sevinmek için sevmedik

how i met your other
fazlasıyla suistimal edilen bir slogan. tamam, farkımızı ortaya koyan bir ifade, tamam takımımıza güzel bir mesaj, bunlar kabul de takımın her başarısızlığında bunu dillendirdiğimiz için kimse ders almaya, iyiye, doğruya yönelmeye. hatalarını gözden geçirmeye yanaşmıyor işte bunu da görün. nasıl olsa sevinmek için sevmedik değil mi? vefa gösterisi bu değil mi? zamanında futbolcuları takım halinde kapalıya çağırıp "hepiniz orospu çocuğusunuz" diye bağıran adamlar bunu söyleyince kusura bakmayın ben sevinmek için sevmişim demek ki. o zaman ben gerçek beşiktaşlı da değilim demek. yağmurda çamurda boşuna cop, biber gazı, dayak yemişiz tüh.

halbuki sevinmek için sevmediğimden iki kupayı unutma vefasızlık yapma diye pankartlar açmalı, kırk yılda bir takıma avrupanın disiplinsiz yıldızlarını getirerek göz boyadı diye yetmez demirören diye bağırmalıydım, büyük başkan naraları atmalıydım değil mi? camiamın, takımın, tek aşkımın tüm değerlerini kişisel hırsları, kompleksleri, çıkarları uğruna bir bir yıkmakta beis görmeyen, kulübü babasının tabiriyle "oyalanmak" için oyuncak olarak kullanan, geleceğimizi hem kendine hem de ortaklarına ipotekleyen, beşiktaşlıyım, tribünden geldim deyip, beşiktaşlıya yakışmayacak ne kadar davranış varsa altında imzası bulunan adamı alkışlamalıydım sanırım. hatta bize stad yapacak diye kendimi kandırıp, kendi servetini sağlama almak için yaptığı yağcılıklara destek vermeliydim, bilememişim.

ne tesadüftür ki, bu sevinmek için sevmeme muhabbeti seba zamanında yoktu. bilgili ve demirören zamanlarına rastlar tribünde dillendirilmesi. çarşı nın sivrilmesi ile yaygınlaşmıştır. hatta takımını sevinmek için sevmeyen yeni nesil çarşılılar (kendileri beşiktaş tan önce çarşı dedikleri için beşiktaşlı diyemiyorum) takımı resmen baltalayan "büyük başkan"ları ne için sevdiler hala merak etmekteyim. kendi taraftarını birbirine dövdüren, tesislere jandarma koyan bir başkandan bahsediyoruz, hatırlatırım.
ondan önceki de sırf akaretlerdeki arsalara milano özentisi yapıları dikebilmek için mafyayla, rakip başkanlarla, çetelerle işbirliği yapmış, şanlı ismimizi mafya babalarının ulaşım hizmetleri için peşkeş çekmiş, sonra da önüne gelen fırsatı tepmeyip ilk fırsatta "küfürden dolayı" kaçmıştı kulüpten.

ben sevinmek için sevdim arkadaş. ama galibiyet sevinci değil bu. iyi ki beşiktaşlıyım diyebilmenin, ileride oğluma/kızıma iyiyi, doğruyu, güzeli anlatırken tuttuğum,aşığı olduğum takımı örnek gösterebilmenin sevinci, seba gibi baba hakkı gibi "insan"ların mirasına sahip çıkabilme sevinci benim bahsettiğim.

yenilgi de her zaman oldu, başarısızlık da, haksızlık da ama bu kulübün adı bugünkü kadar kirlenmedi hiçbirinde. hala sırf borcunu ödeyemeyiz diye bir kan emiciyi başımızda tutuyorsak, ben bu sloganı benimsemeyeceğim, kusura bakmayın..
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol