şehir dışında okumak

lou salome
keyiflidir, zordur ama en önemlisi kişiye gerçekte yalnız ve tekbaşına olmak zorunda olduğunu ve buna alışması gerektiğini öğretendir. annenin, babanın dizinin dibindeki gibi rahat değilsindir belki; hayatı iyisiyle kötüsüyle, yanlışıyla doğrusuyla öğrenirsin. öğrenirken kızarsın, kırılırsın ama aslında seni büyütendir, olgun ve sorumluluk sahibi yapandır o kızgınlığın, kırgınlığın.
ssm
ankara'dan kalkıp izmir'e gelmeyi düşünenler için söyleyim hiçte düşündüğünüz bir izmir bulamayacaksınız karşınızda ilk 1-2 ay... çünkü izmir ve ankara öyle zıt şehirler ki birbirine anlatamam... ama 1-2 ay geçince ankara ne kadar sert,dediğim dedik bir delikanlı ise izmir o kadar güzel,alımlı bir kız gibi hissettirir... yalan yok ankara'ya dair bir çok şeyi özleyeceksiniz mesela kuğulu'yu çok özleyeceksiniz en basitinden... hatta ''ankara da bok gibi şehir lan'' dediğiniz bir çok şeyi özleyeceksiniz... ama izmir'e alışacaksınız bu süre içinde... izmirliler simite gevrek,çekirdeğe çiğdem diyorlar,olası bir isteme durumunda garip garip bakmasınlar... şimdi okulunuza alıştıktan sonra yapacaklarınızı anlatıyım sevgili dostlarım... ilk iş kemeraltına gidip börekçilerden bir börek yiyorsunuz,daha sonra seyfi ustanın küçük dükkanına uğrayıp bir tatlı yiyebilirsiniz... kıbrıs şehitleri caddesine uğrayın küçük dükkanları gezin,hamamönü'nü özlerseniz bire bir.... kent kart kullanmayı öğrenin,ben köyden indim şehre modu yaşadım mesela... urla'ya gidin,urla iskelede yürüyün iyi gelir... eğer ortam çocuğu olayım ben diyorsanız bornova'ya gidin bir nevi tunalı gibi işte...[ybkz]swh[/ybkz] ha bazen dükkanlarda ''piriştina kalbimizdesin'' diye bir yazı göreceksiniz,yadırgamayın o belediye başkanıymış... bir kez göztepe,bir kez karşıyaka maçına gidin,beşiktaş taraftarının büyüklüğünü hissedin... ballıkuyu denen yer,bir ulus bentderesi kadar pislik haberiniz olsun... tatilde çeşmeye gidin,rumeli pastanesinde sakızlı dondurma yiyin... bir de çankaya burada sadece bir avm canlarım üzülmeyin... bu kadarı yeterli galiba... ama hep aklınızda olsun bir ankara değil...
laissez faire laissez passer
zordur. asosyalliğe iter. hele anadolu'nun o sıcak ikliminden, istanbul'a gelen taşra delikanlısı misali birisi iseniz daha zor. bağrı açık, çember sakal, mahsun kırmızıgül tarzı saç ile ayak basarsınız. her şey büyük gelir bu gelişmiş şehirde. martılara bakıp, 'ne böyükmüş buranın güvercinleri?' diye iç geçirirsiniz. anam garip anam havalarına girer, anneyle telefonda dakikalarca konuşursunuz.[ybkz]swh[/ybkz] [ybkz]swh[/ybkz] kısacası zordur yav. belli bir süre geçince alışıyorsunuz ama. o kumaş pantolon, gömlek, yumurta topuk kundura[ybkz]swh[/ybkz] giyip, çember sakal bırakan adam gitmiş; saçı uzatan, keçi sakallı saçma sapan bi adam gelmiştir. bu da böyle bi anım gibi bi şeydir.
musalla tasi
babamın parası olaydı ve okulu uzatmamla ağır krize gireceğini bilmeseydim, üniversiteyi 7 yılda bitirirdim. öyle datlıdır.
patis
Alışana kadar çok zordur. hele ki ilk zamanlar öksüz, yetim gibi hissettirir. yeni şehre alışmak bi yandan, aile ve arkadaşlardan uzak olmak bi yandan... geri dönesin, okulu bırakasın gelir. alıştıktan sonra da evine dönesin gelmez. kendi başına yaşamanın hazzı, zorluğunun yanında hiç gelir. hayatın bölünür iki şehirde de tam anlamıyla yaşıyorum diyemezsin, bi elinde valizin git gel yaparsın sürekli. otobüs firmaları hakkında tez yazabilecek konuma gelirsin.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol