süper ligde şampiyonluğun hakemler tarafından belirlendiği gerçeğidir. bunun için derin araştırmalara girmeye ve çok fazla komplo teorisi üretmeye de gerek yok aslında. yüzeysel bir bakış açısı ve birkaç istatistiki veri bize gerçeği haykırıyor. Sadece taraftar sayısı-hakem korelasyonunu dikkate almak yeterli. buradaki teorimiz oldukça basit ve yüzeysel olarak, “bir takımın ne kadar çok taraftarı varsa o taraftarları arasından süper lig hakemi çıkarma olasılığı o kadar artar.”dır. bu sadece hakemler için değil, hakemleri seçen ve değerlendiren kurul için, federasyon çalışanları, gazeteciler vb. görevler için de geçerli. bunun da olasılığı bir tık daha öteye taşıyan bir faktör olduğunu belirtelim ve yüzeysel incelememize geçelim.
sl’de tüm sezon boyunca 20 hakemin görev aldığını düşünelim. bu 20 hakemin 8’inin fb’li, 8’inin gs’li ve 4’ünün bjk’li hakem olduğunu varsayalım. yukarıda da bahsettiğim, takımların taraftar sayıları baz alındığında oldukça gerçekçi bir yaklaşım olduğu kanaatindeyim.
bu durumda bjk maçına bjk’li hakem gelme olasılığı 20%. Yani en iyi ihtimalle her 5 maçtan birine bjk’li hakem atanıyor diyebiliriz. toplam 34 maç olduğu için bjk senede maksimum 7 maçına bjk’li hakem yönetiminde çıkacaktır.
fb’ye ise fb’li hakem gelme olasılığı 40%. Her 2,5 maçtan birine fb’li hakem atanıyor diyebiliriz. bu da bizi, fb sezon boyunca maksimum 13 kez fb’li hakem yönetiminde maça çıkıyor sonucuna götürüyor. gs’li hakem sayısı aynı olduğu için bu miktar gs için de geçerli.
iki takım bjk ile kıyaslandığında 2 katından fazla bir hakem avantajına sahip. Bu takımların hakem avantajını kullanarak maçlarını kazandıklarını düşünelim. bjk bu maçlarda 21 puan yapabiliyorken gs ve fb 39’ar puan yapabiliyorlar. puan farkı 18. Bu da 6 maç daha fazla kazanmak demek.
buradan yola çıkarak hakemlerin şampiyonu belirleyebileceği sonucunu çıkarmak çok da yanlış olmayacaktır. takımların performansından bağımsız, sadece hakemlerin tuttuğu takımlar göz önünde bulundurulduğunda takımların çok kötü olduğu dönemler hariç şampiyonluk yarışının gs ve fb arasında geçeceği öngörülebilir. Son dört seneye baktığımızda, gs’nin çok kötü olduğu 10-11 sezonu hariç bu şekilde olduğu görülüyor.
bunun yanında, yukarıda belirttiğim husus tamamen homojen bir dağılım olması durumunda geçerli. hakem atamalarında gs tarafına imtiyaz tanındığında gs, fb tarafına imtiyaz tanındığında fb şampiyon olacaktır. bu da, başkanların şu hakemi isterim, bu hakemi istemem, şu düdüğünü assın beriki hep bana baksın açıklamalarını da bir nebze olsun açıklıyor kanaatindeyim.
şimdi bu hakemlerin bir de istatistiklerine bakalım ki belirttiğimiz şeyler havada kalmasın. aşağıda son 4 yılda 3 takımın aleyhine çıkan sarı ve kırmızı kart sayısı, lehine çalınan penaltı sayısı ile ligi bitirdiği sıra yer alıyor.
-----------------------------bjk-----------------------------------------------gs------------------------------------------ fb----------------------------
-------------sarı-----kırmızı -----penaltı----sıra-----------sarı----kırmızı---penaltı----sıra--------------sarı ---kırmızı---penaltı----sıra----------
13-14------70---------9------------1----------3-----------64-------5----------3---------2----------------71---------4----------5------1------------
12-13------90---------4------------2----------3-----------66-------7----------3---------1----------------64---------5----------2------2------------
11-12------94-------- 10-----------4----------4----------76--------8---------10--------1----------------90---------3----------1------2------------
10-11------63---------9------------7----------5-----------89--------5---------3---------8----------------67---------2----------9------1------------
bu tabloya ve yukarıdaki teoriye göre, 3 takım içinde sezonun nasıl geçtiğini belirlemek mümkün.
takımların sezon başına değerlendirilmesi için her penaltıdan 1 puan aldıkları, her kırmızı karttan 0,5 puan düşüldüğü ve her sarı karttan 0,05 puan düşüldüğü şeklinde kaba bir hesap yapalım.
bu hesaba göre bu 3 takıma karşı diğer takımlar kapalı oynadığı için 1 penaltı sonuca direkt etki yaparken, görülen bir kırmızı kart direkt etki göstermese bile galibiyet şansını 50% azalttığı varsayıldı.
