sözlük yazarlarının takıntıları

saniyede yirmidört kare
nizam hastalığı. simetri gibi değil galiba, sürekli bir şeyleri düzeltmek, düzenlemek, dağınık olan bir şeye tahammül edememek. bu sebeple günümün çoğu çalışmak yerine, çalışma masamı toplamakla geçiyor. şu masayı topladığım, düzenlediğim kadar başka bir şeye zaman harcasaydım ohoo.

geçtiğimiz günlerde yaşadığımla boyut atladım sanırım. sözlüğün ben sayfasında hani aşağıda bir badi listesi var ya, hah işte ondaki badilerimde dev bir problem vardı. bazılarının profil fotoğrafı var, bazılarının yok. fotoğrafı olanlar neyse, olmayanlar boş ve beyaz duruyor. takıldım ben buna. gelip gidip bakıyorum, ''ya of olmaz böyle, buna bi' çare bulmam gerek'' diyorum.

profil fotoğrafı olmayanlardan birisi sevgilim isyan devrim beşiktaş. listenden de çıkaramıyorsun ki! bi' akşam durup dururken yine aklıma düştü, dedim ki sevgiliye:

-''ya sen kartal sözlüğe bi' profil fotoğrafı koysan ya?''

ilk önce ne demek istediğimi anlamadı. bi' anda olunca herhalde. şimdi takıntımı nasıl anlatırım diye düşünüp derin bi' nefes aldım. sinirlendiğimi sandı, şaşkın şaşkın baktı.

-''ya şimdi orada senin fotoğrafın yok, beyaz ya, düzgün durmuyor rahatsız oluyorum ben. taktım ona ben çünkü.'' dedim.

hiçbir şey demeden suratıma üç saniye baktı. ancak o üç saniyeyi hangi error kalıbıyla anlatabilirim bilmiyorum. 404 not found az kalır, direkt fatal error verdi adam. kafasında anlamlandırmaya çalışıyordu herhalde, takıntılarımın ne boyuta ulaştığından korkmuştu belki de. o uzun üç saniye sonunda kahkaha atmaya başladı. ben de bozuntuya vermemek için gülüp çeşitli sevimlilikler gibi yaptım. ama yakaladığım takıntısında basacağım goygoyu haberi olsun. ilk kanı o akıttı.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol