seçim malzemesi olarak eto'o

(bkz: seçim malzemesi olarak drogba)

demirörenin q7 yi getirişini hatırlatan hadise.

birebir yaşatacak o dönemi serdal gelirse, anlaşıldı.

buram buram popülizm kokmaktadır.

profesyonellikten uzak bir hareket olan "seçim vaadi olarak transfer ismi paylaşmak" hareketine örnektir. ingiltere'de, almanya'da falan göremeyiz böyle hareketleri. nerede görürüz? ispanya'da, yunanistan'da, türkiye'de. şimdi diyeceksiniz ki "lan figo'yu alacağım deyip seçim kazanan florentino perez nolacak? real madrid profesyonel değil mi?" değil kardeşim, florentino perez profesyonel değil.

her neyse, benim görüşüme göre başkanlığa aday olmuş biri plan ve projelerle avantaj sağlamaya çalışmalı. planıyla,projesiyle, geleceğe dönük yatırım ve kazanım fikirleriyle seçim kazanan adam zaten doğru dürüst transfer yapar. eto'o değil de genç bir afrikalı alır mesela, sen bugün "bu kim la" dersin, adam 5 sene sonra chelsea'ye transfer olur falan. olay kişisel değil,üstüne alınma etocum ama lütfen bitme. yıllardır bitemedin, bizde bitme.

son olarak "eto'o senin kemiği benim, hehheh" diyerek bu entryden alma ihtimalim bulunan 3-4 artı oyu da tersine çevirip gidiyorum.

(bkz: cem uzan)

aynı zamanda bu zihniyetteki olan bir adam başkanın sponsorlar ile ronaldinho'yu getirme çabalarını ise eleştiriyor. arkadaşlar görüşüyor, ne görüşüyor yıllık 10 milyon euro alan bir oyuncuyu 1,5 milyon euro + maç başı prim+şiş kebap olarak mı ikna etmeye çalışıyorlar.

serdal adalı'nın samuel eto'o ile görüşmelerini her seferinde ortaya atmasıyla beliren ve yılgınlık veren etoodur. başbakanın kömür; ayakkabı, buzdolabı dağıtmasına alışmıştık ama, bu kadarı fazla geldi.
(bkz: eto'o bitmiş)