örneğin 13-14 sezonunda fb 5 penaltı atarken, 4 kırmızı, 71 sarı kart almış, gs 3 penaltı atarken 5 kırmızı, 64 sarı kart almış, bjk 1 penaltı atarken 9 kırmızı, 70 sarı kart almış. bu verilere göre fb -0,55, gs -2,7 ve bjk -7 puan almış oluyor. diğer sezonların verileri de aşağıdaki gibi. parantez içindekiler eksi değerlerdir.
--------------bjk----------gs------------fb-------
13-14----(7,00)------(2,70)-------(0,55)----
12-13----(4,50)------(3,80)-------(3,70)----
11-12----(5,70)------2,20---------(5,00)----
10-11----(0,65)------(3,95)--------4,65-----
bu veriler ışığında 13-14 sezonunun nasıl geçtiğini hiç bilmeyen biri fb’nin bu 3 takım arasında 1. olduğunu rahatlıkla söyleyebilir. bjk’nin ise diğer takımlara bakıldığında doğrandığını söyleyerek abartmış olmayız diye düşünüyorum.
12-13 sezonuna bakıldığında ise gs’nin mi fb’nin mi önde olduğunu söylemek biraz güç ama kimin sonda olduğunu söyleyebiliriz.
11-12 sezonunda gs el birliği ile şampiyon yapılmış görünüyor. şike soruşturmasının yapıldığı, süper final diye bir şeyin uydurulduğu 3 günde bir maç yapılan ve şikenin üstünün kapatıldığı efsane sezon.
10-11 sezonundaysa durum tam tersi. bu sefer fb el birliği ile şampiyon yapılmış görünüyor. akabinde ne hikmetse şike soruşturması başladı.
en enteresan sezonlar ise 10-11 ve 11-12 sezonları. 10-11 sezonunda fb 9 penaltı atarak şampiyon oluyor. 11-12 sezonunda ise bu sefer gs 10 penaltı atarak şampiyon oluyor. tabloda yer almasa da 10-11 sezonunda fb ile şampiyonluk yolunda çekişen ve averaj ile şampiyonluğu kaybeden ts sadece 3 penaltı atmış. 11-12 sezonunda ise gs ile çekişen fb sadece 1 penaltı atmış.
10-11 sezonunun şike soruşturmasının yapıldığı sezon olması nedeniyle fb’nin o yılki şampiyonluğu konusunda söylenecek pek fazla bir şey yok aslında. o sezon ligde 8. olan ve ligde iddiası olmadığı için şike soruşturmasında adı geçmediği düşünülen gs’nin ise, 11-12 sezonunda çeşitli açıklamalar ile ortamı gererek kendine şampiyonluk yolunda avantaj sağladığını söylersek sanırım abartmış olmayız.
tüm bu bilgiler ışığında günümüze geldiğimizde, son iki haftada da tescillendiği gibi, teknik direktör, oyuncuların performansı gibi değişkenler sizi bir yere kadar taşıyabiliyor. sonrasına ise hakemler karar veriyor.
bir takım ne kadar formsuz olursa olsun ve ne kadar kötü yönetiliyor olursa olsun, hakemlerin itmesi ile liderliğe kadar yükselebiliyor. ve bu itmeler, sonucu etkileyen penaltılar, haksız çıkan kartlar, verilmeyen kartlar ve verilmeyen penaltılar, insanlara doğru gibi gösteriliyor. haksızlığa baş kaldırdığında ise haksızın daha çok sesi çıkartılarak bu haksızlık normalleştiriliyor.
Hal böyle olunca, dürüst olmayanların belirli şeyler kazandığını görünce, haksızlığa uğrayan da haksız rolüne soyunmayı düşünüyor. Doğru olan rolü ise Hz. Mevlana çok önceleri söylüyor;
Doğru olsam ok gibi, yabana atarlar beni
Eğri olsam yay gibi, elde tutarlar beni
Hiç keder elem etme, boş yere matem etme
düşmanlarını tanı, uzak dur sitem etme
ne fakiri aç gördüm, ne zengini tok
hedefine varır elbet doğru ok.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?