slaven bilic

skender
Şimdi bilindiği üzere kendisi görevi sir samet aybaba’dan devraldı.aybaba garip bir adamdı.bence futbola 1920’ler mantalitesinde bakıyordu.kendisi döneminde oyun sistemimiz şuydu,” ölümüne hücum et,dönebilirsen geri dön”

Bunun sebebi olarak Beşiktaş 2012-2013 sezonunda çok fazla gol atmış ve çok fazla ve basit goller yemiştir.bu da zaten ne yaptığını tam olarak bilmeyen bir takımda bulunan bütün özgüveni yerlere düşürmüştür.artık Beşiktaş 2-3 farkla bile öne geçse, hem futbolcuların hem de taraftarların kafasındaki “acaba maç buradan döner mi” sorusu hiç eksik olmamaktır.bu da büyük takım psikolojisini kaybetmekte olan beşiktaş’a son darbeyi vurup mantaliteyi Anadolu klubü seviyesine indirmiş,feda denilen sezonda üçüncü olmakla övünmeye zorlanmışızdır.bu dönemde takımda fernandes ve olcay ön plana çıkmıştır.samet aybaba’nın bazı hareketleri çok eleştirilmiştir.örneğin kaybedilen maçlardan sonra bütün suçu oyunculara atıp aradan sıyrılmaya çalışması, bazı oyuncular arasında ayrımcılık yapması ve falanca “şu kadar alıyorken hasan da alıyorsa önce onu oynatırım” temalı bakış açısı çok eleştirildi.neyse burası bilic’in başlığı ama onun devraldığı dönemden de biraz bahsetmek istedim.

Sezon bitti ve takım bilic’le anlaştı.bu dönemin transfer politikasına değinmeyeceğim ama çok yararlı ve zararlı transferler oldu.hilbert’in gitmesi ve dany’nin gelmesi kötülere örnekken pedro,tolga,töre ve atiba iyilere örnek olabilir.bence en iyi transfer ise jose sambade’dir.
Hazırlık maçlarının kötü geçmesi sezon öncesi pek umut vermese de, tromsö ile oynanan iki maç bize bazı şeylerin değiştiğini hissettirdi.mesela beşiktaş’ı bir anda takım savunması yapıyorken bulduk.geçen senekine nazaran çok daha ayakları yere basan, iyi pas yapan bir takım vardı sahada.birşeylerin değişmeye başladığı belliydi.daha sonra ilk dört haftadaki iyi performansı herkes biliyor zaten.bu süreçte bilic’i hepimiz sevdik, göklere çıkardık.metalciydi, solcuydu,bizden biriydi falan filan..biz yine Beşiktaş taraftarı olarak, şampiyonluk türküleri söyleyerek gittik gs maçına.ancak o maç bizim yüzümüzde bir tokat gibi patladı.emek hırsızı burak elle topu alıp golü attırıyor, ardından yaptığı kritik hata sayesinde hem serdar kurtuluş’u hem de maçı kaybediyoruz.melo’nun ve bazı şerefsiz taraftarların gazıyla yüzlerce kişi sahaya iniyor,maç tatil ediliyor ve asıl bombalar sonra patlıyor.önce 0-3 hükmen malup oluyoruz, sonra 4 maç saha kapatma cezası alıyoruz. 3 maç da bilic’e fatura kesiliyor.http://www.milliyet.com.tr/iste-pfdk-kararlari--besiktas-galatasaray-1768912-skorerhaber/

Sonraki süreç şöyle; yeni kurulmuş bu genç takım 8 hafta taraftar yüzü göremiyor(zaten olimpiyatta ne kadar görür o da ayrı konu), üç hafta da kenarda hocalarını göremiyorlar.neticede ardından çok kötü oynayıp antalya’ya 2-0 yeniliyor, ardından kötü bir oyunla eskişehiri 1-0 yeniyoruz.sonraki 3 beraberlik ise zaten yerle bir olan moralleri yerin dibine sokuyor.işte bilic’in ilk hatası bu.ilki ceza almak, ikincisi ise kriz yönetimi yapamamak.gs hezimeti sonrası takımını yönetemiyor ve dağılıyor onlarla birlikte.
Sonrasında tam bir toparlanma yaşamaya başlamışken zor bir dönemece giriyoruz.önce fenere 2 puan bırakıyoruz, ardından sivasa.zaten bundan sonrası olaylı Kasımpaşa maçı.hem kasımpaşa’ya yeniliyoruz (daha sonradan bu maçı 3-0 kazandık), hem de bir şerefsizin sahaya girip fernandes’i tekmelemesini izliyoruz.derken öyle-böyle ilk yarıyı kapatıyoruz.derken bilic yine kamp döneminde oyuncuları toparlıyor ve Trabzon deplasmanında alınan beraberlikten sonra 5 maçlık bir seri yapıyoruz.sonra yine bir gs maçında, çok gereksiz bir penaltıya sebep olan dany, hem kendini, hem maçı hem de önder özen’i yakıyor.bundan sonra bir aşağı bir yukarı derken sezonu yine üçüncülükle bitiriyoruz.bize bolca uzatılan şamp.ligi dalını bir türlü tutamıyoruz.

