarak görev yaptığı- afc ajax'in başına geçen michels, total futbol felsefesini oturtmak için bir an önce kolları sıvamıştır. tabi saha içinde sürekli yer değiştirmeleri ve hareket halinde olmayı gerektiren, keskin mevki ayırımlarını ortadan kaldırmayı amaçlayan bu sistemi şaşkınlıkla karışık ilk yadırgayan ister istemez futbolcular olmuş; "lan nereden getirdiler bu adamı başımıza arkadaş, madem bıraktın futbolu git bir spor gazetesinde maç yazısı yaz, git yayıncı kuruluşta yorumculuk yap." şeklinde çemkirmelere başlamışlardır. hatta o günlerde henüz yeni evlenmiş takım kaptanının yakın çevresine "arkadaş bir total futbol boku çıkardı başımıza, bizim yaptığımız idmanı alman ordusu yapmıyordur yemin ediyorum. akşam eve her tarafım tutulmuş gidiyorum. hanımla arkadaş gibi olduk allah seni inandırsın." şeklinde dert yandığı da rivayet edilir.
neyse hanımlar beyler, konuyu çok dağıtmayalım. rinus michels yönetimindeki afc ajax, çok geçmeden kendisini göstermeye ve kupaları toplamaya başlar. ülke dışına çıkıldığında her ne kadar 1969 yılındaki şampiyon kulüpler kupası finalinde bir başka futbol anlayışının (bkz: catenaccio) bayraktarlığını üstlenmiş ac milan'a kaybetseler de, 1971 yılında yine aynı kupanın finalinde (vurgula: ferenc puskas ) yönetimindeki panathinaikos'a karşı kazanarak şampiyonluğa erişeceklerdir.
aynı (vurgula: rinus michels), artık ulusal çapta bu sistem aracılığyla başarılar elde etmesi için almanya'da düzenlenecek olan 1974 dünya kupası öncesinde (vurgula: hollanda milli takımı)'nın teknik direktörlüğüne getirilir. pek çoğumuzun belgesellerden seyrettiği (vurgula: federal almanya ) ile oynadıkları o meşhur ve dramatik finalde, sahada bir futbol resitali sunmalarına rağmen maçı ve kupayı kaybederler. johan cruyff, (vurgula: johan neeskens), (vurgula: arie haan ) gibi müthiş isimlerden oluşan bu takımın intikamını, 1988 yılında yine almanya'da yine rinus michels'in başında olduğu hollanda, yine federal almanya'ya karşı bu sefer yarı finalde ronald koeman, frank rijkaard, ruud gullit, marco van basten gibi isimler liderliğinde 2-1'lik galibiyetle alacaktır. aynı hollanda finalde de (vurgula: sscb)'yi mağlup ederek kupaya uzanacaktır.
(vurgula: rinus michels)'ten sonra total futbol'un bayrağını devralacak kişinin şüphesiz johan cruyff'tan başkası olması düşünülemezdi, zaten öyle de olmuştur. (vurgula: sarı fare), bugün hâlen fc barcelona'nın oynadığı sistemin 1990'larda temelini atan kişidir.
bu masal da burada bitti. onlar ermiş muradına, biz çıkalım beleştepe'ye. gökten üç ekrem dağ düşmüş. biri bana, biri bu yazıyı yazana, biri de gidiyorum bu'ya.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?