beşiktaş çarşı'da bulunan bir adet kafe, bir adet bar. nasıl anlatayım lokasyonunu...hımm..hani balık pazarına gelmeden iç çamaşırı satan bir dükkan var ya; hani ekseriyetle vitrininde kırmızı gecelik olan dükkan. onun hemen yanında da spor ürünleri mağazası var, banka falan var tam orası.
her daim doludur burası. gelirsiniz arkadaşlarınızla, eleman sorar kaç kişi olduğunuzu, sonra dışarıda bir masa istiyorsanız sizi listeye aldığını belirtir, şanslıysanız içeride bir yer bulup oturursunuz bomonti'ye 12 lira verirsiniz, bu sefer garson kız gelip "dışarıda oturmak istiyor musunuz, listeye ekleyeceğim" der, ekle dersiniz, sonunda schindler'in listesinden bir şey çıkmaz, siz mekandan ayrılırken elemanın biri gelip "kusura bakmayın ya yer ayarlayamadık" der yoldaşlarını yüzüstü bırakmanın mahcubiyetiyle.
velhasıl hep dolu, en dolu bir adet mekan. amaç manitacılık değilse böyle klostrofobik ortamların hiçbir manası yok. git aylak'ta blues dinle biranı iç.
not: ukdeyi vereni bilemiyoruz. vatandaşlık görevimizi yerine getirdik.
edit: "manitacılık" çok avam bir tanımmış ya, şimdi fark ettim. ama siz anladınız onu.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?