seni seviyorum

gunese yuruyen adam
Söylemesi çok zordur; Lakin
21'ime kadar hep odun olduğumu düşünürdüm. Yaşantım, çevreme bakışım, hareketlerim öyleydi çünkü "güneşe yürüyen" deyince insanların aklına gelebilecek iki sıfattan biri odun, diğeri "deli"ydi.
Kız arkadaş hadi bana gel deyince okey takımını da alıp ortak arkadaşları toplayıp kızın evine okey oynamaya giden benden bir yaş büyük diye makara yapmak için abla deyip kızı kıran;
şubat 29 doğumlu kız şubatın 29 çekmediği bir yılda 28'inde doğum günü sürprizi yerine "kızım 29 şubat'ta doğmuş 4 yılda bi kutlama yapabiliyorsun, 30'unda doğsan hiç kutlayamayacaktık eheheh" tarzı iğrenç espriler yapmayı tercih eden;
iyi ki varsın diyene eyvallah diyen bir adamı da tabir edecek başka bir kelime yok..tu.
Yoktu.
Sonra olanca odunluğumla hayat denizinde salınıp dururken sen geldin. Bana odun kütükleri su da batmaz diye öğrettiler (bunu bi insan diğerine nasıl bi diyalogla öğretir; bilmiyorum) ona güvenip guardımı almadım.

Ekrem'in fener'e attığı goldeki kadar hazırlıksızdım sana, beklemezdim çünkü.
Demba Ba'nın Beşiktaş kariyerine girişi gibi, Kardeş payı'nın dizi başlamadan önceki kısa filmleri gibi, eyed of the tiger'ın introsu gibi girdin hayatıma.

Sivok'un bursaya 90'da, olcay'ın fener'e-Quaresma'nın maccabi'ye 90+3'te attığı gollerdeki gibi coştu sende içim. Sen varken yanımda gezegen çok dar bana sanki, sığmıyoruz ikimiz birden. Sıkışıyoruz haliyle, sana daha yakın olmak zorunda kalıyorum. Az uzaklaşmaya çalışsam asılıyorsun kolumdan: "gel buraya kafan bulutlara değecek..."

İniyorum yanına, yanındaki her an bana dinamo kiev karambolü, kalbim aynı görevde. Beşiktaş taraftarının kalbi gibi o andaki, ya hiç atmıyor ya da patlayacak kadar çok atıyor.
Hayata değer yüklemek de yine senden sonra başlıyor tabi. Daha önce hep aynıydı. Adını bilmiyorum. Boş-sıradan-sıkıcı her neyse. Ama senden sonra işte.. Bazen seninle güldüğümüz şeyler kadar saçma, bazen o mezarlığın yanında gözlerindeki hüzün kadar azap verici, bazen kafamız kadar boş kafamız kadar dolu, bazen gözlerin kadar güzel!

Eskiden sabaha kadar bilgisayarın başında oturup "lan biri uyansa da su istesem" diye saatlerce susuzluktan dilim boğazım kuruyacak kadar üşengeçtim. Yine senden sonra, Artık uykum dışımda her şeyim düzenli. Sen belki mesaj atarsın diye erken uyandığım bile oluyor. Senden önce en çok uykuyu severdim(BEŞİKTAŞIMDAN SONRA), ama vefasız çıktım.
Senin için ilk önce uykumu feda ettim. O da bana küstü, eskisi gibi günün yarısı bende kalacak kadar sevmiyor beni. Yerimiz dolmuş deyip kaçıyor her gece, sabaha kadar onu bekliyorum. Ama yalan yok. En çok seni bekliyorum ben.(Şampiyonluktan sonra )

Sen gülünce ben de gülüyorum, sen susunca gözlerine bakıyorum. Huyum değildir hiç, ama sen kızınca ben alttan alıyorum. Sen geliyorum deyince Alen abi'nin üçlüsü için "ŞŞŞ!" işaretini bekleyen 30 bin insanın heyecanıyla gibi bekliyorum. Sen sokağın başından görününce kalbimdeki alen abi tekmili veriyor diğer neferlere. Kalbimde hala eski halinde olan ŞEREF STADI sen gelince üçlüye kalkıyor. Dünyanın en gür çığlığını atıyor, ama sen bile duymuyorsun. Çünkü taa en derininden geliyor kalbimin.

Üzülüyorum da bazen. En coşkulu anlarda hevesim kursağımda kalıyor. Antalya maçında sevinirken olcay'ın armayı gerçek sahibi olan taraftara gösterip "Arma lan bu!" diye çemkirişi, Higuain'in fener'e uzatmalarda attığı golden sonra lig tv spikerinin gol diye ortalığı yıkıp "bir dakika, hakem golü iptal ediyor" sözlerini duyduğum an kadar hayal kırıklığına uğruyorum. Çünkü zirveden, bulutlara kafam değerken alaşağı oluyorum en coşkulu andan hüzne boğulunca.

Ben inanıyorum, bizim hikayemiz Quaresma gibi olmayacak. En güzel anları yaşayıp kopup gitmek olmayacak bizde (inşallah).
Biz "Beşiktaş 90'da yıkılıyor", "Liverpool'da hüzün gecemiz", "Valerenga faciası", "Kezman aşırttı..." olmayacağız.

Biz "Koray yerden...!", "Quaresma, bir çalım daha...", "Olcay atak yaptı!", "Bir kez daha ronaldo" olacağız.

Biz; " SERGEN ATTI ŞAMPİYONLUK GELDİ!" olacağız!

Sana daha bunları söyleyemedim, bi süre de söyleyemeyeceğim ama şu an Beşiktaş ahalisi şahit en azından O yeter. Günü gelince sende duyacaksın.

SENİ SEVİYORUM!

Daha önce de sevdim sandım, eyvallah. Fedakarlıklar yaptıklarım oldu. Ama Emre Tilev Abimizin repliğinde ne diyor bak?
"Böylesini daha önce görmedim, duymadım, anlatmadım! Şimdi yaşıyorum, şimdi tanıklık ediyorum!"

Sen de göreceksin, ama zamanı gelince.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol