pek yakında

saniyede yirmidört kare
rejisörünün cem yılmaz olduğu film.

türk sinemasının 100. yılını kutladığımız bu yılda 'ustalara saygı kuşağı' tadındaydı. elbette pek çok usta eksikti, gerçi hangi birisini sığdırabilirsiniz orası başka da, fazlası olsa çok göze parmak mesajından boğulmuş bir film olacaktı, cem yılmaz'ın en sevdiklerini gördük böylece. ben her küçük ayrıntıdan aşırı keyif aldım, bilhassa sinema sektörü ile ilgili çok yerinde tespitler gördüm.

senaryodaki kopukluklar, karakterlerin yalnızca 'tip' olarak kalması konusunda yazılacak uzun şeyler olsa da, filmi eleştirel bi gözle hata bulmak amaçlı izlemedim, çok da düşünmedim. göze aşırı batmayanlar dışında bence gayet naif bir hikaye, tırmana tırmana eli yüzü düzgün biçimde anlatılmış. karakterler hakkında tek eleştirim her cem yılmaz filminde gördüğüm ve aşırı rahatsız olduğum 'efemine erkek' karakterinin güldürü unsuru olarak kullanılması. bu defa filmde iki tanesi vardı. zafer algöz'ün efemineliği göze o kadar batmasa da çağlar çorumlu'dan bu açıdan nefret ettim. yıl olmuş 2014 biz hâlâ eşcinsel imâları bulunan film karakterlerine güldürülüyoruz. bana göre 'güldürme' garantisi olduğundan kolaya kaçmak böyle bir karakteri kullanmak. üstelik bu defa hem efemine hem de doğuluydu, bambaşka bir sentez.

filmin aşırı sıcak renkleri ile ilgili de söyleyeceklerim var. hikaye açısından sarı-sıcak bir ton kullanmak elbette şart, ancak o sıcak renkler beni izlerken aşırı yordu. birkaç ton daha aşağısı olsa daha çok sevdirebilirdi. görüntü öyle hd ki, reklam filmi kalitesinde; sinemada bu kadar 'net' görüntüyü ve kontrast dengesizliğini sevmiyorum, sevemiyorum. bu açıdan hokkabaz filmi çok başarılıydı mesela.

reklam demişken, son olarak ona da değineyim. filme gitmeden önce okuduğum tüm eleştirilerde 'reklam'lar yerildi. bana göre cem yılmaz yeni bir şey yapmaya çalıştı, hem biraz abarttığından hem de bizim izleyicimiz buna alışkın olmadığından biraz sırıttı. gerçi reklam koyacağım diye zafer karakterinin iki uzun sayılacak planda yürüdüğünü de gördük, habire masada geçen sahneleri de. reklam mevzusu güzel, sektöre diğer sektörlerden ne kadar para akışı olursa o kadar güzel bütçe sağlanır, kaliteli filmler çıkar, ama daha estetik yapılabilirdi, dünya sinemasında bunun başarılı örnekleri var. cem yılmaz'ın sonraki projelerinde buna dikkat edeceğine inanıyorum.

edip: mazhar alanson'un enfes şarkılarını geçmeden olmaz. en sevdiğim:http://www.youtube.com/watch?v=ZI_gudUYanY
ayrıca, bilemiyorum altan bilemiyorum.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol