geoffrey rush, kate winslet, joaquin phoenix ve michael caine gibi bir kadroyla karşılaşınca heyecanlanmamak mümkün değil. bir de konumuz marquis de sade olunca heyecanım daha da arttı.
hikayemiz bir madhouse'da geçiyor. yani başlangıç noktası marquis de sade'ın kapalı tutulduğu dönem. bu bir biyografi olsa da gerçekle uyuşmayan birçok kurgulanmış öge de mevcut. beklediğim torture karelerini bulamadım. fazlasıyla yumuşak işlenmiş bir hikaye. Film boyunca aslında her insanın içinde iyiliğin-kötülüğün ve hatta sadizmin bulunduğu gözümüze sokulmuş. bu filmi yaratan kişiler çok usta bir şekilde marquis de sade propagandası yapıyor. fark ettirmeden, sanatsal yapıyı bozmadan. bu filmin, marquis de sade'ın düşündüğü her şeyin doğru olduğunu ve onun hakkının yendiğini düşünenler tarafından yapıldığına eminim. bu durum da beni provoke ediyor. filmin içinde film, hayatın içinde hayat gibi. keşke herkes inandığı doğruları marquis de sade gibi açık yüreklilikle dile getirebilse. keşke herkes inandığı doğruları oyunun ve senaryonun yazarı doug wright gibi zekice kaleme alabilse.
doug wright filmin sonundaki değişim hariç her şeyi kusursuz bir şekilde işlemiş. keşke film dışkı ve haç sahnesiyle son bulsaydı. dikkat çekici filmler çıkaran yönetmen philip kaufman biraz cast'ın, biraz öykünün ve biraz da sanat yönetmenin gölgesinde kalmış. uzun süredir sanat yönetmeni bu kadar iyi olup da görüntü yönetmenin bu kadar kötü olduğu bir film görmemiştim.
quills sarsıcı bir film. quills insana düşünmeyi, okumayı, yazmayı aşılayacak bir film. quills yaratma ilhamını verebilecek bir film. kısaca quills sizi tetikleyebilecek bir film.
(bkz: philip kaufman)
(bkz: marquis de sade)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?