Bilic, geçen sezon genel olarak 4-2-3-1 oynatmaya çalışsa da, yoğun sakatlık fırtınası sebebiyle atiba’yı hemen hiç kendi mevkisinde oynatamamıştır.elinde de forvet olarak bir tek almeida olduğundan, başka bir şey oynatması mümkün görünmüyordu zaten.
Benim açımdan bilic’in en önemli eksikliği oyunu okumasıdır.maç öncesi analizlerinde bir sıkıntı olduğunu düşünmüyorum, zira Beşiktaş genel olarak hep iyi başladı maçlarına geçtiğimiz sene.ancak oyunu okuyamaması, gerekli değişiklikleri gerekli zamanlarda yapamamsına, bu da bir çok puanın ikinci yarılarda kaybedilmesine yol açmıştır.ben şahsen bilic’in bir değişiklik yapıp da, oyunu Beşiktaş lehine çevirdiğini daha görmedim.özellikle maç sonuna doğru uygun değişiklik yapmayı, vücut diliyle maçı rölantiye aldırmayı, ya da idmanda oyuncuları bu yönde çalıştırmayı beceremedi.

Israrla ve inatla ekibine bir yardımcı kabul etmedi.terzic ve jurgevic’in yanına bir türk almayı hiç düşünmedi.oysa böyle kalifiye bir yarımcı hem takıma abilik yapabilir, hem motivatör olabilir hem de takımın mental düşüşlerini durdurabilirdi.yani bilic bunları çok iyi yapamamakla birlikte, yapabilecek birilerini almaktan da çekindi, hala da çekiniyor.kafasındaki düşünce ne, bunu bilmek gerçekten zor.öte yandan Beşiktaş yönetimi de kendisine gerçekten iyi bir hareket alanı sağlamakta.elinden gelen transferleri yapmaya çalışıyor ve en güzeli aziz yıldırım gibi idman basmıyorlar.bilemiyorum, belki biraz da öyle yapmak gerekiyor.buna rağmen bilic istenilen şeyi sağlayamıyor gibi görünmekte.

Ancak kendisinin büyük de bir mazeret listesi vardı geçen yıl.stad, tff,hakemler, sakatlıklar, transfer sıkıntısı gibi herkesin bildiği konular.bunların bir kısmı hala devam etmektehatta.ancak benim kendisinin kalmasını istememin altında yatan bunlar değil.
1-bol alternatifli bir kadro yaratabilmiş olması: şu anda takımda hiç kimse alternatifsiz değil.bu sayede dar bir kadroyla bile bir çok karşılaşmaya yetebilirsiniz.
2-oyun mantalitesini değiştirip ikili forvete dönmesi
3-geçen sene yapmak isteyip yapamadığı şeyleri bu sene daha iyi yapabilmesi: örn ;takım savunması.
4-ligi daha iyi tanıması ve takıma daha hakim gözükmesi
5-takımın iyi top oynaması:şunu kabul etmek lazım, Beşiktaş bu sene iyi oynuyor.bu dünkü maçta da böyleydi, rize maçında da, Arsenal maçında da.doğrudur, hücumda bitiricilik anlamında sıkıntılar yaşanmakta, ancak demba ve sosa tam da bunun için alındı.demba’yı konuşmaya gerek yok, sosa da iyi sinyaller verdi dün.bu adamların oynaması durumunda bu yönde bir sıkıntı kalacağını düşünmüyorum.

edit:burada söylediğimin dışında bir gelişme olduğu için editliyorum.bilic bence ilk defa yaptığı değişikliklerle maçı çevirdi.dünkü bursa maçında oğuzhan'la sosa'yı, necip'le serdar'ı değiştirerek önce baskıyı kırdı, sonra sosa'nın yaptığı iyi işlerle maçı aldı.beşiktaş değil, bilic aldı.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol